Medyanın Savaşına Karşı Barışın Haberi paneli düzenledi

Prof. Dr. Ülkü Doğanay’ın verdiği Ayrımcılığa Karşı Dersler’de bu hafta  “Medyanın Savaşına Karşı Barışın Haberi: Barış Gazeteciliği Medyanın Nefret Söylemine Karşı Bir Alternatif Oluşturabilir Mi?”  başlıklı bir panel düzenlendi. Dün 13.30’da ATK Sanatevi’nde, Aheinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye temsilciliğinin katkılarıyla düzenlenen panelin moderatörlüğünü Prof. Dr. Ülkü Doğanay yaptı. Panele  Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş, Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İncilay Cangöz  katıldı.

Fotoğraf: Merve Güleç

Sevda Alankuş: “İnsan olarak barış istemelisiniz.”

Prof. Dr. Sevda Alankuş, barışla ilgili konuşmanın giderek tehlikeli hale geldiği söyledi ve barış gazeteciliğine neden ihtiyaç duyulduğu sorusunu “Hangi mesleği yaparsanız yapın, insan olarak barışı istemelisiniz. Gazeteciyseniz özellikle barışı istemelisiniz” diyerek yanıtladı. Alankuş, bir olayın haber değeri taşıması için dramatize edecek etkenlerin bulunması, çatışma ve gerilim olması gerektiği düşüncesinin insanlarda barışın haber olamayacağı algısını yarattığını söyledi. Alankuş, haber dilinin eril bir dil olduğunu ve bir tecavüz haberi yazılırken rapor için başvurulan yetkilinin cinsiyetinin haberi etkilediğini belirtti.

Fotoğraf: Hatice Özkartal

Ülkü Doğanay: “Barış için gözümüzün önündeki tek imge bir güvercin”

Prof. Dr. Ülkü Doğanay, barış gazeteciliğinin nasıl yapıldığının bilinmediğini söyledi ve “Barış için gözümüzün önündeki tek imge bir güvercin” dedi. Doğanay, kadınların haberlerde çoğunlukla öldürüldüklerinde yer aldıklarını vurguladı. Konuşmasında Suriyeli mülteciler sorununa da değinen Doğanay, mültecilerin yaşadıkları hak ihlallerine karşı hak talep ettiklerinde isyankarlıkla suçlandıklarını anlattı.

Fotoğraf: Merve Güleç

Cangöz: “Barış gazeteciliğini feminist harekete benzetiyorum”

Doç. Dr. İncilay Cangöz da konuşmasında “Barış gazeteciliğini feminist hareketine benzetiyorum, hem aktivist bir boyutu var hem de akademik, kavramsal bir yönü var” dedi. Türkiye’deki barış gazeteciliğine örnek olarak Diyarbakır’a giden bir grup gazetecinin çalışmalarından bahseden Cangöz, Güneydoğudaki Kürt gazetecilerin, bölgede yaşananları hayatları pahasına anlattıklarını ancak ana akım medyada bu olayların iktidar diliyle aktarıldığını vurguladı. Cangöz, mevcut habercilik ilkelerinin sorunlu olduğunu, bunun değişip dönüşmesi gerektiğini ve barış gazeteciliğinin ana akım içerisinde de yapılabileceğini dile getirdi.