14 Temmuz 2023, Cuma - 19:49

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

İran’da kadınlar kazanıyor

Tarih: 06 Ocak 2023

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 55

İran’da Mahsa Amini’nin güvenlik güçleri tarafından öldürülmesinin ardından ülke çapına yayılan protestolar rejim karşıtı eylemlere dönüştü. Ön saflarda kadınların yer aldığı eylemler, “ahlak polisi” olarak bilinen İrşad Devriyelerinin kaldırılmasını sağladı. İranlı sosyolog Baherirad’la İran’ın bugününü ve geleceğini konuştuk.

Jîna Mahsa Amini, Tahran’da 14 Eylül 2022’de başörtüsünü uygun takmadığı için ahlak polisi tarafından darp edilerek gözaltına alındı, bu süre zarfında gördüğü şiddet sonucunda beyin kanaması geçirdi. Tedavi görmek için Kasra Hastanesi’ne kaldırılan Amini 16 Eylül 2022’de hayatını kaybetti.

“Jîna sen ölmedin, Jîna sen sembolsün”

Jîna Mahsa Amini’nin mezar taşı yazıtı, slogan haline geldi. Amini’nin mezar taşına “Jîna sen ölmedin, Jîna sen sembolsün” yazılırken mezarına “Kadın, yaşam, özgürlük” pankartları bırakıldı. Amini’nin cenaze töreninin ardından Kasra Hastanesi yakınlarında bir grup insan, söz konusu durumu protesto etti. Protestolar, Tahran başta olmak üzere Amini’nin memleketi olan Kürdistan Eyaleti, Sakkız, Senendec, Divandere, Bane ve Bicar gibi şehirlere hızla yayıldı. Protestoların ülke geneline yayılması sonucu rejim, ülke genelinde internet kesintileri uyguladı. Protestolarda, “Benim bedenim benim kararım”, “Diktatöre ölüm”, “İslam Cumhuriyeti istemiyoruz”, “Jin, jiyan, azadi”, “İran’ı geri alacağız”, “Kız kardeşimi öldüreni öldüreceğim”, “Mahsa’nın kanı üzerine yemin ederim ki İran özgür olacak”, “Hameney bir katildir, hükümeti geçersizdir”, “Kürdistan’dan Tahran’a kadınlara karşı zulüm” sloganları atıldı. Rejim, Amini’nin ahlak polisleri tarafından öldürüldüğünü reddederken, protestolarda aralarında çocukların da olduğu 530 kişi güvenlik güçleri tarafından öldürüldü, 1.160 kişi yaralandı. Bunun yanı sıra İran rejimi, medyada protestoların görünür olmasını engellemeye çalıştı. Amini’nin cenazesinde Mahsa’nın ablası Mahsa’nın saçından dolayı öldürülmesini protesto etmek için saçlarını kesti. Bunun üzerine saç kesmek Mahsa Amini protestolarının sembolü haline geldi. Başörtüsü yakmak, kesilen saçlardan bayrak yapmak, mollaların sarıklarının düşürülmesi protestoların diğer sembolleri arasında yer aldı.

Protestolarda her kesimden insan bulunuyor

Protestolar ilerleyen süreçte ekonomik, siyasi özgürlükler, bireysel özgürlüklerin geliştirilmesi, azınlık haklarının iyileştirilmesi, İran’ın dünyaya açılması ve şeffaf hükümet gibi konuları da kapsadı. Protestolara sadece kadınlar değil tüm kesimden, tüm sosyal sınıftan insanlar katıldı. İşçiler grev yaptı, esnaf kepenk kapattı. Lise ve üniversitelere yayılan protestolarda Humeyni’nin fotoğrafları ve posterleri yırtıldı. Üniversite kafeteryasındaki cinsiyet ayrımcılığı duvarı yıkıldı, tuvalet aynalarına “Bu, fark yaratabilecek birinin yüzü” yazıldı. Mahsa Amini protestolarında gözaltına alınan bin 500 kişi hakkında ilk idam kararı 13 Kasım 2022’de verildi. Bu idam cezası kararında, bir eylemci “Devlet kurumunu kundaklama, kamu düzenini ve huzurunu bozma, ulusal güvenliğe karşı açık ve gizli faaliyette bulunma, kamu malına kasten zarar verme ve yeryüzünde bozgunculuk yapmak”la suçlandı. İkinci idam cezası 15 Kasım’da “Korku ve infiale sebep olacak şekilde ateşsiz silah kullanmak suretiyle devlete savaş açmak”la suçlanan bir eylemciye verildi. İran Yargı Kurumunun açıklamasına göre 11 kişi idama mahkûm edildi.

