“Türkiye’de Ermeni Olmak ve Ankara Ermenileri” İLEF’te konuşuldu

Ayrımcılığa Karşı Dersler’de bu hafta Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan “Türkiye’de Ermeni Olmak”, İLEF’in hocalarından Öğr. Gör. Akın Atauz’un ise “Ankara Ermenileri” başlığında açık ders verdi. Etkinlik bugün 13.30’da ATK Sanatevi’nde yapıldı.

Fotoğraf: Uğur Kocager

Danzikyan: “Türkiye’de Ermeni olmak, dilin yavaş yavaş öldüğüne tanık olmaktır”

Yetvart Danzikyan konuşmasına  Ermenilerin Türkiye’de uzun yıllardır yaşadığını söyleyerek başladı. “Türkiye’de Ermeni olmak, dilin yavaş yavaş öldüğüne tanık olmaktır” diyen Danzikyan, Batı Ermenicesinin Unesco’nun ölmekte olan diller listesinde olduğunu ekledi. Türkiye’de yaşayan Ermenilerin ötekileştirilmemek için iyi Türkçe konuşmak zorunda olduğunu ve bunun asıl dillerini unutturduğunu söyledi. Benzer bir şekilde toplumsal hayatta Ermenilerin Türkçe isimler alarak kendi kimliklerini saklamak zorunda kaldıklarını belirten Danzikyan, birkaç sene önce Ermeni okullarıyla ilgili bir davada yanlışlıkla ele geçen bir belgeden Türkiye’de yaşayan azınlıkların soy kodları olduğunu öğrendiklerini ifade etti. Bu topraklarda Ermeni olmanın devamlı bir tedirginlik içinde yaşamak olduğunu söyleyen Danzinkyan, ailelerin yaşadıkları acıları çocuklarına anlatamadığını belirtti.

Danzinkyan, Agos’u kurarken Hrant Dink de dâhil olmak üzere herkesin sancılı bir işe girdiklerini bildiğini belirtti. Hiçbirinin aklına 2007 yılında bir Ermeni’nin öldürülebileceğinin gelmediğini söyleyen Danzinkyan, Hrant Dink cinayeti ile 1915 öncesi yaşanan “7 Ermeni’yi öldüren cennete gider” anlayışı arasında bir bağ kurduğunu ekledi.

“Ermeniler dini kimlileri üzerinden de ayrımcılığa uğruyor”

Sadece Ermeni kimlikleri üzerinden değil dini kimlikleri üzerinden de ayrımcılığa uğradıklarını belirten Danzinkyan, devamlı olarak nereden geldiniz sorusu ile karşı karşıya kaldıklarını söyledi.

Danzinkyan dersini Dink’in “Ermeni olmak nasıl bir şey?” sorusuna verdiği “Güzel bir şeydir, tavsiye ederim” cevabını hatırlatarak “Ben bundan o kadar emin değilim. Çoğu Ermeni de değildir” diyerek bitirdi.

Fotoğraf: Hakan Soner Şener

Atauz: “Ayrılığın farkında ancak ayrımcılık niyeti yok”

Ankara’nın tarihsel etnik yapısından bahsederek konuşmasına başlayan Atauz, Ankara’da geçmiş yüz yıla kadar Müslüman olmayan büyük bir kesimin yaşadığından bahsetti. Ankara’nın ekonomik yapısında dokumacılığın önemli bir yer tuttuğunu anlatan Atauz, uluslararası ticaret sağlayan bu uğraşla Ermenilerin de ilgilendiğinden bahsetti.

Ankara’nın geçmiş toplumsal hayatına ilişkin bilgiler veren Atauz, Ankara’da Müslüman, gayrimüslim ve karışık mahallelerin bulunduğundan bahsetti. Ankara’nın eski kent yaşamında ayrımcılığa yer olmadığını düşündüğünü söyleyen Atauz, “Ankara’nın ayrılığın farkında olduğunu ancak Ankaralıların bunu bir ayrımcılık niyeti olarak kullanmadığı bir gündelik yaşama sahip olduğunu anlıyoruz” dedi.

Atauz: “Onları alıp bir şekilde öldürüyorsunuz”

Bir toplumda ayrımcılığın nasıl oluşturulduğuna değinen Atauz, bu işlemde devletin işlevlerinden bahsetti. Toplumun ayrışmasında birçok aşamanın olduğunu belirten Atauz, şu ifadelere yer verdi:

“1915 yılında ince ince, adım adım hesaplanmış bir etnik ayrımcılık politikası son derece büyük bir başarı ile uygulanıyor. Önce bir yasa çıkarıyorsunuz, gizli örgütlerin yardımıyla uygulamayı güçlendiriyorsunuz ve bürokrasiyi etkisizleştiriyorsunuz sonra yöneldiğiniz kitleyi parçalara bölüyorsunuz, bu parçalara tek tek yöneliyorsunuz ve onları alıp bir şekilde öldürüyorsunuz.  Son derece acılı ölümler olduğu çok açık.”

Fotoğraf: Hakan Soner Şener