Kadınlar ofsayta düşmüyor
Ofsayt neydi? Aslında herkesin bilip bir türlü cümle içinde açıklayamadığı şeydi ofsayt. Kadının “delikanlı” olup olmadığını, “zekasını” ölçmeye yarayan, kadının sınırlarını çizen bir kuraldı.
Futbol ister ülkemizde ister dünyada olsun egemen anlayışa göre erkeği, erkekliği, erkeğe ait olanı çağrıştıran bir spor dalı haline geldi. Tribün kültürü, izleme alışkanlıkları, tüketim becerileri nedeniyle sanki kadının olmaması gereken bir alan olarak algılandı. Toplumumuzda fiziksel, zihinsel her anlamda ezilmeye maruz kalan kadın, erkeğin kendince sosyal kapanma yaşadığı futbol alanına girmeye başladı. Artık kadınlar hem oyuncu hem de taraftar olarak sahalarda, tribünlerde önemli bir kitle oluşturmaya başladılar. Kadın futbol takımları, kadın taraftar grupları her geçen gün bütün susturulmalara rağmen daha çok bağırmaya devam ettiler.
Gevrek sorulara yanıt gol oluyor
Ekonomiye ciddi şekilde katkısı olan futbol, kadının da sesinin çıktığı bir alan olmaya başladı. Kadın futbol takımları, taraftar grupları, muhabirler, yöneticiler, antrenörler artık bu alanın bir parçası olarak kendilerini var ettiler. Kadınlar, Federasyon yardımından çok kendi emekleriyle kolektifleşmeye adım attılar.
Artık kadın ev işinin yanında futbola da emek vermeyi göze aldı. Kültür endüstrisinin eğlence ayaklarından biri olan futbol fiziksel, zihinsel özellikleri göz ardı etmeksizin kadını da içine almayı başardı. Bu alanda sosyal medya yoluyla daha da aktifleşen kadın artık önemli bir söz sahibi oldu. Erkek egemen zihniyetli dünyamızda her anlamda (fiziksel, zihinsel özellikler) tepki gösterilen bu gelişme kadını yeniden bir aşağılama atağıyla karşı karşıya bıraktı.
Futbol seven kadın görünce gevrek gevrek “Ofsaytı biliyor musun ya sen?” sorusunun yanında, “Kadın nasıl futbol oynayacak, bir kere fiziksel olarak imkansız!”, “Kadın futboldan ne anlar! Ne muhabiri, ne antrenörü!” cümleleri geldi. Ancak kadınlar işlerinde o kadar profesyonelleşti ki sol ayakları ve çalımlarıyla mükemmel şekilde bu ataklardan kurtuldu. Ofsayta düşmeden kontra atağa çıktılar. Faulden sarı kartı artık erkekler de görüyordu. İyi orta gol getirdi ve kadınlar da bu alanda hanelerine puan yazdırdı.
Ekranda olmanın koşulu: Güzellik
Tarihçeden de anlaşıldığı üzere kadın futbolu için zorlu dönemler yaşanmıştır. Bu zorluğu yalnızca oyuncular için değil futbolun mutfağında çalışan her kadın yaşamıştır. Örneğin kadın spor muhabirleri, spor spikerleri açısından konuyu ele alalım. Bir kere Türkiye’de bir kadının ekranda yer almasının ilk koşullarından biridir güzel (!) olmak.
Günümüzde pek çok kanalda spor programı, haberleri sunan spikerlerden ilk beklenen şart budur. Burcu Esmersoy, Dilara Gönder, Tuğba Dural ve sayılamayacak pek çok isim çok başarılı kariyer profillerine rağmen genelde güzellikleriyle anılıyor. Spikere, muhabire yalnızca bu gözle yaklaşılması onların başarılarını gölgede bırakıyor. Onun dışında kadın antrenörler istedikleri koşullarda çalışamıyor.
