2 Kasım 2024, Cumartesi - 11:33

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

Hayatını kaybeden İLEF mezunu İsmail Yılmaz GÖRÜNÜM arşivinde

Tarih: 28 Nisan 2015

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 698

Geçtiğimiz gün hayatını kaybeden İLEF mezunu İsmail Yılmaz, 2002 yılında GÖRÜNÜM’ün sorularını yanıtlamıştı. Yılmaz, “Bir ‘İletişim’ mezunu ne iş yapar?” başlıklı haberde GÖRÜNÜM muhabirine mezuniyet sonrası çalışma hayatını anlatmıştı. O günlerde Keçiören Belediyesinde İtfaiye Çavuşu olarak çalışan Yılmaz’ın yer aldığı haberi bugünkü İLEF’lilerle paylaşıyoruz.

GÖRÜNÜM’ün 78. sayısı. Mart 2002

GÖRÜNÜM’ün 78. sayısı. Mart 2002

Bir  ‘İletişim’ mezunu ne iş yapar?

(Haber: Tuğba Kanlı, Fotoğraf: Uğur Ersinadım –Mart 2002)

Her yıl iletişim fakültelerine 6 bin üzerinde öğrenci kayıt yaptırıyor ve her yıl bir o kadarı da mezun oluyor. Ama iletişim mezunları ne gibi işlerde çalışıyorlar?

Tuğba Kanlı

Halen Türkiye’nin dört bir yanında eğitim-öğretime devam eden yetmiş iki üniversite içinde yirmi üç İletişim Fakültesi var, bu sayıya üniversitelerin güzel sanatlar fakültelerindeki ve meslek yüksek okullarındaki iletişimle ilgili bölümleri eklersek sayı iki katına çıkıyor ve her yıl bu fakültelerden binlerce ‘iletişimli’ iyi birer ‘iletişimci’ olmak üzere mezun oluyor. Aynı yönde ama farklı kulvarlarda çeşit çeşit umutlar, beklentiler, hayallerle…

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olanların büyük bir kısmı kendi işini yapıyor, ancak çok farklı işlerde çalışanalar da var. İletişim mezunları gardiyanlıktan zabıtalığa, sahaflıktan ilkokul öğretmenliğine kadar bir ok işte çalışıyorlar. Böyle farklı işlerde çalışan iletişimcilerden üçüyle buluştuk ve Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi, iletişimli olmak ve iletişimci olarak iletişimden bu kadar farklı işlerde çalışmakla ilgili konuştuk.

İlk buluştuğumuz “iletişimci”; Mehmet Macit Mert…

Fakültede okurken, aktif bir öğrenci olan Mehmet öğrenciliğinde neler yapmamış ki… Oğuz Onaran Hoca’dan aldığı 16 mm.’lik göstericiyle, yabancı büyükelçiliklerden topladığı belgesellerin gösterimini yaptığı günleri anlatırken yine o “iletişimli” Mehmet Macit Mert var karşımızda.  Belgesel sinemayla ilgilendiği günlerde Süha Arın’ın ekolünü benimsediğini vurguluyor. Okurken aynı zamanda TRT’de prodüksiyon görevlisi olarak da çalışmış. Ama mezun olduktan sonra yazılı sınavı kazandığı halde bir türlü girememiş TRT’ye. Kendince bunun sebebi; o dönemde TRT’nin üst düzeyindeki fikri yapılanmaya yakın olmaması. Olmam mı gerekiyordu, diye sormadan edemiyor. Mehmet Macit Mert. Okulu bitirdikten sonra bir süre Kıbrıs’ta gazetecilik yapıyor. Daha sonra Türkiye’ye dönüyor ve Kültür Bakanlığı Sinema Dairesin’de çalışmaya başlıyor.  İki seneye yakın bir süre orada çalışıyor, şube vekil müdürlüğüne kadar yükseliyor, sansür kuruluna giriyor ama askere gidip geldikten sonra kendi deyimiyle “hayatını idame ettirmek için” baba mesleğini yapmaya başlıyor.

Baba mesleğini sürdürürken manevi haz almadığını söylemekten çekinmiyor Mert; “Sadece kurulu düzenimizi devam ettiriyorum, evlendim, üç çocuğum var. Onların geleceğini garantiye almak için çalışıyorum. Ama gönül isterdi ki okuldan çıktıktan sonra kendi mesleğimi yapayım.” Derken de buruk.

Yeni mezun olacak arkadaşlarına tavsiyelerde bulunurken, “bizim şanssızlığımız o dönem içinde özel radyo ve televizyonların olmamasıydı. Şimdi mezun olan arkadaşlarımızın şansı yüksek. Kendilerini rekabet ortamına şimdiden hazırlasınlar” demeyi de ihmal etmiyor. Eğitimini aldığı “iletişim”de kendisini mutlu kılacak yeni pencereler açmak için de çabalarını sürdürüyor. Halen Manisalılar Derneği’nin çıkardığı Manisa Mesir Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yapıyor. Daha önce de Anadolu Basın Birliği’nde denetim kurulu üyeliği ile Liberal Demokrat Parti Genel Merkezi Basın Danışmanlığı yapmış. “En azından bunları yapabildiğim için kendimi mutlu hissediyorum” diyor.

