1 Kasım 2024, Cuma - 18:40

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

ÇSM’de “Türkiye ve Ortadoğu’da Gazeteci Olmak” konuşuldu

Tarih: 10 Şubat 2018

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 212

Türkiye ve Ortadoğu’da gazeteci olmak konulu etkinlik 10 Şubat Cumartesi günü 14.00’te Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleşti.

Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı tarafından 10 Şubat Cumartesi günü 14.00’te Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde (ÇSM) “Türkiye ve Ortadoğu’da Gazeteci Olmak” başlıklı bir etkinlik düzenlendi. Özge Mumcu Aybars’ın moderatörlüğünü yaptığı etkinliğe konuşmacı olarak BirGün gazetesi yazarı Nevşin Mengü, gazeteci Can Ertuna ve Cumhuriyet gazetesi muhabiri Alican Uludağ katıldı.

Mengü: “Baskıcı rejimlerde kadın olmak zor”

Etkinlikte ilk sözü BirGün gazetesi yazarı Nevşin Mengü aldı. Mengü, İran’daki basın özgürlüğü hakkında şöyle konuştu: “Baskıcı rejimlerde gazeteci olmak zor. Orada eline kamerayı alıp, çıkıp sokakta haber yapman buradaki gibi mümkün değil. İrşad Bakanlığı diye bir bakanlık var. Basına da bunlar bakıyor. Yapılacak her haber için İrşad Bakanlığından izin almak durumundayız. Eylemler başladığı zaman bakanlık size faks yolluyor ve gazetecilerin sokağa çıkması yasaklanmıştır diyor. Sürekli ofisin etrafında sivil polis geziyor. Haber yapmak kesinlikle yasaklanıyor. Dolayısıyla, oralardan haber çıkması çok zor.” İslami sistemlerde kadın olmanın zorluğunu vurgulayan Mengü, İran’da kadınların sistem içerisinde “üçüncü sınıf vatandaş” muamelesi gördüğünü söyledi.

Ertuna: “Bütüncül bir tavır takınmak doğru değil”

Etkinliğin ikinci konuşmacısı gazeteci Can Ertuna’ydı. Konuşmasına Tunus, Mısır, Libya, Kuzey Irak, Suriye, Afganistan ve Gazze gibi çatışma bölgelerinde gazeteciliğe dair edindiği meslek tecrübelerini anlatarak başlayan Ertuna, bu bölgelerde gözlemlediklerinden ötürü “Arap Baharı” ifadesini kullanmaktan kaçındığını belirtti. Olaylara yaklaşırken bütüncül bir tavır takınmanın doğru olmadığını vurgulayan Ertuna, şöyle devam etti: “Tunus’u Mısır’ı, Suriye’yi, Libya’yı ayrı ayrı örnekler olarak ele almanın faydalı olduğunu düşünüyorum. Hepsine ‘Evet burada yaşanılanlar Arap halkının onurlu direnişi, baş kaldırışıdır’ demek ne kadar yanlış ve bütüncül bir tutumsa ‘burada yaşanılanların hepsi emperyalizmin oyunudur; bir üst akıl tarafından bölge yeniden dizayn ediliyor’ gibi bir yaklaşım da aynı oranda yanlıştır ve tarih tarafından yanlışlanacaktır görüşündeyim.’’

Uludağ: “IŞİD’den kolay kolay kurtulacağımızı zannetmiyorum”

Ertuna’nın ardından etkinliğin son konuşmasını yapmak üzere Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Alican Uludağ sözü aldı. IŞİD’in önümüzdeki süreçte daha büyük bir tehdit olarak ortaya çıkacağını söyleyerek şöyle konuştu: “Şu an IŞİD’in etkisizleştirilmesinden ziyade dava dosyalarına bakıyorsunuz; Ankara’da birden fazla IŞİD yapılanması var. Antep’te var, Antalya’da var, İstanbul’da zaten önünü alamıyorsunuz. Aslında bunun bir altyapısı var. Bunlar uzaydan inmedi. Bunlar halkımızın bir cephesinden üreyen yapılar. Nasıl etkisizleştirilecek? Mesela Irak’ta savaşıp, eşlerini kaybeden kadınlar Türkiye’ye dönüyor. Burada itirafçı olduktan sonra serbest bırakılıyorlar. Bunlar yapılanmanın devamı. Hizbullah STK’laştı ama IŞİD’den kolay kolay kurtulacağımızı zannetmiyorum. Bence şu an, uyuyan hücreler olarak tekrar yer altına indiler. İstikrarsızlık ortamında yani daha çatışmalı ortamlarda ilk fırsatta tekrar yeryüzüne çıkacaklar çünkü IŞİD’in önceki hali El-Kaide’ydi. Geçmişte El-Kaide sanığı olan kişiler bugün IŞİD sanığı olarak yargılanıyor, yani devam ediyor. Yarın IŞİD ortadan kalkacak, belki başka bir örgütü olacak.”

