Gazetecilik meslek örgütleri Halk TV Ankara bürosu önünde: “Gazetecilik suç değildir”

Haber-Fotoğraf: Gökmen Mumcular, Ravza Demircan, Sarp Türkmen

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 27 Ocak günü “Turpun büyüğü” başlıklı basın toplantısında kamuoyuyla paylaştığı bilirkişi Satılmış Büyükcanayakın’la görüşmesini haberleştiren Halk TV yorumcusu Barış Pehlivan ve beraberinde spiker Seda Selek ve Sorumlu Müdürü Serhan Asker’in gözaltına alınması protesto edildi.  Basın Konseyi,  Çağdaş Gazeteciler Derneği, (ÇGD) Diplomasi Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) DİSK Basın-İş, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) bugün Halk TV Ankara bürosu önündeydi. Halk TV’ye destek ziyaretine meslek örgütü temsilcileri, Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Haydar Çakmak, RTÜK Üyesi Tuncay Keser ve pek çok gazeteci katıldı. Basın açıklamasında dün gözaltına gazetecilerin serbest bırakılma talebi belirtildi.

“Gazetecileri susturamazsınız”

Halk TV Ankara bürosu önünde yapılan basın açıklamasına 11 gazetecilik meslek örgütü imza attı. Açıklamayı TGS Ankara Şube Başkanı Sinan Tartanoğlu okudu. Tartanoğlu, “Basın özgürlüğü, yalnızca gazetecilerin hakkı değil, tüm halkın hakkıdır. Bu mücadele, sadece meslektaşlarımızı değil, hepimizi ilgilendiriyor. Meslektaşlarımızın gözaltına alınmasını kabul etmiyoruz, bir an önce serbest bırakılmalarını istiyoruz” ifadelerini kullandı. Açıklamada şunlara yer verildi:

“Uzunca bir süredir yargı organlarının bir baskı aracına dönüştürülerek basının sesinin kesilmeye çalışıldığını endişeyle takip ediyoruz. Sadece halkın haber alma hakkı elinden alınmıyor, düşünce ve ifade özgürlüğü de yok ediliyor. Bir basın toplantısını haber yapan gazetecilere soruşturma açılıyor, bu yetmezmiş gibi bir röportajı nedeniyle Barış Pehlivan, Serhan Asker ve Seda Selek için gözaltı kararları veriliyor. Sadece bir “haber” nedeniyle verilen bu kararlar, Türkiye’de Anayasal güvence altındaki basın özgürlüğünün ne denli tehdit altında olduğunun açık bir göstergesidir.

Üç gazetecinin aynı anda gözaltına alınması, sadece bir operasyon değil, bir baskı dalgasıdır. Bugün gazeteciler, mesleğimizin asli görevi olan sorgulamayı yaparken her an bir soruşturma ya da gözaltı tehdidiyle karşı karşıyalar. Sadece bu ay 14 gazeteci tutuklanmıştır. Bu, sadece basın için değil, bütün halk için bir tehdit ve faciadır. Bugün siyaset kurumu, iktidar ve ne yazık ki yargı kurumları basın ve ifade özgürlüğünün yanında yer almak yerine gazetecilere yönelik bir tehdit aracı, bir sindirme mekanizması olarak işlev görmektedir. Bir demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için gazetecilerin özgür olması gerekmektedir. Eğer gazeteciler kendi işlerini korkusuzca yapamazsa, bu, sadece onların değil, bütün halkın kaybı olur. Gazetecilik, halkın haber alma hakkının da savunulmasıdır. Bu yüzden, gazetecilere uygulanan baskılara karşı hep birlikte dur demek, basın özgürlüğünü savunmak hepimizin sorumluluğudur.

Türkiye’de basın özgürlüğü, her geçen gün biraz daha yok ediliyorsa, bu, bir halkın kendi haklarından ve özgürlüklerinden daha fazla kaybetmesidir. Her gözaltı, her susturulmuş ses, demokrasinin bir parçasının yok olması demektir. Basın özgürlüğü, yalnızca gazetecilerin hakkı değil, tüm halkın hakkıdır. Bu mücadele, sadece meslektaşlarımızı değil, hepimizi ilgilendiriyor. Meslektaşlarımızın gözaltına alınmasını kabul etmiyoruz, bir an önce serbest bırakılmalarını istiyoruz. Gazetecileri susturamazsınız, Gazetecilik suç değildir.”

