16 Temmuz 2023, Pazar - 05:23

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

Suruç’un tanıkları anlatıyor – 2

Tarih: 05 Ağustos 2015

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 186

Suruç’un tanıkları Murat Erişmiş ve Çiydem Dağdeviren Suruç’a yolculuklarını, Suruç’taki ilk izlenimlerini, patlama anı ve sonrasını GÖRÜNÜM’e anlattı.

Kobani’ye yardım götürmek amacıyla Suruç’ta bir araya gelen 300 kişi, 20 Temmuz Pazartesi günü terör örgütü IŞİD (DAEŞ) tarafından düzenlenen canlı bomba saldırısına uğramış ve patlamadan yaralı olarak kurtulan Vatan Budak’ın da dün hayatını kaybetmesiyle toplam 32 kişi yaşamını yitirmişti. Onlarca kişinin de yaralandığı saldırı sırasında GÖRÜNÜM Gazetesi İstihbarat Şefi Murat Erişmiş ile GÖRÜNÜM’ün eski muhabirleri Çiydem Dağdeviren ve Fatma Edemen de Suruç’taydı. Erişmiş ve Dağdeviren patlama anında Amara Kültür Merkezi’ne yaklaşık 100 metre uzakta, Edemen ise Kültür Merkezi’nin içindeydi. Saldırıda Fatma Edemen hafif yaralandı.

Saldırıdan yaklaşık bir saat önce Murat Erişmiş tarafından çekilen görüntüler, patlama öncesine ait tek kayıttı ve 23 Temmuz günü neredeyse tüm ulusal basının internet sitelerinde ve bazı ana haber bültenlerinde geniş yer buldu.

Erişmiş ve Dağdeviren Suruç’a yolculuklarını, Suruç’taki ilk izlenimlerini, patlama anı ve sonrasını GÖRÜNÜM’e anlattı.

Geçişinize izin veriliyor muydu?

Eğer yetkililer izin vermezse herhangi bir şekilde geçilmeyecek, Suruç’ta kalınacaktı

MURAT: Evet biraz bekletiliyorduk.

ÇİYDEM: Cevabın gelmesini bekliyorduk oradan.

MURAT: Heyette bize öyle dedi. Bize de geçerken zorluk çıkarttılar geçişimizi bir saat, iki saat engellediler ama geçilebilir dediler. Öncelik, her anlamda yasal yollarla her şekilde geçeceğiz dediler arkadaşlar. Çünkü dediğim gibi bütün prosedür yasal olarak hareket ediyordu. Yetkililerle sürekli temas halindeydi Kobani’deki kanton yetkilileriyle de sürekli temastaydık. Biz olumsuz durum olursa gelmeyeceğiz ya da onlar bize sizi alamayız diye sürekli bilgi aktarımı da vardı. Her şey yasal bir zeminde ilerliyordu. Geçemesek de herhangi bir şekilde Kobani’ye gidilmeyecekti. Eğer yetkililer izin vermezse herhangi bir şekilde geçilmeyecek, Suruç’ta kalınacaktı. Bu da zaten hem bizden sorumlu arkadaşların hem de heyetteki arkadaşların tek istediği şey buydu zaten. Yasal yollarla geçiş yapmak.

 

Suruç’ta güvenlik tedbirleri nasıldı?

“Orada polis kamerası yokmuş mesela”

“Kültür Merkezinin etrafında herhangi bir güvenlik önlemi falan yoktu”

“Didik didik arandık. Üç kamerayla her şeyi çektiler. Ama Kültür Merkezinin önünde açıklama yapacaksın, polis olmayacak!

MURAT: Giriş yaparken hiçbir şekilde güvenlik önlemleriyle karşılaşmadık. Hatta basın açıklamasında genellikle bütün arkadaşlar Ankara’dan bölgelerden katılan arkadaşların hepsi biliyordu. Basın açıklaması yapıldığı zaman bir polis ordusu genelde bizi karşılar niye geldiniz, niçin geldiniz sürekli hepsinin görüntüsünü teker teker alırdı.

