Depremzedenin yaşamı çadır ile fahiş kiralar arasında sıkıştı

Hatay’ın Antakya ilçesine bağlı Odabaşı mahallesinde depremzedeler ağır hasarlı binalarına girerek eşyalarını çıkartmaya, çıkarttıklarından bazılarını da satmaya çalışıyor. Bulundukları bölgeye yardım gelmediğini anlatan depremzedeler arama kurtarma ekiplerinin bölgeye üçüncü dördüncü gün geldiklerini söyledi. Arama kurtarma ekiplerinin binalarda yalnızca dinleme yaparak bölgeden ayrıldıklarını enkaz kaldırma çalışmalarının ise daha yeni başladığını aktaran depremzedeler, enkazlardan çıkarılmayan cesetlerin yoğun kokusu arasında yaşıyor.

Odabaşı mahallesinde yaşayan bir depremzede Görünüm muhabirlerine konuştu. Deprem gecesini ve sonrasındaki yaşam mücadelelerini anlatan depremzede “Bugünler de geçer sabrediyoruz ama bu sabır nereye kadar? Bir düzenim vardı hepsi gitti. Psikolojimiz bozuldu” dedi.

Çadır sorunu ve konteyner karmaşası 

Depremzede çadırları Odabaşı Mahallesinin SSK Sokağında bulunan boş bir araziye kuruldu. Çadırların ailelere yetmediğini belirten depremzedeler konteyner almak için yapacakları başvuru koşulları konusunda tedirgin. Konteyner almak isteyen depremzedelerin arsalarını devlete devredeceklerine dair bir söylenti olduğunu söyleyen depremzedeler başvuru yapmaktan kaçınıyor. Aynı zamanda hisseli konutlarda oturan depremzedelere yapılacak yardımın nasıl olacağı konusunda da kafa karışıklığı yaşıyorlar. Konuyla ilgili Görünüm’e konuşan depremzede “Bizi aradılar üç kişilik konteyner göndereceklerdi, benim ailem yedi kişi. Nasıl sığayım? Bazıları da diyor ki ‘konteyner verirse devlet hiçbir şeyden yararlanamayacaksınız’. Onun için başvuramıyoruz.” diye konuşuyor.

Depremzedelerin konaklamasıyla ilgili e-devlet sisteminde yayınlanan açıklamaysa şu şekilde:

“Konutu ağır hasarlı ev sahiplerinden konteyner talebi olanlara sadece 15.000TL taşınma yardımı yapılacak olup barınma desteği yapılmayacaktır.

Hisseli konut sahiplerinden hasar gören konutta sadece ikamet eden kişiye konutun hasar durumuna göre barınma desteği yapılacaktır. Eğer hisse sahiplerinin hepsi hasar gören evde oturuyor ise konutun hasar durumuna göre belirlenen barınma desteği miktarı en çok hisse sahibine, hisseler eşitse başvuruyu yapan ilk küsüye ödenmektedir. Ayrıca, hisse sahipleri kendi aralarında seçecekleri bir kişiye muvafakat vermek şartıyla bütün ödemenin sadece o kişiye yapılmasını da sağlayabileceklerdir.”

“Burası alevi bölgesi bu yüzden erzak gelmiyor”

Hatay Antakya’da yaşanan yıkımın ardından birçok insan evlerini kaybetti. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 4 Mart tarihle verilerine göre Hatay’da 213 bini bağımsız bölümden oluşan toplam 60 bin binanın yıkıldığı, ağır hasarlı veya acil yıkılacak olduğu tespit edildi. Bölgede bulunan depremzedelerin çoğu hem arama kurtarma faaliyetlerinin hem de erzak yardımlarının geç ulaşmasından yakınıyor. Odabaşı Mahallesi’nde görüştüğümüz depremzedeler bulundukları bölgede mezheplerinden dolayı ayrımcılığa uğradıklarını “Hatay’da burası Alevi bölgesi, bu yüzden erzak gelmiyor” sözleriyle iddia ediyor.

Konut fiyatlarına yapılan zamlara tepki

Yıkımların ardından konutlarını kaybeden veya evlerinde ağır hasar bulunan depremzedeler bölgeden ayrılmak zorunda kalıyor. Depremzedeler göç ettikleri şehirlerdeki kira artışlarından şikayetçi. Depremi fırsata çeviren bazı mülk sahipleri, evlere yüzde 30 ila 40 arasında fiyat artışı yaptı. Depremin ardından Alanya’ya gittiğini söyleyen depremzede, mülk sahiplerinin kendilerinin depremzede olduğunu bilmesine rağmen 15.000 TL istediklerini söyledi. Böyle bir bütçem olsa memleketimde kalırım” diyen depremzede kiralara yapılan artış nedeniyle mağduriyet yaşıyor.

“Her şeyim gitti. Anlatılmaz yaşanır bir şey bu”

Kahramanmaraş ve Hatay’da yaşanan depremlerin ardından evlerini kaybeden depremzedeler çadırlar ve konteynerlerde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Odabaşı mahallesinde bir depremzede Görünüm’e 6 Şubat sabahı yaşadıkları depremi anlattı:

“Biz zaten yatmamıştık o gece. Benim misafirim vardı, akşam yemeği yedik. Büyük temizlik yapmıştım, ayrıca evimi de yeni yaptırdım. Oğluma ‘yarın kız kardeşini okula göndeririz yatarız öğlene kadar’ dedim, misafirlerden sonra da evimi temizleyip kendime bir kahve yaptım. Bu arada saat 03.30 oluyor. Kahvemi içtim bitirdim oğluma seslendim ‘hadi yatalım’ diye tabi bu arada saat 04.00’ü geçiyor. Tam yatağıma geçtim daha örtüyü üzerime çekerken bir anda takır takır sallanmaya başladık. Aklıma hiç deprem gelmedi. Oğlum koştu diğer odadan ‘korkmayın deprem oluyor panik yapmayın’ dedi. Hemen eşim kızı kaldırdı ama adım atamıyoruz. Elektrikler gitti karanlık oldu. Eşyalar dolaplar üzerimize düştü. Biz kırılan camların üzerine basıyoruz ama hissetmiyoruz. Bacaklarım ve sırtım mosmor. Durmasını bekledik. Çok uzun sürdü. Annem bizimle yaşıyordu, o çıkamadı odadan ‘Anne yanıma gel ben seni göremiyorum’ diye seslendim. ‘Ben gelemiyorum üzerime dolap düştü’ diye bağırdı. Eşim ve oğlum odaya koştu ama kapısı sıkışmış kapı kilitlenmiş. Kapıyı kırdılar. Dolap çok büyüktü Allah o akşam oğlumu güç verdi dolabı kaldırdı annemi çıkarttılar. Dışarıya çıktık, çok fazla yağmur yağıyordu yerler hala takır takır sallanıyordu. Çok zor bir süreçteyiz. Benim komşularımın neredeyse hepsi enkaz altında kaldı. Arabam gitti, eşyalarım gitti, her şeyim gitti. Anlatılmaz yaşanır bir şey bu. Depremden 15 gün sonra Alanya’ya gittim ama memleketime geri geldim hiçbir yardım almadım şu anda bir haftadır dışardayım. Komşuların çadırlarında yatıyorum ne yatak ne battaniye ne erzak hiçbir yardımdan faydalanmadım, çok zor durumdayım.”

Görünüm’e konuşan Nilda hanım ve ailesi