Gazetecilerin eylemine polis müdahalesi
Dündar ve Gül’ün tutuklanmasını protesto eden G-9 Gazeteci Örgütleri Platformu, Yüksel Caddesi’nde basın açıklaması yaptı. Açıklamanın ardından Cumhuriyet Gazetesi Ankara Büro’ya yürümek isteyen gruba polis müdahale etti.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanmasını protesto etmek için gazeteciler Yüksel Caddesi’nde basın açıklaması yaptı. Açıklamanın ardından Cumhuriyet Gazetesi Ankara Büro’ya yürümek isteyen gruba polis müdahale etti. G-9 Gazeteci Örgütleri Platformu’nun çağrısıyla saat 14.00’te Yüksel Caddesi’nde başlayan eylemde ilk konuşmayı Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Ahmet Abakay yaptı. İlk kez “doğru bir haberin yargıladığını” kaydeden Abakay, “Cumhurbaşkanı haberi doğruladı, ‘Silah gitse ne olur gitmese ne olur’ dedi. Cumhurbaşkanı bu haberin doğru olduğunu söylediğine göre, derhal davasını geri çekmelidir” şeklinde konuştu.
Doğan Tılıç: “Biz değil, özgürlüğün sesini kısmaya çalışanlar korksun”
Abakay’ın ardından söz alan G-9 Dönem Sözcüsü Doğan Tılıç, Dündar ve Gül’ün “özgür gazeteciliğin hava sahasında dolaştıkları için” hedef haline getirildiklerini belirterek şunları kaydetti: “Can’ın ve Erdem’in tutuklanıp Silivri’ye gönderilmesi aslında birkaç gün önce hava sahamızı ihlal etti diye bir Rus uçağının vurulmasının iç politikadaki izdüşümüdür. Can, Erdem ve gazeteciler, özgür gazeteciliğin hava sahasında dolaştıkları için açık hedef haline getirildiler. Bizler, meslektaşlarıyla dayanışma içinde olanlar şunu haykırmak istiyoruz: Gazeteciler ve özgür gazetecilik, çelik kanatlı bir uçak değildir, gazetecileri ve özgür gazeteciliği çelik kanatlı bir uçak gibi vurup da yere düşürecek bir füze henüz icat edilmedi. Can gibi, Erdem gibi daha önce Silivri’ye tıktıkları pek çok gazeteci gibi hepimizi tek tek Silivri’ye toplasalar da dehşetle açılmış gözleri, özgürlüğü halkın haber alma hakkıyla birlikte Silivri’den kanatlandırıp uçacağımıza tanıklık edecekler.
Ne Can ve Erdem Silivri’de yalnızlar, ne biz, sadece burada toplanan insanlar bu kadarız. İstanbul’da, Türkiye’nin başka yerlerinde, dünyanın pek çok kentinde bizimle birlikte haykıran meslektaşlarımız var. Biz değil, özgürlüğün sesini kısmaya çalışanlar korksun diyorum.”
Ziya Gül: “Olay hukuki değil, siyasidir”
Destek eylemine Erdem Gül’ün babası Ziya Gül de katıldı. Baba Gül, “Savaş politikalarının sonucu olarak birileri bir şeyleri halkın gözünden gizlemek istiyor. Özgür basının mensupları bu sırları açığa çıkarmak istemiştir. Birilerinin ayıbı görülmüştür. Can ve Erdem tutuklanmıştır; olay hukuki değil, siyasidir. Aydınlık Türkiye’ye ilişkin umutlarımız sürüyor ve bunu bütün kuşaklar olarak taşıyacağız” ifadelerini kullandı.
CHP’li Tezcan: “MİT Tırları devlet eliyle işlenen bir suçtur”
Eyleme katılanlar arasında yer alan Cumhuriyet Halk Partisi Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, Türkiye’nin özgürlük ve demokrasi hakkında yeni bir çıkış yapmak zorunda kaldığını dile getirdi. Tezcan şöyle devam etti: “Can Dündar, Erdem Gül ve diğer tutuklu gazeteciler iktidara teslim olmadıkları için, iktidarın toplumu teslim alma iradesine cesaretle karşı durdukları için, gazetecilik ve demokrasi namusunu savundukları için hiçbir hukukta yer almayan siyasi bir kararla tutuklanmışlardır. MİT tırlarında silah taşınmıştır, MİT tırlarında suç işlenmiştir. Suçlarla er geç hesaplaşacağız. Can’a ve Erdem’e cesaretleri nedeniyle sevgilerimizi gönderiyoruz.”
ÇGD Genel Sekreteri Gökhan Bulut, G-9 adına okuduğu basın açıklamasında, gazeteciliğin suç olmadığını, gazeteciler olarak susmayacaklarını belirtti. Basın açıklamasının tam metni:
Gazetecilik suç değildir!
Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şikâyeti üzerine, “terör örgütüne üyelik, askeri casusluk, gizli kalması gereken bilgileri açığa çıkarmak” gibi suçlamalarla tutuklandı. Dündar ve Gül tutuklanırken yaptıkları haberler dışında hiçbir delil gösterilemedi.
Suriye’deki teröristlere MİT’e ait tırlarla silah gönderildiğini belgeleriyle kanıtlayan haberler yapan, ardından bu işin örgütlü bir devlet organizasyonuna dönüştüğünü haberleştiren Dündar ve Gül, “gizli kalması gereken bilgileri açığa çıkarmak” ile suçlandı. Bunun anlamı, devletin savcısının, MİT tırlarıyla işlenen suçu itiraf etmesidir.
Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan haberler, Suriye halkının çektiği acıların yanı sıra Türkiye’nin içine atılmak istendiği ateş çemberini de göstermektedir.
AKP iktidarının Reyhanlı, Suruç ve Ankara’da yaşanan katliamların ardından koyduğu yayın yasakları, ve manipülasyon atakları, gerçek suçlunun kimliğini de açık etmektedir. Ve biliyoruz ki Reyhanlı, Suruç ve Ankara katliamları, AKP eliyle beslenen uluslararası İslamcı terör örgütlerinin saldırılarıdır.
AKP iktidarı, yıllardır bir yandan halkın haber ve bilgi alma kanallarını yok etmekte bir yandan da ülkeyi savaşa sürüklemektedir. Bu amaçla gazeteciler tehdit edilmiş, tutuklanmış, darp edilmiş, medya kuruluşlarına saldırılmış ve hatta bazı basın kuruluşlarına iktidar tarafından el konulmuştur.
Her dönemde olan basına yönelik baskılar, AKP döneminde daha da artmakla kalmamış, nitelik olarak da bir sıçrama yaşamıştır. Gazetecilere dönük her dönemde olan baskılara bu dönemde, doğrudan AKP tarafından kurulan ve el konan kuruluşlar eliyle oluşturulmuş bir manipülasyon ağı eklenmiştir. AKP, medyayı yalnızca kullanmakla kalmamış, bizatihi kendisi bir medya ağı kurmuştur.
Bu ağ, hızla içine sürüklendiğimiz savaşın, halka kabul ettirilmesi için çalışmaktadır.
Gazeteciler, hem halkın haber alma hakkının kullanıcısı hem de barışın savunucularıdır. Bugün, yaptıkları haberlerle barışa destek veren gazeteciler, savaşın aktörleri tarafından tutuklanmaktadır.
Can Dündar ve Erdem Gül, halka yalan söyleyen iktidarı afişe ettikleri için tutuklanmıştır. Dündar ve Gül, herkesin bildiğini gösterdiği için tutuklanmıştır. Arkadaşlarımızı tutuklayanlar bilmelidir ki, işledikleri suçlar herkes tarafından bilinmektedir. Meslektaşlarımızı tutuklayanlar bilmelidir ki, işledikleri suçlar, onlar örtmeye çalıştıkça açığa çıkacaktır. Arkadaşlarımızı tutuklayanlar bilmelidir ki halka karşı işlenmiş bu suçlar nedeniyle er ya da geç adalete hesap vereceklerdir.
İki şeyden korkuyorlar sevgili dostlar. Biri bilgi diğeri sokak.
Gazeteciler, halkın bilgilenmesini sağlayan haberleri yaptılar, yapıyorlar ve yapacaklar. Biz de gazetecilik mesleğini, gazetecileri ve halkın haber alma hakkını savunmak için sokağa çıkıyoruz.
Bizler, yalnızca Dündar ve Gül için değil aynı zamanda şu anda tutuklu bulunan 27 gazeteci için buradayız. Bizler yalnızca cezaevinde olan değil mesleklerini yapmalarına izin verilmeyen gazeteciler için buradayız. Bizler, yalnızca gazeteciler için değil, bütün bir demokratik ifade özgürlüğü alanı için buradayız. Şu anda burada olan ve olamayan herkes, gazetecilik mesleği ve barış için buradayız.
O nedenle bir kez daha vurguluyoruz ki
Gazetecilik suç değildir ve susmayacağız.
Polisten biber gazlı müdahale
Yüksel Caddesi’ndeki basın açıklamasının ardından topluluk, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Büro’ya destek ziyaretinde bulunmak için Çankaya Belediyesi önünde bekleyen otobüslere hareket etmek istedi. Atatürk Bulvarı’ndan belediye önüne yürümek istediklerini belirten topluluğun önü polis tarafından kesildi, topluluğun Karanfil Sokak’tan yürümesi istendi. CHP milletvekilleri ve G-9 temsilcileri çevik kuvvet amiriyle konuştukları sırada polis, Atatürk Bulvarı’ndan yürümek isteyenlere biber gazı ile müdahale etti. Polisin sıktığı göz yaşartıcı gazdan CHP’li vekiller, G-9 temsilcileri ve gazeteciler yoğun bir şekilde etkilenirken, gazeteciler polis müdahalesine tepki gösterdi.
Kısa süreli gerginliğin ardından topluluk, Karanfil Sokak’tan geçerek Çankaya Belediyesi önünde bekleyen araçlara bindi. Cumhuriyet Gazetesi Ankara Büro önüne ulaşan gazeteciler, orada da bir basın açıklaması yaptı. Abakay ve Tılıç’ın yaptığı açıklamalarda polis müdahalesi kınandı. CHP’li vekiller ve G-9 temsilcileri Cumhuriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Güray Öz’e geçmiş olsun dileklerini iletti.
İLEF öğrencileri de eylemdeydi
İLEF’li öğrenciler de Yüksel Caddesi’nde yapılan eyleme destek verdi. Saat 13.30’da Cebeci Kampüsü girişinde toplanan öğrenciler, “Sıkıysa bizi sansürle” yazılı pankartla Cebeci’den Yüksel’e yürüdü.
Haberi Duyur
Kısa Adres: http://gorunum.tk/9070
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Gazetecilerin eylemine polis müdahalesi
Bir cevap yazın