Beş ülke, beş insan, bir pandemi
Dünyanın tek gündemi olan Koronavirüs salgınında vaka sayısı 18 milyonu geçti. Ülkelerde alınan tedbirlerle birlikte normalleşme sürecine geçilse de eğitim, iş ve gündelik alışkanlıklar virüse göre şekillendiriliyor. Yaşam alışkanlıklarının her ülkede farklı şekillerde değişmesine karşın tüm insanlığın ortak arzusu virüsü yenmek ve normale dönmek oldu.
Dünya, Covid-19 salgınıyla ilk kez 31 Aralık’ta Çin’in Vuhan kentinde tanıştı. Başladığında sadece bölgesel olarak değerlendirilen salgın çok geçmeden diğer ülkelere de sıçradı. Önce Avrupa’ya yayılan virüs, kısa bir süre sonra Amerika’da da görüldü. Salgın kayıtlarını tutan “Worldometer” sitesine göre Korona virüs vakaları dünyada “21 milyonu aşarken 14 milyondan fazla insanın da iyileştiği açıklandı. İyileşme oranları, alınan tedbirlerle birlikte artış gösterdi. Virüsün etkilediği bir diğer alan ise eğitim sistemi oldu. Bakanlıklar eğitim sürecinin aksamaması için farklı metotlara başvurdu. Fakat pek çok kurum yeni eğitim sürecine hemen adapte olamadı. Çalışma alanındaysa, bazı sektörler kolay bir şekilde evden çalışmalarını devam ettirirken, bazı sektörler bu süreçte mağdur oldu. Ülkelerde belirli kurallar çerçevesinde normale dönüş başladı. Normale dönüşün ikinci bir dalgaya yol açmasını engellemek için tedbirlere uyulmasının gerekliliği vurgulandı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Sekreteri Tedros Adhanom Ghebreyesus, “Pandeminin başlamasının üzerinden altı ay geçti. Şu an hiçbir ülke ayağını frenden kaldırmamalı” açıklamasında bulundu. Virüs aynı olsa da ülkelerin aldığı tedbirler ve uygulamalar farklılık gösterdi. Farklı ülkelerden insanlar ilk kez yaşadıkları krize dair deneyimlerini GÖRÜNÜM’e anlattı
Pandemi süreci ülkenizde nasıl yönetildi, kurallara uyuldu mu?
“Almanya’daki çoğu insan yasaklara uydu”
Hatice Gül: Almanya’daki çoğu insan yasaklara uydu. Herkes karantina süresi boyunca evlerinde kaldı. Ülkece virüs dönemini iyi bir şekilde yönettik. En başlarda olayların böyle yönetilmesine karşıydım çünkü bir anda her şey eskisinden çok daha farklı bir hale geldi. Hayat durma noktasına geldi. İlk başlarda yapılan uygulamaları doğru bulmasam da sonrasında durumun ne kadar ciddi olduğunu fark ettim. Ama bunu anlamam benim birkaç haftamı aldı. Şu anda ise durumlar daha iyi. Çok fazla vaka sayısı bulunmuyor. Bahsettiğim bu durağanlık ise haziran ayına kadar sürdü. Haziran ayının başından itibaren bazı şeyler normale dönmeye başladı. Örneğin okullar açıldı.
“ABD’nin bu krizi başarıyla yönettiğine inanmıyorum”
Jordan Troisi: ABD’de ulusal bir kontrol mekanizması olmadığı için virüsle ilgili rehberlik yapmak tek tek valilere bırakıldı. Çeşitli eyaletlerdeki insanlar alınan önlemlere bir ölçüde uydular. İnsanların kurallara uyma durumunun Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de dahil olmak üzere hükümet ve hükümet dışı kuruluşlara değil, siyasi partiye önemli ölçüde bağlı olduğuna inanıyorum. ABD’nin bu krizi başarıyla yönettiğine inanmıyorum. Virüsü bildiği ilk günlerden sonra, Başkan virüsün ABD’yi etkileyeceğini reddetti. Ülke içinde vakalar bulunduktan sonra, vaka sayılarının giderek artacağı reddedildi. Ayrıca devam eden bir komplo ya da aldatmaca iddiaları vardı. Vaka sayıları önemli ölçüde arttığında, federal düzeydeki bazı valiler ve yetkililer arasında suçlama ve yardım etmek için ne yapılması gerektiği ile ilgili farklı görüşler vardı. Vaka sayıları artmaya devam etmesine rağmen, hükümet haziran ayında kısıtlamaları gevşetmeye başlattı ve birçok eyalette artık evde kalmakla ilgili herhangi bir zorunluluk kalmadı. Vakalarda daha da keskin bir artışa rağmen hayat virüsün olmadığı zamanlara benziyor. ABD’de vaka sayısının artacağını düşünüyorum.
