Faruk Bildirici: “Sözcüklerimiz başkalarının cebinde”
Deneyimli gazeteci Faruk Bildirici, Hacettepe Üniversitesi’nde gazeteciliği tartıştı. Bildirici, “Zor koşullarda gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. Sözcüklerimiz kimi zaman siyasetçilerin, kimi zaman iş adamlarının, kimi zaman ticaretle uğraşan başkalarının cebinde” dedi.
Bir dönem İLEF’te de ders veren, Hürriyet gazetesi okur temsilcisi Faruk Bildirici, Hacettepe Üniversitesi’ne konuk oldu. Bildirici, 24 Mart Cuma günü saat 14.00’de Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde düzenlenen etkinlikte gazetecilik alanında edindiği deneyimleri katılımcılarla paylaştı. Bildirici, gazeteci-iktidar ilişkilerini, gazeteciliğin bugününü ve Türkiye’de gazeteci olmayı tartıştı.
Bildirici: “15 Temmuz’dan sonra gazeteciler işsiz kaldı, gazeteler kapandı”
Türkiye’deki yönetimle gazetecilerin ilişkisine değinen Bildirici, siyasi iktidarın gazetecilikle ilgili, “benden olmayan bertaraf olur” anlayışını benimsediğinin altını çizdi. Türkiye’de iktidarın bazı medya kuruluşlarını yönetimine aldığını, bazılarını çeşitli argümanlarla dize getirdiğini söyleyen deneyimli gazeteci Bildirici, 15 Temmuz olaylarıyla ilgili şunları kaydetti:
“15 Temmuz’dan sonra epeyi gazeteci işsiz kaldı, epeyi televizyon, internet sitesi ve muhalif gazeteler kapandı. Bu noktada ne kadar gazetecilik yapılıyor, ne kadar siyasi iktidarın baskısı hissediliyor çok açık. Ama bundan sadece gazeteciliğin değil, demokrasinin de zarar gördüğünü düşünüyorum.”
Bildirici, gazeteciliği sınırlandıran unsurlardan birinin siyasi iktidar olduğuna inandığına söylerken, “Ama bir yandan da gazeteci olarak şu soruyu sormadan da edemiyorum: ‘Biz gazeteciler geçmişte siyasilerle bu kadar içli dışlı olmasaydık, siyasete müdahale etmeseydik bugün bu siyasi iktidar bize ne kadar karışırdı?’” dedi.
“Hatalar birileri eleştirdiği zaman düzeltilir”
Faruk Bildirici, muhalefet etmekle eleştirel olmak kavramının karıştırıldığının altını çizerken, gazetecilerin muhalif değil, eleştirel olmaları gerektiğini söyledi. Hayatın her alanında eleştirel olmanın önemini vurgulayan Bildirici, “Herkes hata yapar, hatadan bağımsız olan kimse yoktur. Siyasetçiler de hata yapar. Hatalar nasıl düzeltilir? Birileri eleştirdiği zaman. Ama şu anda yönetim eleştiriye tamamen kapalı” dedi. Gazetecinin sorgulayan biçimde soru sorduğunda iktidarın onda olduğunu belirten Bildirici, Türkiye’de politik alan başta olmak üzere birçok alanda sorgulayıcı, eleştirel soru sorma alışkanlığının ortadan kalktığını vurguladı.
Sözcüklerimiz kimin cebinde?
Söyleşinin ana başlığına atıfta bulunarak “Sözcüklerimiz kimin cebinde?” sorusuna yanıt arayan Bildirici, sözcüklerin sürekli başkalarının cebinde olduğunu, başkalarının harcadığı, işine geldiği zaman kullandığı metalar haline geldiğini söyledi. Bildirici, özgürlük alanının yasaklarla, davetli gezilerle sınırlandırıldığını belirterek, “Bu kadar zorlu koşullarda gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. Sözcüklerimiz kimi zaman siyasetçilerin, kimi zaman iş adamlarının, kimi zaman ticaretle uğraşan başkalarının cebinde. Bunlar bizim özgürlük alanımızı her gün sınırlandırıyorlar” diye konuştu.
Usta gazeteci Bildirici, toplumsal değerler ve gazeteciliği ele alarak, bir gazetecinin toplumdaki genel değerlere tamamen uymak zorunda olmadığını, hatta onları zorlayıp, geliştirmesi gerektiğini söyledi. Gazetecinin toplumdan kopmadan, onun birkaç adım önünde olması gerektiğini belirten Bildirici, toplumdaki genel ahlak değerlerinin, yargıların yok sayılamayacağının da altını çizdi.
“Mesleki dayanışma azaldı, kutuplaşma arttı”
Mesleki dayanışmanın azaldığını belirten Faruk Bildirici, bunun nedenlerinden birinin gazeteciliğin iç dayanışmasının kalmaması olduğunu söyledi. Bildirici, “Kutuplaşma bize de yansıdı. Eskiden bir gazetecinin başına bir şey geldiği zaman, ya da siyasetçi onu eleştirdiği zaman mutlaka bütün medya mensupları onu savunurdu. Şimdi öyle değil. Kutuplaşma oraya da yansımış vaziyette” dedi.
Gazetecilerin kapalı, kısa ve net sorular sormasının önemine değinen Bildirici, Turgut Özal’ın yaptığı bir basın toplantısına ait anısını ise şöyle anlattı: “Turgut Özal konuştu, ben kalktım dedim ki ‘Efendim, sizin Nakşibendi olduğunuz söyleniyor, doğru mu?’ Çok kızdı. Gazetecilik üzerine konuştu. Ama cevap vermedi bana. Ben yine ayağa kalktım, ‘Efendim soruma yanıt alamadım. Evet mi, hayır mı?’ dedim. Yine epeyi konuştu. Sözü bittikten sonra bir daha kalktım, ‘Hayır demediğinize göre yanıtınızı evet olarak kabul ediyorum’ dedim ve oturdum.”
Haberi Duyur
Kısa Adres: http://gorunum.tk/13957
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Faruk Bildirici: “Sözcüklerimiz başkalarının cebinde”
Bir cevap yazın