17 Temmuz 2023, Pazartesi - 11:28

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

Sanat Tarihi Bölümünde okumak “keyifli bir emekli işi” mi?

Tarih: 29 Ağustos 2020

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 1.585

Sanat Tarihi bölümünü kazananların büyük çoğunluğunu ya ikinci üniversitesini okuyacak olanlar ya da başka bir bölümü bırakarak bu bölüme yerleşenler oluşturuyor.

Türkiye’deki iş olanaklarının azlığı da göz önünde bulundurulunca Sanat Tarihi bölümlerini daha çok iş beklentisi olmayanların tercih ettiği görülüyor.

Sanat Tarihi bölümüne bu yıl yerleşen ve “çok da genç olmayan” üç kişiye “Neden Sanat Tarihi?” diye sorduk.

Türkiye’de toplam 51 üniversitede bulunan bir bölüm Sanat Tarihi. Her yıl binlerce yeni öğrenci bu bölüme kayıt yaptırırken binlercesi de bu bölümden mezun oluyor. Mezuniyet sonrası iş olanaklarının dar olması nedeniyle “umutsuz” bir bölüm olduğu söyleniyor.

Sanat Tarihi bölümlerine yerleşenlerin büyük çoğunluğunun ya daha önce başka bir bölümü bitirmiş ya da yarıda bırakmış olduğu görülüyor. Öyle ki Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Sanat Tarihi Bölümü’ne 2019’da yerleşen 41 kişinin 25’ini bir üniversiteden daha önce mezun olmuş; 13’ünü üniversitede öğrenciyken sınava girip yerleşen kişiler oluştururken yalnızca 2 kişi liseden yeni mezun olup ÖSYS sınavına ilk defa girmiş. Benzer durum Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi başta olmak üzere pek çok üniversite için de geçerli. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi bölümüne 2019’da yerleşen 82 kişiden yalnızca 16’sı liseden yeni mezunken, İstanbul Üniversitesi’nde ise bu bölüme yerleşen 62 kişi içinde yalnızca 8 kişinin ilk üniversite deneyimi.

Ankara Üniversitesi Sanat Tarihi’ne girenlerin öğrenim durumu (2019, Kaynak: YÖK Atlas)

İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi’ne girenlerin öğrenim durumu (2019, Kaynak: YÖK Atlas)

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi’ne girenlerin öğrenim durumu (2019, Kaynak: YÖK Atlas)

Bu durum, ekonomik kaygıları olmayan yetişkinlerin bu bölümü “hobi olarak okuması” şeklinde yorumlanıyor.

Peki gerçekten böyle mi? Bu yıl çeşitli üniversitelerde Sanat Tarihi Bölümü’nü kazanan ve bu bölüm ilk üniversite deneyimi olmayan bazı kişilerle konuştuk. Kimi “entelektüel birikim için” kimi de “beynin kaçış noktası olacağı için” okuduğunu söylüyor. Yıllardır bu bölümün hayalini kuranlar da var.

“Entelektüel bir keyif alacağımı düşünüyorum”

Bu yıl DTCF’de Sanat Tarihi Bölümü’ne yerleşenlerden biri de 56 yaşındaki Tamer İncesu. Geçmişte ekonomik sebeplerle kazandığı iki bölümden de mezun olamayan İncesu, 25 yıl basın sektöründe çalışmış. Şimdi emekli olsa da bir yayınevinde editörlük yapmaya devam ediyor. Başlayıp yarım bırakmak zorunda kaldıklarından biri de eğitim fakültesi. O yaşlarda Sanat Tarihi Bölümü’nü tercih etmemesini de yine ekonomik kaygılara bağlıyor ve “O zamanlar sanat tarihi insanların meslek edinmek, gelecek kariyerini şekillendirecek bir şey değildi” şeklinde açıklıyor. “Belli bir dünya görüşü olan insanlarız. Siyasetle, ideolojiyle, politikayla ilgili geçmişte de haber yaptık. Ama çok yorucu bir hale geldi bu işler. İdeolojik, politik gündemleri takip etmekten bıktım” diyen İncesu için Sanat Tarihi bölümü başta olmak üzere sanatla uğraşmak “beyninin bir kaçış noktası” olacak. Bu bölümü tercih etmesinin nedenini “Sanatla uğraşanların teorisini ve ideolojisini öğrenebilmek, sanat tarihinde ne gibi gelişimler olmuş, insanlık bu aşamaya nasıl gelmiş? Bunları öğrenmek istedim. Entelektüel bir keyif alabileceğim bölüm olarak düşündüm” şeklinde açıklıyor. Bu bölümü tercih edenlerin çoğunlukla 20’li yaşlarını geçmiş ve ikinci lisans eğitimi için üniversiteye dönmüş kişiler olduğu görüşüne katıldığını söyleyen İncesu için bu durum “keyifli olmasını” sağlıyor.

