Temel eczacılık yasası değiştirildi: Eczacının istihdamı eczacıya bırakıldı
Bu yıl uygulanacak olan 6308 sayılı yasa, “ yeni eczane açmayın, mezunları da eczacılar istihdam etsin” diyor.
Yeni düzenlemeyi GÖRÜNÜM’e değerlendiren 11. Bölge Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı Eczacı Ferat Değer, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı ve Dekanlar Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gülbin Özçelikay ve İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, yardımcı eczacılığın mesleki bir yıkıma yol açacağı ve uygulanamaz olduğu konusunda görüş birliğine vardı.
İlaç krizi sebebiyle zor günler geçiren eczacılık mesleğine bir darbe de 6308 sayılı yasa ile geldi. Eczane açılmasını sınırlayan ve yardımcı eczacılık uygulamasını getiren yasa, bu yıl sonuçlarını göstermeye başlayacak. Kamuoyunda ’’Eczane Sınırlama Yasası’’ olarak bilinen yasa 30 Mayıs 2012 de yayımlanıp yürürlüğe girmişti. Bu tarihte eczacılık fakültesi kazanmış olan öğrenciler 5 yıl süren eğitimlerinin ardından bu yıl mezun olacaklar. İlgili yasaya göre mezunlar, artık diledikleri yerde eczane açamayacakları gibi (yasayla birlikte her 3 bin 500 kişiye 1 eczane düşecek şekilde eczane açılabilecek) 1 yıl boyunca bir eczacının yanında çalışmak zorundalar. Yasa, mezunlar açısından serbest eczacılık yapabilmek için konulmuş bir ön çalışma zorunluluğu, eczacılara ise bu zorunluluğun maddi anlamda karşılama zorunluluğu getirdi.
Yasaya göre, mezun öğrenciler kura yöntemi ile yardımcı eczacılık yapacağı eczanelere gidecekler. Kuranın nasıl yapılacağına dair tartışmalar sürerken, öğrencilerin gidecekleri yerleri kendi imkanları ile bulmaları gerektiği de konuşuluyor. Yardımcı eczacının sigorta ve asgari ücretin 1.5 katı olarak ödenecek maaşını karşılayacak eczaneler ise artan döviz kuru sebebiyle bunu karşılayamayacaklarını belirtiyorlar.Yasada anlaşmalı ilişkiler kurulmasını engelleyen bir madde bulunmasına karşılık, uygulamada maddi giderlerin yardımcı eczacılığa başvuran öğrenciler tarafından karşılandığı sonuçlar da mevcut. Yasanın uygulanmasında bir diğer zorluk ise yasanın uygulanıp uygulanmadığını denetleyecek kurumlardan birisinin Eczacılar Odası olması. Oda yetkilileri, maddi külfeti karşılayamayan eczacıya ceza yazmanın, oda içinde yapılacak seçimlerin demokratikliğine engel olacağı öngörüsünde.
Yardımcı Eczacılık’ı eczacılara sorduk:
2012 yılında alınan 6308 sayılı yardımcı eczacılık kanunu ilk kez bu sene uygulanmaya başlanacak, bunu halk sağlığı açısından nasıl bir gelişme olarak değerlendiriyorsunuz?
Yardımcı eczacı: İlk kurbanlardan biriyim. Denilene göre 1985’ten beri altyapısı hazırlanan bir düzenleme ama eksiklikleri var. İş güvencesi yok bu da meslek örgütlerine karşı güvenimizi zedeliyor. Yaptırım olmadığı için yardımcı çalıştırmak istemiyor eczacı. Ücretler kağıt üzerindeki gibi işlemiyor. KOSGEB de desteği çekti. Eczaneler için sadece bir külfet artık.