 “Başörtü denetimleri, bu alanda var olan teknoloji kullanılarak yapılacaktır”

İran Başsavcısı Muhammed Cafer Muntazeri, 4 Aralık’ta Açıklayıcı Cihat başlıklı toplantıda, “İrşad Devriyesinin yargıyla bir alakası yoktur, geçmişte kurulduğu yerden kapatılmıştır. Tabii ki, yargı topluluk düzeyinde davranışsal eylemleri izlemeye devam ediyor” diyerek İrşad Devriyesinin kaldırıldığını duyurdu. Muntazeri, İrşad Devriyelerinin kaldırıldığını söylemesine rağmen İran’ın ilgili makamları resmi bir açıklama yapmadı. İran Başsavcısı Muhammed Cafer Muntazeri’nin bu sözleri üzerine Al-Alam devlet televizyonu, Muntazeri’nin sözlerinin yanlış yorumlandığını İrşad Devriyesinin kaldırılmadığını söyledi. Muntazeri’nin ardından İran İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma Merkezi Sözcüsü Ali Hanmuhammedi, kolluk kuvvetlerinin bünyesinde yer alan ve “ahlak polisi” olarak bilinen İrşad Devriyelerinin kaldırıldığını açıkladı. Hanmuhammedi, 14 Aralık’ta yaptığı konuşmada “Başörtü denetimleri, daha modern bir çerçevede, bu alanda var olan teknoloji kullanılarak yapılacaktır. Savcılık ve adli makamların emriyle hareket eden ahlak polisinin görevi sona erdi” dedi.

İdam edilmesinin nedeni “Allah’a karşı düşmanlık”

Mahsa Amini protestolarıyla ilgili ilk idam cezası infazı 8 Aralık 2022’de gerçekleşti. 23 yaşındaki Muhsin Şikari, devlet medyası ve Devrim Mahkemesi tarafından “Allah’a karşı düşmanlık”, “Soğuk silahla vatandaşları tehdit ettiği ve bir güvenlik görevlisini yaraladığı” suçlamalarıyla ölüm cezasına çarptırıldı.

Polis, eylemcileri oturum izinleriyle tehdit etti

Dünyanın Amini protestolarına desteği sonucunda Amini’nin ismi Twitter’da en uzun süre hashtag’da kalan isim oldu. Berlin, Washington ve Napoli’de çok sayıda kişi İranlılar için dayanışma amacıyla bir araya geldi ve “özgürlük” sloganları atıldı. Türkiye’de de başta İstanbul olmak üzere İzmir ve Ankara’da eylemler yapıldı. İstanbul’da İranlı kadınlar, İran Konsolosluğunun önünde saçlarını kesti. Taksim’de yürüyüş yapmak isteyen eylemciler, polis müdahalesine uğradı ve gözaltına alındı. İddialara göre polis eylemcileri oturum izinleriyle tehdit etti.

Türkiye’de eğitimini sürdüren İranlı üniversite öğrencisi, Mahsa Amini protestoları ve ahlak polisleri hakkında GÖRÜNÜM’e konuştu.

