17 Temmuz 2023, Pazartesi - 19:23

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

Otistik olmak yaşamaya engel değil!

Tarih: 09 Ekim 2011

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 187

Gelişimsel bir bozukluk olan otizmin, toplumsal hayata katılmada bir engel oluşturmayacağını söyleyen uzmanlar, doğru tedavi yöntemleri ve özel eğitimlerle bu bozukluğun aşılabileceğini belirtti.

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri FakültesiOtistik Çocukları Tanı ve Tedavi Merkezi”nde Uzman Ayşe Dolunay Kesiktaş, otizmin doğuştan gelen yaygın bir gelişimsel bozukluk olduğunu ancak bu bozukluğun zihinsel bir engel olmadığını söyledi. Otizmlilerin sosyal hayata katılabilmeleri için herhangi bir engel olmadığını söyleyen Kesiktaş, önemli olanın çocuğa ulaşma yollarını bilmek ve toplum olarak bilinçlenmekten geçtiğini ifade etti: Otizmli kişilerin özellikle çocukların, en temel sorunlarının iletişim kurmak olduğunu belirten Ayşe Dolunay, çocuğa doğru iletişim yöntemleriyle ulaşmayla ve doğru tedavi yöntemlerinin uygulanmasıyla bu bozukluktan kurtulmanın mümkün olduğunu dile getirdi.

Kesiktaş, Otizm tanısının iki buçuk yaşında konulduğunu, bunun aile ve çevresi için başta çok büyük sorunlar oluşturduğunu söyleyerek şöyle devam etti. “ Ailelerin bunu kabul etmesi oldukça zor oluyor, çocuklarında bir sakatlık bir özür olduğunu düşünüyorlar. Bu acı bir şey, hiçbir çocuk bunu hak etmez, aileleri bilinçlenmeye, çocuklarıyla doğru iletişim yollarını bulmaya davet ediyorum. Bu zihinsel bir özür değil, tedavi edilebilir bir şey. Çocuğunuzdan utanmayın, onu iyi tanıyın, isteklerini anlamaya çalışın.”

Otizmli çocukların fiziksel olarak çok güzel olduklarını, tekrarlayıcı hareketler, iletişim kopukluğu, sabit bir noktaya takılmak, bir şeyi saatlerce izlemek, tek bir oyuncakla oynamak gibi gelişimsel bozukluklarının olduğunu söyleyen Kesiktaş, kimi çocukların konuşamadığını, onlar içinse farklı iletişim yollarının bulunması gerektiğini söyledi. Uzman Kesiktaş, otizmin erkeklerde dört kat daha çok görüldüğünü belirtti.

Uzman Kesiktaş, “ Önemli olan çocuklarla ortak ilgiyi bularak iletişim kurmaktır, onlar kendi dünyasında olmayı dışarıya kapalı olmayı seviyorlar, bizimse onların topluma karıştırmamız gerekir, bu konuda anne babaya ve eğitimcilere büyük görevler düşüyor. Herkes üstüne düşeni yaparsa otizmli çocuklar toplum tarafından bir ‘öcü’ olarak görülmekten kurtulur. Bu çocukları dışlamak yerine onlara ulaşmayı deneyelim. Onlar saldırgan değildir, ama dertlerini anlatamadıkları için şiddet gösterirler. Biz ‘normal’ insanlarda aslında böyle değil miyiz? ” diye konuştu.
Kesiktaş, son olarak, “Bir çocuğa birey olarak bakmak yerine otistik olarak bakılırsa çocuk dışlanmış olur, ona karşı tüm kapılar kapanmış olur” diyerek önyargıları silmemiz gerektiğini her şeyden önce onlarında bir çocuk olduğunu ve onlara ulaşmanın çok da zor olmadığını söyledi.

“ Sabaha kadar ağladım”

İsmini açıklamak istemeyen 4,5 yaşında otizm hastası çocuğu olan bir baba, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Otizm tanısı ilk olarak oğlum 2,5 yaşındayken konuldu. Tüm aile şok içindeydik. Eşim günlerce ağladı. Mahvolduk, ne yapacağımızı bilemedik. O gece otizmi anlatan ‘Yağmur Adam’ diye bir film izledim ve sabaha kadar ağladım. Bundan iki yıl önceydi ve Kayseri’de ikamet ediyorduk. Tanı konulduktan sonra Kayseri’de bu hastalığın gerekli tedavi yöntemlerinin ve koşullarının olmadığını düşünerek Ankara’ya tayinimi istedim. Ve iki yıldır buna karşı direniyoruz. Oğlum benim için çok özel ve biliyorum ki bunu en kısa sürede atlatacak. Umutluyum.”