Eczacı A: Projenin hem avantajları hem de dezavantajları var. Avantajı şu; kişilerin mezun olur olmaz ilaç bilgisine tamamen sahip olmadan eczane açması bir dezavantaj. Devlet bu noktada eczacının yanında durursa eczacılar da yardımcı eczacı çalıştırmayı elbette ister. Eczacılıkla bilgi biriminin çok iyi olması gerekiyor, yaptığımız ciddi bir iş, tedavi ediyoruz bu yüzden de eczacının uzun bir staj döneminden geçmesi önemli. Devlet herhangi bir destek sunmadıkça, eczacılıktan mezun olanlar hızla başka sektörlere kaymaya başlayacak. Serbest eczacılık yerine ilaç mümessilliğine, kurum eczacılığına, ilaç firmalarına bir yönelim olacak. Muhtemelen bu öğrenciler eczane açmak istemeyecekler.
Eczacı B: Yardımcı eczacılar da meslektaşımız, bu yüzden halk sağlığına olumlu etkileri olacağını düşünüyorum. Yardımcı eczacılar eczane içinde eczacı teknisyeninin görevini alacaklar. Ayrıca yardımcı eczacılara verilecek ücreti de biz karşılayacağımız için, bize bir külfet yüklenecek.
Eczacı C: Projenin eczacıya maddi külfet getireceğini düşünüyorum ve gereksiz buluyorum. Eczacılık fakülteleri benim okuduğum yıllarda 4 yıllıktı, öğrencilere tecrübe kazandırmak adına eğitimi 5 seneye çıkartıp staj eklediler. Zaten 3 ayda eczane pratiği öğretiliyor. Her yere eczacılık fakültesi açılıyor ama bu insanlara eczane açtırtılmıyor. İnsani şartlarda yaşamak pahalılaşırken benim sattığım malın fiyatı düşürülüyor. İlaç bir keyif ürünü değildir, kimse zorunlu kalmadığı müddetçe ilaç almaz. Buna ulaşım engellenmemeli, ilaçta, sağlıkta tasarruf olmaz. Zaten aslında devlet vatandaşlarına sağlık hizmetlerini ücretsiz vermeli. Avrupa ülkelerindeki hizmet gibi olmalı, kimse “Ben bu ilaca nasıl ulaşacağım, bu ilacı nasıl alçağım?” diye dert edinmemeli.
Eczacılık fakülteleri, Yardımcı Eczacılık uygulamasını tartışıyor
Türk Eczacıları Birliği yasayı onaylasa da eczacılık odaları, eczacılar, eczacılık fakültesi öğrencileri ve eğitimciler yasanın meslek için bir yıkıma yol açacağını vurguluyor. Eczanelerde “hizmet akdiyle çalıştırılacak eczacılar” için yasadan önce de bir engel olmadığı biliniyor. Eczacılık fakültesi mezunları zaten staj yaptıkları için uygulamayı bir staj olarak değerlendirmenin de yanlış olduğunu söylüyorlar. Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin, 10 Aralık’ta Yeni Yasa ve Yönetmeliklerle İlaç ve Eczacılık başlığıyla yaptığı etkinliğe, 11. Bölge Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı Eczacı Ferat Değer konuk oldu. Yasanın maddelerini öğrenci ve hocalarla paylaşan Değer, GÖRÜNÜM’ün sorusu üzerine, sorunun etkinliğin amacına ulaşmasını sağlayan bir yönlendirme yaptığını söyleyip teşekkür ederek soruyu şöyle cevapladı:
Yardımcı eczacılık, bir istihdam projesi mi yoksa eğitim projesi mi? İstihdam projesi ise kamu kurumları tarafından değil de serbest eczaneciler üzerinden yapılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Eğitim projesiyse fakülteler ve TEB bu projenin neresinde tutuluyor?