“Benim bu bölümden kariyer beklentim yok ama gençlerin de olduğunu düşünmüyorum”

İncesu, “İnsanların gündelik yaşamdan mesleklerinden uzaklaşmalarının bir yolu olarak Sanat Tarihi’ni yazdıklarını düşünüyorum. Sanat Tarihi mezunlarının ülkemizdeki durumu biliniyor. Bu anlamda insanlar bunu bir meslek olarak değil de biraz entelektüel faaliyetlerini yerine getirebilecekleri bir hobi olarak görüyorlar. Özellikle ikinci üniversite olarak seçen ve belli bir yaştan sonra buraya giren insanlar” yorumunu yapıyor. Hâlihazırda yaptığı Orta Çağ ve Yakın Çağ araştırmalarını sanat üzerinden ilerletmeyi amaçlayan İncesu, bölüme çok isteyerek girdiğini belirtse de “kariyer beklentisi” içinde olmadığını da ekliyor. İncesu, “Benim bu yaştan sonra kariyer beklentim yok ama orayı yazan çocukların da bir kariyer beklediğini düşünmüyorum” diyor.

“Hobi değil, hayalimi gerçekleştiriyorum”

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Sanat Tarihi Bölümü’ne yerleşen 39 yaşındaki Burcu Ö.  için ise bu bölüm, “hobiden öte, beş senedir istenilen bir hayaldi”. Burcu, Hacettepe Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden 2005 yılında mezun olmuş, ardından Boğaziçi Üniversitesi’ndeki yüksek lisansını 2014’de tamamlamış. Sanat Tarihi okumak istediğini 5 sene önce Dünya’daki en önemli sanat müzelerini gezmeye ve sanat eserleriyle ilgilenmeye başladıktan sonra fark ettiğini söylüyor. Burcu, ilk lisans eğitimi tercihinin mühendislik olmasını ve ardından sanat tarihine nasıl yöneldiğini şöyle açıklıyor:

“İnsan ilk lisansını okurken biraz çevre baskısı, aile, arkadaşlar… Zaten 18 yaşındasın ve ergensin. Onlar neye yönlendiriyorsa, ne popülerse ona yöneliyorsun ister istemez. O dönem ilk üniversiteye öyle karar vermiştim ama okul hayatım bitti, iş hayatına başladım, yurt dışına çıkmaya başladım. Müzeleri gezmeye başladım ve fark ettim ki ben müze gezmekten, oradaki eserleri incelemekten çok büyük bir keyif alıyorum. Ve kendimde şunun eksikliğini gördüm: Keşke daha fazla anlasam! Ama bunu sevdiğimi fark etmek için bunları yaşamam gerekti. Yani 18 yaşında bunun farkına varamazsın çünkü öyle bir kültürel birikimim yok. Ne istediğimi geç keşfettim, bu benim şansızlığımdı. Belki Fransa’da büyümüş olsaydım ve Louvre Müzesi’ne 25 yaşında değil de 15 yaşında gitmiş olsaydım belki de 18 yaşında sanat tarihini isteyecektim. Ama Türkiye’de yok ki. Görmediğim bir şeye ne kadar hayran olabilirim?”

