31 Ekim 2024, Perşembe - 23:53

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

Dokuz ay sonra aynı çay ocağında: Çok şey olmuş, hiçbir şey değişmemiş

Tarih: 11 Şubat 2024

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 41

Enkazların içinde “çimlere zarar veriyor” diye kaldırılan çay ocağı sahibi Şahin’i dokuz ay sonra bir kez daha ziyaret ettim. Zamanın her şeyin ilacı olmadığı belli.

Yusuf Kenan Şahin’in evi ve dükkânı depremde ağır hasar almış ve yıkım kararıyla yıkılmıştı. Yıkım kararından önce dükkanından sadece bir dolap ve çay ocağını çıkartabilen Şahin, Malatya Yeşilyurt Sümer Park’a 600 TL’ye aldığı çadıra ocak kurmuştu. Zabıta, neredeyse her yerin yıkıldığı mahallede “çimlere zarar verdiği” için Şahin’in çay ocağını Nisan ayında Sümer Park’tan kaldırdı ve enkaz bölgesine taşıttı. Şahin, o günden beri çay ocağını burada işletiyor. Kendi imkanıyla sekiz metrekarelik konteyner satın alan Şahin, kazancının çay ocağını kurduğu alana ödediği kirayı denkleştirmeye yetmediğinden yakınıyor.

Şahin’in çay ocağına ilk ziyaretimin üzerinden dokuz ay geçti. Uzaktan birbirimizi görüp selamlaşıyoruz. “Çay mı oralet mi verim abla?” “Oralet.” Konteyner çay ocağı çok küçük. En fazla beş kişi sığar buraya. Şahin’in dediğine göre konteyner sekiz metrekareymiş. Kapısında “zamlara inat fiyatlarımız aynıdır” yazıyor. Oraleti alıp çadıra geçiyoruz. Oradan buradan toparladığı sandalye, koltuk ve masalar var. Soba kurmuş. İnsanlar sobanın kenarında oturuyor. Bir köşede de televizyon. Müzik kanalı açık. Köşede oturan yaşlı bir adam Şahin’e “Kadın daha şarkıya girmeden detone oldu. Bu nedir ya” diye sesleniyor. Bir köşeye oturuyoruz.

“Değişen hiçbir şey yok”

“Son bir yılda ne değişti?” diye soruyorum. Hasarlı binaların yıkımının devam ettiğini söylüyor. “Değişen hiçbir şey yok.” Çay ocağının yanındaki hasarlı binayı gösteriyor: “Bu binayı yıkacaklardı ama hala yıkmadılar. Ne zaman yıkarlar meçhul. İçerde insanların eşyaları vardı. Hırsızlar binaya girdi, eşyaları çaldı.” İşleri soruyorum. Belediye’ye konteyner için başvurmuş ancak Yeşilyurt Belediyesi’nin konteyneri ta kuzey çevre yolunda vermiş. Şahin “Çevre yolunda konteyner verdiler. Yol üzerinde kimse durmuyor. İş yapamıyordum orada” diyor. Şahin, bu nedenle Sümer Park’ın yanında yıkılan binanın olduğu alana geri dönmüş. Konteyner satın almış. Çay ocağını tekrar buraya kurmuş

“Ne kadara mal oldu?” diye soruyorum. Şimdiye kadar 65 bin TL harcamış. Depremden 4 ay önce devraldığı ama ağır hasarlı olduğu için yıkım kararı verilen dükkanının kredisini ödüyormuş bir taraftan da. İki ay önce maddi sıkıntıya girmiş ve kredi çekmeyi düşünmüş. Cüzi bir miktar olmasına rağmen bir devlet memuru ya da iki esnaf kefil istemişler. “Hani televizyonda falan diyorlar ya esnafa destek kredisi, faizsiz… Yedinci sekizinci ay civarlarında maddi olarak sıkıntıya girdim. Esnaf ve Sanatkârlar Odası’na gidip kredi çekmeyi düşündüm. Çekeceğim krediyi de söylesem belki abes kaçar. 20 bin bir kredi istedim. 20 bine bile devlet memuruyla iki tane esnaf kefil istediler. Yani 20 bin… Şu an asgari ücret 17 buçuk bin…”

Çay ocağının yıkılan binanın mülk sahibinin alanında olduğu için zabıtaların artık gelmediğini söylüyor. “Müşteriler yazın parkta çimlerin üstünde oturmak için sandalye istiyor. Ben biraz karşıyım buna. Sandalye atıyorsun oraya birisi hemen fotoğraf çekiyor. Zabıta Müdürlüğü’ne fotoğraf atıyorlar. Sandalyeden belli oluyor benim olduğum. O yüzden başım ağrımasın diye kimseye sandalye vermiyorum” diyor. Zabıtayla yaşadığı sorunları uzun uzun anlatıyor.