Söyleşinin ardından Nevşin Mengü, İran’da gazetecilik deneyimlerini anlattığı “İnsanın Düşünmekten Canı Yanar mı?” adlı kitabını, Can Ertuna da meslek deneyimlerini anlattığı “Arap İsyanları Güncesi” adlı kitabını katılımcılar için imzaladı.

Can Ertuna ve Alican Uludağ GÖRÜNÜM’ün sorularını yanıtladı

Türkiye’de barış gazeteciliği ile ilgili görüşleriniz nedir?

Can Ertuna: Genel, ana akım görüşün karşıtı olarak barış gazeteciliği ifadesini çok benimsemiyorum. Bence gazetecilik var. Gerçek gazetecilik zaten savaş destekleyiciliğinden, savaş propagandasından uzak durur. Gazetecilik yapılabildiği ölçüde insanlar savaşın, nasıl çerçevelenirse çerçevelensin, hangi duygu, hangi isimle sunulursa sunulsun, hangi ideolojik kisve altında sunulursa sunulsun zaten onun trajedisini, acılarını, karşılıklı insanlara yaşattıklarını gördüğü noktada gerçek gazetecilik barışa hizmet edecektir. Böyle bir saikle yola çıkmasa bile, dolaylı yoldan bunu yapacaktır diye düşünüyorum.

Savaş muhabiri olmak isteyen gazeteci adaylarına bu alanda 10 yıldır çalışan bir gazeteci olarak ne önerirsiniz?

Can Ertuna: Çatışmalı alana gidilecekse elbette bunun eğitimini almış olmak gerekiyor. Uygun altyapı çalışmaları yapmış olmak gerekiyor. Eğitim almaktan kastım bu eğitimi veren yurt içi ve yurt dışında kuruluşlar var. İlk yardımdan tutun da zorlu bölgelerde nasıl yola çıkacaklar, sorguyla karşılaştıklarında ne olacak, gözaltına alınınca ne olacak gibi eğitimler veriliyor. Bu eğitimleri almak gerekiyor hatta belli aralıklarla eğitimleri yinelemek gerekiyor. Asla çok cesur olmamak gerekiyor. Dolayısıyla eğitimini alarak ve mümkün mertebe belli bir deneyim kazanmadan ateşe atılmamak gerekiyor.

Gazeteci adaylarına önerileriniz nerler?

Alican Uludağ: Ben 4 yıl okudum ve boşa okumuşum diyorum. Çünkü çok staj yapmamışım, alandan uzak durmuşum. Gazetecilik okuyan birisi ilk yılından sonra kendisini tamamen gazetelere atmalı yani gazetede, televizyonda, ajansta bir şekilde çalışmalı. Alanda olmadığın sürece kitap üzerinden gazetecilik öğrenilmiyor. Teorik bilgiler elbette gerekiyor ama mezun olduğunda üniversite yetmiyor ve haber yazamıyorsa iletişim fakültesi öğrencisinin hiçbir şansı yok. Gerçek anlamda haber yazmayı öğrenmesi en az bir senesini alıyor. O nedenle fakültede geçirdikleri yıllar çok önemli, boşa geçirmemelerini öneriyorum. Mümkünse farklı farklı gazetelerde stajyerlik yapsınlar. Şansları daha yüksek olsun, yoksa bu alanda tutunmak çok zor.

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/17059
Yol: Ana sayfa » Yazılar » ÇSM’de “Türkiye ve Ortadoğu’da Gazeteci Olmak” konuşuldu

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde Ankara’daydı

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nü Ankara’da çeşitli etkinliklerle kutladı. Anıtkabir’i ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Başkent Kalkınma Projesi’ni ziyaret eden çiftçiler, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapılan forumda kürsüden seslendi: “Çiftçi doğduk, çiftçi öleceğiz.”

Kapat