Türkiye Futbol Federasyon’u yalnızca antrenman desteği malzemesi sağlıyor. Oysaki gerekli tanıtımlar, teşvik uygulamaları yapılmalıdır. Ayrıca kadın taraftarlara saygı gösterilmiyor. Kadın taraftar federasyon için yalnızca ceza zamanları kullanılacak “küfür etmeyen”, “hanımefendi” olarak önemseniyor. Kameralar bile yalnızca futbolcu eşlerine, fotojenik kadın taraftarlara odaklanıyor.
Başarılı isim sayısı artıyor
Peki gerçekten kadın futbolu için ülkemizde her şey bu kadar olumsuz mu işliyor? Tabii ki hayır. Kadın spor muhabirleri her geçen gün kendini geliştirmekte ve adeta bir ikon haline gelmektedir. Hatta artık kadın spor spikeri sayısı erkek spor spikeri sayısından neredeyse fazladır. Onun dışında kadın hakemler kendini federasyona fark ettirmiş, bu alanda başarılı bir yol çizmiştir.
Kadın antrenörler kadın futbolunun yanında erkek futbolu ile de ilgilendiler. Kadın futbol takımları teşvik için kadının fiziksel ve zihinsel gücüne uygun programlar belirledi. Örneğin Kartal Spor Kadın Futbol Takımı antrenörü Gürsel Hattat oyuncularına dozaj ayarlaması yaptığını, regl dönemlerinde oyuncularına ayrıcalıklı davrandığını söylemişti. Tribünlere bakacak olursak burada önemli bir kadın gücü olduğunu görürüz. Artık kamera açıları genişlemek zorunda, çünkü her geçen gün kadın taraftar sayısı artmaktadır.
Örnek verecek olursak kadın taraftar denince bugünlerde akla Banu Yelkovan gelir. Banu Yelkovan tribünlerde büyümüş, futbol sevgisi olan, gözlem yeteneğine sahip bir Galatasaray taraftarıdır. Tribün anıları, maç gözlemlerini sosyal medya yoluyla sık sık paylaşan Yelkovan, Radikal gazetesinde de yazılar yazmakta, birçok spor programına konuşmacı olarak katılmaktadır. Tribünlerde tanınan bir yüz olan Yelkovan birçok taraftarı arkasına almış, adından sıklıkla söz ettirmiştir.
Türkiye’de futbolda akla gelen başka bir kadın Lale Orta’dır. İlk kadın futbol takımı Dostlukspor’un zamanında kaleciliğini yapan Orta, aynı zamanda antrenörlük ve hakemlik de yapmıştır. Tezini futbol üzerine yazmış, Türkiye’de futbol üzerine doktora yapan tek kadın olmuştur. Yaşının ilerlemesiyle aktif olarak oyun alanı içinde yer alamayan Orta futbolu bırakmamıştır.
Gözlemci, yazar, eğitimci olarak futbol hayatına devam etmektedir. Arkasında kendini örnek alan bir nesil yetişmektedir. “Yeni Lale Ortalar” futbolu ileriye taşımaktadır. Lale Orta her zaman “Yapamazsın, kadınsın!” tepkisiyle karşılaşsa da asla yılmamış, başarılı bir isim olmuştur. İlk FIFA kokartlı kadın hakem olarak ülkemizi de en iyi şekilde temsil etmiştir.
FIFA 16’da kadın açılımı
Öte yandan kadın futbolunda bir başka önemli gelişme ise reklam stratejilerinde ki değişimlerdir. FIFA dijital oyun serileri geçtiğimiz sene yeni bir projeye imza attı: FIFA 16’da 12 tane kadın milli takımından seçilen oyuncular da yer aldı. Ciddi takipçisi bulunan bu oyunda artık kadın futbol takımları da bulunuyor. Bunun için büyük tanıtımlar yapılıyor. Bu oyun sayesinde bile kadınların futbola teşviki sağlanabilir. Aynı zamanda kadın futbol takımlarında seyirci sayısı arttırılabilir. Kadın oyuncular dünyaca tanınabilir.
Bir kadın olarak futbol aslında benim için bir yaşam tarzı. Yaşamı anlamlı kılan bir parça. Çünkü futbolun bütünleştirici bir yönü olduğunu düşünüyorum. Hangi ırktan, ideolojiden, anlayıştan olursanız olun futbolun renkleri sayesinde bir arada olabilirsiniz.