O zamanki adıyla Basın Yayın Yüksek Okulu’nda 1978 yılında mezun olan Mehmet Macit Mert, şimdi Ankara Hali’nde kabzımallık yapıyor…

Diğer “iletişimci”nin adı, İsmail Yılmaz.

İsmail Yılmaz Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okurken, iyi bir öğrenci olduğunu söylüyor. Döneminde Öğrenci Derneği Başkanlığı yaptığını, siyasi tercihlerini iş ortamında da gizlemeden bir şey yapmak istediğini, ama olayların istediği ya da düşlediği yönde gelişmediğini söylerken hemen aklına geliveren bir örneği anlatıyor. Yılmaz, TRT’de staj yaparken kot pantolon giydiği için kendisinden sorumlu olan kişinin tepkisini çekiyor. Çünkü o dönemde kot pantolon sol duruşun göstergesi ve bu yüzden Yılmaz’ın stajı yanıyor. Bu arada mezun olur olmaz iş bulması gerekiyor. Ama siyasi tercihleri doğrultusunda bir seçim yapma şansı yok. “Maddi olanaksızlıklardan dolayı iş seçmek gibi bir şansım da yoktu ki” diyor o günleri anlatırken,  “Birinci sigarası içerdi, kır yılda bir sevgilimle buluşacağımda Maltepe alırdım.

Böyle bir durumda tercih yapma şansım nasıl olurdu” diye açıklama gereği duyuyor.

Ve 1989’da sosyal demokratların yerel yönetimde söz sahibi olmasından on bir yıl sonra Keçiören Belediyesinde çalışmaya başlıyor. Ama bu çalışmada uzun sürmüyor. Çünkü; İsmail Yılmaz, o dönemde sendikacılığa da başlamış ve kendi deyimiyle ister istemez belediye başkanı ile ters düşmüş. Yılmaz, Keçiören Belediyesi’nden sonra Büyükşehir Belediyesi’nde çalışmaya başlar. Belediyenin “halk danış” birimine geçer ve kendisi gibi azimli arkadaşlarıyla bir anlamda ombudsmanlığı kurmaya çalışır. Ancak bu da uzun sürmez, bir çocukları olduktan sonra karısının izne ayrılması maddi durumları çok sarsar ve daha iyi maaş veriyor diye itfaiyeye geçmek zorunda kalır.

SBF Basın Yayın Yüksekokulu’ndan başarılı bir şekilde mezun olan İsmail Yılmaz, şimdi Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesinde itfaiye çavuşu olarak çalışıyor.

Ve son iletişimci Yüksel Işık; O da 1987 yılında mezun olmuş Ankara İletişim’den ve üç aydır Çankaya Belediyesi’nde Başkan yardımcılığı yapıyor. Belediyede muhabir olarak başlıyor işe aslında ve belediyeciliği çok sevdiği için başka iş yapmayı aklının ucundan bile geçirmediğini söylüyor. Belediyenin bütün dışa dönük çalışmaları ona bağlı zaten; kültür sanat, basın halkla ilişkiler, araştırma-planlama- koordinasyon birimleri, bilgi işlem müdürlüğü, evlendirme müdürlüğü. (devamı 15. Sayfada)

Bir de yazma tutkusu var Yüksel Işık’ın: “Yazmak artık benim için bir yaşam biçimi. Yazmayı hamile bir kadının ilk doğurmasına benzetiyorum ben. Yazmazsanız, o çocuğu doğuramazsınız, onu ölüme zorlarsınız” diyor. Ve sürekli yazıyor Yüksel Işık; Radikal’in Pazar eki Radikal İki’de aşk üzerine, sol üzerine yazıyor. Ayrıca çalışma yaşamına ve İslama dair araştırma kitapları da yayınlamış.

Yüksel Işık, yaptığı işi sevdiğini, büyük bir keyif ve heyecanla yürüttüğünü söylüyor, çünkü dolaylı da olsa aldığı eğitimle alakalı; “İş süreci insanı hem kendine hem de içinde yaşadığı topluma yabancılaştırır. Ama ben çok keyifli bir iş yaptığımı düşünüyorum ve yabancılaşma yok. Bu belki belediye içindeki demokratik yapılanmaya bağlı olabilir. Her nedenle olursa olsun, ben işimi seviyorum ve yaptığım işi dolaylı da olsa aldığım eğitimle ilişkili olmasından keyif alıyorum. Zaten böyle bir işi iletişim eğitimi almış birinin yapması çok önemli” diyor. Ve Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinden mezun olmanın ayrıcalığını şöyle dile getiriyor: diğer okullara haksızlık yapmak istemem ama bizim okul mezunlarında öyle bir heyecan var zaten. Heyecanımız ve şevkimiz var. Hangi işi yaparsa yapsın bizim okul mezunlarında böyle bir heyecan var, işlerini çok iyi yapıyor. Bir çeşit gurur da duyuyorum, işte bu bizim okul mezunu diyorum, bu da bizden diyorum”