Ferat Değer: Aslında bizler de bu soruyu soruyoruz; nedir bu, niye yapıldı? 2012 yılında yasamıza girdi, girmeden önce hiç kimse bize bu konu hakkında hiçbir soru sormadı. Biz de odalar olarak bir görüş bildirmedik. Akademisyenlerimizin görüşü alınarak yapılan bir yasa maddesi bu. Sadece bu madde yardımcı eczacılıkla ilgili bir madde değil, eczane açma kapama, nüfus kriterleri ile ilgili bir madde. Hiçbir eczacılık fakültesinin mezunu eczane açmayı hak etmiyor değil. Bunu bu hale getirenler de bence bugün rahatsızlar. TEB, kendi kafasından “Hadi kalkın şunu yapalım” demez. Görüşerek, tartışarak, konuşarak bunlar yapılır. Tabii şahsi fikrimi sorarsanız başka konuşurum size, ama kurumsal fikrimiz farklı.
“İşsiz eczacılar ordusuyla karşı karşıya kalmayı bizde istemiyoruz.”
İlgili yasanın pratik sonuçlarına dair karşılaştığı problemleri bir eczacı olarak paylaşan Değer, şunları söyledi:
“Bu kanun çıktıktan sonra ben üniversite mezunu bir eczacıyı getirip, eczanede çalıştırmanın ona da bana da zul olduğunu düşünüyorum. Ben eczacıma ne iş yaptıracağım? Dolapları mı temizleteceğim, reçeteyi mi gir diyeceğim? Bu maddeyi konuştuğumuz zaman, büyüklerimiz bizlere bunun istihdam sorunu olduğunu söylüyor. Çünkü bundan sonraki süreçte eczacılık fakültesi sayısı 44’e çıktı. Her fakülte şu an mezun vermiyor, daha açılmayan fakülteler var. Yasal olarak fakülte olmaya hak kazanmış, ama hala öğrenci almayan fakülteler var. Mezunların sayısı birkaç yıl sonra 3 bin ,4 bini bulacak. Böyle bir süreç yaşandığında işsiz eczacılar ordusuyla karşı karşıya kalmayı biz de istemiyoruz.”
“Eczacılar kendi meslektaşlarıyla da karşı karşıya bırakıldılar.”
Yetkililerin sorumluluk almaktan kaçtığını belirten Değer, konuşmasını şu sözlerle noktaladı:
“Bu konu ilk gündeme geldiğinde aslında Doğuda eczane açılmak istendi. Doğuda eczane sayısı az nüfus çok; Batıda eczane sayısı çok nüfus az. Eczanelerin bütün ülkeye eşit bir şekilde dağılımını esas alan bir yasa. Yasa yürürlüğe girdiğinde hastaneler de baz alındı. Sadece serbest eczaneler değil, eczacıların hastanede çalışma durumları da vardı. Ama bununla ilgili yasal bir düzenleme yok.Sağlık Bakanlığı, eczacılardan sorumlu Çalışma Bakanlığı, hiçbir bakanlık bununla ilgili bir adım atmış değil. Hastanelere eczacı alımında birçok yasal zorunluluklar da üstüne gelecek. Kamu bundan kaçıyor. Bu konu aslında kamunun sorunu ama eczacıların sırtına bindirdiler, şu an eczacılar meslektaşlarıyla karşı karşıya bırakıldı.”
Etkinlikte söz alan bir akademisyen ise ilgili yasanın fakültelerdeki karşılığına dair şunları söyledi:
“Genç meslektaşımızın çok haklı olarak sorduğu bir soru bu. Hepimizin aklında olan bir soru bu. Ben özellikle kendi şahsım adına söyleyeyim. TEB Başkanına da söylemiş olduğum için rahatlıkla söylüyorum, bunu yapmamaları gerektiği konusunda özellikle uyardık. Bir kere diploma veren bir kuruluşun diplomasının geçerliliğinin böyle bir zorunluluğa bağlamış olmak, eğitim adı altında yapıyorsanız, verilen eğitimin yetersizliğini kabul ediyor olmak demektir.”