“İnsanların parası tükendi, dükkanları açmak zorunda kaldılar”
Mahdi Zakeri: İran’da ilk resmi vaka açıklamasından sonra herkes korktu ve kendilerini evde karantinaya aldı. Ancak bu durum uzun süremedi. Çünkü insanların parası tükendi ve tekrar para kazanmak için iş yerlerini, pazarlarını ve dükkanlarını açmak zorunda kaldılar.
“Sosyal mesafe kuralına çoğunlukla uyuluyor”
Nahuel: Arjantin’de sokağa çıkma yasakları uygulandı. Ayrıca çoğu yerde olduğu gibi burada da sosyal mesafe kuralı var. Dışarı çıkarken maske takmamız zorunlu kılındı. Sosyal mesafe kuralına çoğunlukla uyuluyor fakat buradaki haberlerde 20’den fazla kişiyle doğum günü partileri yapan bazı insanların olduğu ve kurallara uyulmadığı ortaya çıktı. Yöneticiler, insanların çalışmak istememe konusundaki endişelerini haklı buldular. Çalışanların virüs kapmaları yerine fabrikaların kapalı kalmasını tercih ettiklerini açıkladılar.
“Yönetim, doktorlar ve halk arasında fikir ayrılıkları yaşandı”
Nicolas: Fransa’da vakalarla birlikte sokağa çıkma yasakları uygulanmaya başlandı. Sonrasında belirli yerlerde maske takmak zorunlu kılındı. Sosyal mesafeye uyulması konusunda uyarılar yapıldı. Şu anda ise kapalı alanlarda maske takmak yine zorunlu hale getirildi. Bu sürecin ilk zamanlarında hiçbir restoran, kafe gibi yerler açık değildi. Çok fazla insanın katıldığı etkinlikler yasaklandı ama Fransa halkının virüsten çok korktuğunu düşünmüyorum. Ayrıca hem yönetim hem doktorlar hem de halk arasında fikir ayrılıkları yaşandı. Yaşadığım şehre de bağlı olarak ülkenin güney bölümünde ölü sayısı daha az. Bu yüzden de insanlar daha az endişeli görünüyor ve kurallara daha az dikkat ediyor. Kuzey taraflarında yaşayan insanların daha dikkatli davrandıklarını düşünüyorum.
Karantina sürecini nasıl geçirdiniz, bu süreç size ne düşündürdü?
“Virüs aramızdan gitmeyecek ve biz bununla yaşamayı öğreneceğiz”
Hatice Gül: Virüsü kışın ilk defa radyoda duyduğumda sadece Çin’de kalmayacağını tahmin etmiştim. Fakat olayların bu kadar büyüyeceğini, karantina olacağını hiç beklemiyordum. Bunun hayatımızda bir dönüşüm olduğunu düşünüyorum. Virüs aramızdan gitmeyecek ve biz bununla yaşamayı öğreneceğiz. Virüs hakkında doktorların da yeterli bilgiye sahip olduğunu düşünmüyorum. Her doktor birbirine zıt söylemlerde bulunuyor. Bazıları olayları dramatize ederken, bazıları hayata devam etmemiz gerektiğini söyledi. Bazıları ise bu süreci tamamen abartıp kendini dünyadan koparacak duruma geldi.