Futbol farklı olanı aynı çatı altında toplar. Bunu bazen golün getirdiği sevincin dışavurumunda, bazen bayrakları beraber salladığınızda hissedersiniz. Futbol 90 dakika boyunca sizi yaşamdan koparan ama bir o kadar da yaşama bağlayan bir spor dalıdır. Jacques Derrida’nın da dediği gibi o an “Taç çizgilerinin ötesinde hiçbir şey yoktur”.
Türkiye’de kadın futbolu
Ülkemizde ise bilinen ilk kadın futbol takımı 1971 yılında kurulmuş, 13 futbolcudan oluşan İstanbulspor Kız Futbol Takımı’dır. Daha sonra bu takım Dostlukspor adını almıştır. Önceleri başka kadın takımları olmadığı için erkeklerle maç yapmıştır. Gösteri niteliği taşıyan maçlarında sosyal mesajlar vermiş, bazı maç gelirlerini sosyal sorumluluk projelerine bağışlamıştır. Ülkenin hemen her şehrinde futbol oynamış, kadın futbolunun ülkemizde tanınması ve yaygınlaşmasına önemli katkıları olmuş bir takımdır. Gazete ilanlarıyla reklamlar yapmış, kadınların ilgisini çekmiştir. Dostlukspor’dan sonra İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa gibi büyük şehirlerde yeni takımlar kurulmuştur. Ancak 2000’li yıllara geldiğimizde şiddet olayları, şike iddiaları kadın futboluna darbe indirmiş, ekonomik ve sosyal sorunlar nedeniyle kulüpler kapanmıştır. Sonuçta 2003-2004 sezonunda kadın ligine ara verilmiş, 2006 yılında lig yeniden başlatılmıştır. Artık kadınlar ligi şampiyonları Avrupa’da da Türkiye’yi temsil etmektedir.
Kadın futbolunun kısa tarihçesi
Kadın futbolunun tarihçesine bakacak olursak aslında bu yapının kurulmasının çok da kolay olmadığını görürüz. Kadınlar bu alanda tarih boyunca birçok engelle karşılaştı. Kadının futbolla tanışması aslında çok eskilere dayanıyor. Yaklaşık 3 bin yıl önce Çin’de bugünkü futbolun atası olan oyuna kadının da katıldığına dair belgeler bulunmuştur. 17. yüzyıl İskoçya’sında evli ve bekar kadınlar arasında oynanan oyun ise kadın dünyasında organize futbolun ilk adımı olarak kabul edilmektedir. Modern futbol, kadınlar arasında 19. yüzyılda gelişmiş ve kadın maçları İngiltere, Fransa ve Kanada’da belirli bir yaygınlığa ulaşmıştır.1920 yılında Dick, Kerr’s Ladies FC ile Alice Milliat’ın yönettiği Fransız ekip arasında oynanan maç, uluslararası alanda oynanan ilk kadın futbol maçı olarak tarihe geçti. Ancak 5 Aralık 1921’de Futbol Federasyonu, futbolun kadınlara göre bir spor olmadığı gerekçesiyle sahalarında kadınlar tarafından futbol oynanmasını yasakladı.10 Aralık 1921 günü 30’a yakın kadın futbol takımının kararıyla bağımsız bir Kadınlar Futbol Birliği kurulması kararı çıktı. Bir sene sonra bu kurum tarafından ilk futbol turnuvası gerçekleştirildi. Avrupa Kadınlar Futbol Şampiyonası 1984 yılında Kadın Futbolu İçin Avrupa Yarışması adıyla düzenlenmeye başlandı. 1990 yılında statüsü değiştirildi. 1991 yılında turnuvanın ismi bugünkü halini aldı. FIFA Kadınlar Dünya Kupası ise ilk olarak 1991’de Çin’de düzenlendi. Kadın futbolu, ilk kez 1996 Yaz Olimpiyatları programında yer aldı.
Haberi Duyur
Kısa Adres: http://gorunum.tk/16037
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Kadınlar ofsayta düşmüyor
Bir cevap yazın