Çarşamba Söyleşileri’nde “Barış Gazeteciliği” konuşuldu
Mülkiyeliler Birliği’nin düzenlediği Çarşamba Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu Prof. Dr. Sevda Alankuş oldu. Alankuş, “Barış Gazeteciliği”ni anlattı.
Mülkiyeliler Birliği’nin her hafta düzenlediği Çarşamba Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu Prof. Dr. Sevda Alankuş’tu. Alankuş “Barış Gazeteciliği” kapsamında medyanın şu anki durumundan, etik konusundan ve ötekileştirme sorunundan da bahsetti.
Yeni habercilik arayışı: “Barış Gazeteciliği”
Savaş söylemine günümüzde çok alışıldığını ve hayatımıza çok fazla girdiğini, bu söylemin “yenmek, kazanmak” üzerinden yürüdüğünü söyleyen Alankuş, barış gazeteciliğini “şiddetin olmadığı durum olarak” tanımladı. Alankuş savaş gazeteciliğinin tersine barış gazeteciliğinde yaratıcılığa ihtiyaç olduğunu ve “çözüm sürecinin çözümden daha önemli olduğunu” söyledi. Barış gazeteciliğinin elit yerine halk odaklı olduğunu, “neden”i açık ve şeffaf hale getirdiğini dile getiren Alankuş, bu gazetecilik anlayışında bütün tarafların sesine kulak verilmesi gerektiğini kaydetti.
Alankuş, “Barışın kendisi de bir propaganda aracı olabilir mi?” sorusuna “Hükümet politikası olduğu için ana akım medyanın barışı desteklemesi de, buna karşılık alternatif medyanın barış karşıtı düşünceleri savunması da doğru değil. Barışı sürdürebilmek ve ileride bir problemle karşılaşmamak için gerçekleri saklamamak gerekir” diye cevap verdi.
“Savaş gazeteciliği bazen haber yapmamaktır”
Prof. Dr. Alankuş, genel geçer konvansiyonel gazetecilik ile barış gazeteciliği arasındaki farkları anlatarak genel geçer gazeteciliğin savaş gazeteciliği olduğundan bahsetti. Konuşmasında, şiddetle beslenen haberciliğin kaynaklarının siyasi, ekonomik olduğunu belirtti. Savaş gazeteciliğinin her zaman bu yönde haber yapmak olmadığını bazen haber yapmamanın da bu anlayışa destek vermek olduğunu ifade eden Alankuş buna örnek olarak da Suriye iç savaşında Esad ile görüşmeye gitmeyen gazetecileri gösterdi.
Tüm ötekilerin kadın olduğu habercilik
Gazete başlıklarını eleştiren Alankuş tehditkâr başlıklardan ve bunun sadece bizim ülkemizdeki gazetelerin değil yurtdışındaki gazetelerinde yaptığını söyleyerek kullanılan dili eleştirdi. Savaş gazeteciliğinin “biz-onlar” ayrımı yaparak ötekileştirmeyi meşrulaştırdığından ve kadınların ötekileştirilmesinden, “tüm ötekilerin kadın olduğu” bir gazeteciliğe doğru gidilmesinden yakındı.
Etik
Etik konusunda bir gazetecinin sorumluluğunun kurallara uyduğunda başladığını söyleyen Prof. Dr. Alankuş, şunları söyledi:
“En basitinden iki kişiyle görüşüp iki tarafın da düşüncelerini öğrenebilirsiniz. Ancak iki tarafın kendisini anlatma becerileri, yetileri eşit olmayabilir. Aslında iki taraf diye bir şey de yok. Şuan Türkiye’de yaşadığımız sorunun en kötü noktası da bu bence. Hepimiz birbirimizi ötekileştiriyoruz ister istemez. İkinci olarak da etiği kendinize karşı bir sorumluluk olarak ele aldığınızda o kuralları yerine getirip gece gidip uyuyup benim görevim bitti anlayışı da yanlış. Üzerinde her defasında yeniden düşünmek gerekir.”
Haberi Duyur
Kısa Adres: http://gorunum.tk/3104
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Çarşamba Söyleşileri’nde “Barış Gazeteciliği” konuşuldu
Bir cevap yazın