Doktora öğrencisi eczacı: Eğitim olarak gereksiz bir uygulama. Akredite olan eğitim kurumları dururken öğrencilerin eğitimi için serbest eczaneler seçilmemeli. Etik dışı uygulamalar çıkabilir buradan. Bu düzenlemeyi sektör kendi iç dinamikleriyle yapmalıydı. Aslında yardımcı eczacılığın bazı iyi yönleri de var. Açma imkanı bulanlara güvence sağlıyor. Eski eczanelerin yanında yeniler olacak ama şu dönemde açılan eczanelerin yanında daha yenileri olmayacak. Puantaj sistemi burada önemli. Eskilerin dükkanlarını kapatsa bile yeniden açması daha kolay olacak. Şöyle bir risk var. Yanında yetiştirdiğin biri senin müşterilerini alabilir yanında dükkan açıp. Müşteri portföyünü biliyor sonuçta.
Eczacılık öğrencileri uygulamadan umutsuz: Dayısı olanlar
bir yerlere gelecek
Gazi Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi’nden yasanın uygulanacağı öğrencilerle konuştuk. İsimlerinin konuyla ilgili bir haberde yer almasının, Yardımcı Eczacılık atamaları açısından kendilerini eleyecek bir sebep olabileceğini söyleyen öğrenciler isimlerini vermek istemedi.
Eczacıları ilgilendiren bir yasa yürürlüğe girdi ve ilk uygulanan öğrenciler de sizler olacaksınız, bundan en çok etkilenen sizler olacaksınız. Bu konuya ilişkin neler düşünüyorsunuz?
Öğrenci A: Yardımcı eczacılığın bir uygulanabilirliği yok bizim açımızdan. Çünkü ciro uygulaması getirildi yardımcı eczacılık yapmak için. Eczane sayısımezun sayısını karşılamadığı için çoğu kişi açıkta kalacak.TEB Başkanı kaliteyi artırmak için yardımcı eczacılığı getirdiğini söylüyor. Kalite artacaksa, yardımcı eczacı olmayan eczanelerde o zaman kalite yok mu diyeceğiz. Bu yüzden gereksiz bir uygulama.
Öğrenci B: Zaten 5 yıl zorlu bir eğitim alıyoruz, artı 1 yıl daha kayıp gibi geliyor, ben istemiyorum. Çünkü yeteri kadar staj yapıyoruz.
Öğrenci C: Biz zaten çoğu fakülteden daha çok staj yapıyoruz. Neredeyse bir yıla yakın stajımız var. Tekrar bir yıl daha yardımcı eczacılık yapmak, bana bir katkısı olsa mantıklı bir uygulamayken, hiçbir şey hazırlanmadan, bir anda önüne sunulması bizi zor durumda bıraktı.
Öğrenci Ç: Hiçbir eczacı durduk yere 2.5 milyar, sigorta ile beraber 3-4 milyarı cebinden vermez, böyle bir imkanı yok kimsenin.
Öğrenci D: Yaklaşık beş milyar desek, bir yılda 60 bin lirayı cebinden çöpe atacak gibi geliyor. Bütün yük serbest eczanelere binmiş durumda. O yüzden önce keşke mevzuatı çıksaydı, nasıl olacağı belli olsaydı. Sigorta ya da maaşın bir kısmını devlet ödemeyi kabul etseydi, yanlış bir uygulama olmasına rağmen bu kadar ses çıkmayacaktı. KOSGEB destek veriyordu, yılbaşından sonra o da kalkacak.
Yasadaki maddeleri incelediniz mi maddelerini? Özellikle dikkatinizi çeken bir madde var mı?
Öğrenci A: Nüfus bence mantıklı ama en başından beri uygulanması gerekiyor. Bir anda ortaya atılınca yine biz sadece mağdur oluyoruz, şu an mezun olacak öğrenciler.
Yasa öğrenciler arasında ne şekilde konuşuluyor?
Öğrenci A: Hiç isteyenine rastlamadık açıkçası. Bir Öğrenci Gençlik Konseyi Başkanımız var, bir tek o istiyor.
Eczacılık fakültesi öğrencileri olarak bunun eczacılık eğitimi ile ilgili olası sonuçlarına ilişkin fikriniz var mı?
Öğrenci A: Zaten şu nüfustan sonra bayağı bir ilgi azaldı eczacılığa. Çünkü eczacıyım diyorum, “sınır var değil mi sizde” diyor herkes.