“İnsanların iletişime ihtiyacı olduğunu anladım”
Joedan Troisi: Amerika Birleşik Devletleri’ne döndükten sonra, neredeyse bir yıldır görmediğim aileme yakın olamadığım için zihin uyuşturan 14 günlük karantinaya maruz kaldım. Sürecin gerekliliğini anlasam da başarmak zordu. İnsanların nasıl sosyal yaratıklar olduğunu düşünmemi sağladı ve içe dönük olduklarında bile yine de insanların iletişime ihtiyacı olduğunu anladım. Şimdi ailemi güvenli bir mesafeden görebilmek ve az sayıda insanın bulunduğu açık hava etkinliklerine katılmak gibi biraz daha özgür aktiviteler yaptığım için daha mutluyum.
“Dünyaya ve insanlara karşı bazı konularda fikirlerim değişti”
Mahdi Zakeri: Karantina sürecini verimli bir şekilde geçirdiğimi düşünüyorum. Tebriz Üniversitesinde online derslerimiz vardı. Derslere katılmanın dışında normal yaşantımda vakit bulamadığım kitapları okuma fırsatı buldum. Onun dışında da bazı yeni uğraşlar edindim. Bu süreçte gündelik hayatımda yaptığım bazı şeylerin ne kadar değerli olduğunu anladım. Dünyaya ve insanlara karşı bazı konularda fikirlerim değişti.
“Daha çok düşünme imkanı buldum”
Nahuel: Başlangıçta tatildeymiş gibiydim. Nisan ayının yarısından itibaren normal hayatıma başladım ama bu süreç daha çok evimde gerçekleşti. Tekrar spor yapmaya başladım ve sonrasında işimde normalden daha fazla çalışmaya başladım. Boş zamanlarımın artması nedeniyle daha fazla okuma yapmaya başladım. Bu süreçte olayları, fikirleri, kişileri daha çok düşünme imkanı bulduğumdan daha açık fikirli ve önyargısız bir insana dönüştüm.
“Süreci insanların doğaya yaptıklarının bir sonucu olarak görüyorum”
Nicolas: İlk başlarda karantina sürecinden oldukça etkilendim. Hiçbir şey yapmamaya başladım ve günlerim verimsiz geçmeye başladı. Bu süreçte kendimi disiplin altına sokmakta zorlandım. Şimdilerdeyse eskisine kıyasla günlerim daha verimli geçiyor. Yeni bir hobi edinmedim fakat önceden uğraştığım işlere daha fazla vakit ayırma fırsatı buldum. Süreci insanların doğaya yaptıklarının bir sonucu olarak görüyorum ve bundan sonra Dünya’ya daha iyi bir şekilde yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bu süreç eğitim/iş hayatınızı nasıl etkiledi, uzaktan eğitimi/uzaktan çalışmayı nasıl buldunuz?
“Evden çalışma yerleşik hale gelecek”
Hatice Gül: Hala evden çalışıyorum ama bu durum şirket için bir önlem olarak yapıldı. Şirkette yaptığım her şeyi evden de yapabiliyorum. O konuda hiçbir sıkıntı olmadı. Hatta şirketimiz evden de çok iyi çalışabildiğimiz için bizi tebrik etti. Bunun böyle devam etmesini de şirket kendisi istedi. Bundan sonra ise bürolarda tek kişi olacağını söylediler. Biz normalde iki iş arkadaşı beraber çalışıyorduk. Şimdiyse ofise bir hafta onun, sonraki hafta benim gitmemi istediler. Evden çalışma bir süre daha sürecek ve yerleşik hale gelecek gibi duruyor.
“Çalışma hayatı ile ev hayatı arasındaki ayrım eksikliği nedeniyle zorlandım”
Jordan Troisi: Bu süreç, Azerbaycan’da üzerinde çalıştığım burs programının askıya alınması ve iptal edilmesi nedeniyle çalışma hayatımı önemli ölçüde etkiledi. Dairemi çabucak toplayıp pandeminin ortasında Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmek zorunda kaldım. Uzaktan çalışmaya katıldığım kısa süre içinde, çoğunlukla çalışma hayatı ile ev hayatı arasındaki ayrım eksikliği nedeniyle zorlandım. Bu bulanık sınırlar, yaptığım işin farklı yönlerini yerine getirmemi zorlaştırdı.
