14 Temmuz 2023, Cuma - 19:50

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

“Kendimizi toplumcu gerçekçi tiyatrolar ile var ettik”

Tarih: 21 Nisan 2022

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 92

Nuri Gökaşan, Türkiye’deki tiyatro alanının mevcut durumu, sanat anlayışını ve uzun yıllardır seyirciden büyük beğeni alan “Adam Adam” oyununu Görünüm’e anlattı.

Uzun yıllardır tiyatroya emek vermiş, usta oyuncu Nuri Gökaşan, Türkiye’deki var olan tiyatro sanatının mevcut durumu,  sorunları ve ne yapılması gerektiğine dair kendi düşüncelerini Görünüm’le paylaştı. Sanat anlayışından tiyatro ve sinemanın farkına kadar pek çok konuda sorularımızı yanıtladı.  Birçok ülke ve şehirde gösterime giren “Adam Adam” oyununun yazılış sürecini ve yakın zamanda olabilecek projelerini de anlattı.

“Genç oyuncularımızdan Türkiye’ye yeni tiyatro akımlarını taşımalarını bekliyoruz”

Deneyimli oyuncu Nuri Gökaşan, Türkiye’deki tiyatronun mevcut durumunu doyumsuz bulduğunu söyledi.  Devlet tiyatrolarından ziyade ödenekli tiyatroların istihdamının azaldığını belirten Gökaşan,  genç oyuncuların özel tiyatrolara geçmelerini ya da özel tiyatrolar kurmalarını umduğunu dile getirdi.

Ayrıca genç oyuncuların Türkiye’ye yeni tiyatro akımlarını taşımalarını beklediğini söyledi. Nuri Gökaşan, Türkiye’de sahnelerin yeterli olmadığını bunun da oyuncular açısından sorun olduğunu dile getirdi. Bunun dışında nitelikli eğitimin önemine vurgu yapan oyuncu,  bu konuyla ilgili şunları söyledi:

“Sahne üzeri eğitim veren okullarda da bir kısıtlama,  ölçü olmalı. Her yerden bu kadar oyuncu çıkarsa bunların sonu ne olacak? Nitelikli eğitim önemli.  Yani niteliksiz çok sayıda okul olacağına nitelikli az sayıda okul olması daha iyi bence.”

Tiyatronun toplumcu gerçekçi penceresinden baktığını söyleyen usta oyuncu, tiyatrodaki amacını şu cümlelerle ifade etti:

“Biz, toplumcu-gerçekçi tiyatrolar ile kendimizi var ettik. Tabii ki klasik oyunlar da oynadık ama bizim çok önde tuttuğumuz mesele toplumcu gerçekçi oyunlardır.

Yani oyunlarımızla seyircilerimize  ‘bir şeyler’  dediğimiz,  onları doğruya,  iyiye yönlendirebildiğimiz oyunları tercih ettik şimdiye kadar, öyle de devam ediyoruz.”

“Tiyatrocular, tiyatro mesleğinden anca evini geçindiriyorlar”

Tiyatronun hak ettiği değeri sadece Türkiye’de değil,  İngiltere,  Fransa,  Almanya gibi ülkeler haricinde diğer birçok ülkede de görmediğini söyleyen Nuri Gökaşan,  bir ülkede tiyatro sanatının değer görüp görmediğini anlamak için neye bakılması gerektiğini ve tiyatronun ekonomik koşullarını şöyle anlattı:

“Ekonomik anlamda bu sektörde çalışan insanlar doyumlu mu,  değil mi ona bakmak gerekir, ona baktığın zaman öyle çok doygun değiliz.  Tiyatrocular, tiyatro mesleğinden anca evini geçindiriyorlar,  öyle olmasa bile ölmeyecek kadar para kazanıyorlar. Ama dizilere geçildiği zaman orada daha değişik fiyatlamalar var.  Ek iş olarak da onları yapmaya çalışıyorlar ve sanatçılar ayakta kalmaya çalışıyorlar.”

