20 Mart 2025, Perşembe - 08:45

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

SBF’de iki gün boyunca “Nüfus, Eğitim, Emek” konuşuldu

Tarih: 20 Aralık 2024

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 28

21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu’nun düzenlediği etkinlikte dört oturumda sekiz akademisyenin sunumu vardı.

21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu tarafından düzenlenen ve dün başlayıp bugün biten “Nüfus, Eğitim, Emek” başlıklı panellerde konuşmacılar Prof. Dr. Sinan Türkyılmaz, Prof. Dr. Banu Akadlı Ergöçmen, Prof. Dr. Özgür Orhangazi, Prof. Dr. Ayda Eraydın, Prof. Dr. Öktem Vardar, Prof. Dr. Soner Yıldırım, Prof. Dr. Murat Erdoğan ve Dr Öğr. Üyesi Nihal Eminoğlu idi.

Etkinlik, 19 Aralık Cuma günü Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Çelik ve 21. Yüzyıl için Planlama Grubu kurucusu Prof. Dr. Bilsay Kuruç’un açış konuşmalarıyla başladı. Prof. Dr. Çelik, Mülkiye Şeref Salonu’ndaki panele katılanları selamlayarak, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. Prof. Dr. Kuruç, açış konuşmasında eğitim ve çalışma oranlarının gelecek kuşaklar için kayda değer bir bilgi verdiğinden bahsederek “Türkiye gibi nüfus bakımından ilginç bir ülkede bu nüfus plancılığı konuşulsa da daha çok zenginleştirsek diye can atacağımız bir konu” dedi.

Prof. Dr. Bilsay Kuruç

Prof. Dr. Orhan Çelik

Açış konuşmalarının ardından ilk oturuma geçildi. 2008- 2012 yıllarında Ankara Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. Cemal Taluğ yönetiminde gerçekleşen oturumda Prof. Dr. Sinan Türkyılmaz ve Prof. Dr. Banu Akadlı Ergöçmen ortak bir sunum yaptı. “Bugünün Nüfusu Dünden Yarının Nüfusu Bugünden; Değişen ve Dönüşen Nüfusumuz” başlıklı ortak sunumun ilk konuşmacı Prof. Dr. Sinan Türkyılmaz oldu.

“Erken çağ nüfusumuz daha dramatik bir biçimde azalıyor”

2012 yılından bu yana UNICEF merkez ofisi ve ECARO Bölgesi’nde (Avrupa ve Orta Asya) 15’ten fazla ülke için UNICEF MICS (Çoklu Gösterge Kümesi Araştırmaları) araştırmalarında örnekleme uzmanı olarak çalışan ODTÜ İstatistik mezunu Prof. Dr. Sinan Türkyılmaz sunumuna Türkiye’de nüfus ile ilgili temel veri kaynaklarından bahsederek başladı. Çalışma çağındaki nüfusun, genç ve yaşlı nüfusun toplamından fazla olduğu dönem için kullanılan ‘demografik fırsat penceresi’ne değinen Türkyılmaz Türkiye için öngörülerinde “Buranın niteliği arttırılabilirse 2040 yılına kadar bu pencerenin açık kalacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Sinan Türkyılmaz, “Üretken çağdaki nüfusumuzun yüzde on değişeceğini düşünüyoruz. Erken çağ nüfusumuz daha dramatik bir biçimde azalıyor” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Türkyılmaz aynı zamanda Türkiye’nin kent baskın yapıda bir ülke olmaya başlamasıyla ortalama hane halkının küçüldüğünü ve tek kişilik hane halkı verilerinin sekiz yılda yüzde beş artış gösterdiğini belirtti.

Prof. Dr. Sinan Türkyılmaz

“Yaşlanmaya başlamış bir ülkeyiz”

Hacettepe Üniversitesi emekli Öğr. Üyesi Prof. Dr. Banu Akadlı Ergöçmen sunumuna 1923 yılından itibaren nüfus politikalarından bahsederek başladı. Ergöçmen, 1994 yılında BM Kahire konferansında değinilen üreme sağlığı üzerine Türkiye’nin 1965 yılında Türkiye Nüfus Planlaması Hakkındaki Kanun’da önceden benimsenmiş olduğunu belgelerle aktardı. Türkiye’de veri sisteminin artık daha iyi çalıştığı söyleyen Prof. Dr. Ergöçmen “Akademinin de biraz daha bu nüfus araştırmalarında yer alması gerekir” dedi.