Öğrenci B: Bunun yanında yeni fakülteler açılmaya devam ediyor. Geçen sene 2 bin 600’dü herhalde, şu anda 3 binin üzerinde, eczacılık kontenjanının hepsi doldu. Çoğunda eczacı hoca yok mesela. Bizim bütün hocalarımız eczacı, profesörlerden ders görüyoruz. Bazı eczacılık fakültelerinde veteriner, biyoloji bölümünden hocalar ders veriyor, duyuyoruz. Laboratuvarları yok biz bütün deneylerimizi neredeyse bireysel yapıyoruz. Fakülte sayısı kesinlikle azaltılmalı.
Öğrenci C: Çok duyuyoruz büyük üniversitelerden dışarıya ders vermeye giden hocaları.
Bu uygulamayla ilgili öğrenci ve eczanelerden duyduğunuz bir şey var mı?
Öğrenci A: Yardımcı Eczacılık yapmak için eczane bulamayanlar tutuşmuş durumda. Elimizde diplomamız var ama bir işe yaramıyor şu anda. Tek seçenek tabii eczane eczacılığı değil ama, biz bu düşünce ile bu bölümü seçtik. Biz yardımcı eczacılığı askerliğe benzetiyoruz. Çünkü onu yapmadan başka bir şeyi yapmayı göze alamıyoruz.
Öğrenci B: Hocalarımızdan biri “Mezunlarımızdan yüzde 17-18’i yardımcı eczacı olabildi” diye bir tweet atmıştı. Yani yüzde 70’i 80’i şu anda eczane bulamadı, sağda solda gezip çalışabileceği bir eczane aramak zorunda. Biz mesela staj yapacak eczane arıyoruz yaklaşık 3 haftadır. Kapı kapı geziyorum hepsi “yok” diyor.
Öğrenci C: Serbest eczacıya hiçbir gerekçe yokken kabul edilmiyoruz. Yardımcı eczacılığın imkanı yok yani.
Bu olanağı kendiniz mi yaratmanız söyleniyor?
Öğrenci A: Stajda ilk önce bizden bulmamız bekleniyor, bulabilirsek ama bulamayanlar için meslek odası yardımcı oluyor.
Öğrenci B: Herkes evine yakın yerleri istiyor. Eczaneye gidiyoruz, mesela “aldım” ya da “ben stajyer kabul etmiyorum” diyor. Çünkü stajyerin hiçbir para karşılığı yok.Yardımcı eczacılığı düşünün, “Ben senin cebine 2.5 milyar para koyacağım, sigorta yapacağım” kimse demez.
Sizi çalışacağınız eczanelere neye göre yollayacaklar?
Öğrenci A: Sıraya gireceğiz ama kimi neye göre seçecekler bu konuda hiçbir fikrimiz yok. Büyük ihtimalle dayısı olan bir yerlere gelecek.
Öğrenci B: Bu yasa ile beraber bizim meslek, ne olduğu belli olmayan, sınırları çizilmemiş bir meslek olabilir.
Eczacılık fakültesini yazdınız. Belki nesnel koşullar onu gerektirdi belki zaten istediğiniz bir meslekti. Okurken aklınızda en azından bir şeyler şekillendi; ‘şunu olurum, şunu yaparım’ diye. Şu an o plan ne vaziyette?
Öğrenci A: Çoğumuz kotayı bilerek geldik ama hepimizin amacı eczane açmaktı. Yine açanımız olacak ama çok zor olacak. Hepimiz büyük ihtimal, hastane eczacılığı için kuraya katılacağız ama onun da alımı düşük. O yüzden şanslı iki kişi ya da her 10 kişiden 1 kişi kurada çıkacak. Biz de aslında çok fazla bilmiyoruz, biraz muamma.
Öğrenci B: Yardımcı eczacılığı önümüzdeki engel olarak görüyoruz, plan kuramıyoruz.
