Ankara’da 8 Mart: “Bu kentin her yerinde vardık, varız, var olacağız”
Ankara’da Emekçi Kadınlar Günü eylemlerine yoğun katılım vardı. Eylemlerde savaşta, afette ve üniversitelerde kadınların karşı karşıya geldikleri sorunlar dile getirildi.
Ankara Kadın Platformu’nun her sene 8 Mart’ta düzenlediği 8 Mart eylemi ve feministlerin örgütlenerek düzenlediği 18. Feminist Gece Yürüyüşü birlikte yapıldı. Kolej Meydanı’nda başlayan eylem dün saat 18.00’de yürüyüş ve sloganlarla başladı. Kadınlar ardından yoğun katılımla Sakarya Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Bir süre engellenmeye çalışılsa da kadınların “barikatı aç” sloganlarıyla barikat kaldırıldı ve Feminist Gece Yürüyüşü devam etti.
“Mücadele ederek kazandığımız hakları tartışmayacağız”
“Kadınların isyanı dünyayı sarsın”, “Sermayeye köle, aileye kul olmayacağız”, “Kadınlar savaş istemiyor”, “Ölmeye değil okumaya geldik”, “Unutmuyoruz, affetmiyoruz, hesap soruyoruz” sloganlarının atıldığı eylemde basın açıklamasını Ankara Kadın Platformu yaptı. Platform üyesi İlke Kumartaşlıoğlu ile Nebahat Çalpan açıklamayı Türkçe ve Kürtçe okudu. Açıklamada, kadın düşmanı politikaların kadınların kazanılmış haklarına saldırdığı söylendi. Kadın cinayetlerine değinilen konuşmada, kadınların İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceği belirtilerek şunlar dile getirildi:
“Bugün 8 Mart kadınların direnişinin, mücadelesinin ve dayanışmasının günü. Mücadelemize ilham olan tüm kadınların direnişine selam olsun. AKP-MHP iktidarı kadın düşmanı politikalarla en temel haklarımıza saldırmaya devam ediyor. Medeni Kanun’da yapılmak istenen değişiklik ile kadınların nafaka hakkına göz koyulurken aile arabuluculuğu sistemiyle kadınların boşanması zorlaştırılarak kutsal aileleri içerisinde yola getirilmeye çalışılıyor. Bizler biliyoruz ki kadınları öldürenler en yakınlarındaki erkekler. Sadece bir günde sekiz kadın eski eşi ya da boşanmaya çalıştığı erkekler tarafından öldürüldü. Devletin en temel sorumluluğu olan kadınların yaşam hakkını korumak, şiddeti önlemek, failleri cezalandırmak yerine kadınların kazanılmış haklarına saldırıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi sürecinde olduğu gibi 6284 sayılı kanun aileleri dağıttığı gerekçesiyle tartışmaya açılıyor. Mücadele ederek bir bir kazandığımız haklarımızı tartıştırmayacağız. Haklarımıza da hayatlarımıza da sahip çıkıyoruz.”
“Agrobay’dan Özak Tekstil’e hakları ve emekleri için direnen kadınlara selam olsun”
Açıklamada Agrobay’dan Özak Tekstil’e hakları ve emekleri için direnen kadınlar selamlandı. Kadınların esnek ve ucuz işlere mahkûm edildiğini söylenerek “Emeğimize her alanda sahip çıkmaya devam edeceğiz” denildi. Devamında şunlar belirtildi:
“Yoksulluğun giderek derinleştiği, kadınların en güvencesiz en esnek ve en ucuz işlere mahkûm edildiği bu dönemde emeğimizin sömürüsüne karşı sesimizi yükseltiyoruz. Agrobay’dan Özak Tekstil’e hakları ve emeği için direnen kadınların mücadelesini selamlıyor, direnişlerini dayanışmamız ile dört bir yandan büyütüyoruz. İşsizlikle, açlıkla sınanan kadınlar olarak ev içi bakım emeğimizin görünmemesini kabul etmiyoruz. Emeğimize her alanda sahip çıkmaya devam edeceğiz.”
“Nehirden denize özgür Filistin sözüne sahip çıkmaya devam edeceğiz”
Filistin Savaşı’na atıfta bulunan açıklamada, savaşlardan en çok kadınların etkilendiği söylendi. “Kadınlar barışta ısrarcı” denilerek şöyle konuşuldu:
“Dünyanın dört bir yanında emperyalist savaşlar ve işgaller devam ediyor. Savaş naraları atarak barışın sesini susturmaya çalışanlar iyi bilmeli ki kadınlar barışta ısrarcı. Çünkü kadınlar olarak savaşlardan en çok bizler etkileniyoruz. Rojava’da direnen kadınları selamlıyoruz. Barışın egemen olduğu bir ülkeyi kurmak isteyenler olarak Filistin halkının direnişini selamlıyoruz. Nehirden denize özgür Filistin sözüne sahip çıkmaya devam edeceğiz.”