ÇİYDEM: Bizi teşhir etmek için en azından Ankara’daki bütün eylemlerde polis gelip görüntülerimizi alırdı. Ama Kültür Merkezi içerisinde basın açıklaması yapılırken kimseyi çekmemişler. Orada polis kamerası yokmuş mesela. Biz içeride değildik patlama sırasında ama içeride olan arkadaşlarımızın hiçbiri polis kamerasının olmadığını söyledi.

MURAT: Etrafta ve almış olduğum görüntülerde de yok. Etrafta da polis, zaten hemen ilerisinde polis merkezi var. Amara Kültür Merkezinin orada da patlama yaşanmadan önce de herhangi bir şey yok.

Fazla değil tahminim 20-40 metre ilerisinde belki daha az da olabilir. Tam kestiremedim.

Sadece, araç vardı ama etrafta hiç polis yoktu. Çünkü biz patlama yaşanmadan önce biz dışarıya çıktık şapka almak için dışarı çıktığımızda

ÇİYDEM: Şehir merkezi var ileride biz geri dönerken patlama oldu. Şehir merkezinin orada TOMA ve polisler vardı. O da karakolu koruyordu.

MURAT: Kültür Merkezinin etrafında herhangi bir güvenlik önlemi falan yoktu.

Yani şunları gördüm. Polis resmen bir zafer kazanırsın ve onun mutluluğunu yüzünde hissedersin her ne kadar halay çekmesen de bir şeyler yapmasan da bunu fark edersin. Bunu da içeriye girerken özellikle cenazeler kaldırılırken yine polisin yüzünde bunu gördüm. Buna birebir de tanık oldum. İçeri deki bütün arkadaşlarla bütün kameramanlar da buna tanıktır. Polisler gayet gülüyorlardı, evet normal gülebilirsin ama karşında paramparça olmuş 31 tane cenaze var. Bunların 7 tanesi tamamen etrafa dağılmış ve sen hala gülüyorsun. Ve dediğim gibi ilk anda duyduğum söz özellikle akrebin üzerinde polisin söylediği “patladılar geri dönün” söylemi hâlâ kulağımda. Bunlar gerçekten incelenmesi gereken şeyler. Yani düşünün biz Suruç’a girerken poliste yaklaşık 3 kamera vardı ve didik didik arandık. Üç kamerayla her şeyi çektiler. Ama Kültür Merkezinin önünde açıklama yapacaksın, polis olmayacak! Bir de bize arama noktasında şöyle dediler “illegal flamalarınız varsa bize verin yoksa her şeyi didik didik arayacağız.”

ÇİYDEM: Biz orada gülerek tepki vermiştik “illegal flama ne oluyor” diye.

MURAT: Ve Amara Kültür Merkezi’ne girdiğimizde, herhangi bir güvenlik önlemi yoktu. Güvenlik açısından hiçbir şey yoktu.

Suruç’a girerken arama yapıldığı sırada polisin tutumu nasıldı?

MURAT: Bizden fazlalardı. 100 kişiyi geçiyordu, 12 polis aracı vardı. 2 minibüs, 3-4 zırhlı araç, 2 TOMA, 2 akrep ve 3 sivil araç vardı. Hepsi de bizim için gelmişti. Etrafımızı hilal gibi oluşturdular. Sayıları 100’den fazlaydı, 2 şerit şeklinde sıralanmışlardı. Sivil polisler ve çevik kuvvetler hazırdı. Hepsinin elinde gaz tüfekleri, plastik mermi silahı dahi hazırda bulunuyordu. Biz otobüsten iner inmez etrafı tuttular. Herhangi bir şey yapacağız diye, bu kadar araç bizim için gelmişti. Bizden önceki hiçbir aracı aramamışlar. Suruç’a gelen bütün otobüslerde öğrenci sayısı 50’i ya da 60’ı bulmazdı. Ama orada bir polis ordusu vardı. TOMA’lar, sağlı sollu bekletilmişti, akrepler ve sivil araçlar orada hazırdı. Her an bir müdahale etmelerine karşı, kalkanlar giyilmişti ve çoğu polisin kafasında gaz maskesi takılı haldeydi. Arama noktasında görüntü çekemedim çünkü elimden kamerayı alırlar endişesiyle çıkaramadım. En küçük bir hareketimiz de bile “ne yapıyorsun lan” şeklinde tepki alıyorduk. Üç farklı polis kimliğimi istedi, benden uzakta olan kişiye kimliğimi vermeye çalışırken, yakındaki polis “kimliğini ver lan” diye bağırmaya başladı. Vermeseydim kimliğimi büyük ihtimal tartaklardı polis.