TGS Ankara Şube Başkanı Sinan Tartanoğlu

Meslek örgütü temsilcileri: “Meslektaşlarımızın gözaltına alınması kabul edilemez”

Meslek örgütü temsilcileri basın açıklamasının ardından konuştu. ÇGD Genel Başkanı Kıvanç El sansür ve etki ajanlığı yasalarına değinerek, “Sadece röportaj yaptığı için ifadeye çağrılmadan yayına çıkmadan önce gözaltına alınır hale gelmiştir. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Bu saldırılara karşı bir arada olmalıyız, tüm toplumu haber alma hakkı için ses çıkarmaya davet ediyoruz” dedi.

ÇGD Genel Başkanı Kıvanç El

DİSK Basın-İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, “Burada yapılan gazetecilik, daha fazlası veya daha azı değil. Cezaevindeki meslektaşlarımız gazetecilik yaptığı için orada. Doğruları söylemek dünyanın hiçbir yerinde suç değil. Söyleyeceğimiz tek şey dayanışma, meslektaşlarımız zor durumdayken onların yanında olabilmek. Onları eleştirmenin zamanı değil, mesleğe sahip çıkmanın zamanı, saldırıya karşı önlem almamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

DİSK Basın-İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu

Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener ise “Meslektaşlarımızın kamuyu bilgilendirmek için elinden geleni ardına koymayacağına eminiz. Meslektaşlarımızın gözaltına alınması asla kabul edilemez. Bizler her zaman dayanışma içinde olacağız aynı dayanışmayı okurlardan, izleyicilerden de bekliyoruz. Onlar hayatlarının büyük bir kısmını adliye koridorlarında geçirmiş, pek çok kez cezaeviyle karşı karşıya kalmış insanlar. Onlar Türkiye toplumunun doğru bilgiyi, doğru haberi  alması için canla başla çalışan gazeteciler. Kamunun doğru bilgilendirilmesi için çalışan tüm gazeteciler, yaptıkları işten dolayı suçlanıyorsa bu sadece gazetecilerin başına gelmiş kötü bir şey değil, ülkenin demokrasisine vurulmuş bir darbedir” dedi.

Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener

Açıklamaya katılan gazeteciler ve meslek örgütü temsilcileri Halk TV bürosunu ziyaret etti.

Ne olmuştu?

27 Ocak sabahı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Turpun büyüğü heybede” sözlerine yanıt verdi. İBB Başkanı İmamoğlu, Esenyurt ve Beşiktaş belediyelerine yönelik operasyonlar da dahil yıllardır kendi aleyhlerine açılan tüm davalarda Satılmış Büyükcanayakın isimli aynı bilirkişinin görevlendirildiğini açıkladı. İmamoğlu toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu’nun basın toplantısının bitiminden dakikalar sonra hakkında soruşturma açtı. Yapılan açıklamada, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında bugün düzenlediği basın toplantısında Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen bir kısım soruşturmalar ile kamu davalarında görevli bilirkişilerden biri olan şahsı, soruşturma şüphelileri lehine sonuç doğuracak karar verilmesi amacıyla alenen hedef göstermek suretiyle, ayrıca bu amaçla ismini de açıklayarak yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs ettiği tespit edildiğinden Türk Ceza Kanunu’nun 277 ve 288’nci maddeleri uyarınca resen soruşturma başlatılmıştır” denildi. Bunun yanında İmamoğlu’nun açıkladığı bilirkişinin ismini yazan medya kuruluşlarına da soruşturma başlatıldığı öğrenildi.

Gazeteci Barış Pehlivan, İmamoğlu’nun iddialarındaki bilirkişi Satılmış Büyükcanayakın’la görüşerek Halk TV’de haberleştirdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Barış Pehlivan’a, Pehlivan’ın telefon görüşmesini aktardığı sıradaki haber sunucusu Seda Selek’e ve Halk TV’nin Sorumlu Müdürü Serhan Asker’e “Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması ve Bilirkişiyi Etkilemeye Teşebbüs” suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı. Pehlivan Halk TV’nin İstanbul’daki bürosunda, Selek İstanbul’da ve Asker Ankara’da 28 Ocak akşam saatlerinde gözaltına alındı. Bazı siyasi partiler ve çok sayıda yurttaş gözaltına alınan gazetecilere destek için Halk TV’nin İstanbul’daki bürosunun önüne geldi. Pehlivan’ın ifadesinde, “Yaptığının gazetecilik faaliyeti olduğunu, İmamoğlu tarafından bilirkişi ile ilgili iddialar ortaya atıldığını, bununla ilgili mikrofon uzatmaktan başka bir durumu olmadığını, bunun gazetecilik faaliyeti olduğunu”, Selek’in de “‘Bilirkişi’ haberinin haber sunarken yayınlandığını, bu haberin suç olmadığını, gazetecilik faaliyeti olduğunu” söylediği öğrenildi.