SBF’de yeni anayasa tartışıldı
SBF’de Yavuz Sabuncu’nun anısına düzenlenen Anayasa Sempozyumu’nda, SBF öğretim üyeleri cübbelerini çıkartarak, ihraç edilen meslektaşlarına giydirdi. Gün boyu süren sempozyumda anayasa hukukçuları ve konuşmacılar yeni anayasayı tartıştı.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı tarafından, anayasa hukukçusu Yavuz Sabuncu’nun ölümünün 10. yılı anısına Anayasa Sempozyumu düzenlendi. “Başka Başkanlık Şeb-i Arus” başlıklı anayasa sempozyumu, üniversite dışından sempozyumu izlemek için gelenlerin kampüse alınmamasından dolayı yapılan müzakereler sebebiyle geç başladı. Yapılan görüşmelerin ardından sempozyumu izlemeye gelenlerin girişlerine izin verildi. Sempozyum, Prof. Dr. Aziz Köklü Konferans Salonu’nda 10.00-18.00 saatleri arasında gün boyu sürdü. Yeni anayasa değişikliği tartışmalarına değinilen sempozyumuzun bir diğer gündem maddesi, KHK ile ihraç edilen akademisyenler oldu. Sempozyum öncesi Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya kısa bir konuşma yaptı. Ardından KHK’yla atılan akademisyenler için sembolik bir cübbe giydirme töreni yapıldı. Bu törende KHK’yla atılan akademisyenlere, aralarında emekli hocalarında bulunduğu öğretim üyeleri cübbelerini giydirdi.
Doç. Dr. Sevinç: “Anayasa Kürsüsü ahlaktır”
Sempozyumun açılış konuşmasını Doç. Dr. Murat Sevinç yaptı. Sevinç, konuşmasına, “Anayasa Kürsüsü ahlaktır!” diyerek başladı. Anayasa kürsüsünün hem bireysel, hem de kürsüde nasıl durulması gerektiğini öğreten bir kurum olduğunu dile getiren Sevinç, “Kürsü gelenektir” ifadelerini kullandı.
Yaşananları saçma olarak nitelendiren Sevinç, “Devir değişir başka şeyler olur ama insanlar yaşamanın bir yolunu bulur. Atılmanın bir siyasal sorumlusu var. Sıkıyönetim dönemindeki gibi askerlere isimleri yollayan idarecileri de gördük. Bu ilkellik ve pespayelik üzerinde durulmalı. Niye bu halde bu ülke? Bizler mütevazi odalarımızdan başımız dik çıkıyoruz bu da onlara dert olsun” dedi.
Prof. Dr. Eroğul: “Meydanları boş bırakmayın”
Sevinç’in konuşmasının ardından sempozyumun ilk oturumu başladı. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1980 darbesi sonrası 1402 sayılı kanunla ihraç edilen Prof. Dr. Cem Eroğul oturumun ilk konuşmacısıydı.
Anayasa kürsüsünün 1956 yılında Türkiye’de ilk, dünyada da sayılı bölümlerde olmak üzere insan hakları eğitimine başladığını dile getiren Prof. Dr. Eroğul, “Üzülerek ifade ediyorum. Maalesef rektörlük geçtiğimiz günlerde bu geleneğin devamı olan İnsan Hakları Merkezini kapattı” dedi. Öğretim üyelerine ve öğrencilere boykottan kaçınmalarını vurgulayan Eroğul, “Boykot ve istifa kolaycılıktır. Meydanları boş bırakmayın” dedi.
Yeni dünya düzeni için, daha barışçıl yollara başvurulması gerektiğinin altını çizen Eroğul, “Nefret nefreti besler. Bugün sizi desteklemedikleri için kızdıklarınıza nefret beslemeyin. Lütfen hatalarını görmeleri için zaman ayırın” dedi. Eroğul, yeni anayasa değişikliğine ve kanun hükmünde kararnamelere değinerek “1839 Tanzimat fermanının gerisine düşüyoruz bu kararnamelerle ve hazırlanan metinlerle. Bu kararnamelerin önünde hukuk devletinde Anayasa Mahkemesi çare olabilirdi. İnsan haklarına dayanmayan bir demokrasi anlayışı hakim” diye konuştu.
Türmen: “İhraçların bedelini toplum ödeyecek”
2008 yılına kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlığı görevini üstlenen eski CHP Milletvekili Rıza Türmen konuşmasında ihraç edilen akademisyenlere değindi. Bilim kurumlarındaki geleneğe vurgu yapan Türmen, “Kalan öğretim üyeleri özgür ortamda bilim üretemeyecek. Bu ortadan kaldırılmıştır, sadece atılanların değil kalanlarında özgürlüğü elinden alınmıştır. Bunun en büyük bedelini bu toplum ödeyecektir” dedi.
Türmen, yeni anayasa değişikliğine ilişkin şu soruları yöneltti: “Bugün yapılmayan şeyler başkanlık geldiği zaman mı yapılacak? Bugün ne yapılamamaktadır ki başkanlık geldiğinde yapılacak olsun? İstikrar ancak bir güvenlik sağlandığı takdirde olur.”
Oturum Prof. Dr. Selin Esen’in konuşmasının ardından sona erdi.
İkinci oturumun moderatörlüğünü ve açılış konuşmasını 686 sayılı KHK ile Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden ihraç edilen Dr. Dinçer Demirkent yaptı. Öğrencilik hayatından bu yana SBF’de 16 yıl geçirdiğini söyleyen Dr. Demirkent, ‘Akademi bizim olduğumuz her yerde’ anlayışını bir gelenek olarak sürdüreceklerini kaydetti.