“Depremden etkilenen kadınların taleplerini büyütmeye devam edeceğiz”
Platform üyeleri, 6 Şubat depremlerinden bu yana deprem bölgesinde barınma, beslenme ve hijyen sorunlarının devam ettiğini dile getirdi. Felaketlerden en çok kadınların etkilendiği ifade edilen açıklamada şunlar dile getirildi:
“Afeti felakete çeviren AKP-MHP ittifakı, hala deprem bölgesindeki halkın taleplerini yerine getirmiyor. Ölüme terk edilen binlerce insan en temel hakları için mücadele etmeye, hesap sormaya devam ediyor. Kadınlar olarak her felakette olduğu gibi yine en çok etkilenen bizler olduk. Deprem bölgesinde hala barınma, beslenme ve hijyen gibi en temel ihtiyaçlar karşılanmıyor. Kadınlar erkek şiddetine karşı en temel hukuki haklarına bile ulaşmakta zorlanıyor. Depremden etkilenen kadınların taleplerini büyütmeye, yaşama hakkımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz.”
“Artan genç intiharların sebebi gericileşme ve güvencesizlik”
Açıklamada artan genç intiharların nedeninin gericileşme, güvencesizlik ve geleceksizlik olduğu söylendi. Bu duruma karşı üniversiteli kadınların örgütlenerek mücadele ettikleri belirtilerek şunlar ifade edildi:
“Bu ülkede milyonlarca çocuk okula aç gidiyor. Tarikat yurtlarında istismar ediliyor. Üniversiteliler barınma haklarını talep ettiği için gözaltılar, soruşturmalar ile karşı karşıya kalıyor. Çaresizlik, güvencesizlik ve geleceksizlik sonucu genç intiharların sayısı her geçen gün artıyor. Dayatılan bu karanlığa karşı üniversiteli kadınlar örgütlenmeye, güvenli yurt ve kampüs talepleri için mücadele etmeye devam ediyor.”
“Bu kentin her yerinde vardık, varız, var olmaya devam edeceğiz”
31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere değinilen açıklamada kadınların ve LGBTİ+ların eşit ve özgür yaşadığı kentleri inşa etmek için mücadele edileceği şu cümlelerle dile getirildi:
“Yerel seçimlere gittiğimiz bu süreçte kadınların ve LGBTİ+ların eşit, özgür yaşadığı kentleri inşa etmeye hazırız. Kadınlar olarak bu kentin her yerinde vardık, varız, var olmaya devam edeceğiz.”
“Kadınların sınıfıyla buluşmasından korkuyorlar”
Kadın Dayanışma Komüteleri de dün saat 19.00’de Sakarya Caddesi’nde basın açıklaması yaptı. Açıklamada konuşan Türkiye Komünist Partisi (TKP) Çankaya Belediye Başkanı adayı Çisem Demirkan Sakkalı, AKP’nin kadınların hak mücadelesine karşı durduğunu dile getirdi. Demirkan, kadınların sınıfıyla buluşmasından korkulduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
“Dostlar, bugün AKP Türkiyesi’nin biz emekçi kadınlara yaşattığı 100 yıl öncesinden farklı değil. Yoksulluk, sömürü, şiddet üstüne bugüne kadar kazandırdığımız haklar da saldırı altında. AKP’nin yaşamın içinde olmamıza, hakkımızı aramamıza, eşitlik istememize tahammülü yok. Bu yüzden tarikatlar palazlandırılıyor, bu yüzden kadına yönelik şiddet körüklendiriliyor, bu yüzden patronlarla kol kola bizi yoksullukla terbiye etmeye çalışıyorlar. Düzen muhalefetini unuttuk sanmasınlar. AKP’nin yarattığı bu karanlıktan en az onlar kadar payları var. Patronlara yaranmaya çalışarak bu düzenin değirmenine su taşıdılar. Yıllarca laiklikten vazgeçtiler. Kadınları sadece bir vitrin süsü olarak gördüler. Dostlar, sözümüz olsun biz bu ülkeyi AKP’den de hilafet sevdalılarından da eli kanlı faşistlerden de temizleyeceğiz. Bununla bitmeyecek. Bizi iş yerlerinde üç kuruşa çalıştıranlar ne olacak. Taşımızı toprağımızı satanlar, dereleri ormanları kurutanlar, yoksulluğumuzun sorumluları… Asıl onlarla hesabımız var. İşte tam da bundan korkuyorlar. Şiddete, sömürüye mahkûm ettikleri kadınların sınıfıyla buluşmasından korkuyorlar.”
Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadınlar Görünüm’e şunları söyledi:
Zübeyde Işıklı, son yirmi yılda uygulanan laiklik karşıtı politikalar hakkında şöyle konuştu:
“Son yirmi yıl 1980’lerden başlayan bir sürecin getirdiği bir şeydir. Laikliğin yıkılması aydınlanmacı bir Türkiye’nin önüne set kurulmasıdır. Bununla beraber eğitimde de aynı şekilde birçok sekteye uğratılma, doğru düzgün eğitim verilmemesiyle beraber kadınlar yeterli eğitimi alamamaktadır. Laikliği yok etmeye dönük politikalar, kadınların eve kapatılmasını, sokakta rahat etmemesini, birey olarak kendilerini ifade edememesine sebep oluyor. Bu nedenle son 20 yıl benim için tam bir kabustur, canımın en çok acıdığı en çok öfkelendiğim dönemdir.”
