1 Kasım 2024, Cuma - 13:10

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

Tahir Elçi anısına “cezasızlık” konferansı düzenlendi

Tarih: 25 Aralık 2015

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 206

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi ve SBF İnsan Hakları Merkezi, Tahir Elçi anısına “Aşılamayan Viraj: Cezasızlık” konferansı düzenledi. Konferansın ilk oturumunun ardından söz alan İHD temsilcisi Cizreli bir avukat, sokağa çıkma yasakları ve yapılan katliamlara dair konuştu.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi ve SBF İnsan Hakları Merkezi, Tahir Elçi anısına “Aşılamayan Viraj: Cezasızlık” konferansı düzenledi. SBF’nin Aziz Köklü Salonu’nda salı günü 13.30’da başlayan konferansın ilk oturumunda Ruhat Sena Akşener, Sezgin Tanrıkulu, Meral Danış Beştaş, Sema Kılıçer; ikinci oturumunda ise Özkan Agtaş, Feray Salman, Kemal Göktaş, Erkan Şenses, Emma Sinclair-Webb konuşmacıydı.

İlk oturum başlamadan önce SBF Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak açılış konuşması yaptı. “Bu toplantıyı Af Örgütü Türkiye Şubesi ile yapmayı planlayalı bir aydan fazla oldu, belki iki ay oldu. Çağırmayı düşündüğümüz konuşmacılardan birisi de sevgili dostumuz Tahir Elçi’ydi” diyen Altıparmak, “Ne yazık ki Tahir burada değil, onu adıyla anacağız” şeklinde devam etti. Altıparmak, Elçi’nin insan hakları hukukuna katkısının Türkiye’de farkında olunmadığını, hatta Elçi’nin bile bunun farkında olmadığını söyledi: “Mücadelenin içinde bulununca insan kendi yaptıklarının önemini unutabiliyor.”

Konferansın “Bir İnsan Hakları Savunucusunun Ardından: Tahir Elçi” başlıklı ilk oturumu Ruhat Sena Akşener’in moderatörlüğünde başladı. Sözlerine “Tahir Abi’yi de aramızda görmeyi ummuştuk. Kendisini saygıyla anıyorum” diyerek başlayan Akşener, adalet mücadelesinde Elçi’nin “iyi kalpliliğin ve vicdanlılığın sembolü” olduğunu söyledi. Bu toprakların kaderinin cezasızlık olmadığını savunan Akşener, “Cezasızlığın, bu toprakların kaderi olmadığını bize Tahir Abi öğretti, o inancı bize aşıladı” dedi. Akşener, sözlerini şöyle noktaladı: “Onların taşını döşediği yoldan yürümeye devam edeceğiz. Bu yolu döşeyenlerin, Hrant Dink, Vedat Aydın, Tahir Elçi ve onlarca önemli insanın anısını her zaman yaşatacağız. Tahir Abi’yle ilgili adaletin tesis edilmesi, onun katlinin aydınlatılması ve tüm sorumluların cezalandırılması boynumuzun borcudur. Bunun peşini hiçbir zaman bırakmayacağız.”

Tanrıkulu: “Tahir’in arkasından konuşmak bize düşmemeliydi”

Fotoğraf: Alp Eren Kaya

Akşener’in ardından konuşan CHP İstanbul milletvekili, hukukçu Sezgin Tanrıkulu öldürülmeden bir gün önce Elçi’yle görüştüğünü belirtti ve onu dikkatli olması yönünde uyardığını aktardı. Sokağa çıkma yasaklarına karşı Elçi’nin Sur’dan önce Cizre ve Silopi’de “canını ortaya koyduğunu” söyleyen Tanrıkulu, Elçi’nin bir kamuoyu oluşturmaya çalıştığını kaydetti. Diyarbakır Barosu Genel Sekreterliği yaptığı 90’lı yıllarda Elçi’yle tanıştığını dile getiren Tanrıkulu, o dönemde Elçi’nin 6­7 aylık avukatlık geçmişi varken Cizre’ye gidebildiğini, JİTEM ve itirafçıların hedefi olduğunu söyledi. Tanrıkulu, 16 avukatın gözaltına alınarak ağır işkence gördüğü davadan sonra Elçi’nin tehditler sonucu Cizre’ye gidemediğini belirtti. Elçi’nin avukatlık yaşantısı boyunca her zaman insan hakları ihlalleri üzerine çalıştığını söyleyen Tanrıkulu, onun için “Çok temiz hukuk işçiliği yapıyordu” dedi ve “Anısı hep bizim hatıramızda olacak” diyerek konuşmasını noktaladı.

