1 Kasım 2024, Cuma - 16:23

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

Lohusalık sendromu için yeni umut

Tarih: 15 Mart 2012

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 195

Anne ile bebeğin dolaşım sistemini birbirinden ayıran, doğum sonrası tıbbi atık olarak kabul edilen “Plasenta”, haplara dönüştürülerek anne ve bebeğin iyileşme sürecinde kullanılıyor.

Lohusalık sendromu için yeni umut
Dünyada yeni sağlık trendi hâline gelmeye başlayan plasenta yemenin,  annenin doğum sonrası toparlanmasını kolaylaştırdığı, sütünü arttırdığı ve enerji verdiği düşünülüyor. Amerika’da birçok hamile kadın, plasentasını saklayarak yemeyi planlıyor. Geleneksel Çin tıbbında ise plasenta parçalar halinde kurutuluyor, çeşitli baharatlarla karıştırılarak gıdalara eklenerek yeniyor.

Plasenta, geçici bir organ

Plasenta, anneyle bebek arasındaki besin, oksijen ve diğer maddelerin alışverişini sağlamakla görevli, hamilelik süresince hayati öneme sahip geçici bir organ. Plasenta yeni hücre gruplarının oluşması için gerekli olan besinleri ve oksijeni seçip bunları bebeğe taşıyor ve atık maddeleri ayırarak annenin vücuduna gönderiyor. Bebeğin beslenmesinde ve gelişiminde önemli bir rol oynuyor.

Doğum sonrası sendroma iyi geliyor

Hamilelik süresi boyunca plasentada biriken hormonlar, doğumla beraber vücuttan koptuğu için annenin hormon dengeleri bozuluyor. Doğum sonrası dönemde (lohusalık) beyindeki hipotalamusun tekrardan hormonları düzenlemesi haftalar alıyor ve bu yüzden çoğu kadın hamilelik sendromu yaşıyor. Amerika’da Colorado Üniversitesi mezunu olan ebe Jennifer Mayer yaptığı araştırmada, plasenta haplarının protein, mineral ve hormonlar açısından zengin olduğunu, iyileşme dönemini hızlandırdığını, enerji seviyesini yükselttiğini ve süt üretmeyi arttırdığını savunuyor. Sağlık Bakanlığı Eğitim Şube Müdürü ve Ebelik Bilim Uzmanı Filiz Aslan Tekin, konuyla ilgili olarak Türkiye’de böyle bir uygulama ve bilimsel bir çalışmanın olmadığını belirterek, “Doğum sonrası hormonel denge bozulduğu için lohusa dönemi, anneler için sancılı geçebiliyor. Bazı anneler bebeklerini istemiyor, bazı anneler ise intihar girişimlerinde bulunabiliyor” dedi. Annenin lohusa döneminde bozulan hormon dengesini toparlamak ve bu nedenle oluşabilecek sendromları önlemek amacıyla çalışmalar yürütüldüğünü dile getiren Tekin, “Anne psikolojik destekle, ilaçlı veya ilaçsız tedavi yöntemleriyle iyileştirilmeye çalışılıyor. Çin ve Afrika tıbbında plasenta belirli aşamalardan geçirilip doğum sonrası tedavilerde kullanılıyor. Fakat bu uygulamanın doğruluğu konusunda bilimsel bir araştırmaya rastlamadık. Doğum sonrası dönemde uygun tedavi yöntemleriyle annenin doğum sonrası toparlanma süresi kısaltılabilir ve gerekli destek anneye sağlanabilir” şeklinde konuştu.

Plasenta, genetik hastalıklarda kullanılabilecek

Modern tıpta bazı doktorlar, plasentayı bankalarda saklayarak genetik hastalıklarda kullanılabilmek için çalışmalar yürütüyor. Dokuz ay boyunca bebeği besleyen ve koruyan plasentanın yararlı olacağına inanan anne, ebe ve doktor sayısının artmasına rağmen, uygulamanın güvenilirliği açısından çoğu sağlık kuruluşu plasenta fikrini paylaşmıyor. Amerika’da sayılı hastanelerde plasenta uygulaması bulunuyor. Türkiye’de ise henüz bu uygulama yok. Plasenta, doğum sonrası tıbbi atık olarak görülüyor ya da şüpheli bir durum varsa patolojiye gönderiliyor.

Amerika’da yaygınlaştırılan plasenta haplarını kullanmak hormon değerlerini dengelemede yararlı oluyor. Ayrıca plasenta hapı, süt üretmeyi arttırmakta, iyileşme dönemini hızlandırmakta ve enerji seviyesini yükseltmektedir. Plasenta haplarının kullanımıyla doğum sonrasında yaşanan ağlama krizleri ve doğum sonrası yaşanan sendromu tedavi etmektedir.

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/880
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Lohusalık sendromu için yeni umut

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde Ankara’daydı

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nü Ankara’da çeşitli etkinliklerle kutladı. Anıtkabir’i ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Başkent Kalkınma Projesi’ni ziyaret eden çiftçiler, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapılan forumda kürsüden seslendi: “Çiftçi doğduk, çiftçi öleceğiz.”

Kapat