Sinema eleştirmeni Şen: “Salonda film seyretmek belki de nostaljik bir eyleme dönüşecek”

COVID-19 salgınının yükselişe geçişiyle birlikte yeni tedbirler de alınmaya devam ediyor. Bu kapsamda sinema salonları da tekrar bir süreliğine kapandı.

Normalleşme adımlarında en geç açılan ve yeni gelen tedbirler ile tekrar kapanan sinema salonlarının geleceğini sinema yazarı ve eleştirmen Murat Tolga Şen, gazetemize değerlendirdi. Şen, salonların yeniden kapatılması hakkında herkesin iyi bir şey söylediğini fakat kendisini bundan farklı düşündüğünü ifade ederek sinema salonlarının zaten iş yapmadığını ve giderleri olduğunu ama yıllarca bu işten para kazanan zincir salonların bu süreci idare edebilecek sermayesi olması gerektiğini belirtti.

“İnsanlar aslında sinemaya gitmek, eski hayatlarına dönmek istiyorlar”

Yapımcılar ve saloncular arasında gerçekleşen “mısır savaşları” dedikleri bir savaş yaşandığını ifade eden Şen, “Orada yapımcılar ve saloncular Ankara’da Kültür Bakanlığı’nda ayrı ayrı kulis yapıp kendi çıkarlarını koruyacak maddeler geçirmeye çalıştılar. Ama söz konusu sinema salonlarının geleceği olduğunda iki tarafında insiyatif almaktan yoksun olduğunu görüyorum” diye konuştu.

Ankara Film Festivali, Safranbolu Film Festivali ve Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde bulunduğunu söyleyen Şen, “Altın Portakal gerekli hijyen önlemlerini almıştı ve açık havada dolu salonda izledik filmleri. Sinema için seyirci var, olmayan şey içerikti” dedi. Şen ayrıca insanların şu an da sinemaya gitmek, eski hayatlarını dönmek istediklerini belirtti.

Şen, Şahan Gökbakar, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, BKM, TAFF gibi güçlü yapımcıların bu dönemde elini taşın altına koyup film çekmesi ve kitleyi sinemaya çekmesi gerektiğini ancak bunu yapmadıklarını belirtti ve şunları söyledi:

“SİSAY’ın tavsiyesiyle iktidar salonları yeniden kapattı. Kira ödemiyorlar iyi güzel hoş ama bu arada tabii su durmuyor, ilerlemeye devam ediyor. Dijital platformlar var hayatımızda ve giderek daha da fazla yer etmeye başlıyorlar. İnsanlar dijital platformlara alıştıkça filmleri buradan izlemeye alıştı. Çünkü herkesin evinde artık kocaman led televizyonlar, iyi ses sistemleri var. Buradan film izlemeye alıştıkça sinemaya gitme refleksini kaybedecekler.”

“Zincir sinema salonlarını büyük bir tehlike bekliyor ve çoğu kapanacak”

Festival sineması ya da bağımsız sinema için bunları bir tehlike olarak görmeyen Şen, “Kadıköy Sineması açıldığında yine müşterisi olacaktır. Ama bu zincir sinema salonlarını büyük bir tehlike bekliyor ve çoğu kapanacak” ifadelerini kullandı.

Filmlerin dijital platforma kaydıkça insanların salondan elini ayağını çekeceğini belirten Şen, bunun sorumlusunun da dijital platformlar değil saloncular olduğunu söyledi. Şen, şunları ifade etti:

“Filmler dijital platformlara kaydıkça ne yazık ki insanlar salondan elini ayağını çekecek ve sinema salonunda film seyretmek belki de giderek nostaljik bir eyleme dönüşecek. Ama bunda da en önemli sebep dijital platformlar değil salonculardır. Bence SİSAY şöyle yapmalıydı: Her salon açık olmak zorunda değil. Bazı merkezlerde örneğin Akasya’daki salon açık olurdu da başka bir yerdeki salon kapatılırdı. Salonların yarısın ya da üçte birini açık tutarak film göstermeye devam etmelilerdi. Bu süreci hiç iyi yönetemediklerini ve geleceği iyi öngöremediklerini düşünüyorum.”

“Gelecek bu konuda çok parlak görünmüyor”

Yaratıcı beyinlerin, yetenekli insanların dijital platformlara çalışmaya başlarsa bunun sinema salonları için büyük bir tehdit oluşturduğunu ifade eden Şen, “Gelecek bu konuda çok parlak görünmüyor” dedi.