Kadınlar, ahlak polisine karşı gelirse darp ediliyor

“Ahlak polisleri daha çok merkezi alanlarda yer alıyor. Eğer kadının hicabı ve kıyafetleri ‘uygun’ değilse bu kişi gözaltına alınıyor. Kadının ahlak polisine karşı geldiği durumda bu kişi darp ediliyor. Gözaltına alınan kadın polis merkezine götürülüyor ve suçlu muamelesi görerek hakkında dilekçe yazdırılıyor. Yetkili kurumlar tarafından ahlak polisliği kaldırılmış gibi gösteriliyor. Ahlak polisinin yaptığı işleri el altından yapan yapılanmalar devam ediyor. Üniversitelerde de ahlak polisine benzer yapılanmalar yer alıyor. Bu kişiler okulun girişinde bulunuyor ve kadın öğrencilerin giyinişlerini ‘uygun’ bulmazlarsa öğrenciler okul girişinden içeriye alınmıyor. Protestolarda eylemciler arasında rejim taraftarı kişiler kendilerini gizleyerek yer alıyor. Bu kişiler eylemlerde yapılacak olan planları ihbar ediyor ve polislere destek oluyor.”

Ailelere cenaze toprağa verildiğinde haber veriliyor

“Hapishanede hakkında idam cezası verilen eylemcilerin ailelerine polis tarafından baskı uygulanıyor. Bu kişilerin ailelerine, yapılanları medyaya yansıtmamaları gerektiği ve eğer dedikleri gibi yaparlarsa çocuklarının serbest bırakılacağı söyleniyor. İnfazlar, idam cezası alan kişilerin ailelerine haber verilmeden gerçekleştiriliyor ve ailelere ancak cenaze toprağa verildiğinde haber veriliyor.”

İranlı sosyolog, yazar Sara Baherirad

“Siyasetçiler kadının bedenine müdahale etmeyi bırakmalı”

İranlı sosyolog, yazar Sara , Mahsa Amini protestolarını, İran kadın hareketinin tarihsel sürecini, İran ve Türkiye kadın hareketinin benzerliklerini GÖRÜNÜM’e değerlendirdi. Baherirad İran’daki eylemlerin 60 yıllık bir süreci kapsadığını dile getirdi.

“Devrime ilk baş kaldıranlar İranlı kadınlar oldu”

Sara Baherirad, Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesinin kadın hareketinin bardağı taşıran son damlası olduğunu belirterek İran kadın hareketinin tarihsel sürecini anlattı:

“1922 yılında zorunlu açılma, başörtü yasağı geldi ve kadınların kamusal bir yerde bulunduklarında açılmaları gerekti. Kadınlar açılmadıkları zaman polis tarafından şiddete maruz bırakıldı. Sonraki zamanlarda Şah’ın oğlu hükümete geldi ve İran’da modernleşme süreci başladı. Modernleşmenin sembolü olarak kadının bedeni ortaya konuldu. Yani kadın yine bir müdahaleye maruz bırakılarak vitrine dönüştü. Ortaya iki kadın konuldu. Birisi geleneksel yani çarşaflı, başörtülü bir kadın diğeriyse modernleşmiş başörtüsüz kadın. İlerleyen süreçlerde tüm siyasi gruplar anlaşarak devrim yaptı ve cumhuriyet kuruldu. Zamanla İslami güçler artırılarak radikalleştirildi ve İslami darbeye benzer bir yapıya dönüştü. Bunun sonucunda İran hükümeti, İslam Cumhuriyeti olarak adlandırılabildi. Devrimi en çok destekleyen ve en çok baş kaldıran kişiler yine kadınlar oldu. Devrim şubat ayında gerçekleşti ve 8 Mart’ta yüz binlerce kadın sokağa çıktı, devrimi protesto etti. Zamanla Medeni Kanun’un şeriata uygun olması gerektiği söylemleri çoğaldı. Şah zamanında nispeten kadın için haklar vardı. Devrimden sonra bu haklar külliyen kaybedildi. Kadının artık zorunlu hicap takması gerekiyordu. Medeni Kanun’a göre kadın zorunlu hicaba uymazsa yaklaşık 2 ile 10 ay arasında hapis cezasına çarptırılırdı. Bu Medeni Kanun meclisten geçti. Kanun’un şöyle maddeleri vardı: ‘Şahitlik konusunda iki kadın bir erkeğe eşitti, bir baba oğlunu öldürürse ona idam hükmü verilir (Çünkü bir erkeği öldürmüştür) ama bir baba kızını öldürürse cezasını parayla ödeyip hapisten çıkabilirdi, kadın miras konusunda erkek kardeşinin yarısını alabiliyor, çocuğunun velayetini alamıyor, boşanamıyor, yurt dışına gidemiyordu.’”

