23 Temmuz 2023, Pazar - 15:34

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

Beyazperdede üç boyutlu sinema

Tarih: 03 Ekim 2011

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 82

Capucınes Bulvarı’nda bulunan Grand Cafe’de Lumiére Kardeşler tarafından 28 Aralık 1895 tarihinde ilk defa halka açık sinema gösterimi yapılmasıyla sinema serüveni başladı. Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte ortaya çıkan 3D animasyon ve görsel efekt programlarının kullanılması, beyazperdede büyük etki yarattı.

Her alanda olduğu gibi sinema alanında da sürekli gelişen teknoloji artık her şeyi mümkün kılıyor. Sinemanın kısa tarihi boyunca, toplumsal taleplerle, bilimsel araştırma ve geliştirmelerin birbirini etkilediği çok net bir şekilde görülüyor. Sinema aygıtlarının icadı tek bir çizgi üzerinde değil de fizyolojiden anatomiye, kimyadan fiziğe dek pek çok alandaki sorularla yanıtların, yapılan buluşların yüzyıl içindeki birikimi, on dokuzuncu yüzyılın sonunda cinématographe’nin keşfine zemin hazırladı.

Teknolojinin bütün olanaklarının kullanılmasıyla birlikte, gelecekte bizi çok farklı bir sinemanın beklediği görülüyor. Dünden bugüne görsel efekt gelişimi incelendiğinde dünyaca ünlü birçok filme senior görsel efekt süpervizörlüğü yapmış ve Yüzüklerin Efendisi’yle üç Oscar ödülü sahibi olan Jim Rygiel, Motion Capture teknolojisi için ‘yüzyılın en büyük icadı’ tanımını kullanır. Gelecekteki sinemanın belirleyici unsuru olarak yine bu teknolojiyi gördüğünü söyler. “Motion Capture” teknolojisine bakacak olursak, diğer adı ‘ hareketi yakalama teknolojisi’ olan ve insan vücudunun çeşitli eklem bölgelerine yerleştirilen aparatların, insan hareketlerinin data bilgisinin, o aparatları algılayan özel sensör kameralar aracılığıyla digital ortama aktarılmasıdır. Digital ortama aktarılan bu data bilgisi, 3D animasyon yazılımında modellenen karaktere giydirilip o karakterin de aynı şekilde hareket etmesi sağlanır. Sonuçta ortaya çok gerçekçi 3D karakter hareketleri ortaya çıkar.

İnsanoğlunun sinemaya istediği gibi yön verebilme isteği çok eskilere dayanır. 1899 yılında  ‘’Santiago Koyu Muharebesi’’ isimli, İspanya – Amerika deniz savaşını anlatan iki dakikalık bir haber filmi bunun ilk örneklerindendir. Fotoğraftan kesilmiş gemiler, minyatür havuz, barut ve sigara dumanı ile gerçekleştirilen film, halkın bu filmi gerçek savaş sanmasını sağlamıştı. İlerleyen zamanla birlikte gelişen teknoloji, sinema hilelerini digital ortamda yapmaya imkân tanımıştır. 1973 yılında hayatımıza giren görsel efekt yazılımları, gerçekleştirilmesi imkansız gibi görünen teknikleri digital ortamda yapma imkanı sunmuştur. 3D animasyon ve görsel efekt yazılımları ilk olarak, insanların arasında yaşayıp çalışan robotları konu alan ‘Westworld’ adındaki filmde kullanıldı. 1991 yılına gelindiğinde ise bu alanda bir dönüm noktası olarak nitelenebilecek, yönetmenliğini James Cameron’ın yaptığı ‘Terminator 2”  filmi, gelecekte sinemanın nereye doğru gideceği konusunda ipucu veriyor. O tarihten günümüze kadar bu yöntemle birçok bilim kurgu filmi çekilmiştir. Jurassic Park, Star Wars, Matrix, Yüzüklerin Efendisi, Alice Harikalar Diyarında ve Avatar derken artık gelecekte bizi nasıl bir sinemanın beklediğini tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek.Bu teknolojinin sinemaya hem olumlu hem de olumsuz yönde etkileri olduğunu söyleyenler var. Jim Rygiel, bu teknoloji ile ilgili olarak sinema dünyasının ilk etapta buna karşı çıkacağını ama ilerleyen yıllarda bu teknolojinin sinemanın vazgeçilmezi olacağını söylüyor.

Bir çok filmde görsel efekt süpervizörlüğü ve 3D animatörlüğü yapmış olan Özgür Uyanık, gelinen noktada bu yazılımlar ile yapılamayacak hiçbir şeyin olmadığını, uzun vadede bu teknolojinin sanat olarak sinemayı gerçekten olumsuz etkileyeceğini dile getirdi. Sözlerine Motion Capture teknolojisinin, oyunculuğu da inanılmaz bir biçimde etkilediğini söyleyerek devam eden Uyanık, “Bu teknolojinin en büyük olumsuz etkisi, sinemanın oyuncu merkezli olmaktan çok teknik ekip merkezli yani oyunculuğu pasifize eden bir hal alacak olmasıdır” dedi. Gelecekte bizi insansız bir sinemanın beklediğini belirten Uyanık, 3D animasyon ve görsel efekt yazılımlarına artan ilgiyle birlikte artık home stüdyolarda bile bilgisayar başında film yapmanın mümkün hale geldiğini söyledi.

Türkiye’ye 2007’de FGP prodüksiyon tarafından getirtilen Motion Capture teknoloji, yine FGP Prodüksiyon tarafından çocuklar için çekilen ‘Çevre Bey’ filminde kullanılmıştır. Günümüzde daha da yaygınlaşan Motion Capture teknolojisi teknik ekibin işini kolaylaştırsa da her şeyin digital ortamda yapılacak olması, sinema sektörünü daha mı ileriye yoksa daha mı geriye götüreceği bilinmiyor.Sinemanın dışında ‘ordu’ tarafından da kullanılan Motion Capture teknolojisi ile kısıtlı imkanlar ortadan kalkmakta ve geleceğin sinema dünyası belirsiz bir hal almaya başlıyor.

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/2134
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Beyazperdede üç boyutlu sinema

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

El emekleri sergide

BELMEK'te eğitim gören kursiyerlerin eserleri Ankaralıların beğenisine sunuluyor. Altınpark'taki sergi yarın sona eriyor.

Kapat