Kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyor

Türkiye’nin, İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni feshetmesi üzerine Danıştay’da açılan dava sürüyor. Danıştay 10. Dairesi’ndeki davanın bugün görülen üçüncü duruşması öncesinde çok sayıda kadın örgütü bir araya gelerek basın açılması yaptı.

Banu Tuna: “Bir erkek şiddeti haberi daha yapmamak için İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz”

Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şube Başkanı ve LGBTİ Komisyonu’ndan Banu Tuna TGS adına söz aldı. Tuna, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden geri çekilmesinden bu yana 500 kadının öldürüldüğünü söyleyerek “Bu yaşadığımız bir cins kırımıdır” dedi. Tuna, İstanbul sözleşmesinin kadınları, çocukları ve LGBT+ bireyleri şiddete karşı koruduğunun altını çizerek şunlara söyledi:

“Her gün tecavüze uğrayan, taciz edilen dövülen, öldürülen kız kardeşlerimizin haberini yapmak istemiyoruz. Genç meslektaşlarımıza kadına yönelik şiddet haberlerinin nasıl yapılması gerektiğini istemiyoruz. Bir erkek şiddeti haberi daha yapmamak için İstanbul sözleşmesinden vazgeçmiyoruz. Kadına yönelik şiddet haberleri bitene kadar da mücadelemiz sürecek”

Eşitlik İçin Kadın Platformu 

EŞİK: “Bu dava bizim için bir hayat memat meselesi”

İstanbul Sözleşmesinin iptali davasının takipçilerinden olan EŞİK Platformu yapılan basın açıklamasında İstanbul sözleşmesinin kadınlar ve LGBT+ bireyler için hayati bir öneme sahip olduğunun altını çizdi. Açıklamada İletişim Başkanlığı tarafından İstanbul sözleşmesinden çekilme gerekçesi olarak gösterilen “İstanbul sözleşmesinin Türkiye’nin toplumsal ve ailevi değerleriyle bağdaşmayan, eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından manüple edilmesi” açıklamasına da değinerek şöyle konuştu:

“Bu çekilme kararı ve böylesi bir gerekçe hukuki olarak da siyasi olarak da kabul edilemez. Bunları kabul etmek Avrupa insan hakları sözleşmesi, işkenceye karşı birleşmiş milletler sözleşmesi, kadına her türlü ayrımcılığı önleme sözleşmesi, çocuk hakları sedaf sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel insan haklarının tek kişinin keyfine terk edilmesi demektir. Danıştay’da açılmış olan 200’den fazla davanın takipçisiyiz. Çünkü bu dava bizim için bir hayat memat meselesi gerçek anlamda bir ölüm kalım sorunu”

Sera Kadıgil

Kadıgil: “Görülecek bir davamız var”

Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Sera Kadıgil de açıklamada söz aldı. Kadıgil, İstanbul Sözleşmesinin kanunsuz bir biçimde yürürlükten kalkmasını kabul etmeyeceklerini ifade ederek şunları söyledi:

“Milyonlarca kadının canını koruyan bir sözleşmeden bir gecede bir herifin lafıyla çıkabilirim sanan bir faşist karanlık tarafından yönetiliyoruz. Bugün bunun hesabını sormak için buradayız. Çünkü hukuka uygun bir karar olmadığını çok iyi biliyoruz, içerdeki hakimler çok iyi biliyor, bu kararı veren sözde cumhurbaşkanı çok iyi biliyor. Görülecek bir davamız içerde yapılacak bir hesabımız var bizim”

Umut Kuruç

Kuruç: “Yurttaşlıktan da özgürlükten de eşitlikten de İstanbul Sözleşmesinden de vazgeçmiyoruz!”

İKD Genel Sekreteri Umut Kuruç da, İstanbul Sözleşmesinin yurttaşlık hakkı olduğunu vurgulayarak “Yurttaşlıktan da özgürlükten de eşitlikten de İstanbul sözleşmesinden de ama en çok laiklikten vazgeçmiyoruz” dedi. Kuruç, kadın mücadelesinin İstanbul Sözleşmesinden imzanın bir gecede geri çekilmesiyle başlamadığını, kadın mücadelesinin yüzyıllardır sürdüğünü söyleyerek şunları söyledi:

“Bugün buradaki heyet ya karanlık bir ülke ya aydınlık bir ülke kararını vermiş olacak. Ya şeriata ya laikliğe kara vermiş olacak. Biz İlerici Kadınlar Derneği olarak laiklik mücadelemizi, eşitlik mücadelemizi ve bütün bunlarla birlikte İstanbul Sözleşmesini hayata geçtiği taktirde uygulanmasının da mücadelesini yürüteceğiz”

Kadına yönelik şiddetle ve aile içi şiddetle mücadele konusunda devletin yükümlülüklerini belirleyen Sözleşme’nin fesih kararına karşı açılan davanın duruşmaları 28 Nisan ve 7 Haziran’da görülmüştü.