1 Kasım 2024, Cuma - 08:53

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

Madunların Medyası Konferansı’nın ilk oturumu yapıldı

Tarih: 28 Mayıs 2015

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 151

Madunların Medyası Konferansı’nda açılış konuşmaları ve Güncel Sorunlar-1 panelinin ardından birinci oturum yapıldı.

Konferansın birinci oturumu saat 14.00 ‘te başladı ve ODTÜ Öğr. Üyesi Doç. Dr. Necmi Erdoğan başkanlığında yönetildi. Açılış konuşmasını yapan Erdoğan, madun ve maduniyet kavramlarının bir toplumsal sınıflar bağlamı dışında olmasının tartışmaya değer olduğunu kaydetti. Madun kavramının kullanılmasının özellikle de kültürel kimlikler ve toplumsal sınıfsal ilişkiler bazında önemli olduğunu söyleyen Erdoğan, “dışlanan ötekilerle” ilgili gönderilen tebliğlerin tartışmaya katkı sağlayacağını belirtti.

Burcu Şenel: “Çünkü yüzleşmek iyileşmektir”

Doç. Dr. Necmi Erdoğan’ın açılış konuşmasının ardından sözü alan Hacettepe Üniversitesi İletişim Bilimleri Bölümü doktora öğrencisi Burcu Şenel, “Türkiye’de Çerkes Medyasına Bakmak: Guşıps Dergisi Örneği” başlıklı bir sunum yaptı. Türkiye coğrafyasında yaklaşık 5 milyon Çerkesin yaşadığını belirten Şenel, Kürt nüfusunun ardından en büyük etnik azınlığı Çerkeslerin oluşturduğunu söyledi. Çerkes medyasının tarihi hakkında çok az çalışma olduğunu aktaran Şenel, 2004 yılından beri çıkan Jineps gazetesinin Çerkes medyasının düzenli ve sürekli çıkan yayın organı olduğunu söyledi. Sunumunun ana temasında Guşıps dergisinin varlığını, ”Guşıps dergisi sadece Çerkeslerin meselelerini gündeme taşımak derdinde değil, aynı zamanda Kürtler ya da Ermeniler gibi diğer etnik azınlıklarının da hak ve mücadelelerini gündeme taşıyor” şeklinde açıklayan Şenel, derginin isminin düşünmek anlamına geldiğini söyledi.

Derginin, Çerkes Diasporası içinde farkındalık oluşturmayı ve Türkiye entelijansiya gündemine Çerkeslerin sorunlarını da taşımayı hedeflediğini ifade eden Şenel, dergide diğer azınlık sorunlarına da değinildiğini kaydetti. Dergide Çerkeslerin kendilerine özeleştiri de yaptığını anlatan Şenel, Çerkeslerin anadillerini ve kültürlerini yaşatma konusunda çalışmalar yaptığını fakat bunların yetersiz kaldığını söyledi ve Çerkeslerin Kürt Hareketi’nden feyz alınabileceğinin farkında olduklarını söyledi.

“Çünkü yüzleşmek iyileşmektir” sözünü hatırlatan Şenel, derginin diğer bir amacının ise Çerkes kimliğinin politik zemine oturtulmaya çalışılması olduğunun altını çizdi.

Madunların Medyası birinci oturum (4)

Fotoğraf: Seyfettin Ersöz

Gülbin Kıranoğlu ile “Gayrimilli Basının Yeri” tartışıldı

Burcu Şenel’in sunumunun ardından “Basın-Yayın Tarihçiliğinde Çatlaklar: Gayrimilli Basının Yeri” başlıklı sunumuyla sözü alan Kocaeli Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Öğr. Gör. Gülbin Kıranoğlu, milli tarih yazımının dışında kalan kültürel üretimler ve bunun basın yayın organları açısından değerlendirmesi hakkında konuştu.