Yıllara göre doğurganlık oranının düşüşünden bahseden Prof. Dr. Ergöçmen, yaşam süresinin uzamasının ve doğurganlık oranlarının düşmesinin yaşlı nüfusta artış olarak sonuçlandığından bahsederek, “Yaşlanmaya başlamış bir ülkeyiz. Türkiye’nin nesiller arası desteklemeler, yaşlıların korunması gibi politikalara ihtiyacı var. Evet doğurganlık düştü, politikalar sonuç aldı ama bu durumunda dikkate alınması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Banu Akadlı Ergöçmen

“Toplum değiştikçe teknoloji de değişiyor, teknoloji ise toplumu dönüştürüyor.”

Ankara Üniversitesi önceki rektörlerinden Prof. Dr. Cemal Taluğ ilk oturum konuşmacılarının sunumu ardından kürsüye gelerek şu ifadelerle oturumu sonlandırdı:

“Teknoloji ve demografi arasında bir bağ olduğunu düşünüyorum. Taş devri teknolojileri olmasa insan tarıma geçmezdi. Tarıma geçilmese yerleşik yaşam olmazdı. Ama daha da önemli sanayi devrimi. Sanayi devrimi olmasa büyük kentler olmazdı. Teknoloji ve nüfus böyle artmazdı. Toplum değiştikçe teknoloji de değişiyor. Teknoloji ise toplumu dönüştürüyor.”

Prof. Dr. Cemal Taluğ

“Sürekli cari açık veren bir ekonominin para birimi er ya da geç değer kaybedecektir.”

“Nüfus, Eğitim, Emek” başlıklı programın ikinci oturumu Ankara Üniversitesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir yönetiminde başladı. Kadir Has Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Özgür Orhangazi ve ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ayda Eraydın’ın konuşmacı olarak katıldı. Özgür Orhangazi sınav programı yoğunluğu sebebiyle toplantıya Zoom üzerinden katılarak sunumunu yaptı.

Prof. Dr. Özgür Orhangazi sunumuna, kendisinin de katkıda bulunduğu “Türkiye Ekonomisinin Serencamı” başlıklı kitapla başladı. 2020-2024 dönemi üzerine gözlem ve tespitlerini yazdığı kitapla ilgili Orhangazi, “2021 de Nurettin Nebati’nin Hazine Bakanlığına gelmesiyle sert bir politika değişimi oldu. Bundan iki sene sonra Mehmet Şimşek’in göreve gelmesiyle de başka bir yöne değişim oldu. Taban tabana zıt ekonomi programlarıymış gibi göründü ”dedi.

Prof. Dr. Özgür Orhangazi sunumunda şunlara değindi:

“Nurettin Nebati ve Mehmet Şimşek dönemlerinde uygulanan politikaların her iki dönemde de emeğin aleyhine kurulduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye’nin net döviz kazanımı sağlama kapasitesi bulunmamaktadır. Bu nedenle ülkeye giren döviz, çıkan dövizi karşılamaktan uzak kalmakta ve bu açkı sürekli olarak dış sermayeye yüksek kar fırsatları sunarak geçici olarak kapatılmaya çalışılmaktadır. Dolayısıyla sürekli cari açık veren bir ekonominin para birimi er ya da geç değer kaybedecektir.”

Prof. Dr. Özgür Orhangazi

“Türkiye’nin övündüğü dengeli nüfus dağılımı durumu ortadan kalkmaya başlıyor”

Kış etkinlikleri kapsamında 21. Yüzyıl Planlama Grubu’nun “Nüfus, Eğitim, Emek” başlıklı programının ilk gününde son sunumu ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ayda Eraydın gerçekleştirdi. Eraydın, “Göç ve Mekansal Yansımaları: 2000 Sonrası Türkiye’nin Değişen Nüfus Örüntüsünü Anlamak, Açıklamak” başlıklı sunumunda göç konusunu mekansallaştırarak ekonomi ve politika ile bütünleştirerek değerlendirdi.

