Savaşın değil barışın gazetecileri konuştu

Ankara Barış Bloku’nun düzenlediği Barış Haftası etkinlikleri, barış gazeteciliğini konu alan panelle başladı. Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde dün saat 19.00’da yapılan panelin moderatörlüğünü İLEF öğretim üyesi Prof. Dr. Mine Gencel Bek yaparken, İLEF’in eski mezunlarından Gazeteci-Yazar İrfan Aktan ve Milliyet Gazetesinin yakın zamanda işten çıkarttığı Gazeteci Semre Pelek konuşmacı olarak katıldı.

Bek: “Barıştan yana taraf sergilenmeli”

Prof. Dr. Mine Gencel Bek

Konuşmasına, İLEF’in özgürlükçü ortamından bahsederek başlayan Prof. Dr. Mine Gencel Bek, barış gazeteciliğinin önündeki engelleri ve neler yapılabileceğini belirtti. Bek, ayrımcı, ötekileştirici ifadelerden uzak durulması gerektiğini, aynı zamanda şiddetin sadece “o” bölgede yaşanıyormuş gibi verilmemesini söyledi. Şiddet olaylarının fiziksel sonuçlarıyla da değil, psikolojik sonuçlarıyla da değerlendirilip yazılması gerektiğini ifade eden Bek, olaylar sonrasında liderlerin alışılmış sözleri yerine, bu konuda daha fazla konuşma hakkı olan nitelikli insanlara ses verilmesinin insanlarda derin izler bırakacağını kaydetti. Bek: Yarbay Mehmet Alkan’ın sözleri hala insanların hafızalarında. Liderlerin alışılmış ifadeleri yerine bu tarz insanların sesi gündeme alınmalı” şeklinde konuştu. Sorunları ve sonuçları daha çok gündeme getirmektense olayın asıl nedenine inip, araştırılması gerektiğini vurgulan Bek, barıştan yana taraf sergilemenin de önemini vurguladı. Konuşmasını, “Acının sadece tek tarafını göstermek yanlış olur. Her iki tarafın acısını da gündeme alıp, eşit şekilde söz hakkı verilmesi en doğru adım olacaktır” şeklinde bitirdi.

Pelek: “Savaşa katkı sunan bir dil kullanılıyor”

Semra Pelek

Prof. Dr. Mine Genel Bek’in ardından söz alan Semra Pelek, Milliyet’te yaşadığı tecrübelerden bahsetti. Milliyet Gazetesi’nde çıkartılmadan önce politika editörlüğü yapan Pelek, 2 sayfalık politika bölümünün bir sayfasının tamamını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerine, kalan bir sayfanın da yarısını Başbakan Ahmet Davutoğlu’na ayrıldığını ve geriye kalan yarım sayfaya da muhalefet partilerine yer verildiğini söyledi. Anaakım medyada bir grubu aşığılayan “terörist” ifadeleri kullanılırken diğer gücü elinde bulunduran grubun yüceltildiğini söyleyen Pelek, savaşa katkı sunan bir dilin kullanıldığını ifade etti. Barış gazeteciliği önündeki engellerden de bahseden Pelek konuşmasını şöyle bitirdi: bireysel, kurumsal ve ideolojik olarak engeller var. Kurumsal olarak medya barıştan değil çatışmadan besleniyor. İdeolojik engel ise medya sistemin dışında kalmamak için, süre gelen anaakım medya anlayışı devam ediyor.”

Aktan: “Medya devletin aparatı konumunda çalışıyor”

İrfan Aktan

Son konuşmacı olarak söz olan gazeteci yazar İrfan Aktan, gazetecilik yapmasının sebebini çocukken panzerin üzerinden akan kanın herkese göstermek istemesi olduğunu belirtti. Aktan, şiddetin en çok yaşandığı bölgelerden biri olan Ortadoğu’da, Kürt hareketinin son 10 yılını barış gazeteciliği üzerinden özetledi. Medya eleştirisi yönünden eksikliğin olduğunu belirten Aktan, “siyasi iktidar karşısında medya eleştirisi yapınca naif duruma düşüyorsun” dedi. Medyanın devletin aparatı konumunda çalıştığını sözlerine ekleyen Aktan, bu aparatın çıkması gerektiğini aksi takdirde barış gazeteciliğinin mümkün olmayacağını dile getirdi. Aktan konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Gazetecilik anlayışı şu olmalı: senden başkası da var. Onlarında sesini duyurmalı ve bu algıyı yaygınlaştırmalıdır.”

Konuşmacıların ardından izleyicilerin soruları yanıtlandı ve Ankara Barış Bloku’nun katılımcılara takdim edilen ödülle panel son buldu.