“Kadınlar kolektif şekilde baş kaldırmaya başladı”

Baherirad, İran Hükümetinin İslam’ı ve devrimi dünyaya ihrac etmek için hicaplı kadın figürü ortaya koyduğunu söyledi. Sistemin kadına annelik rolünü dayattığını dile getiren Baherirad, kadınların baskılardan ötürü direnişe geçtiğini ve başörtülerini rejimin istediği usulde takmamaya başladığını dile getirdi.

“Eylemler bir halı gibi sağdan sola birbirine dikiliyor. Yıllar sonra tarihte çok büyük bir nakış oturacak”

“Başörtüyü yakmak, sokakta dans etmek, erkek ve kızın el ele yürümesi, bunların fotoğraflara yansıması… Bunlar çok küçük şeyler belki ama aynı zamanda cesurca yapılan eylemler. Bu eylemler bir halı gibi sağdan sola birbirine dikiliyor. Ben eminim yıllar sonra tarihte çok büyük bir nakış oturacak. Bu şimdi sonuç verecek mi vermeyecek mi bence hiçbir önemi yok. Aslında insanlar şu an bir şey kazanıyor. Evet can kayıpları var ama İran hiçbir zaman eski toplum olmayacak. Belki de dünya medyası bu yüzden pek önemsemiyor. ‘İran’da neler oluyor’ diye bir soru soruluyor o kadar. Ama İran’da binlerce kadın ve çocuk öldü. Bu durum uluslararası kuruluşların ve basının neden dikkatini çekmiyor? Belki de bir nedeni budur. Yapılan eylemler çok küçük görünüyor ama aslında büyük bir nakış yapılıyor.”

“Türkiye mi İran’nın geçmişi, İran mı Türkiye’nin geçmişi bilmiyorum”

Sara Baherirad, İran ve Türkiye’de kadın mücadelesinin tarihsel sürecinin birbiriyle benzer özellikler gösterdiğini vurgulayarak şunları söyledi:

“İran’da bir şiir var. Diyor ki: ‘Sen benim geçmişim misin yoksa ben senin geleceğin miyim, sen benim geleceğim misin yoksa ben senin geçmişin miyim?’ Türkiye mi İran’nın geçmişi, İran mı Türkiye’nin geçmişi bilmiyorum. Burada çok ironik bir durum var. İran’da zorunlu hicaba karşı mücadele veriyorlar, Türkiye’de hicabın serbestliğine dair bir şeyler yapmak istiyorlar. Türkiye’de ve İran’da siyasetçiler kadının bedenine müdahale etmeyi bırakmalı. Kadın hareketi bu noktaya varmalı. Dünyanın artık bu evreden geçmesi, bu medeniyetin gelmesi lazım.”

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/33674
Yol: Ana sayfa » Yazılar » İran’da kadınlar kazanıyor

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

“Türkiye’de Deprem Gerçeği Seminerleri” başlıyor

Seminerlerin davetli konuşmacısı, ABD Colorado Üniversitesi’ne bağlı Doğal Afetler Araştırma Merkezi’nde görev yapan ve halen Japonya Kyoto Üniversitesi’ne bağlı Afet Önleme Araştırma Enstitüsü’nde konuk araştırmacı olan Prof. Dr. James Goltz.

Kapat