Ankara’dan Marmara İletişim’e destek eylemi

Fotoğraf: Alp Eren Kaya

Eğitim-Sen’in, 4-5 Haziran tarihlerinde gerçekleştirdiği greve katıldığı gerekçesiyle Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde çalışan 8 araştırma görevlisi hakkında 24 ay kademe durdurma cezası verilmesinin ardından, Eğitim-Sen’e bağlı öğretim üyeleri meslektaşlarına destek eyleminde bulundu. Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde gerçekleşen eyleme, öğrenciler de destek verdi.

“Ethem Sarısülük`ü başından vurarak öldüren katille aynı ceza”

Gezi direnişi sırasında yapılan greve katıldıkları gerekçesiyle haklarında disiplin soruşturması açılan ve 24 ay kademe durdurması cezası verilen arkadaşlarına destek olmak için dün Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde toplanan Eğitim-Sen’e bağlı öğretim üyeleri, kampüs girişinde basın açıklaması yaptılar. Üniversitelerin varlık nedenini ortadan kaldıran, 12 Eylül 1982 darbe anayasasında yer alan disiplin yönetmeliği ve değişikliklerine göre verilen cezaları kabul etmediklerini dile getiren öğretim üyeleri, verilen 24 aylık cezanın ise Ethem Sarısülük`ü başından vurarak öldüren katille aynı ceza olduğunu, güç sahiplerinin yanında saf tutmayanlara duyulan kin sonucunda, Gezi Direnişinin yarattığı mirasa bir kez daha saldırıldığını ifade ettiler.

“Buradayız, çünkü…”

Dün gerçekleşen eylemde öğretim üyeleri, son dönemde gerçekleşen olaylara da atıfta bulunarak basın açıklamasında “Buradayız, çünkü ‘Alo Fatih’ ifadesini emir addedip, toplumun yalansız, dolansız bilgi edinme hakkını gasp edecek gazeteciler yetişmesin, yükseköğretim niteliksizleştirilmesin diye buradayız. Aynaya baktıklarında büyük usta, topluma baktıklarında ise kendilerini sultan gibi görenlere karşı; üniversiteyi, demokrasiyi, temel hak ve özgürlüklerimizi savunmak için buradayız’’ dediler.

Fotoğraf: Alp Eren Kaya

Marmara Üniversitesi Rektörü Zafer Gül’e ve İletişim Fakültesi Dekanı Yusuf Devran’a da tepkilerine dile getiren öğretim üyeleri “bunun geleceği dünden belliydi” diyerek rektörün geçmişte kullandığı “ideolojik saplantılılardan temizleme” ifadesini eleştirdiler.

Rektör Gül’ün bu açıklamalarından sonra Marmara Üniversitesi yönetiminin gerçekleştirdiği banka kartı niteliği taşıyan kampüs kartı uygulaması, araştırma görevlilerinin keyfi ve özellikle Eğitim-Sen üyelerinin görev sürelerini 6 aylığına yenileyip işsizlik ile tehdit etme, Göztepe Kampüsü’nde eli satırlı güruha sessiz kalma, kadrolaşmayı temel istihdam politikası haline getirme ve tüm bunlara en küçük direnci gösterenleri soruşturmalarla cezalandırmanın, üniversiteyi, üniversite olma vasfını hızla yitiren bir kurum haline getirdiğini söyleyerek tepkilerinin yalnızca 8 kişiye verilen disiplin cezasına yönelik olmadığını belirttiler.

İletişim Fakültesi Dekanı Devran’ın, “fişleme, mobbing, etnik siyasi ayrımcılık, bir tutuklu öğrencinin selam gönderdiği öğretim görevlisi hakkında tutanak tutmak, öğretim görevlisi odalarını boşaltıp sivil polis odası yapmak, fakültede yaşananları haber yapan gazetecileri sosyal medyadan provokatörlük ve işbirlikçilik ile suçlamak” gibi konularla sık sık gündeme geldiğini ifade ettiler ve dekana “Yusuf Devran gibi bir dekanın yönettiği fakültede özgür bilim ve özgür düşünce var olabilir mi?” sorusunu yönelttiler.

Gerçekleşen basın açıklamasında boyun eğmediklerini ve eğmeyeceklerini vurgulayan öğretim üyeleri basın açıklamasının sonunda taleplerini ise şu şekilde sıraladılar:

“-Üyelerimize verilen cezaların iptal edilmesini
-Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı ve ifade özgürlüğü çerçevesindeki fiiller nedeniyle açılmış olan soruşturmaların geri çekilmesini
-Hali hazırda akademik ve idari personelin anayasal, demokratik ve sendikal haklarını kullanmalarını engellemekten vazgeçilmesini
-Üniversite bileşenlerinin yaşam hakkını tehdit edenlerin korunup kollanmasından vazgeçilmesini talep diyoruz.”