Danış Beştaş: “Çok zormuş bir arkadaşın arkasından konuşmak”

meral_danış_beştaş

Fotoğraf: Alp Eren Kaya

Tanrıkulu’nun ardından sözü HDP Adana Milletvekili, hukukçu, Elçi’nin okul arkadaşı Meral Danış Beştaş aldı. CNN Türk’teki konuşmadan sonra Elçi için “düğmeye basıldığını” ifade eden Danış Beştaş, yalnızca programda söylediklerinin gündeme getirildiği, Elçi’nin mücadelesi hakkında hiçbir şeyin gündeme getirilmediğini aktardı. Elçi’nin, gözaltında işkencelere maruz kaldığında kendisine direnme gücü verdiğini ifade eden Beştaş, “Tahir’in uğruna mücadele ettiği faili meçhullere, cezasızlıklara, yargısız infazlara, ihlallere benzer bir senaryoyla katledilmesini kabul edemiyorum. Bana en ağır gelen bu. En uzman olduğu meselede, kendisine karşı böyle bir komplo kurulması canımı çok acıtıyor” dedi. Elçi’nin büyük bir hukuksuzlukla katledildiğini belirten Beştaş, Elçi’nin katillerinin aklama yolunda olduğunu belirterek, “Harekete geçmeliyiz” dedi.

 

Kılıçer: “Tahir Elçi öldürülenlerin, kaybedilenlerin avukatıydı”

Konferansın ilk oturumunda son sözü Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Siyasi İşler Danışmanı Sema Kılıçer aldı. Elçi ile her zaman çalıştıklarını ve Elçi’nin zor durumların üstüne gitmede herkese referans olduğunu söyledi. Elçi’yi uyardığını, herkes tarafından tanınmaması için sakalını kesmesini bile önerdiğini kaydeden Kılıçer, katillerin adalet önünde cezasız kalmamalarını sağlamanın boyunlarının borcu olduğunu vurguladı. Elçi’nin öldürülmeden önceki açıklamalarının vasiyeti olarak alınması gerektiğini dile getiren Kılıçer, konuşmasını Kürtçe “Hoşça kal sevgili Tahir Elçi, seni özleyeceğiz ve asla unutmayacağız. Ve biz de boyun eğmeyeceğiz” sözleriyle bitirdi.

Salman: “Tahir’in açtığı yolda yürümek, Tahir’i anmanın en iyi yoludur”

Konferansın “Geçmişten Bugüne Türkiye’de Devlet Şiddeti ve Cezasızlık” oturumunun ilk konuşmasını İnsan Hakları Ortak Platformu Genel Koordinatörü Feray Salman yaptı. Cezasızlığın “ceza hukuku araçlarıyla yapılan insan hakkı ihlalleri” olduğunu söyleyen Salman, “Türkiye’deki cezasızlık pratikleri, yaşam hakları ihlalleri ve işkence görmeme özgürlüğüyle sınırlı değil; kadına şiddet, çocuğa şiddet, sağlık hizmetinden yoksun bırakma gibi gündelik hayatı kapsayan alanlarda da cezasızlık pratiği yaygın” dedi. Türkiye’de etkili soruşturma yokluğunun, zaman aşımı probleminin önemli bir sorun olduğunu belirten Salman, konuşmasını “Tahir’in açtığı yolda yürümek, Tahir’i anmanın en iyi yoludur” diyerek bitirdi.

ikinci_oturum_kapak

Fotoğraf: Petek Ersoy

Göktaş: “Roboski dosyası uzun süre kamuoyu ve avukatlardan gizlendi”

Oturumun ikinci konuşmacısı Cumhuriyet Gazetesi Yargı ve İnsan Hakları Muhabiri Kemal Göktaş, Roboski katliamı hakkındaki konuşmasına, katliama ilişkin dosyasının uzun süre kamuoyu ve avukatlardan gizlendiğini söyleyerek başladı. Göktaş, Roboski katliamıyla ilgili kamuoyuna yansıtılanları ve gerçekte olanları karşılaştırdı, askeri savcılık ve mahkemelerin birçok bilgiyi yok saydığını ve çarpıttığını belirtti: “Bütün hukuksal ve yargısal süreç, Roboski katliamının bilinçli olduğuna dair bir kanaati pekiştiriyor, katliamı yapanlar açıkça suç işledi.”