Prof. Dr. Eraydın, 2000 sonrası kentleşme, hızlı kentleşme ve kısıtlı göç başlıklarıyla nüfus hareketliliğinin veri grafiklerini yorumladı. Büyüyen ve küçülen, nüfus kaybeden kentlerle ilgili “Türkiye’deki yerleşme birimlerinin yüzde altmışı nüfus kaybediyor. Türkiye’nin övündüğü dengeli nüfus dağılımı durumu ortadan kalkmaya başlıyor. Burada aslında ekonomi gözüyle bakıldığında bir şeylerin eksik bırakıldığı görülüyor. Ayrıca bir takım sosyal hizmetlerin de verilemediği yorumu da yapılabilir. İnsanların kıyılara doğru gitmesi sadece ekonomi midir?” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Ayda Eraydın

21. Yüzyıl için Planlama Grubu’nun “Nüfus, Emek, Eğitim” programının ikinci günü TED Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Öktem Vardar ve ODTÜ Eğitim Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Soner Yıldırım’ın sunumlarıyla devam etti. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Neyyire Yasemin Yalım’ın yaptığı panelde önce Prof. Dr. Vardar söz aldı.

 “Çeşitliliğin artması, yükseköğretimin gelişmesi için gereken ortamı hazırlar”

Prof. Dr. Öktem Vardar, yaptığı konuşmada yükseköğretim politikalarına ilişkin önerilerini paylaştı. Yükseköğretim politikaları belirlenirken en önemli esasın çeşitlilik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Vardar, öneri olarak sunduğu 2035’e kadar uygulanması gereken ulusal yükseköğretim politikasını 25 maddede açıkladı.

Prof. Dr. Öktem Vardar, üniversitelerde bilimsel ve akademik özgürlüklerin genişletilmesiyle birlikte, öğrenci merkezli, öğrenme temelli, öğrenme kazanımlarına dayanan eğitim yaklaşımının benimsenmesi gerektiğini aktardı. Prof. Dr. Vardar şunları söyledi:

“Yükseköğretim sistemi genelini etkileyen politikalar, genelde mevcut aktörleri, araçları kapsar ve tüm üniversiteleri benzer şekilde etkiler, yükseköğretimin gelişmesi için gereken ortamın hazırlanmasına hizmet eder. Yükseköğretim kurumlarına çeşitlilik opsiyonlarının sunulmasına ilişkin politikalarının amacı farklılık kazandırmak, hedef koymak ve onları yetkilendirmektir. Kurum içi akademik hayata yönelik politikaların amacı da ulusal veya uluslararası yarışmacı bir karakter kazandırmaktır. Dış paydaşların üniversitenin bilgi ve becerilerini toplumla paylaşmasını düzenleyen politikaların amacı ise üniversitelerin toplumla bütünleşmesine ivme kazandırmaktır.”

Prof. Dr. Öktem Vardar

“Siyasetten arınmış müfredat olmaz, müfredatın kendisi siyasettir”

Prof. Dr. Vardar’ın ardından kürsüye çıkan Prof. Dr. Soner Yıldırım, “müfredat” üzerine konuştu. Eğitim müfredatının felsefesini anlatan Prof. Dr. Yıldırım müfredatın tarihçesine değindi. Bilgi ve becerinin günümüzde artık her yerden öğrenildiğini anlatan Prof. Dr. Soner Yıldırım müfredatın bu dönemdeki konumunun bir sorunsal olduğunu söyledi. Müfredatın amacına ilişkin konuşan Prof. Dr. Yıldırım şunları aktardı:

“İnsanların şöyle bir özelliği var. Tek başına kafeste falan yaşayamıyor, bir arada yaşıyor. Eğer toplumu bir arada tutamazsanız ne varlığınızı devam ettirebiliyorsunuz ne de gelecek inşa edebiliyorsunuz. Bir arada tutmak ilkesi çok önemlidir.

“Siyasetten arınmış eğitim, siyasetten ayrılmış müfredat, böyle bir şey olmaz. Müfredatın kendisi siyasettir, politikadır. Politika sizin inandığımız politikayla uyumluysa size göre o harika bir müfredat, aynı politikaya inanmıyorsanız aynı siyaseti gütmüyorsanız politikadan uzak müfredat diye bağırmaya başlarsınız. Müfredatın bir politika belgesi olduğunu lütfen unutmayın. Müfredat bir siyasi belgedir. Bilimsel bir alan değildir çünkü müfredattaki amaç insanı tanımaktır.”