“Yardımcı Eczacılık, eczacılık alanında istihdam sorununa çözüm değildir”
Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı ve Dekanlar Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gülbin Özçelikay , süreci ve düzenlemeleri GÖRÜNÜM için değerlendirdi.
Yardımcı eczacılık düzenlemesi, eczacılık eğitimi kadar eczacılık uygulamalarını ve istihdamını da etkileyecek gibi görünüyor. Düzenleme hayata geçtiğinde bu alanları (eğitim, uygulama, istihdam) nasıl etkileyecek?
Yardımcı Eczacılık, Eczacılık Fakültelerine, 2013 ve daha sonraki yıllarda giren öğrencileri etkileyecek. Yardımcı eczacı, eczane açmak için 1 yıl boyunca serbest eczanede veya hastane eczanesinde çalışmak zorunda olan eczacıya verilen unvandır. Eczacılık fakültelerinde eğitim süresi, 2005 yılında Avrupa Birliği direktifleri doğrultusunda 5 yıla çıkarılmıştır. 5’inci yıl mesleki uygulamalara, yani staja ayrılmıştır. Eczacılık fakültelerinde 6 ay zorunlu staj uygulaması bulunmaktadır. Eczacılık fakülteleri staj uygulamalarının kalitesi konusunda çok gayret etmektedir. Staja gidilen yerlerdeki sorumlu eczacımıza da staj uygulamalarında büyük sorumluluk düşmektedir. Eğitim içinde verilen staja daha çok önem verilmeli. Yardımcı eczacılık, eczacılık alanındaki istihdam sorununa çözüm değildir.
Eczacılık fakülteleri bu projenin neresinde? Fakültelerin görüşleri alınıyor ve bu doğrultuda yetki ve sorumluluklar tanımlanıyor mu?
Eczacılık fakültelerinin görüşleri alındı. Eczacılık Fakültesi Dekanlar Konseyi olarak da görüş bildirdik. Yardımcı eczacı çalıştırılması ile ilgili usul ve esasların, tarafları mağdur etmeyecek şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Aksi takdirde taraflar mağdur olur. Uygulamanın ayrıca belli bir kurum tarafından denetlenmesi de tarafların hakları açısından gereklidir.
Projenin sonuçları bu yıl daha da görünür olacak. Karşılaştığınız veya öngördüğünüz sonuçları neler?
Yardımcı Eczacı çalıştırılması ile ilgili usul ve esaslar tarafların hakları gözetilerek belirlenmelidir. Yani yeni mezun eczacıya belirlenen ücret olan asgari ücretin 1.5 katı ve sigortası yatırılmalı, 1 yıl boyunca çalışma koşullarına göre her gün görevine gelip, mesul müdür eczacının sorumluluğunda üzerine düşen görevleri yapmalıdır. Aksi takdirde, mezun olan ve eczacı unvanı verilen bir eczacı, mesleğin diğer alanlarında 5 yıllık eğitim sonrası çalışmaya başlarken, eczane açmak isteyen eczacılara bir haksızlık olacaktır.
Eczacılık Fakülteleri Dekanlar Konseyi’nde de yer alıyorsunuz. Konsey bu durumu nasıl tartışıyor?
Dekanlar konseyi olarak, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na ve Türk Eczacıları Birliği’ne görüş verildi. Yardımcı Eczacılığın kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun yerine yeni Eczacılık fakülteleri açılmamalı, mevcut eczacılık fakültelerinin kontenjanı azaltılmalı, eczacılık fakültelerine öğrenci alma kriterleri belirlenmeli ve eczacılık fakültelerine öğrenci alırken, başarı sıralaması getirilmeli diye düşünüyoruz.
Bazı ilaçların eczanelerde bulunamadığı biliniyor. Çözüm için önerilen Milli İlaç Projesi soruna çözüm olabilecek mi?