Şenses: “Kürtler, Türkiye’deki yargıyı harekete geçiremiyor”

Avukat Erkan Şenses, Tahir Elçi’nin yanında 7 ay staj yaptığını, staj sırasında Elçi’nin cesaretini ve çalışma azmini örnek aldığını söyledi. Elçi’nin “Adalet Bakanlığı, adaletin önündeki en büyük engeldir” sözünü hatırlatan Şenses, cezasızlıkla sonuçlanan davalardan bahsetti, Kürtlerin Türkiye’de yargıyı harekete geçirmediğini söyledi. Şenses, “Katliama uğrayan Kürt, fail de kamu görevlisi olunca insanlar gözlerini kapatıyor” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Sinclair-Webb: “Tahir Elçi, sık sık tehdit ediliyordu”

Oturumun son konuşmacısı İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden Emma Sinclair-Webb, Tahir Elçi’nin duruşmalarda sık sık tehdit edildiğini söyledi. Son dönemde polis şiddetinin tırmandığını kaydeden Sinclair-Webb, etkili soruşturmaların olmadığını, yargı makamlarının şiddeti kabul edip polis şiddetini normalleştirdiğini belirtti. Basının da şiddetin normalleştirilmesi üzerinde önemli rolü olduğunu söyleyen Sinclair-Webb, “Bu durum sadece Türkiye’ye özgü değil, maalesef dünyanın her yerinde böyle örnekler görmek mümkün” dedi.

konuşmacı

Fotoğraf: Alp Eren Kaya

Cizreli avukat: “Daha çok ses çıkaralım, bu vahşetin, bu savaşın son bulması için herkes üzerine düşen görevi daha fazlasıyla yapsın”

Konferansın ilk oturumunun ardından dinleyicilerden söz alan İHD temsilcisi Cizreli bir avukat şunları söyledi:

“Cizre’den geliyorum. Tahir Abi’nin hemşerisiyim. 20 yıllık dostum, arkadaşım. Saygıyla anıyorum. Öncelikle şunları söylemek istiyorum: Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de, Sur’da şu an katliam gerçekleşiyor. Tanklar kentlerin etrafını sarmış, bombalıyorlar. Her dakika ölüm haberi geliyor, her dakika çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor, yaşlılar ölüyor, gençler ölüyor. Silahlar bir an olsun bile durmuyor. Vahşi bir savaş var. İçim kan ağlıyor.

Tahir Abi’yle yıllardır çalışıyorduk… En son Cizre’de 4­12 Eylül tarihleri arasındaki sokağa çıkma yasağında 22 insan katledildi. Diyarbakır Barosu olarak yapılan toplantıda birlikteydik. Dört tane acılı aile getirmiştik: Vurulan bir gencin annesini, 17 yaşında lise öğrencisi olan evin tek erkek çocuğu Özgür Taşkın’ın abisini, babasını, bacağını kaybeden Abdullah Özcan’ı getirmiştik o toplantıya. Bu vahşetin durması için, bu kirli savaşın durdurulması için Tahir Abi, bütün yüreğini ortaya koydu ve en son bunu canıyla ödedi. Defalarca sokağa çıkma yasağı olduğu dönemde Cizre’ye girme girişiminde bulundu, Silvan’a da aynı şekilde. Hiç durmadı. Bu hukuksuzluğun, bu haksızlığın son bulması için çalıştı.

Kendisini saygıyla, minnetle anacağız hep, ama şunu hepinizden istiyorum: Bu ülke neredeyse sessizliğe gömüşmüş durumda. Sezgin Bey’le 4­12 Eylül tarihlerinde telefonda konuştuk. Çığlığımızı iletmesini, sesimizi duyurmasını istedik. Sağ olsun yapabildiğini yaptığına inanıyoruz. Ama şu anda ciddi bir savaş var. Yüzbinlerce insan ölümle burun buruna ve bu ülke sessizliğe bürünmüş durumda. Meclis sessizliğe gömülmüş durumda. Ulusal basın ve kuruluşlar sessizliğe gömüşmüş durumda. Bu hak edilmiyor. Cizre, Nusaybin, Sur, Silopi bunu hak etmiyor. Önceki gün 8 aylık hamile olan Güler Yamalak isimli kadın keskin nişancı polisler tarafından vuruldu. Bebeğini kaybetti, çok şükür kendisi kurtulmuş. Bugün haber geldi. Silopi’de 5 kişi yaralanmış. Dün akşam 11­12 civarında haber geldi. Benim bir akrabam 80 yaşında, evinde vurulmuş, katledilmiş. Her dakika başı insanlar katlediliyor. Lütfen daha çok ses çıkaralım, bu vahşetin, bu savaşın son bulması için herkes üzerine düşen görevi daha fazlasıyla yapsın. Saygılar sunuyorum.”

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/9615
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Tahir Elçi anısına “cezasızlık” konferansı düzenlendi

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde Ankara’daydı

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nü Ankara’da çeşitli etkinliklerle kutladı. Anıtkabir’i ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Başkent Kalkınma Projesi’ni ziyaret eden çiftçiler, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapılan forumda kürsüden seslendi: “Çiftçi doğduk, çiftçi öleceğiz.”

Kapat