Zeynep Ezgi Kaya, kadınların iş hayatında mobbing ve ücret eşitsizliğine maruz kaldığını söyledi. Bu durumun örgütlü bir mücadeleyle aşılacağını ifade eden Kaya, şunları dedi:
“Cumhuriyet’in ilk döneminden itibaren kadınlar bütün alanlarda var olmaya çalışıyor. 1980’lerden sonra enstitüler kuruldu, feministler bir araya gelip meydanlarda seslerini yükseltti ki şu an 2024’teyiz hala kadınlar iş hayatında mobbinglere ve ücret eşitsizliğine maruz kalıyor. Bu durumlar ancak örgütlü olunduğu zaman duyuluyor. Kadınları birlikte mücadeleye davet ediyorum.”
Doğu Gabe, konuşmasında trans cinayetlerine değindi. Gabe “cinayetlere alıştık” diyerek trans intiharlarının artışına da dikkat çekti. Trans olduğu için iş bulmakta zorluk çektiğini söyleyen Gabe şöyle konuştu:
“Trans cinayetleri çok fazla gündemimizde. Her gün yeni bir yasla karşılaşıyoruz. Cinayetlere alışmış bir noktadaydık açıkçası. Her gün trans intiharları da artıyor. Bu yüzden dövizlerimizde trans intiharları politiktir yazıyor. Çalıştırılmıyoruz, barınamıyoruz. Hiçbir şekilde var oluşumuz kabul olmuyor ve her geçen gün sokakta seks işçisi arkadaşlarımız seks işçiliğine zorunda bırakılıyor. Ben transım. İş bulamıyorum. Tek seçeneğim ya seks işçiliği ya da beni kabul edebilecek küçük kafelerde asgari ücretle çalışmak.”
Üniversite öğrencisi Rüveyda Karakuş, okulda ve iş yerinde karşılaştığı cinsiyetçi yaklaşımları dile getirdi. Karakuş şunları ifade etti:
“Okulda erkeklerin baskısıyla karşı karşıya kalıyoruz. Daha sonrasında çalıştığım yerlerde erkeklerin zorbalığına, tacizine uğruyorum. Erkek patronların ‘kadındır, yapamaz’ laflarına maruz kalıyorum. Bugün kız kardeşlerimle yaptığımız yürüyüşte de erkeklerin ters bakışlarıyla karşı karşıya geldik. Ama ben bütün kadın kardeşlerimle bunu aşacağımıza inanıyorum. Filistinli kadınlar için de söylemek istediğim şey onları yalnız bırakmayacağımızdır. Kadınlar olarak onların yanında kalacağız. Türkiye’de ise öldürülen bütün kadınların haklarını savunmaya devam edeceğim bir hukukçu olarak. Öldürülen kadınların bir günde unutulmamasına göz yummamamız gerektiğini de hatırlatmak istiyorum. Bugün bu yürüyüşte birçok konuyu böyle hatırlatıyoruz. Bunu bütün gücümüzle hatırlatmamız gerekiyor. Hükümetin bize gösterdiği bu iğrenç zihniyetini hep beraber yenmemiz gerektiğini düşünüyorum.”
İsmini vermek istemeyen bir kadın, yasa ve yönetmeliklerin kadın haklarını korumak konusunda yetersiz olduğunu belirtti. Kadın, konuşmasında şunları dedi:
“Yaşam hakkımız yok hala. Eğitimde fırsat ve olanak eşitliği halen kadınlar için sağlanabilmiş değil. Yasalar ve yönetmelikler kadınları korumak konusunda çok yetersiz. Yasa ve yönetmelik olsa bile onların uygulandığı alanlar oldukça kısıtlı. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki erkek egemenliği devam ediyor. Bir sürü şey var aslında söylenebilecek. Cam tavan teorisi var, eşit işe eşit ücret hala sağlanmıyor, hala bakım emeği yok sayılıyor. Yani biz sokağa çıkmayalım da kim çıksın?”
Cansu Çetin, feminist mücadelenin izinden yürüdüğünü belirterek şunları dedi:
“2024 yılında hala insanlara kadınların insan olduğunu, LGBT’lerin insan ve var olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Bu mücadelemizden hiçbir şekilde vazgeçmiyoruz. Geçmişten günümüze 1700’lü yıllardan beri var olan feminist mücadelenin izinden yürüyoruz. Şu anda yağmur, kar, fırtına, ataerkil sistem, patriyarka hiçbir şey dinlemeden mücadeleye devam ediyoruz, bırakmayacağız.”
Haberi Duyur
Kısa Adres: http://gorunum.tk/37567
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Ankara’da 8 Mart: “Bu kentin her yerinde vardık, varız, var olacağız”
Bir cevap yazın