Baba, yaşadıkları en büyük zorluğun toplumsal hayatta, küçük oğullarına karşı duyulan önyargılar olduğunu, bunun başlarda onları çok üzdüğünü ancak zamanla alıştıklarını ve çocuklarının da bunu aştığını dile getirdi. Bilgi eksikliği ve önyargının birçok otistik çocuğu karanlığa ittiğini, özellikle okullarda diğer velilerin bilgisizliği sonucu, bu çocukları dışlamalarından çok büyük üzüntü duyduğunu söyleyen baba, bunun bir toplumda grup çalışması olarak atlatılabilecek bir şey olduğunu, tek başına kimsenin buna gücünün yetmeyeceğini belirtti, toplumu biraz daha duyarlı olmaya ve empati kurmaya çağırdı.

“Oğlum çok iyi bisiklet sürer”

4,5 yaşındaki oğlunun birçok yeteneği olduğunu, müziğe ilgi duyduğunu ve ayrıca çok güzel iki tekerlekli bisiklet sürdüğünü söyleyen baba, oğluna güvendiğini, 10 ay önce konuşmaya başladığını ve çok hızlı gelişmeler gösterdiğini vurguladı. Oğlunu artık bakkala ekmek almaya bile yollamaya başladığını dile getiren baba, tabii bütün bunların çok iyi bir eğitim sürecinden geçmesiyle sağlandığını, iki yıldır maddi manevi tüm güçlerini kullandıklarını, artık tüm hayatlarının oğullarından ibaret olduğunu anlattı.

“Normal çocuklar gibi davranılsın istiyor”

Oğlunun her şeyin farkında olduğunu, her şeyi anladığını söyleyen baba şöyle konuştu: ”Ona normal çocuklar gibi davranılırsa çok mutlu oluyor. O zaman iletişimi çok kolay sağlıyor. Ama önyargıyla yaklaşılırsa içine kapanıyor, huzursuz oluyor. Bu konuyu öğretmenleriyle konuştum artık anaokulunda ve eğitim merkezinde bu tarz sorunlar yaşamıyor. Her gün yeni şeyler öğreniyor. Bu da aile olarak bizi çok mutlu ediyor.”

Baba, birçok şehirde bu eğitim merkezlerinin niteliksiz kişiler tarafından kurulduğunu, hatta bazı hastanelerde bir psikiyatri uzmanının bile olmadığını, otizm teşhisinin nörologlar tarafından bile konulduğuna şahit olduğunu söyledi. Türkiye’nin en büyük sorunlarından birinin özel eğitim öğretmeni yetiştiren kurumlarda ‘otizm’ için eğitim verilmemesi olduğunu belirtti. Üniversitelerde yapılan araştırmalara göre Türkiye’de 400-450 bin otizm hastası olduğunu ve etkili bir tedavi yöntemi uygulanamadığını öne süren baba ömür boyu almaları gereken eğitimin nitelikli olmamasından kaynaklı olarak bu kadar yüksek rakamlara ulaşan bireylerin, toplumdan itilmesi ve üretime katılmaması gibi sonuçları doğuracağını söyledi.
Otizmli çocuklara sahip olan aileler için, en büyük yükün onlara düştüğünü belirten baba son olarak, sadece çocuğun değil, ailelerinde eğitime ve desteğe ihtiyaçları olduğunu, öğüt verilmekle bu işlerin yürümeyeceği mesajını verdi.

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/2060
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Otistik olmak yaşamaya engel değil!

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yılın Basın Fotoğrafları 2023 ödülleri sahiplerini buldu

Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) Yılın Basın Fotoğrafları 2023 ödülleri, törenle sahiplerine verildi. İLEF mezunu Uğur Yıldırım bu yıl dört kategoride aldığı beş ödülle en çok sayıda ödüle layık görülen gazeteci oldu. Bu yılki "Yaşam Boyu Onur Ödülü" de deneyimli gazeteci Coşkun Aral’a verildi. Yıldırım ve Coşkun, düşüncelerini Görünüm'le paylaştı.

Kapat