“Ruhumu boyamak için okuyorum”

Sanatın “bir tutku haline geldiğini” söyleyen Burcu, kendisine koyduğu “Dünya’daki en büyük 10 sanat müzesini gezme” hedefini ise şimdilik iki eksikle başarmış. Sanat Tarihi’ni tercih etme sebebini ise “Ben hakikaten her bir tablonun hikâyesini öğrenmek istiyorum. Ne yapabilirim, ne okuyabilirim? ‘Sanat Tarihi okumalıyım. Beni mutlu edecek olan şey bu’ dedim” ifadeleriyle açıklıyor. Sanat Tarihi ile ilgilenmeye lisans eğitiminden sonra da devam etmek isteyen Burcu, aynı bölümde yüksek lisans yapmayı da planlıyor. Buna rağmen “Sanat Tarihi’nden büyük paralar kazanma hayali olmadığını” belirterek, bölümden beklentisini “Ben tamamen ruhumu boyamak için bu bölümü okuyorum ama bu hobi diyemem. Hobiden daha ciddi bir şey. Ben mesela şunu yapmak istiyorum, İstanbul’daki eski kasırları gezip bu kasırların mimari açıdan yapım teknikleriyle ilgili bir makale yazmak istiyorum. Bu konuda araştırma yapmak istiyorum. Bu akademisyenliğe gider mi, bilmiyorum. Bu yaştan sonra belki de gitmeyecek ama ben bundan çok fazla tatmin olacağımı biliyorum. Dolayısıyla kariyer denilir mi? Hayal… Ben hayalimi gerçekleştirmeye çalışıyorum kısacası” şeklinde açıklıyor. İlk lisans bölümünden mezun olduktan sonra uzun yıllar laboratuvarda çalışarak bir birikim oluşturduğunu söylüyor ve multidisipliner bir anlayışla kimya ve sanat tarihini birleştiren projeler yapmak istiyor.

“Amacım entelektüel birikim”

Alkan Uçarsu, 27 yaşında ve 2016 Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi (İLEF) Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. Bu yıl Ankara Üniversitesi DTCF’de Sanat Tarihi Bölümü’nü kazanan Alkan, bu bölümü tercih etmesinde sanata olan genel ilgisinin payı olduğunu belirtiyor. İlk lisans eğitimini İLEF’te alan Uçarsu, buradaki lisans eğitimi boyunca pek çok sanat dalıyla derinlemesine tanışma fırsatı bulmasının da Sanat Tarihi bölümünü tercih etmesinde etkili olduğunu düşünüyor. Bu bölümün ilk lisans tercihi olmamasını ise “Sözel bölümden çıkıp en fazla iş bulabileceğin alanlardan bir tanesi iletişim fakültesiydi ve çok ufak yaşlardan itibaren, ilkokulun sonlarından itibaren ben gazeteci olmak istiyordum” şeklinde açıklıyor. Fotoğrafçılık ve sinemayla yakından ilgili olduğunu söyleyen Uçarsu, bölümü istemesinin amacının ise “tamamen entelektüel birikim” olduğunu söylüyor. “İllaki okul mu okumak gerekiyor? Hayır, elbette gerekmiyordu. Okumalarını bir şekilde elde edebilirdim ama orada hocalarla ve diğer öğrencilerle tartışma yürüterek daha ortaklaştırarak kolektif bir biçimde yürüdüğünde daha sağlıklı olacağını düşündüğümden dolayı tercih ettim” diye konuşan Uçarsu, bölümden herhangi bir kariyer beklentisi olmadığını da ifade ediyor. Pek çok insanın bu bölümü ikinci lisans eğitimi için tercih etmesini ise “Birçok bölümde bir gelecek kaygısı söz konusu. Sanat Tarihi de bunların en yoğunun yaşayanlardan bir tanesi çünkü puanı da diğer bölümlere göre görece düşük. Bu bölümlerden mezun olanların kolay kolay hem özel sektörde hem devlette iş bulabilme imkânları çok düşük. O yüzden ikinci üniversite olarak tercih edilmesi de daha kolay” şeklinde yorumluyor.

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/28970
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Sanat Tarihi Bölümünde okumak “keyifli bir emekli işi” mi?

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yılın Basın Fotoğrafları 2023 ödülleri sahiplerini buldu

Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) Yılın Basın Fotoğrafları 2023 ödülleri, törenle sahiplerine verildi. İLEF mezunu Uğur Yıldırım bu yıl dört kategoride aldığı beş ödülle en çok sayıda ödüle layık görülen gazeteci oldu. Bu yılki "Yaşam Boyu Onur Ödülü" de deneyimli gazeteci Coşkun Aral’a verildi. Yıldırım ve Coşkun, düşüncelerini Görünüm'le paylaştı.

Kapat