Türk ilaç Sanayiinin büyük teşviklere ihtiyacı vardır. Bugün ülke ihtiyacının kutu bazında yüzde 80.6 sı Türk ilaç sanayii tarafından karşılanırken, yüzde 19.4’ü ithal ilaçlarla karşılanmaktadır. Yeni ilaç üretilmesi hem maliyet, hem emek açısından çok özverili bir süreçtir. Dolayısı ile Milli İlaç projesi bir çözüm olabilir. Ancak, başka yollarla da Tük İlaç Sanayii teşvik edilmelidir.
Eczacılık mesleğiyle ilgili bu düzenleme ve gelişmeler halk sağlığını nasıl etkileyecek?
Eğer yardımcı eczacı çalıştırma usul ve esasları çok iyi belirlenirse, yardımcı eczacı sürekli işi başında öğrenir ve öğrendiklerini uygulama fırsatı yakalarsa ve ücretini yasada belirttiği gibi alırsa, ücretini veren eczacı yardımcı eczacıya emek verir ve iyi yetişmesine gayret ederse, ücretini gönüllü verirse, bir eczanede iki ya da daha fazla eczacının çalışması halk sağlığını olumlu etkileyecektir. Ancak bu durumu engelleyen bir durum şu an için bulunmamaktadır. İsteyen serbest eczaneler bir başka eczacı ile eczanesinde çalışabilir. Bunu zorlayıcı yapmak, eczacılık eğitim süresini bir yıl daha uzatmak, eczacılık alanında istihdam sorununu çözmeyecektir. Onun yerine 6 ay zorunlu stajların daha kaliteli yapılması için üniversiteler ve meslek örgütü el ele vermelidir.
“Yardımcı eczacılığın sürdürülme ihtimali yok”
Yardımcı Eczacılık, Milli İlaç Projesi ve ilaç krizine dair gelişmeleri İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan’la konuştuk.
Yardımcı eczacılık uygulaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yardımcı eczacılığı çok doğru ve mantıklı bulmuyorum. Zaten 4 yıllık fakülteyi 5 yıla çıkararak ve 5’inci yılın ikinci yarıyılına tam zamanlı eczane stajıyla öğrencilerin eczane eczacılığına iyi bir şekilde hazırlık yaptığını düşünüyorum. Devamında 1 yıl daha bir eczanede çalışma zorunluluğu sadece bu öğrencilere 1 yıl kaybettirir. Yasa gereği bu eczacıları bir sene boyunca yanında çalıştıracak olan eczacıların, bir yıl boyunca asgari ücretin 1,5 katı ve SSK ve sosyal haklar gibi aylık 4 bin lirayı aşan bir maliyeti cebinden ödeyecek olması da bir sorun. Size yasayla “Gidin bir eczane bulun” deniliyor. Bu sene bin 800 arkadaşımız mezun oldu bunların bin 200’ü çalışacak eczane bulamadı. Bu öğrenciler haziran ayında mezun oldu. Bu arkadaşlar 6-7 aydır çalışacak eczane arıyorlar ve bulamadıkları için hayata atılamıyorlar. Proje belki iyi niyetle düşünülmüş ama uygulamada sorunlar var, hızla bu uygulamadan vazgeçip öğrenci arkadaşların önünü açmak lazım.
TEB destekliyor ama odaların bir kısmı desteklemiyor, neden?
TEB kendi çapında şöyle haklı olabilir, bu yasanın çıkarılmasını 5-6 yıl önce TEB istedi. Siyasete, Meclise, Bakanlığa gidip düzenleme istediklerini söylediler, yardımcı eczacılık da bunlardan biri. Altı yıl sonra hiç uygulanmadan kaldırılmasına da teknik olarak diyorlar ki; “Proje bir başlasın, nerede aksaklıklar var bir görelim, sonra konuşalım.” Bu işe karşı olan bizler de diyoruz ki; “Bunun sürdürülme ihtimali yok, bu açıkça görünüyor.” Devlet maaş vermezse, eczacının sırtına senede en az 50 bin lira yük koyarsanız -ki asgari ücret arttığında bu yük de artacak- bunun sürdürülmesi imkansızdır. En azından sene düşürülmeli ama bana kalırsa doğru olan yardımcı eczacılığın tamamen kaldırılmasıdır. TEB, kendi talep ettiği bir yasanın kaldırılmasına doğal olarak karşı.
