6 Kasım 2024, Çarşamba - 22:47

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

Uğur Kavas: “Foto muhabirlerin adı yok”

Tarih: 31 Ekim 2019

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 174

Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin fotoğraf ve foto muhabirliği ele aldığı “Fotoğraf Üzerine Muhabbetler” dizisinin ikincisi dün akşam yapıldı. Uğur Kavas’ın konuk olduğu etkinlikte, Türkiye’de basın fotoğrafının görsel tarihi anlatıldı. 

Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin (TFMD) fotoğrafçılığı konuşmak amacıyla düzenlediği “Fotoğraf Üzerine Muhabbetler”, dün akşam araştırmacı ve yazar Uğur Kavas’ı ağırladı. Saat 19.00’da başlayan etkinlikte Kavas, Türkiye’de basın fotoğrafının görsel tarihini katılımcılara anlattı. Foto muhabirlerin imzalarının haberlerde yer almamasından yakınan Kavas, “Foto muhabirlerin adı yok” dedi.

“Türk basın tarihi kitaplarında foto muhabirler eksik”

Basın fotoğrafçılığının Serveti Fünun dergisiyle başladığını söyleyen Uğur Kavas, yine Serveti Fünun dergisinin Sabah Gazetesinin foto muhabiri Tevfik Efendi’yi haber takip etmesi için görevlendirdiğini ve bunun da basın tarihinde bir ilk olduğunu aktardı. Tevfik Efendi’nin 1890’lı yıllardaki bu olayda isminin geçtiğini belirten Kavas, mevcut durumu şu şekilde eleştirdi: “1890’larda foto muhabirin adı geçiyorken bizim basınımızda sonraki 50’li yıllarda bile foto muhabirin adı geçmiyor. Bu duruma özellikle dikkat ediyorum. Gazeteler 1920’lerde artık foto muhabirleri de çalıştırmaya başlıyor ama foto muhabirlerin adı yok.”Kavas, yazılan Türk Basın Tarihi kitaplarında dahi foto muhabirleri bölümünün eksik olduğunu söyleyerek, “Yazılan üç önemli Türk Basın Tarihi kitabında da foto muhabirlerinden bahsedilmiyor” dedi.

Uğur Kavas, Osmanlı’nın ilk resmi gazetesi Takvimi Vakayi’nin kopya nüshasını gösteriyor

“Arşiv konusunda yetersiziz”

Amerika Birleşik Devletleri’nin ulusal kütüphanesi olan Kongre Kütüphanesi’nin (Library of Congress) Amerikan İç Savaşı’na kadar giden iyi bir fotoğraf arşivi olduğunu ve bunu kamuyla paylaştıklarını söyleyen yazar Kavas, Türkiye’nin bu hususta eksik olduğunu belirtti. “Ne yazık ki arşiv konusunda geri kaldık” diye konuşan Kavas, günümüzde bu işi yapan çok az kurum olduğunu ve arttırılması gerektiğini söyledi. Padişah Abdülaziz’in, Osmanlı tarihinde yurtdışına çıkan tek padişah olduğunu belirterek, Fransa gezileri sırasında arşivlik birçok fotoğraf çekildiğini kaydetti. Osmanlı kaynaklarına bu dönemden itibaren fotoğrafların girdiğini söyleyen Kavas, “Yıldız Albümleri” olarak adlandırılan bu albümün 36 bin fotoğraftan oluştuğunu ve Boğaziçi Üniversitesi’nde bir öğretim üyesi tarafından arşiv çalışmalarına başlandığını söyledi.

Kavas, Hürriyet gazetesinin ilk sayısını gösteriyor (Fotoğraf: Berfin Bayır)

“Anadolu Ajansı’nın içi boşaltıldı”

Kavas, Birinci Dünya Savaşı döneminde Kurtuluş Savaşı’na dair haberleri duyurmak amacıyla 1920’de Anadolu Ajansı; üç ay sonra da şimdiki adıyla Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün kurulduğunu söyledi. Bu iki kurumun içinin boşaltıldığını ifade eden Kavas, “Kurtuluş Savaşı sırasında çok önemli görev yapan iki kuruluşun maalesef içi boşaltılmış durumda. Anadolu Ajansı gibi bir kurum siyasete heba oldu. Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün yüzlerce fotoğrafa sahip arşivi ne halde hala bilmiyoruz. İçim acıyor” dedi.

