Hrant 4 yıldır yok

Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrencileri Dayanışma Derneği (SBF ‘D’ DER) tarafından Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde 15 Ocak 2011’de birçok katılımcının desteğiyle düzenlenen anma paneli, Hrant Dink’in ölümünden önce yaptığı bir konuşmayla başladı. Mülkiye’nin konferans salonunda düzenlenen panele katılım yoğundu. Birçok öğretim görevlisi ve Ankara Üniversitesi öğrencilerinin yanı sıra Sırrı Süreyya Önder, Temel Demirer, Hasip Kaplan, Yavuz Önen, Aylin Aslım gibi birçok tanınmış isim de panelde yer aldılar.

Panel, Agos Gazetesi muhabiri Sakis Gürel’in, “Hrant’ın bu kadar konuşulması silahlarla, zulümlerle sökülüp atılan bir halkın 90 yıldır devam eden sessizliğini bozmasındandır” sözleriyle başladı. Gürel’in ardından konuşmasına Kürtçe başlayan BDP Milletvekili Hasip Kaplan, Hrant Dink’in devrimci ve özgürlükçü bir yazar olduğunu belirtirken, Hrant’ın sadece Kürtlerin değil, işçilerin de dostu olduğunu söyledi. Kaplan, “Hrant Malatyalıydı, İzmirliydi, Parisliydi, Şırnaklıydı. Hrant, insan hümanizmasının sembolüdür; onun sözleri yaşamımıza yol gösteriyor. Cenazesindeki on binlerin vicdanıyla, yetmiş milyonu barış ve refah içinde, özgürce yaşatabiliriz” dedi.

‘Önemli olan adını sormak değil, hesabını sormak’

Panelde söz alan konuşmacılardan Temel Demirer, Hrant’ın resmi ideolojiye ve derin devlete başkaldırdığını, bu ülkede yıllardır süregelen katliam zincirinin son halkası olduğunu belirtti. Demirer, “Hrant’ın anlamı bugün ODTÜ’de zulme karşı atılan bir taş, bugün SBF’de egemenliğe karşı atılan yumurtadır, intikam çığlığıdır.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Radikal gazetesi köşe yazarlarından Sırrı Süreyya Önder, Dink’in acımasız ve savunmasız bir savaşın içinde, devletin katlettiği bütün devrimcileri yansıttığını, önemli olanın onu anmak değil, yapılanların hesabını sormak olduğunu dile getirdi.
Türk İnsan Hakları Vakfı (TİHV) eski başkanı Yavuz Önen, Hrant’ın arkadaşı kimliğiyle katılımcılar arasındaydı. Dink’in hep devrimci yönünün konuşulmasını eleştirirken, aynı zamanda insanî yanını da hatırlatmak istedi. Önen, “Hrant gerçek bir demokrattı, gerçek bir insan hakları savunucusuydu, gerçek bir dosttu. Onun sıcaklığı soğumayacak, çizgisi bizlerle ve bizlerden sonra da sizlerle devam edecek” dedi.

Sanatçı Aylin Aslım da katılımcılar arasındaydı. Aslım, Dink’in ölümünden suçluluk duyduğunu ve onu koruyamadığını belirtti. Dink’in bu ülkeyi, bu düşmanlığa rağmen sevdiğine şaştığını ve bu kadar insanın bir arada olmasının onun insan sevgisi sayesinde olduğunu belirtti.

‘Her yakın zulmün küçük hisseli yakın ortağı o benim, o sizsiniz’

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi (İLEF) Dekanı Prof. MDr. Eser Köker, konuşmasında,“Burada bulunan bütün insanların sesini Hrant, Agos’ta duyurmuştur. Hrant, bir gazeteci olarak alternatif gazeteciliği göstermiştir. Hrant Dink’i hedef gösterenler ulusal basındır. Hrant’ın öldüğü gün çekilen bir fotoğrafta Hrant’ın ayakkabısındaki delik, insanların sağduyusunu ayaklandırmıştır. Bir fotoğraf karesi bunu yansıtabiliyor. Bu tarz hikayeleri ortaya çıkarmanın bizim işimiz olduğunu düşünüyorum.”dedi.

SBF’li bir öğrencinin, Dink’in Mülkiye’ye gelmesinin engellenmesindeki suçluları sorması üzerine söz alan SBF öğretim üyesi olan Faruk Alpkaya şöyle cevap verdi: “Mülkiye, 1859’da kurulmuş, imparatorluğun tasfiyesini yaşamış, modernite kurgusu yaşamış bir okul. Kendince görkemli bir tarihi de var. Türkiye Cumhuriyeti 1915’ten bu yana bizi izliyor. Hrant Dink’i hiç tanımadım. Bir kere uzaktan gördüm ve gördüğümde çok utandım’’. Faruk Alpkaya, Ece Ayhan’dan da bir mısra okudu: ‘Her yakın zulmün küçük hisseli yakın ortağı, o benim, o sizsiniz’.”