Prof. Dr. Soner Yıldırım

21. Yüzyıl için Planlama Grubu’nun “Nüfus, Eğitim, Emek” başlıklı programı Prof. Dr. Şenay Gökbayrak’ın moderatörlüğünde Prof. Dr. Murat Erdoğan ve Dr. Öğr. Üyesi Nihal Eminoğlu’nun sunumlarıyla tamamlandı.

“Gelişmiş ülkeler için göçmenlik konusu bir kalkınma aracı”

Prof. Dr. Murat Erdoğan, “Türkiye’deki Suriyeliler, Sığınmacılar ve Düzensiz Göçmenler” başlıklı sunumu yaptı. Prof. Dr. Erdoğan dünyanın çok hızlı değiştiğini, son bir haftada Suriye’de yaşananların bile bu konuyu doğrudan ve derinden etkilediğini söyledi. Prof. Dr. Erdoğan tüm dünyadaki göç istatistiklerini paylaştı. Prof. Dr. Erdoğan şunları aktardı:

“Şu anda dünyanın bütün gelişmiş ülkeleri demokratik yapılarındaki büyük çöküşten dolayı dünyanın farklı yerlerinden insan geçirmek zorundalar. Avrupa Birliği’nin yılda beş milyon kişi sadece Almanya’nın bile bir buçuk milyon göçmene ihtiyaç duyuyor. Bu durumda göçmenlik konusu bir kalkınma aracı. Burada herkes kazanıyor aslında. Göç eden de kendi yaşamını daha iyi yere getiriyor. Göç veren ve göç alan ülkelerin de kazancı var.”

Prof. Dr. Erdoğan deport konusuna ilişkin, “Şu an dünyanın başındaki en büyük krizlerden birisi bu düzensiz göçmenlik. Nüfus haraketliliği devam ettiği için insanlar dünyanın yeni haliyle bir ülkeye gittikten sonra onların geri gönderilmesi için uğraşılıyor. Şu an geri gönderme oranları yani deport oranları yüzde yedinin altında” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Murat Erdoğan

Mülteci krizi değil, yönetim krizi var”

Prof. Dr. Murat Erdoğan’ın ardından  Dr. Öğr. Üyesi Nihal Eminoğlu “Türkiye’de Göç Süreç Yönetimi” üzerine bir sunum yaptı. Dr. Eminoğlu, mültecilerin ve göçmenlerin bir krize neden olmadığını, mültecilere ilişkin bir yönetim krizi olduğunu şu sözlerle aktardı:

“Bu bir yönetim krizdir. Yani eğer ki siz krizi doğru yerde ararsanız, soruyu doğru sorarsanız daha doğru çözümler bulursunuz. Ne göçmenler, ne mülteciler, ne de herhangi bir insan bu anlamda bir kriz sebebi değildir. Sorun, kriz olan Onu yönetebilmek veya yönetememektir. Yönetim bir beceridir.”

Dr. Eminoğlu, Türkiye’ de göç yönetimin yasal çerçevesini, çıkan kanunlar, yürütmelikler ve Göç İdaresi Başkanlığı gibi idari yapılar üzerinden değerlendirdi. Dr. Eminoğlu, Türkiye’nin Suriyelilere yönelik uyum modelleri çalışmalarını paylaştı.

Dr. Nihal Eminoğlu

Prof. Dr. Bilsay Kuruç

SBF Öğr. Gör. Taylan Zafer Bali

Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir ve Prof. Dr. Ayda Eraydın

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/39916
Yol: Ana sayfa » Yazılar » SBF’de iki gün boyunca “Nüfus, Eğitim, Emek” konuşuldu

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Depremi ve sonrasını anlatan “Geri Döneceğiz” fotoğraf belgelesi Ankara’da

Gazeteci Gürcan Öztürk'ün çektiği fotoğraflarla depremin yaşandığı 11 şehirden hikayelerin yer aldığı “Geri Döneceğiz” Fotoğraf Belgeseli ve Söyleşi, Mülkiyeliler Birliği'nde saat 16.00'da başlayacak.

Kapat