Prof. Dr. Sağlam: “Adı reislik sistemi olsun”
Oturumun ilk konuşmacısı Prof. Dr. Fazıl Sağlam, “Yavuz Sabuncu’yu böylesine bir dönemde anmak, anlamlı ve umut verici” dedi. Konuşmasında Muammer Aksoy ve Mümtaz Soysal ile yaşadıkları anıları paylaşan Sağlam, yeni anayasa tartışmalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “77 yıllık yaşantımda böylesini kaba ve hoyrat bir uygulama görmedim. Yeni anayasada yargı Cumhurbaşkanına eklemlenmiş duruma getiriliyor. Televizyonda anayasa tartışmalarını içeren programlarda ise; terimler günlük anlamları içinde yozlaştırılıyor. Siyasi iktidar propaganda amaçlı bundan faydalanıyor. Sistemin adı için hep bir tartışma yaşandı. Bence sistemin adı, ‘Reislik sistemi’ olarak konulmalıdır.”
Doç. Dr. Göztepe: “Ya İstiklal Ya Ölüm aşamasına geldik”
Prof. Dr. Sağlam’ın ardından söz alan Doç. Dr. Ece Göztepe, Türkiye açısından yaşanan sürecin artık “Ya İstiklal Ya Ölüm” aşamasına dayandığını belirtti. Anayasa içeriğine ve tartışmalarına değinen Göztepe, bir anayasa profesörünün bile yeni hazırlanan anayasa metnini anlayamayacağını kaydetti. 2010 yılında yapılan anayasa değişikliği referandumuna değinen Göztepe, “2010 referandumunda da ‘yetmez ama evet’ diyenlerin bugün yaşananlarda büyük sorumluluğu var” dedi. Anayasa değişikliğinde yer alan bazı maddelerin çelişkilere yol açacağını ifade eden Göztepe, “Yapılan değişiklikle Cumhurbaşkanı istediği zaman herhangi bir ülkeye savaş açma yetkisine sahip olacak” dedi.
Prof. Dr. Kaboğlu: “Sivil toplumu dikkate almadan hazırlanan bir metin”
Son çıkarılan KHK ile ihraç edilen Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da konuşmacılar arasındaydı. Prof. Dr. Kaboğlu, KHK ile ihraç edilen akademisyenlere yönelik tutumun, “Bir kişiyi öldürüyorsunuz ama üzerine şarjörü boşaltıyorsunuz, onunla da yetinmiyorsunuz tekmeliyorsunuz, onunla da yetinmeyip yerlerde sürüklüyorsunuz” diyerek yorumladı. Kaboğlu, ihraç kararları ve yaratılan mağduriyetlere ilişkin olarak, “Savaşın da bir ahlakı, mertliği var. Yapılan hukuksuzluk, ahlaksızlık, kalleşlik. Biraz mert olun” diyerek tepki gösterdi.
Kaboğlu, anayasa değişikliği metni hakkında “Sivil toplum birikimini dikkate almadan hazırlanan bir metin. Anayasacılar olmadan tarihimizde ilk kez bir anayasa yapılması söz konusu. Yalan yanlış bilgilerle kamuoyunu kandırıyorlar. Anayasa kamuoyunun oluşturulamadığı bir yerde toplumun geleceğini ilgilendiren bir yerde anayasa hazırlanması mümkün değildir” diye konuştu. Anayasa referandumunu “tarihimizin en büyük kırılması” olarak değerlendiren Kaboğlu, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişler kurumlar modernleştirildi, lav edilmedi. 16 Nisan’da bu anayasa değişikliği kabul edilirse, siyasal ve kültürel hafızamızın lav edilmesi anlamına gelecek” dedi.
Toker: “İhraçlarda AYM’nin olumsuz etkisi var ”
Son oturumda ilk sözü alan Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Çiğdem Toker, “Entelektüel aklı cezaevinde tutuklu olan gazetenin yazarı olarak aranızdayım” diyerek konuşmasına başladı. Toker, yaşanan ihraçlarda, Anayasa Mahkemesi’nin tepkisiz kalmasından dolayı olumsuz etkisi olduğunu belirtti. Varlık Fonu tartışmalarına da değinen Toker, torba tasarının meclise ilk geldiğinde birçok yazı kaleme alarak yasanın büyük bir yıkım yaratacağını kamuoyu ile paylaştığına dikkat çekti.
Cihaner: “Anayasalar metin olarak düzeltilemez”
CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, hazırlanan yeni anayasa metnine ilişkin olarak “2010 Referandumdaki gibi şekerleme maddeler var. Bunlara kanmamak lazım. Bunlardan biri seçilme yaşının 18’e indirilmesi” dedi. Anayasada “Basın hürdür, sansür edilemez” maddesine değinen Cihaner, “Basının hür olduğundan bahsedebilir miyiz? Anayasalar metin yazarak düzeltilemez. Türkiye’nin sorunları belli ve bunları neden-sonuç ilişkisi içinde kurmalıyız” dedi.
Topuz: “Gazeteler tellal ve ferman görevinde”
Gazete Duvar’ın Genel Yayın Yönetmeni Ali Duran Topuz, medyada tekelleşme yaşandığına dikkat çekerek, “Bazen 12-13 gazete aynı başlık ve manşetle çıkıyor. Bu gazeteler tellal ve ferman görevini yerine getiriyor” dedi.
Etkinliğin kapanış konuşmasını yapan Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya, Ece Ayhan’ın Yort Savul şiirini okuyarak kürsüden ayrıldı.
Katılımın yoğun olduğu anayasa sempozyumundan kareler:
Haberi Duyur
Kısa Adres: http://gorunum.tk/13693
Yol: Ana sayfa » Yazılar » SBF’de yeni anayasa tartışıldı
Bir cevap yazın