Her üç “iletişimci” de, çevrelerinde örnek birer kişi olarak gösteriliyorlar. Ankara Hali’nde kabzımanlık yapan Mehmet Macit Mert, hal çalışanları için bir “vitrin”. Onun için “O bizim vitrinimiz hallerdeki bilenen görüntünün değişmesine öncülük eden bir insan, aramızda böyle aydın bir insanın olması burada çalışanların imajının değiştiğini anlatmakta çok önemli bizim için” diyorlar.

İsmail Yılmaz da bir öncü; bir süre Tüm Belediye Sendikaları Ankara Şube Başkanlığı yapmış, itfaiyecilerin yıpranma payıyla ilgili yasanın çıkarılması çalışmalarına öncülük etmiş, “O yasa çıktığı gün itfaiyeci kıyafetlerimle Meclise kadar yürüyeceğim” diyor. Sayısız insanın hayatını kurtarmış, 17 Ağustos depreminde kurtarma çalışmalarına katılmış. İtfaiyede dalgıçlık projesine öncülük etmiş. Bu çabalar sonucunda bugün artık denizde kurtarma ya da ceset çıkarma çalışmalarını vinçler değil dalgıçlar yapıyor. Son olarak, İtfaiyeciler Derneği’ni kurmuşlar. Her ne kadar kendi işini yapmıyor olsa da iyi bir itfaiyeci olarak bulunduğu ortamı güzelleştirmek için çalışıyor İsmail Yılmaz. İlginç olan bir nokta da “Türkiyede yaşayan “Basın-Yayıncı” itfaiyeci”nin kendisi olması. Ondan önce Erdoğan Tombak varmış, ama o 1977 Beytepe yangınında ölmüş.

Yüksel Işık’sa halkın taleplerini karşılamak için sürekli halkla ilişkiler çalışmaları, kamuoyu yoklamaları yapıyor. Halkla ilişkiler çalışmalarını sağlık sektöründeki koruyucu hekimliğe benzetiyor ve problem doğmadan, problemi yaratacak koşulların saptanıp, ona ilişkin önlemlerin alınması gerektiğini söylüyor. Son olarak üzerinde çalıştıkları proje ise interaktif belediyecilik. Bu yöntemle vergilerin artık elektronik ortamda tahsil edileceğinin de müjdesini veriyor.

Mehmet Macit Mert, kabzımanlık, İsmail Yılmaz itfaiyecilik ve Yüksel Işık belediye başkan yardımcılığı yapıyor. Peki eğitimini aldıkları branşlarda çalışmıyor olmaları kendilerini üzmüyor mu?

İfade ettiklerine göre, iletişim sektöründe çalışmak, onların içinde kalan bir ukde. Ama onlar, umutlarını başka alanlarda yeşertmek zorunda kalsalar da, yaptıkları işi en iyi şekilde yapmaya çalışarak eğitimlerinin öncü kişiliklerini ön planda sergilemeye devam ediyorlar. İçlerindeki ukde; yüreklerinde gizli bir oda onların için. Arada bir nüksediyor, arada bir açıyorlar gizli odalarının pencerelerini. Ama asla içlerini acıtmasına izin vermiyorlar. Onlarca tv kanalında, radyolarda, reklam şirketlerinde, nice Mehmet Macit Mert’ler, nice İsmail Yılmaz’lar, Yüksel Işık’lar onların öğrencilik yıllarındaki hayallerini yaşatıyor çünkü. Onların hayallerini, bizlerin yemyeşil beklentilerini.

ismail yılmaz foto (3) crp

Yılmaz, geçtiğimiz yıl 16 Kasım’da yapılan geleneksel İletişimliler Vakfı yemeğine katılmış ve mezuniyetinin 25. Yılında Emin Özdemir’den plaketini almıştı.

Yılmaz, geçtiğimiz yıl 16 Kasım’da yapılan geleneksel İletişimliler Vakfı yemeğine katılmış ve mezuniyetinin 25. Yılında Emin Özdemir’den plaketini almıştı.

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/6620
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Hayatını kaybeden İLEF mezunu İsmail Yılmaz GÖRÜNÜM arşivinde

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde Ankara’daydı

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nü Ankara’da çeşitli etkinliklerle kutladı. Anıtkabir’i ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Başkent Kalkınma Projesi’ni ziyaret eden çiftçiler, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapılan forumda kürsüden seslendi: “Çiftçi doğduk, çiftçi öleceğiz.”

Kapat