“İnternet ve cihaz sorunlarıyla karşı karşıya kaldık”
Mahdi Zakeri: Ülkemizde hafta sonları ve cuma günleri hariç her gün çevrimiçi dersler aldık. Uzaktan eğitimde ders çalışmak benim için daha zor oldu. Çünkü karantina psikolojimizi de kötü etkiledi. Bu etki öğrencilerin derslere odaklanmasını oldukça zorlaştırdı. Ayrıca çoğumuz uzaktan eğitim deneyimini daha da kötüleştiren internet sorunları, cihaz sorunları veya sunucu bağlantı sorunları ile karşı karşıya kaldık.
“İzin verilmediği halde çalışan kişiler mevcut çünkü geçimlerini başka türlü sağlayamıyorlar”
Nahuel: Arjantin’de bulunan öğrenciler virüsten dolayı okula gitmiyorlar, uzaktan eğitim yapılıyor. Fakat uzaktan eğitimi saçma buluyorum çünkü çoğu öğretmen derslerin uzaktan nasıl işleneceği konusunda yetersiz ve deneyimsiz. Sadece doktor, polis gibi birkaç meslek grubunda çalışan kişilerin dışarı çıkılmasına izin veriliyor. Diğer meslek grubundaki insanlarda da izin verilmediği halde çalışan kişiler mevcut çünkü insanlar geçimlerini başka türlü sağlayamıyorlar.
“Salgın döneminde evden çalışmak yasal bir hak”
Nicolas: Hem okuyan hem çalışan biriyim. Evden çalışıyorum ve okulum için de online derslerimiz var. Her ikisi de oldukça iyi gidiyor. Ama her gün evden çalışma, kendimi disipline sokma ve yapmam gereken işleri ertelememe konusunda zorlanıyorum. Ayrıca Fransa’da salgın döneminde evden çalışma yasal bir hak olarak, işverenlerin çalışanlara bu tür koşullarda izin vermesi gereklidir.”
Virüsün Çin kaynaklı olması ülkenizde Asya kökenli insanlara karşı ayrımcılığı arttırdı mı?“
“Almanya’da Çinlilere karşı ırkçılık yapıldığını söyleyemem”
Hatice Gül: Çevremdeki bazı insanlar Çinlileri gördüğü zaman “Bunların yüzünden başımıza virüs geldi” gibi söylemlerde bulundu fakat Almanya’da Çinlilere karşı ırkçılık yapıldığını söyleyemem.”
“Asyalı insanlardan gözle görülür biçimde uzaklaşıldığını gördüm”
Jordan Troisi: Evet, kesinlikle Çin kaynaklı virüsün özellikle Çinli insanlar için değil, aynı zamanda Asya kökenli diğer insanlar için de yankıları olduğuna inanıyorum. Azerbaycan’da sokaklarda ve toplu taşıma araçlarında tacize uğrayan Koreli bir çiftle arkadaş oldum. Asyalı insanlardan gözle görülür biçimde uzaklaşıldığını gördüm. ABD’den döndükten sonra bu ayrımcılığı tartışan birkaç makale görüp okumuştum.
“ABD’de yöneticilerin Asyalılara karşı ayrımcılığı arttı, Tebriz’de yok”
Mahdi Zakeri: Haberlerde hepimizin duyduğu gibi, çoğunlukla ABD’deki yöneticilerin Asyalılara karşı ayrımcılığı arttı. Ülkemizde Amerika’da olduğu kadar kötü söylemler bulunmamakta. En azından ben böyle söylemlere şahit olmadım. Şehrimde Tebriz’de Asyalılar çok fazla yaşamadığı için, onlara karşı herhangi bir söylem ve ayrımcılık yok.
“Asyalılara ırkçı saldırılar oldu”
Nahuel: Arjantin’de bazı ayrımcı tutumlara rastlamak mümkün. İnsanlar Asyalı insanları gördükleri zaman onlara kötü muamele gösterebiliyorlar. Hatta bu ayrımcılıktan dolayı Asyalılara yönelik ırkçı saldırılar oldu.
“Asyalılara karşı artan ayrımcılık konusunda Fransa’da hashtag artmaya başladı”
Nicolas: Bu virüsle birlikte Asyalılara karşı artan ayrımcılık konusunda Fransa’da #JeNeSuisPasUnVirus yani “Ben bir virüs değilim” hashtag’leri artmaya başladı. Ayrımcılıklar online ortam dışında otobüslerde, sokaklarda, hemen hemen her yerde görülmeye başlandı ve bunlar sadece Çinli insanlara karşı değildi, tüm Asyalılar bu durumdan etkilendi.
