Kışlalı Hocamızı katledilişinin 15. yılında andık

Ahmet Taner Kışlalı’nın ailesi, Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Çiğdem Toker, Işık Kansu ve İlef öğrencilerinin katıldığı anma töreni, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ruken Öztürk’ün açılış konuşması ile başladı. Konuşmasına kısaca Ahmet Taner Kışlalı’yı tanıtarak başlayan Öztürk, Kışlalı’nın derslerinde olduğu gibi bugün de fakültemizde düşüncelerin sansürsüz bir şekilde ifade edilebildiğini belirtti.

Fotoğraf: Ömer Darbaz

Çiğdem Toker: “Kışlalı’nın öğrencisi olmayı çok isterdim.”

Ahmet Taner Kışlalı’nın öğrencisi olmadığını ancak olmayı çok istediğini söyleyen Çiğdem Toker, gazeteci olarak Kışlalı ile aynı çatı altında buluştuğu için çok mutlu olduğunu belirtti. “Kışlalı’nın özgürlüğe ve aydınlık düşünceye karşı olanlar yüzünden aramızdan ayrılışının 15. yılı” diyen Toker, geçen 15 yıl içinde yaşananların basında yarattığı değişimden bahsetti. Toker, basındaki değişimin olumlu anlamda olmadığını belirterek, 2003 yılından itibaren iktidarın kendi medyasını oluşturmaya başladığını, basın özgürlüğünün günden güne geriye gittiğini kaydetti. Medyada geriye giden duruma rağmen soru sormaya, hak ihlallerini engellemeye ve iktidarı sorgulamaya devam edileceğini söyleyen Toker, “Kışlalı Hoca da aramızdan ayrılmasaydı bizimle aynı şekilde düşünürdü.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Fotoğraf: Murat İltir

Mehmet Ali Kışlalı: “Demokratik mücadelenin olumlu olacağını düşünüyorum.”

Ahmet Taner Kışlalı’nın büyük kardeşi gazeteci Mehmet Ali Kışlalı, kardeşinin kaybının kendisini hala çok üzdüğünü ifade etti. İçinde bulunduğumuz dönemin çok kritik ve demokrasi açısından kaygılı bir dönem olduğunu belirten Mehmet Ali Kışlalı, “Eğer Ahmet aramızda olsaydı yazar ve politikacı olarak mutlaka olumlu bir etkisi olurdu. Ben 1950-1960 dönemini gördüğümden, demokratik mücadelenin olumlu olacağını düşünüyorum” diyerek sözlerine son verdi.

Fotoğraf: Murat İltir

Işık Kansu: “Dört cinayetin faili meçhul değildir!”

Cumhuriyet gazetesi yazarı Işık Kansu, Ahmet Taner Kışlalı’nın cinayet dosyasından söz ederek konuşmasına başladı. Kansu, kamuoyunda faili meçhul olarak bilinen Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerinin faillerinin belli olduğunu savundu. Kansu, İstanbul Beykoz’da 17 Ocak 2000 tarihinde yapılan Hizbullah baskınıyla, dört cinayete dair ipuçlarının bir bilgisayarın hard-diskinden kurtarıldığını belirtti. Bu ipuçlarıyla başlayan Uğur Mumcu Uzun Takip (UMUT) Operasyonu’ndan bahseden Kansu, 1990’lardaki gazeteci cinayetlerinin bir örgüt tarafından işlendiğini söyledi.

Kansu, bu cinayetlerin kamuoyunda büyük etki yarattığını ancak katillerin yakalanmama sebebinin tamamen siyasi olduğunu belirtti. Kansu, aydınlara sahip çıkılmasının günümüzde de çok önemli olduğunu söyleyerek “İnsanların öldürülmesinin siyasi nedeni olamaz” sözüyle konuşmasını bitirdi.

Konuşmaların ardından metnini Işık Kansu’nun yazdığı, seslendirmesini Jülide Gülizar’ın yaptığı Ahmet Taner Kışlalı’nın hayatını anlatan Yurtseverlik Öğretmeni adlı belgeselin gösterimi yapıldı. Radyo Atölyesi’nin Kışlalı anısına katılımcılara verdiği karanfillerle tören sona erdi.