Yardımcı eczacılığı daha çok büyükşehirlerdeki eczacılar mı istiyor?
Evet, tabii. Bizde 83 kişi başvurmuş ancak 41 tanesi eczane bulabilmiş. Bu çocuklar sürekli eczane arıyorlar. Biz yardımcı olmaya çalışıp eczaneleri arıyoruz, eczacı arkadaşlar da; “Eczanelerin durumu da çok iyi değil, ben bu arkadaşa bu kadar çok harcama yapabilecek durumda değilim” deyip kabul etmiyor.
Milli ilaç projesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Milli İlaç Projesi hepimizin desteklemesi gereken bir proje ancak çok geç kalındı. Türkiye ilaç piyasasının yarısından fazlası ithal ilaç günümüzde. Milli İlaç Projesi bugün başlasa üretilen ilaçlarla işi götürebilmemiz mümkün değil çünkü ağırlıklı olarak kanser ilaçları, aşılar, hormon ilaçları hep ithal. Bizim bunları üretiyor olmamız lazım. Ne yazık ki bununla ilgili bir üretim sistemimiz, ARGE’miz yok. 95 yıllık Cumhuriyet’te bu ihmal edildi. Uzun vadede yapılırsa evet olur, kısa vadede başarılı olmasının hiçbir şansı yok.
Türkiye’de ilaç krizi var mı?
İlaç krizi aslında son 5 yılda ortaya çıkmış bir sorun. Bu 4-5 yılda ilaç fiyatları belirlenirken kur sabitlendi. 2018 Şubat ayında sabitlenen kur, bir dönem 7’ye bile çıktı. 2.69’luk kur gerçeği yansıtmıyor, dolayısıyla yarısından fazlası ithal olan bir sektörde kuru 6.10 değil 2.69 olarak sabitleyip ısrar ederseniz o firmalar ilaçları getirmez, getirmiyor ya da bizim beklentimizin çok altında getiriyor. Bugün ağırlılı olarak kanser, hormon, insülin ilaçlarını ve aşıları bulamadığımız sıkıntılı bir süreç aşıyoruz. Bütün problem devletin ilaca daha az para ödemek amaçlı yaptığı Euro kurunu sabitleme işidir. Senede 1 defa yapılması da sıkıntılıdır. 2018 Şubat’ıyla 2019 Şubat’ı bir değil. Bu şubatta muhtemelen kur yüzde 15 artırılacak ancak bu da yeterli gelmeyecek. Kurun bilerek aşağıda tutulması devletin kaynaklarını daha az kullanması açısından daha az para harcanmasını sağlıyor olabilir ama üretmeyip dışarıdan alıyorsunuz ve ithalatçılar bu fiyatlara ilaç getirmeyi kabul etmiyor, biz de ilaçsız kalıyoruz. Temel sorun bu.
Zam ve fiyat indirimleri sorunu çözer mi?
Referans fiyat diye bir uygulama var. Bir ilacı birden fazla firma üretiyorsa birinin daha ucuz kalması halinde diğerleri de ona uygun olacak şekilde fiyat çekiyor. O indirimler ve zamlar bundan kaynaklanıyor. Bu sorunumuzu çözmeyecek çünkü sadece referans fiyat düzenlenmesi yapılacak. Bizi ilgilendiren bütün piyasadaki ilaç sorununu çözecek olan 2.69’luk Euro kurunun, 6 lira olmasa da firmalarla uzlaşılıp örneğin 4 liraya sabitlenmesi ve piyasaya ilaç çıkmasıdır. Şuan ilaç fiyatlarında yapılan hiçbir değişiklik ilaç krizini çözemeyecek.
Haberi Duyur
Kısa Adres: http://gorunum.tk/21373
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Temel eczacılık yasası değiştirildi: Eczacının istihdamı eczacıya bırakıldı
Bir cevap yazın