Ceren Damar’ın babası Murat Damar: Arsız güçlü olunca haklı suçlu olmuş
Ceren Damar, Mor Sohbetler’in etkinliğiyle Cebeci Kampüsünde anıldı. Etkinliğe katılan baba Murat Damar, “Arsız güçlü olunca haklı suçlu olmuş ama kızım korkacak biri değildi” dedi.
Ankara Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KASAUM) tarafından düzenlenen Mor Sohbetler’in dördüncüsü, Ceren Damar anısına 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle düzenlendi. Etkinlik Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Cemil Birsel Salonunda gerçekleşti.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Müzik Topluluğunun dinletisiyle saat 13.00’de başlayan etkinlikte ilk sözü Ceren Damar’ın babası Murat Damar aldı. Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi Hasan İsmail H. tarafından öldürülen Araştırma Görevlisi Ceren Damar’ın babası Mustafa Damar şunları söyledi, “Çocuğunuzu, kuruluşlara güvenmeyerek ahlaki, etik değerlerle donatmak istiyorsunuz dürüst, ilkeli bir insan olsun diye. Ama ailenin,yakın çevrenin toplumun, devletin verdiği bu emekler bir gün bir cani, bir katil tarafından yok ediliyor. Sebebi ise bir hırsızı suç üstü yakalamak. Bu cani kopya çekerken hissettirildiği halde vazgeçmeyen, hayatını hep bu yolla kazanmış olan, bu güne kadar durdurulmamış olan katil ilk defa bir duvara tosluyor. Bu olayın ne önü var ne arkası… Başka hiçbir yanı yok. Akıl almıyor. Sadece olayı görür sadece o günü düşünürsek aklımız almaz. Olayı daha geniş perspektiften görebilmemiz gerekir. Nasıl? Bu katilin canavarlaştırılana kadar geçtiği bir çok evre var. Bir günde canavar olunmaz. Arsız güçlü olunca haklı suçlu olmuş ama kızım korkacak biri değildi.” Birçok üniversitede 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliğinin kızının anısına düzenlendiğine değinen Damar, emeği geçen herkese teşekkür etti.
“Ceren Damar’ın ölümü bir kadın cinayetiydi”
Etkinlik Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin 8 Martın tarihçesi ve Ceren Damar hakkındaki sunumlarıyla devam ederken öğrenci Eda Gökçe Coşkun, Ceren Damar’ın ölümünün bir kadın cinayeti olduğunu vurguladı. Coşkun, “Öldürülen kişi elbette bir erkek olabilirdi ama bu cinayetin bir nedeni akademinin içinde yeniden ürettiği cinsiyetçilik ve ideolojidir” dedi. Sunumların ardından Akademinin Cinsiyeti Paneline geçildi.
Panelde ilk sözün sahibi Prof. Dr. Ülker Gürkan,“Biz mutlu zamanlardan geldik. Kadın erkek eşitliğinin havada mevcut olduğu bir dönemde, en azından büyük kentlerde ve üniversitelerde, akademide herhangi bir şekilde cinsiyet ayrımcılığına uğramadık. Ne hocalarımızdan ne meslektaşlarımızdan ne de öğrencilerden… Zaman zaman öğrencilerimin üstüne gittim, benim üstüme gelen de oldu ama çekilip gittiler. Yeni üniversiteler mantar gibi yayılıyor. Yaşananları da duyuyoruz. Yapılacak iş akademisyenlerin, özellikle kadın akademisyenlerin, bu alanda çalışma yapmasıdır” dedi.
Ardından akademide cinsiyet konusunun dillendirilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Gülriz Uygur, “Hukuk eğitimini etik temellerde nasıl gerçekleştiririz konusun temel meselemiz olmalı.Ceren damar olayı buna ihtiyacımız olduğunu büyük bir çıplaklıkla ortaya koydu. Bu konuda kendimizi sorumlu tutuyoruz. Kadın araştırmaları üniversitelerde buna çalışmalı” ifadelerinde bulundu.
Sözü devralan Araştırma Görevlisi Deniz Polat ise akademinin zamandan ve mekandan bağımsız olması nedeniyle kadın akademisyenlerin özel hayatlarının erkeklere göre daha fazla etkilenmesine değindi. Polat, “Kadın akademisyen bir konferansa gidecekse ve bir çocuk sahibiyse örneğin kime emanet edecek çocuğunu? Akademide cinsiyetçiliği sürdüren budur. Bilimsel çalışma yapmak tam da bu nedenlerle erkeklere verilmiş bir lüks olarak görülür” şeklinde konuştu.
Uzun yıllardır Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde, dokuz yıldır da öğrenci işlerinde çalışan Sakine Akay’ın gündeminde ise kampüsteki akademisyen ve personelin durumu vardı. Akay, Cebeci kampüsünde kreş bulunmamasından ve kadın idari personel atanmamış olmasından söz etti.
Erkek öğrenciler renkli kalem kullanmaktan çekiniyor
Öğrencileri temsilen konuşan dördüncü sınıf öğrencisi ve CTK (Ankara Üniversitesi Cinsel Taciz ve Cinsel Saldırıya Karşı Destek Birimi) temsilcisi Maviye Kaya, kadın ve erkek öğrencilerin cinsiyet temelli sıkıntılarını listeledi. Kaya, kadın öğrencilerin kadın olmaları nedeniyle, tek başına evine çıkamamak, ikili ilişkilerde her zaman dikkat etmek zorunda olmak, kadın yurtlarının erkek yurtlarına göre daha katı kurallara sahip olması konularında sıkıntı çektiğini söyledi. Hukuk öğrencisi kadınlara ise savcı olmamaları ya da ceza davalarına bakmamaları konusunda baskı uygulandığını ifade etti. Erkeklerin de ayrımcılığa uğradığının altını çizen Kaya, erkek öğrencilerin tacizci sanılmak korkusu yaşadığını, kibar ve kavga etmeyen erkek olmanın homoseksüellik olarak algılandığını, ders çalışırken renkli kalem ve postit kullanmanın, düzenli ders çalışmanın erkeklere yakıştırılmadığını sözlerine ekledi.
Panelin sonunda, salonda dinleyici olarak bulunan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serpil Sancar da panele katkıda bulundu. Sancar kısa konuşmasında, kampüsteki spor salonlarını neden çoğunlukla erkek öğrencilerin kullandığını sorguladı.
Soru cevap kısmının ardından son Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri bir kez daha sahneye çıkarken etkinlik müzik dinletisiyle son buldu.
Haberi Duyur
Kısa Adres: http://gorunum.tk/22097
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Ceren Damar’ın babası Murat Damar: Arsız güçlü olunca haklı suçlu olmuş
Bir cevap yazın