Ve Amara Kültür Merkezi’ne girdiğimizde, herhangi bir güvenlik önlemi yoktu. Güvenlik açısından hiçbir şey yoktu.

Direk zaten potansiyel suçluymuşuz gibi hareket edildi. Bizleri hizaya soktular, herkes kendi eşya ve çantalarını çıkartsınlar dediler. Maske ve eldiven taktılar, didik didik aramaya başladılar. Çantaları ve eşyaları biz çıkartıp yerlere döktük. “Sıraya geçin, bunu aradınız mı şunu aradınız mı” tarzında söylemleri sürekli tekrar ediyordu.

Hepimizi, uzun uzun ve teker teker aradılar.30 kişi ve çantaları teker teker aradılar, otobüsün içine girdiler ve ne varsa dolaplardan koltuk altlarına kadar didik didik arandı. Otobüsün içine kamerayla 6 polis girdi arama yapmak için. Hepsini kayıt altına aldılar. Otobüsteki arama bittikten sonra bizleri kadınlar ve erkekler olarak ayırıp aradılar. Bagaj ve poşetleri de aradılar. Birde flamalar vardı. SGDF’nin birçok flaması vardı. Biz daha önceden bandajlayıp paketlemiştik. Bütün flamaları açtılar, baktılar. Che’nin flaması vardı onu kayıt altına aldılar. Hepsini yere serip kontrol ettiler. Daha sonra bizi bıraktılar.

 

Siz gitmeden önce özellikle sosyal medyada bazı tehditlerin olduğu biliniyordu. Siz neler düşünüyordunuz bunlarla ilgili?

“Suruç’ta Amara Kültür Merkezi’nde sadece iki düşünce vardı. Bir an önce izin almak ve Kobani’ye geçmek”

“En fazla Kobani’ye geçerken bir saldırı olur ya da Suruç’a girmemiz engellenir diye düşünüyordum. Ama bunların hiç biri olmadı”

MURAT: İki toplantıda dile getirildi. Ankara’daki toplantılarına da katıldım. Tek ihtimal verdiler bize; sivil polislerin araya girebileceğine ve hem Kobani’ye hem de Suruç’ta merkez de bizimle olacaklarını söylediler. Bizim gibi giyinecek, bizim gibi olacaklarını söylediler. Onun dışında Suruç’ta Amara Kültür Merkezi’nde sadece iki düşünce vardı. Bir an önce izin almak ve Kobani’ye geçmek.

ÇİYDEM: Ben fiili olarak bir şey yapacaklarını düşünmemiştim. Sonuçta Gezi ve diğer toplumsal eylemler de de birçok kez tehdit aldık, hakaretlere uğradık ama bu kadar ciddi bir patlamaya yol açılacağını tahmin etmemiştim. En fazla Kobani’ye geçerken bir saldırı olur ya da Suruç’a girmemiz engellenir diye düşünüyordum. Ama bunların hiç biri olmadı.

 

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/7369
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Suruç’un tanıkları anlatıyor – 2

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yılın Basın Fotoğrafları 2023 ödülleri sahiplerini buldu

Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) Yılın Basın Fotoğrafları 2023 ödülleri, törenle sahiplerine verildi. İLEF mezunu Uğur Yıldırım bu yıl dört kategoride aldığı beş ödülle en çok sayıda ödüle layık görülen gazeteci oldu. Bu yılki "Yaşam Boyu Onur Ödülü" de deneyimli gazeteci Coşkun Aral’a verildi. Yıldırım ve Coşkun, düşüncelerini Görünüm'le paylaştı.

Kapat