Fotoğraf: Hamza Şahin (TFMD)

Araştırmacı ve yazar Uğur Kavas ve TFMD’nin eski başkanı Abdurrahman Antakyalı, foto muhabirlerinin imzalarının yer almaları sağlamak için yapılması gerekenlere dair GÖRÜNÜM’e değerlendirmede bulundu.

“Foto muhabiri 5N1K bilmeli”

Foto muhabirlerin imzalarına yer verilmesinin yayın kuruluşlarının politikası ile ilgili olduğunu dile getiren Kavas, gazete isminin foto muhabir isminden önemli olduğu anlayışının mevcut olduğunu belirtti. “Şu anda foto muhabirleri ikinci sınıfta” diyen Kavas, “Bir gazetede eleman atılması gerekirse önce foto muhabirleri gider. Foto muhabiri sadece fotoğraf çeker ama muhabir fotoğraf da çeker muhabirlik de yapar. Muhabirin eline fotoğraf makinesi veriyor. Muhabir, fotoğrafını da çekiyor, haberini de yazıyor. ‘Bir kişiye maaş verebilecekken neden iki kişiye maaş vereyim?’ politikası var” dedi. Kavas, Günümüz koşullarında foto muhabirlerin kendilerini muhabir olarak da geliştirmeleri gerektiğini söyleyerek “foto muhabiri 5N1K’yi, haber yazmayı bilecek. En azından fotoğraf altını yazacak” dedi.

“Foto muhabirine bireysel dava açma yetkisi verilsin”

TFMD eski başkanı Abdurrahman Antakyalı, foto muhabirlerin imzalarının kullanılmamasına gerekçe olarak kimi basın kuruluşlarının “rutin, çok önemli ve özel şeyler çekmiyorlar” yanıtını verdiklerini söyledi. Bu yanıta, “O zaman gazeteniz çok sıradan olaylarla mı çıkıyor ve sıradansa neden kullanıyorsun?” sözleriyle eleştirdi. Fotoğrafın altına imza atmanın fotoğrafçıyı onurlandırmak dışında işin sahibini bildirmek görevinin öneminden bahseden Antakyalı, fotoğrafın sorumlusunu bildirmenin aynı zamanda hesap sorabilmeyi de sağladığını ifade etti. Bunun önüne geçmek için sözleşmeye madde koydurduklarını söyleyen Antakyalı, bu maddenin siyasi emellere alet edildiğini şu sözlerle anlattı: “Sözleşmeye madde koydurduk, foto muhabirlerin imzası kullanılmadığında fotoğraf üç kat ücretlendirilir diye. Bu maddeyi şimdiki yönetim demokrasinin kılıcı gibi muhalif basına ‘imza kullanmadın’ diye fatura götürüyorlar. Kendisine yakın medya kuruluşlarına bunu yapmıyor” dedi. Foto muhabirine bireysel dava açma yetkisi verilmesi gerektiğini ifade eden Antakyalı, “Şu an fotoğraflar kurumun malı olarak görülüyor. Kurum da bunu takip etmiyor. Foto muhabiri gerekiyorsa beş yıl tutsun fotoğraflarını, işten ayrıldığında mahkemeye versin” dedi.

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/25553
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Uğur Kavas: “Foto muhabirlerin adı yok”

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde Ankara’daydı

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nü Ankara’da çeşitli etkinliklerle kutladı. Anıtkabir’i ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Başkent Kalkınma Projesi’ni ziyaret eden çiftçiler, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapılan forumda kürsüden seslendi: “Çiftçi doğduk, çiftçi öleceğiz.”

Kapat