Hermana belgeselinin yönetmeni Arcak: Belgesel, Cumhuriyetin kurulduğu şehrin zenginliklerle dolu olduğunu hissettiriyor
Tarihi zenginlikleri içinde barındıran Yahudi Mahallesi’nin belgeselini çeken Yapımcı ve Yönetmen Enver Arcak, Hermana’nın yapım sürecini GÖRÜNÜM’e anlattı.
Resmi adı İstiklal Mahallesi olan, Ankara Altındağ’da bulunan mahalle geçmişte Yahudi halkının çoğunlukta olmasından dolayı günümüzde “Yahudi Mahallesi” olarak biliniyor. Osmanlı Dönemi’nden Cumhuriyet Dönemi’ne kadar Yahudilerin yaşam yeri olan bu mahallede artık bir Yahudi bile bulunmuyor. Ulus’ta bulunan mahallede evlerin genellikle iki katlı ve balkonlu olduğu görülüyor. Şu an birçok yapı kullanılamayacak derecede yıkık olmasına rağmen bazı evlerde yaşam hâlâ sürüyor.
Yahudilerin ibadetlerini gerçekleştirdikleri yer olan Sinagog, mahallenin en önemli ve en dikkat çeken yapılarından biri. Mahallede hala yaşamına devam eden kişilere göre yılın belli zamanlarında Sinagog açılıyor ve Yahudiler ibadet etmek için geliyor. Eskiden ibadet için gelen Yahudi sayısının çok daha fazla olduğunu söyleyen mahalle sakinleri son zamanlarda azaldığını söylüyor. Ayrıca Sinagog’un açık olduğu süre zarfında mahalle polis ekipleri tarafından sıkı denetime alınıp sadece mahalle sakinlerinin giriş ve çıkışına izin veriliyor.
Yahudi Mahallesi’nde yaşamış olan Yahudilerle soru cevap şeklinde işlenen ve tarihi gözler önüne seren bir belgesel olan Hermana’nın yönetmeni Enver Arcak, Yahudi Mahallesi’nin nasıl projeye dönüştüğünü ve o süreçte neler yaşandığını GÖRÜNÜM ile paylaştı.
“Mahalleyle ilgili az bilgi görünce araştırmaya geçtim”
Yahudi Mahallesi’ni belgesel haline getirmenin ilk adımlarından bahseden Enver Arcak, Ankara’da az bilinen bir yeri anlatma düşüncesiyle gezinirken mahalleyi keşfettiğinden bahsetti ve mahalleyle ilgili az bilgi olduğundan dolayı bir proje haline getirdiğini söyledi. Beki Bahar’ın “Tarihten Efsaneye: Ankara Yahudileri” adlı kitabın onu çok heyecanlandırdığını ve ona bu süreçte çok yardımcı olduğunu dile getiren Arcak, konuyla ilgili detayları şöyle anlattı:
“Görsel arşiv oluşturmak gibi bir yola çıktım. Mahalle ilgimi çektiği sırada herhangi bir Yahudi yaşamıyordu orada. Dolayısıyla kendime ‘Niye gittiler, neredeler, Ankara’da şu an kaç kişi var’ diye sordum. Bir de arkeolog olmanın getirdiği bir geçmişle işin tarihini de merak ettim ve orada ilginç şeyler bulmaya başladım.”
Proje kapsamında araştırma yaparken birçok yeni bilgi öğrendiğini söyleyen Arcak, şunları ifade etti:
“Türkiye’deki Yahudilerin 500 yıl önce Portekiz ve İspanya’dan kaçarak buraya yerleştikleri söylenir. Araştırmalarım sırasında daha da geçmişe giden bir Romanya Yahudileri olduğunu keşfetmeye başladım. Yazılış ve çizilişlere baktığımda sadece 500 yıllık bir geçmiş değil, yaklaşık 1500 – 1700 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu gördüm. Sonrasında bu insanları bulmaya başladım. Çoğunlukla İsrail’de yaşıyorlardı. ‘Orada bir mahallede mi oturuyorlar, hala birlikteler mi yoksa ayrı mı yaşıyorlar’ gibi soruların hepsi bir şekilde bu yola çıkış noktasıydı.”
“Hermana’nın bitmeyen bir hikayesi var”
Projenin sergi, belgesel ve kitap olmak üzere üç ayaktan oluştuğunu söyleyen Arcak, belgesel yapımına başladıktan sonra, 2016 yılında SALT Araştırma’nın her sene verdiği fondan yararlandıklarını belirtti. Enver Arcak, Ankara’da yaşamış olan Yahudilerin isimlerine ulaştıktan sonra onlarla söyleşi yapmak için İsrail’e nasıl gittiğini ve neler yaşadığını şöyle anlattı:
“Eskiden Ankara’da yaşayan Yahudilerin çoğunun İsrail’de olduğunu, bir kısmının İstanbul’da olduğunu öğrendim. İstanbul’da ve İsrail’de olanlarla görüşmeler yaptım. İkinci bir kişi daha yoktu, aldım kameraları gittim. Böylelikle belgeselin ana konusu aslında mahallede daha önce yaşamışlar üzerine odaklanıldı. Ayrıca iz sürmeyi de sağlayabildik, keza benim bulduğum bir belge birisinin ailesinin neden Ankara’dan İstanbul’a taşındığı ile ilgili ipucu veriyordu. Öyle etkileşimli bir süreçti.”
