Cevapsız soru: “Doğal afette Ankaralılar nerede toplanacak?”

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, yaklaşık 18 bin kişinin hayatını kaybettiği, 17 Ağustos Marmara Depremi’nin 17’nci yıl döneminde, deprem ve kent gündemi üzerine basın toplantısı düzenledi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde düzenlenen toplantıda Marmara Depemi’nden ders çıkarılmadığı, kent içinde toplama alanlarının yok edildiği vurgusu vardı.

“Ders alınmadığı ortaya çıkıyor”

17 Ağustos’ta yaşanan faciadan sonra, kamu idareleri tarafından yapılan denetimin özel sektöre devredildiğini söyleyen Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “1999 depreminden sonra denetim bir miktar özelleştirildi. 2011’de Van depremi gerçekleşti. 1999’dan sonraki süreçten ders alınmadığı için Van depreminden sonra da afet riski altındaki alanların üzerine kanun çıkarıldı. Her ikisi de afetten nimet çıkaran , önlem almadan süreci koordine etmeye çalışan bir yaklaşım” ifadelerini kullandı.
Yapılaşma süreçlerini değerlendiren Candan, yer kaynaklarını tetikleyen bir yapılaşma süreci ile karşı karşıya olunduğunu söyledi. Candan, kentsel düzeyde alınan önlemlerin ve planlama süreçlerinde alınan önlemlerin de birer yapay afet durumunu ortaya çıktığını, merkezi yönetimlerin, yerel yönetimlerinin ve belediye meclislerinin, aldığı kararlarda deprem sürecini ve doğal afetleri tetiklediğini belirtti. Candan açıklamasında, “Bu açıdan,yerel yönetimlerimiz ve hükümetlerimizin ders almadığı ortaya çıkıyor” dedi.

“Afet durumundaki toplanma alanları nereleridir?”

Geçtiğimiz sene ilgili kurumlara, doğal afet durumunda Ankaralıların nerede toplanacağına dair, Bilgi Edinme Kanunu kapsamında soru sorduklarını belirten Candan, Ankara Valiliği’nin, bütün kaymakamlıklara yazı yazdığını, kaymakamlıkların ise belediyelere, toplama yerlerinin kendilerine iletilmesine ilişkin yazı yazdığını söyledi. Büyükşehir belediyesinden o dönemde oldukça ilginç bir yazının geldiğini belirten Candan, kendilerine gelen yazıda, toplama yerleri ile ilgili sorunun EGO genel müdürlüğü tarafından cevaplanacağı bilgisini içerdiğini söyledi. Candan, bu zamana kadar kendilerine herhangi bir cevabın henüz gelmediğinin de altını çizdi.
Şu anda, Ankara’da bir doğal afet olması durumunda toplanma alanlarının neresi olduğunu kurumların kendilerine söylemediğini belirten Canda şu ifadeleri kullandı:

“Biz burada bir kere daha Ankara Büyükşehir Belediyesine sormak istiyoruz. Ankara’nın bir afet durumundaki toplanma alanları nereleridir? Ada parsel ölçeğinde bize açıklarlarsa seviniriz hatta sadece bize açıklamakla kalmasınlar. İnternet sayfası üzerinden herhangi bir afet durumunda nerelerde toplanılacağına dair bir buton açsınlar ve insanlar afet durumunda nerede toplanacaklarının adreslerini bilir durumuna geçsin.”

“Mesuliyet kabul etmiyoruz”

Bina tasarımlarının denetim sürecine değinen Candan, “Hükümet şu anda denetim sürecini kamusal alandan çekti ve yapı denetim büroları üzerinden yoğunlaşan bir denetim sürecine doğru götürdü. Öte yandan da Mimarlar Odası gibi meslek odalarının yaptığı denetimden de bu uygulamaları kaçıran bir süreçle, bir uygulama ile karşı karşıyayız” dedi. Mimarlar Odası’nın denetiminden geçmeyen yapılarda mesuliyet kabul etmeyeceklerini belirten Candan şu ifadeleri kullandı.
“Kimin nerede nasıl yaptığı belli olmayan projelerde, taahhütnamelerle belediyelerden işlem yapıldığı süreçleri yaşıyoruz. Mimar mı değil mi, Mimarlar Odası’nın onayından geçmiş mevzuatına uygun mu değil mi, bunlar aranmaksızın taahhütname üzerinden bugün projeler onaylatılmakta. Biz bir kez daha hatırlatıyoruz Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak, Mimarlar Odasının denetiminden geçmemiş hiç bir yapının mesuliyetini, meslektaşlarımız adına da sorumluluğumuz adına da kabul etmediğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Taahhütname ile geçen şeylerin sorumluluğu belediyelere ve hükümetlere aittir.”

Candan ayrıca, askeri alanların kesinlikle yapılaşmaya açılmaması gerektiğini belirtti. Türkiye’de depremlerin yaşanacağını hatırlatan Candan, bunun önlemlerinin alınmasıyla, toplanma alanlarının belirlenmesiyle, eğitim sürecinde  depremle birlikte yaşamanın doğayla birlikte uyum içerisinde yaşamanın yollarının anlatılmasıyla üstesinden gelineceğini söyledi.