Yusuf Kenan Şahin, elektriği yan dükkandan alıyormuş ve henüz abonelik yaptıramadığı için ihtar gelmiş. 31 Mart’a kadar abonelik yaptırmayan esnafın elektriğinin kesileceğini söylüyor.

“Ay sonu geldiğinde kirayı vermekte zorlanıyorum”

“Aylık maliyeti ne kadar oluyor?” diye soruyorum. Fazla harcama yapmamak için ihtiyacı neyse onu alıyormuş. “Aylık dört beş kilo çay alıyorum. İhtiyaç neyse onu alıyorum. Su bile fazla almıyorum. Ne lazımsa onu alıyorum” diyor. Geçinemediğini söyleyen Şahin, çay ocağının bulunduğu alana ödediği kirayı denkleştirmede sıkıntı yaşadığını ifade ediyor. “Arsa sahibine 5 bin lira kira veriyorum. Gün geliyor kirayı ben denkleştiremiyorum. Sağdan soldan borçla veya eşimin çeyreği varsa bozdurup öyle kirayı ödüyorum. Ay sonu geldiğinde kirayı vermekte bile zorlanıyoruz. Kira vermesek adam beni belediyeye ya da zabıtaya şikâyet etse… Dese bu adam benim tarlamda duruyor. Hiçbir şey yapamam. Adamın kendi yeri…”  Çay ocağının geçici süreliğine bu alanda durduğunu söyleyen Şahin “Bu iki yıl mı beş yıl mı sürer bilmiyorum. Buraya bina yaparlarsa çay ocağını kaldıracaklar. Bakalım…” diyor.

Yusuf Kenan Şahin’e “ısınma sorununu nasıl çözüyorsun?” diye soruyorum. Sobayı gösteriyor. Yakacak ihtiyacını kendisi sağdan soldan getirdiği odunlarla karşılıyormuş. Ara sıra Belediye’den kömür yardımı da alıyormuş. Suyu da dışarıdan doldurup getiriyormuş. “Su da temiz değil.” Arsa sahibi Hollanda’da olduğu için buraya su çektiremiyormuş.

“Yazın bu pisliğin içinde bizi öldürdüler”

Yaz boyunca cadde temizlenmemiş. “Yazın bu Evliya caddesine yıkama kamyonu geçmedi. Kamyon yukardan geliyor yıkıyor, göbekten dönüyor, geri yukarı çıkıyor. Defalarca kamyon şoförüne rica ettim. Belediye’yi aradım. Rica ettim, yalvardım. Araba geliyor toz toprak oluyor etraf, yıkım var diye.” Belediye ancak kış gelince caddeleri temizlemeye başlamış. Şahin, bu durumu “Kış geldikten sonra kamyonlar geçmeye, caddeyi yıkamaya başladılar. Yazın bu pisliğin içinde bizi öldürdünüz, yazın niye gelmediniz de şimdi geliyorsunuz dedim” diye anlatıyor. Şahin çalışmaların çoğunu da seçim yaklaşıyor diye yaptıklarını söylüyor.

“Her yer toparlanır bizim Malatya toparlanmaz”

“Siz nerede kalıyorsunuz?” Eşinin yeni doğum yapmış. Artık üç çocuğu var. İki çocuğu okulda. Mecbur eve çıkmış Eylül’de. “Dört ay öncesine kadar sabah çalıyorduk akşam battaniyemizi serip yatıyorduk çocuklarla beraber. Dışardaydık yani. Bir buçuk ay öncesine kadar çimlerin üstünde yatıyorduk.” Şahin’in yanından ayrılmak üzereyim. “Malatya’da sorun çok, sorun bitmez. Gerileme var, ilerleme yok. Eksiğimiz çok. Bu gidişle beş yıl Malatya hala böyle kalır. Her yer toparlanır bizim Malatya toparlanmaz” diyor.

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/37253
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Dokuz ay sonra aynı çay ocağında: Çok şey olmuş, hiçbir şey değişmemiş

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde Ankara’daydı

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nü Ankara’da çeşitli etkinliklerle kutladı. Anıtkabir’i ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Başkent Kalkınma Projesi’ni ziyaret eden çiftçiler, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapılan forumda kürsüden seslendi: “Çiftçi doğduk, çiftçi öleceğiz.”

Kapat