Pandemi öncesinde Washington’da bulunan Yunus Emre Enstitüsü’nde proje kapsamında olan sergiyi açtıklarını ifade eden Enver Arcak, pandeminin araya girmesiyle devam edemediklerini belirtti. Dizi izleme platformu olan Blu Tv’de izlenime açık olan Hermana belgeselinin kitabını da çıkarmak istediğini belirten Arcak, şunları söyledi:
“Belgesel, insanları sıkmamak adına, daha çok konuya girişmiş gibi düşündüğüm bir şey oldu. Sergide ise insanlar belgeselde kullanmadığım fotoğrafları görüyor. Kitapta da hem belgeselde kullanmadığım belki işte hikayeler, röportajlar, fotoğraflar hepsinin olduğu ve biraz yenilik olması adına QR yoluyla okunma fırsatının da olduğu bir kitap olsun. Bu tarz şeyler düşünüyorum. Yani Hermana’nın bitmeyen bir hikayesi var.”
Arcak, Hermana isminin anlamını ve belgesele niye bu ismi koyduğu hakkında, “Hermana, Beki Bahar’ın kitabında geçiyor. ‘Kız kardeş’ anlamına geliyor. Kitaptan gelen bir ilhamdı” açıklamasında bulundu.
“Görüşmeyi tercih etmeyenler görünmek istemedikleri için bunun da en büyük sebebi antisemitizm”
Söyleşi yapmak istemeyen, görüşmek istemeyen Yahudilerin ortak nedenin Türkiye’de de hala devam eden antisemitizm olduğunu vurgulayan Enver Arcak, şunları söyledi:
“Görünmek istemeyenler de bana birilerine ulaşmak, bilgi vermek konusunda çok yardımcı oldular. En yaşlılara ulaşmaya çalıştım. Bir belgeselci olarak da bunun doğru bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Çünkü ister istemez 90 yaşındaki birinin anlatacağı şeylerin daha çok olma ihtimalinden dolayı hem daha kolay en eskiye ulaşılabiliyor hem de görsel arşiv projesi olmasından dolayı yaşlı insanın elindeki arşiv çok şey ifade edebilir.”
“İnsanlar tek bir sebepten göç etmiyor ya da ülkesini terk etmiyor”
Belgeselde gerçekleştirilen söyleşilerde Yahudiler, Türkiye’den göç etme sebeplerine değiniyor. Bu sebeplerin neler olduğundan bahseden Arcak ise şöyle konuştu:
“Çok trajik bir durumları yok ama bir iki kritik nokta var. Genel olarak gayrimüslim kesimin etkilendiği varlık vergisi. Yanı sıra belki antisemitizmin etkisi de olmuş olabilir. Geçmiş zamanı düşünürsek o zamanda Almanya’nın güçlü olduğu biraz da antisemitizmin belki şimdikinden daha fazla olduğu bir ortam. Onun dışında ekonomik sebeplerde bazen bir gerekçe olabiliyor. İsrail diye bir ülke kuruluyor, size işte toprak veriyoruz iş veriyoruz diyor. Türkiye’de ikinci dünya savaşının koşullarını düşünün, bu yüzden İsrail de çekici gelebiliyor. Şimdi bile insanlar tek bir sebepten göç etmiyor ya da ülkesini terk etmiyor. Bazen mecbur kalıyor. Çok trajik bir durum yok ama bunların hepsi biriktiği zaman göçler meydana gelmiş.”
“Hermana, bu şehrin zenginliklerle dolu olduğunu hissettiriyor”
Belgesel sürecindeyken konuştuğu ve tanıştığı Yahudilerle, Ankaralı olma anlamında ortak bir bağ hissettiğini söyleyen Arcak, Hermana hakkında şunları dile getirdi:
“Belgeselin başarılı olması beni en çok etkileyen diğer unsur oldu. Benim kendi tarzımla bir şey yapıp içerisinde kendince bir duygunun olması, beraber yaşamak, birlikte yaşamak, farklılıkların ve çeşitliliğin avantaj olduğunu barındırması da çok etkileyici oldu. Aslında Ankara’yı da anlatıyor. Hermana, cumhuriyetin kurulduğu bu şehrin zenginliklerle dolu olduğunu hissettiriyor. Çok da uzun bir belgesel değil ama birçok bilgi var.”
“İlk defa kurmaca bir eser ortaya çıkaracağım diyebilirim”
Dijital platform olan BluTV’ye “Oyun”, “Pavyon”, “Duvarların Ardında” gibi projelerin yanı sıra yapımcılık ile ilgili de yakın zamanda izleyici ile buluşan “Fatma’dan Sonra 40 Yıl” adlı belgesel yaptığını ifade eden Arcak, şu an yapım aşamasında olan projelerinden şu şekilde bahsetti:
“Benim de ortak yapımcısı olduğum ‘Mor Menekşeli Kadınlar’ diye bir belgeselimiz var. Orduspor’un 68 yılında kurulmuş bir kadın taraftar grubu var, onunla ilgili bir belgesel. 2023’ün başlarında bitmiş olacak. Bir de şu an önümde bir dijital platform serisi var. İlk defa kurmaca bir eser ortaya çıkaracağım. İlerleyen günlerde çekimleri başlayacak.”
Haberi Duyur
Kısa Adres: http://gorunum.tk/33651
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Hermana belgeselinin yönetmeni Arcak: Belgesel, Cumhuriyetin kurulduğu şehrin zenginliklerle dolu olduğunu hissettiriyor
Bir cevap yazın