Farkları artı bir kromozom

Toplumda pek çok kişi tarafından ‘’Mongol’’ olarak bilinen Down Sendromu; sarışın, esmer, kumral, kısa boylu, uzun boylu olmak gibi genetik farklılıktır. 47. kromozomun sebep olduğu bu farklılık yüzünden toplumdan dışlanan birçok kişi hayatını sürdürmekte güçlük çekiyor. Normalde 46 kromozomun bulunduğu insan vücudunda anne karnında 21’inci kromozomun ikiye bölünmesiyle bebekte fazladan bir kromozom oluşuyor. Kalıtsal bir hastalık olmayan tamamen tesadüfen ortaya çıkan bu farklılığın adı ise ‘’Down Sendromu’’.

Türkiye’de günde iki Down Sendromlu kişi doğuyor, Ülkemizde yaklaşık 100 bin Down Sendromlu kişi yaşıyor, dünyada bu sayının 5.8 milyondan fazla olduğu söyleniyor. Down Sendromlu kişilerin en büyük sorunu ise toplum tarafından dışlanmaları. Kendilerinin diğer insanlardan farklı olduklarının bilincinde değiller ve sosyal hayat içerisinde insanların onlardan neden kaçtıklarını anlayamıyorlar. Down Sendromlu çocuklara sahip aileler ise sırf bu durumdan dolayı çocuklarının dışarıya çıkmak istemediklerini belirtiyor.

Down Sendromlu çocuğa sahip olan Mehmet Çimen, Down Sendromu üzerine yapılan pek çok seminere katıldığını ve çocuğunun durumuna dair bütün bilgilere sahip olduğunu ancak bunun toplumdaki yerlerini değiştirmediğini söyledi. Çimen, oğlu İsmail ile gittikleri bir düğünde, oğlunun oynamak için piste çıktığını ancak etraftakilerin ondan rahatsız olup pistten ayrıldığını söyledi. Ayrıca Mehmet Çimen, İsmail’le dışarı çıktıklarında yükseklik korkusu olan oğlunun, yüksek yerlerden geçerken eğilerek yürüdüğünü, insanların İsmail’in davranışlarını anlayamadıkları için bu durumla dalga geçtiklerini belirtti. İsmail’den, sokakta oynayan çocukların ve bazen de büyüklerin deli diye kaçtıklarından da bahseden Çimen, bu durumun ailesini çok rahatsız ettiğini, bu yüzden kendilerini toplumdan soyutladıklarını belirtiyor.

Down Sendromlu kişilerin eskiyen giysilerinden vazgeçemedikleri de biliniyor. Oğlunun da bazı takıntılarının olduğundan bahseden Çimen İsmail’i eskimiş, yırtık çoraplarını giymekten vazgeçiremediklerini bu yüzden insanların kendilerini birçok kez ilgisizlik ile suçladıklarından bahsetti. İnsanların bilgi sahibi olmadıkları konularda ön yargılı davrandıklarını söyleyen Mehmet Çimen, ‘’Bu kişiler de üniversite eğitimi alabiliyor, evlenebiliyor tıpkı bizim gibi sosyal faaliyetler de bulunabiliyor’’ dedi. Bu durumun aileden geçen bir hastalık olmadığını belirten Mehmet Çimen, Down Sendromlu kişilerin evlendikleri zaman sağlıklı çocuklara sahip olabildiklerini bu durumun genellikle 35 yaş üzeri annelerde daha çok görüldüğünü belirtti.
Down Sendromlu çocuğa sahip başka bir aile ise çocuklarını “gerizekalı” olarak bildiklerini Down Sendromu hakkında bilgi sahibi olmadıklarını söylediler. Çocuklarının eğitim alabileceklerini bilmediklerini ve eğitim alması için okula yollamayı düşünmediklerini söylediler. Toplumun çocuğu soyutladığı genelin aksine çocuğu toplumdan soyutlayan ailelerin de olduğu ülkemizde bilinçlenme oldukça az. Bizden ilaç yerine anlayış ve kabullenilmeyi bekleyen Down Sendromlu kişiler bir kromozomluk küçücük farkı insanların görmezlikten gelmelerini istiyorlar.