3 Mayıs 2024, Cuma - 12:29

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

Altında kaldıkları enkazlardan geçinmek zorunda kalanlar

Tarih: 11 Şubat 2024

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 41

Türkiye 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremle sarsıldı. Yıkıldı demek etkilenen 11 il için daha yerinde bir ifade oluşturuyor. Resmi verilere göre 30 binden fazla binanın yıkıldığı ve yine resmi verilere göre 53 bin 537 kişinin hayatını kaybettiği depremlerde depremzedelerin hayat koşulları yıkımın üzerinden geçen bir seneye rağmen hala düzelmiş değil.

Depremlerin birinci yıl dönümünden bir gün, 5 Şubat’ta Hatay-İskenderun’dayım. Yıkım en çok yaşandığı Mustafa Kemal Mahallesi.  Hasarlı binaların yıkımı ve enkaz kaldırma çalışmaları halen devam ederken mahalledeki yıkımın boyutu gözle görülebilir biçimde ortada. Deprem bölgesine ilk gidişimde (altmışıncı gün) vatandaşların enkazlardan yakınlarının cesetlerini aradıklarını, kişisel eşyalarını çıkartmaya çalıştıklarına şahit olmuştum. Benim için moloz yığınlarının üzerinde gördüğüm insanlarla özdeşleşen durum ne kadar acı olsa da buydu. Ancak bir sene sonra enkazı kaldırılmış boş bir arazide birilerini bir şeyler ararken gördüğümde farklı bir durum olduğunu anladım.

Enkazlardan hurda toplayan baba-oğul

Yanlarına gittim. Baba-oğullarmış. Moloz yığınlarının arasında demir, tahta gibi hurdalık eşya topluyorlarmış. Enkazının üzerinde bulunduğumuz binanın iki blok ötesinde yine yalnızca geriye molozların kaldığı kendi apartmanlarını tarif ettiler. Üzerinden bir sene geçen depremlerden önce araba alıp satarak geçinen oğul “Ne dükkân ne araba ne de araba satacak insan kaldı” diyor. Bir konteynerde kendi eşi ve çocuğuyla kalıyormuş. Baba, bir hasır torba içine doldurdukları tahta parçalarını ve yanlarında duran kazmayı göstererek “bize burada enkazlardan moloz yığını sattırıyorlar” diyor.

Evimizin yıkılmasından biz suçluymuşuz gibi

“Eviniz, dükkanınız yıkılmış herhangi bir yardım, işsizlik maaşı, bir gelir desteği sağlanmadı mı?” diye soruyorum. Baba, ancak büyükçe bir molozun üstüne oturarak konuşabiliyor.

“Ne maaşı, ne parası? Devlet bize verdiği hangi vaadi yerine getirmiş ki burada cebimize üç kuruş para koyacak? Bizi, buradaki insanları yapayalnız bırakıp ölüme mahkûm ettiler. Bir sene geçti, değişen ne var ki burada, bak İskenderun hala lağım kokuyor. Bak şu binaya (yanımızda hasarlı bir binanın yıkımı yapılıyor) bir sene oldu, hala bina yıkıyorlar. Yağmur yağıyor, konteynerler çadırlar su altında kalıyor. ‘Kira yardımı yapılacak’ dediler, yok, ‘yeni evler için para yardımı yapılacak’ dediler yok. Bize yardım etmeyi bırak bizden para istiyorlar. Evimizin yıkılmasından biz suçluymuşuz gibi. Kim var yanımızda, bak hiç kimse.”

Baba bunları anlatırken oğlu bir yandan molozlar arasında kendilerine kazanç sağlayacak hurda parçalarını bulmaya çalışıyor bir yandan da babasını onaylarcasına başını sallıyordu.

Mustafa Kemal Mahallesi büyük bir karton kutu gibi olmuş. Yanlarda mahallenin yıkılmayan binaları, aralar ise dümdüz.

Enkaz manzaraları kiralık: En düşük 8 bin TL

Oğul, eşi ve kızıyla bir konteynerde yaşıyor. Kızı ve eşi için ev arıyor ama kiraların çok yüksek. “Burası deprem bölgesi. Depremden önce 2 bin 500’e kiraya verdikleri daireleri şimdi 10 bine veriyorlar. Bu insanlık mı? Onlar da bizimle yaşadı aynı depremi, onlar da gördüler o gece buradaki cehennemi. Ne işim kaldı ne iş yerim. Ben nasıl vereyim 10 bin lira kirayı, nasıl ödeyeyim? Babam emekli, onun emekli maaşı on bin zaten.” Baba giriyor konuşmaya. “Aldığım üç kuruş maaş. Kirayı ödesen aç kalacaksın, karnını doyursan yersiz yurtsuz kalacaksın. Bu mu devletinin vatandaşına hak gördüğü, biz anlamadık.”

Mustafa Kemal Mahallesi/ İskenderun-Hatay

Bir yıl geçmişti yıkımın üzerinden ancak fark ettim ki ne depremzedelerin şikayetleri değişmişti ne de acıları biraz olsun dinmiş, dindirilmişti. Sohbetimizin başında, muhabir olduğum için çekinen yüzlerde artık daha fazla konuşma isteği vardı. Yanlarından ayrılmadan önce medyanın deprem bölgesi gerçekliğini yansıtmadığını dile getirdiler, bundan yakınarak anlattılar “gerçeklerin medyaya yansıtılmadığını”. Bana d yanlarından ayrılmadan önce “gördüğünüzü, duyduğunuzu yani gerçeği yazın” dediler.

Yıkılmayan ama hasarlı ve enkaz manzaralı evlerin bazılarına kiralık ilanları asılmış. Yazan numaraları aradım. En düşük 8 bin, en yüksek on iki bin lira. Fiyatları oda sayısı ve doğalgaz durumuna göre değişiyor. Kiraya verilen binaların görünürde hasarı yok gibi ancak yanlarında bulunan binalar orta ve ağır hasarlı olduğu anlaşılıyor. Bazılarında “davalık, yıkmayın” yazıyor.

Mustafa Kemal Mahallesi/ İskenderun- Hatay

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/37206
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Altında kaldıkları enkazlardan geçinmek zorunda kalanlar

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

“Gazeteciliğin Dönüşümü ve Arayışlar” Konferansının ilk günü tamamlandı

Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği Medya Konferansı bugün başladı. Gazeteciler, akademisyenler ve hukukçular “gazeteciliğin dönüşümünü” tartışıyor.

Kapat