AFSAD’ta disleksi farkındalığı için fotoğraf sergisi düzenlendi

Kişinin normal veya üstün zekâ düzeyinde olmasına rağmen okuma, yazma ve dil becerilerinde problem yaşamasına sebep olan öğrenme bozukluğu disleksi hakkında Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği’nde (AFSAD) Esra Gezer tarafından bir fotoğraf sergisi düzenlendi. Serginin açılışında konuşan Gezer, disleksi erkek kardeşinin fotoğraflarını sergilediği için bu anın çok özel olduğunu söyledi. Disleksinin beyindeki bir farklılık olduğunu ve asla hastalık ya da rahatsızlık olmadığından bahseden Gezer, bu konuyla ilgili eğitim sisteminin ve hastanelerin yetersiz olduğunu dile getirdi ve “Ülkedeki down sendromlu, otizm ve disleksi sahibi çocuklar heba oluyor. Çünkü sağlık sektöründe tanılar hızlı ve doğru konulmuyor” diye konuştu. Devlet okullarında özel eğitimin eksikliğinden dolayı birçok disleksili çocuğun zor şartlar altında eğitim aldığını söyleyen Gezer, bu duruma bir çare bulunması gerektiğini belirtti.

“Disleksi konusunda Türkiye’de bir farkındalık yok”

Serginin açılışının ardından Esra Gezer duygu ve düşüncelerini GÖRÜNÜM ile paylaştı. Kardeşi Eren için disleksi farkındalığı fotoğraf sergisi düzenleyen Gezer, kardeşinde küçük yaştan itibaren bir takım belirtiler fark ettiklerini söyledi. Kardeşinin akranlarına oranla daha yavaş öğrendiğinden bahseden Gezer, o sıralarda doktora gittiklerini, bir sonuç alamadıklarını dile getirdi. Kardeşinin birinci sınıfa başlamasıyla birlikte daha belirgin belirtiler gösterdiğini ve tekrar doktora gittiklerini söyleyen Gezer, “Daha çok benim çabamla bir tanı koyabildik. Ne yazık ki disleksi konusunda Türkiye’de bir farkındalık yok. Tanılamada, eğitimde, yapılan testlerde… Hepsi yetersiz” dedi. Disleksi sahibi çocukların çok özel olduklarını söyleyen Esra Gezer, aileleri yönlendirecek bir sistemin yoksunluğundan bahsetti. Kardeşi Eren’e doktorların yanlış tanı koyduklarını söyleyen Gezer şöyle dedi: “İlk olarak konuşma bozukluğu tanısı kondu ancak biz hep konuşma bozukluğundan öte bir şeyler olduğunu düşündük. Konuşma bozukluğu yaşadığını söyleyen raporları reddettik, birçok çocuk bunun gibi yanlış tanılarla mağdur ediliyor.”

Disleksi çocukların sosyal hayatta da sorunlar çektiğini söyleyen Gezer, küçük yaşta akran zorbalığının fazlalığından bahsetti. Kendisini etkileyen en büyük şeyin Eren’in yaşadığı bir olay olduğunu da belirten Gezer, “Bir gün elinde topla geldi ve ağlıyordu, ‘abla topum var ama ona rağmen beni yine dışladılar’ dedi. Bu insanı derinden yaralayan ve üzen bir olay. Biz aileler her zaman onun yanında olamayız, sonuçta onun da bir hayat yolculuğu var ama biz de ona rehber olup yolunu aydınlatmak zorundayız” dedi.