Osmanlı döneminden itibaren arka planda kalan basın organlarının konumlandırılışına değinen Kıranoğlu “Gayrimilli ve Türkçe-dışı olarak değerlendirilen Osmanlı Hristiyan ve Yahudi topluluklarının basılı kültürel üretiminin, basın tarihçiliğinde marjinalize edilmesinin basının geçmişini anlama açısından önemli sınırlılıklara neden olduğunun kabul edilmesi gerekir” şeklinde konuştu. Basın tarihçiliğinde yeni kavramsallaştırmalara ihtiyaç duyulduğuna dikkat çeken Kıranoğlu “Yayıncılığın ve basılı kültürün ortaya çıktığı ve gayrimüslimlerin öncü oldukları dönemin basın tarihçiliğinde, milli tarih yazımının dışlandığı söz konusudur” diye konuştu.

Madunların Medyası birinci oturum (5)Ercan Çağlayan

Fotoğraf: Seyfettin Ersöz

1923-1965 yılları arasında sadece iki Kürtçe kitap

Gülbin Kıranoğlu’nun ardından Muş Alparslan Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdüren yazar Ercan Çağlayan “Cumhuriyet ve Kürt Matbuatı (1925-1960)” başlıklı sunumunu yaptı.

Bir ulus devlet olarak kurulan Türkiye’nin, ülkedeki farklılıkları kendi bekası için bir tehlike olarak gördüğünü ve bu nedenle azınlıklıklara karşı yasakçı bir tutum gerçekleştirildiğini söyleyen Çağlayan, bu baskı ve yasakların Kürtler ve Kürtçenin payına düştüğünü belirtti. Kürt matbaasının oluşum sürecine, Kürt basının karşılaştığı sorunlar ve ürettikleri çözümlere değinen Çağlayan, 1925 Şeyh Said Ayaklanmasının ardından, Kürt basınına yönelik baskıların arttığını ve Kürtçe basılan kitapların toplatılıp yasaklandığını söyledi.

1931 tarihli Matbuat Kanunu’nun elli birinci maddesine dikkat çeken Çağlayan, “ Bu maddeyle yabancı bir memlekette çıkarılan bir gazete veya derginin Türkiye sokulması ve dağıtılmasının İcra Vekilleri Heyeti kararı ile men olunabileceği söz konusu. Kürtler, Kürtçe ve Kürdistan ile ilgili olarak yasaklanan eserlerin yasaklanma sebeplerine bakıldığında, eserlerinin tamamının zararlı, ‘Kürtçülük propagandası’ yapma ve ‘Türkiye aleyhine yazılar ihtiva’ etme nedenleriyle yasalandığı görülmektedir. Bu bağlamda yasaklanan eserlerin İstanbul, Şam, Halep, Bağdat, Süleymaniye, Londra, Philadelphia gibi şehirlerde basıldığı görülmektedir. Bu mütevazi örnek, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Kürt matbuatının maruz kaldığı durumu özetle ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.

Mustafa Kemal Atatürk döneminde 7, İsmet İnönü döneminde 15 ve Adnan Menderes döneminde ise 17 yayının yasaklandığı bilgisini veren Çağlayan, 1923-1965 yılları arasında sadece iki Kürtçe kitap basıldığını da belirtti. Sunumunun sonunda kanunlarla yasaklanan yayınlardan derme örnekler gösteren Çağlayan; Howar, Rohani dergilerinin Cumhuriyet’in ilk yıllarında önemli Kürt dergileri olduğunu dile getirdi.

Konuşmacılara yöneltilen soruların ardından birinci oturum son buldu.

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/6983
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Madunların Medyası Konferansı’nın ilk oturumu yapıldı

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde Ankara’daydı

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nü Ankara’da çeşitli etkinliklerle kutladı. Anıtkabir’i ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Başkent Kalkınma Projesi’ni ziyaret eden çiftçiler, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapılan forumda kürsüden seslendi: “Çiftçi doğduk, çiftçi öleceğiz.”

Kapat