Ülkenizde normalleşme nasıl gerçekleşti, nasıl önlemler alındı? Tedbirlerin azaltılmasını doğru buluyor musunuz?
“Yasaklara uymayanlara ceza verildi”
Hatice Gül: Okullarda sınıfları ayırdılar. Bir sınıf üçe bölündü ve hep aralıklı oturuyorlar. Okulun içinde maskeyle eğitime devam ediliyor ve her yerde dezenfektan var. Sınıfların içinde maskeyi çıkarmaya izin veriyorlar fakat dışarı çıkıldığında yine maskelerini takmaları gerekiyor. Öğrenciler için ayrıca online dersler verildi ve bu uygulamalar sürüyor. Tatilden sonra okullar açıldığında öğretmenler her şeyin normale döneceğini söylüyor fakat bazı önlemlerin aynı şekilde devam edeceğini düşünüyorum. Ayrıca Almanya’da da yasaklara uymayanlara ceza verildi, kişi başına 200 Euro ceza uygulandı.
“Ölümlerde keskin bir artış olacağına inanıyorum”
Jordan Troisi: Şu anda normalleşmenin doğru olduğuna inanmıyorum. DSÖ ile dışarıdaki diğer bilim adamları ve uzmanlar bunun tamamen güvenli olduğuna inanmıyor ve özellikle devam eden protestolar ve büyük ölçekli toplantılarla birlikte sorumsuz polis memurları nedeniyle sonbaharda bizi vuracak olan ikinci bir vaka dalgasının büyük bir olasılığı var. Politikacılar da büyük grup toplantılarına katılırken veya etkileşimde bulunurken maske takmıyorlar. Ne yazık ki ölümlerde keskin bir artış olacağına inanıyorum. ABD’de zaten yaklaşık 690 bin ölüm var. Daha sorumlu davranılması gerekirken daha kötü yollar izlenecek ve bir trajediye dönüşecek gibi görünüyor.
“Normale dönüş başladı ve vakalar yeniden arttı”
Mahdi Zakeri: İran’da normalleşme aşamaları gerçekleşmedi. İnsanların ve hükümetin çoğunlukla hiçbir şey umurunda değildi. Bir süre karantina olduktan sonra herkes yine evlerinden çıktı, iş yerlerini tekrar açtı, kafelere gitti ve COVID-19 salgını öncesinde yaptıkları her şeyi tekrar yapmaya başladılar. Salgın henüz bitmemiş olsa bile normale dönüş başladı ve vakalar yeniden arttı. Kimse insanların sağlığını önemsemiyor ve kurallara fazla dikkat edilmiyor.
“Normalleşme aşamaları gerçekleşmek zorundaydı”
Nahuel: Burada 3 ay boyunca karantina uygulamaları vardı. Şu anda yavaş yavaş normalleşme sürecine başlanıyor. İş yerleri ve bazı sosyal aktivitelerin yapıldığı yerler, önlemler kapsamında tekrar açıldı. Tedbirlerin azaltılmasının bir noktada gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu süreç hem maddi açıdan insanları etkilerken hem de psikolojik açıdan birçok kişiyi bunalttı. Normalleşme aşamaları bir noktada gerçekleşmek zorundaydı ve öyle de oldu.
“Virüsün gidişatı ile normalleşme aşamaları gözden geçirilecek”
Nicolas: Burada kafeler ve restoranlar bazı önlemlerle tekrar açılmaya başlandı. Örneğin bir masaya 10 kişinin üzerinde insanın oturması yasak. Ayrıca garsonlar maske takmak zorunda. Tiyatrolar, havuzlar ve spor salonları tekrar hizmete açıldı. Yakın bir zamanda sinemaların da tekrar açılması planlanıyor. Virüsün gidişatı ile normalleşme aşamaları da gelecek tarihte tekrar gözden geçirilecek.
Haberi Duyur
Kısa Adres: http://gorunum.tk/28659
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Beş ülke, beş insan, bir pandemi
Bir cevap yazın