“Ustaların sanat anlayışı, hayata bakışı beni çok etkiledi”

Bütün usta yönetmenlerin,  oyuncunun hayata ve sanata olan bakışını etkilediğini söyleyen Gökaşan, kendisinin de ustalarla çalıştığını ve onların sanata, hayata olan bakış açılarından etkilendiğini söyledi. Ayrıca Nuri Gökaşan,  fars ve vodvil ustası Orhan Erçin, Haldun Dormen, Metin Serezli gibi isimlerle tanıştığını söyledi. Bunun dışında toplumcu –  gerçekçi bakış açısından ışık tutmuş olan Rutkay Aziz,  Ali Taygun gibi yönetmenlerle tanıştığını dile getirdi. Usta oyuncu, tiyatro ve sanat anlayışının toplumcu  –  gerçekçi olması hakkında şunları ekledi:

“Bizim de tiyatro için toplumcu-gerçekçi bir dünya arayışımızı Ankara Sanat Tiyatrosu, Çağdaş Sahne ve Yeni Tiyatro’daki emeklerimiz pekiştirmiştir.  Mesela oynadığımız oyunları zikredersem eğer,  ‘Bir Çimento’, ‘Athol Fugart’ın ‘Ada’sı, ‘Manuel Puig’, ‘Önce Kadının Öpücüğü’. Bunlar toplumcu-gerçekçi oyunlar.”

Seyircinin oyuncuyu yönlendirmesinin keyif olduğunu söyledi

Hem sinema hem de tiyatro alanında faaliyet gösteren sanatçıya, kendisini bu iki sektörden hangisine daha yakın hissettiğini sorduk. Ayrıca kendisinden bu iki sektörün farklarından bahsetmesini istedik. Nuri Gökaşan, heyecanla sinema ve diziye oranla tiyatroya daha yakın hissettiğini söyledi ve nedenini şu şekilde açıkladı:

“Tiyatroda yaptığınız sanatın iz düşümünü anında alıyorsunuz ve her akşam farklı bir seyirciye oynuyorsunuz. Oyun da her akşam farklı oluyor,  aynı olamaz.  Çünkü sizi, seyirci yönlendirir. Seyirci,  reaksiyonlarıyla o akşamki oyunu biraz biçimler, siz de ona göre oynarsınız. Bu, işin keyfidir.”

Şu an  “Gönül Dağı”  dizisinde oynadığını hatırlatan usta oyuncu, dizilerin sinemalar gibi uzun soluklu bir iş olmadığını söyledi. Dizilerin haftada bir bölüm yayınlandığı için baştan savma olduğunu ve bu yüzden de çok değerli olmadıklarını ifade etti.

Şu anda oynadığı diziyi içten ve samimi bulduğunu belirterek diğerlerinden ayrı tuttuğunu ekledi. Yine de işinin tiyatro olduğunu söyledi ve sözlerine şu şekilde devam etti:

“Tiyatroda seyirciyle anında alışveriş içinde olduğumuz için bize çok keyifli ve anlamlı geliyor.”

“Yazarken, yönetirken ve oynarken bu üç taraftan kavga verdim”

“Adam Adam”ın yazma sürecinin nasıl gerçekleştirdiğini sorduğumuz Gökaşan,  her şeyin bir tesadüfle başladığını söyleyerek şöyle anlattı:

Hollanda’da,  bir başka oyunun turnesine gittiğimizde,  Metin Coşkun arkadaşımla,  parkta meczup ve alkolik bir adamın,  bir büst ile konuştuğunu gördük. Biz, başka bir yere gidip iki saat sonra geldiğimizde adam, hâlâ büstle konuşuyordu. Dedim ki ‘bir adamın büste iki saat anlatacağı bir şey varsa ben de anlatırım.’ Bu, bana bir fikir oldu.”

Daha sonrasında bu oyunu yazarken, yönetirken ve oynarken bu üç taraftan kavga ettiğini söyledi. Oyuncu olarak yönetmenle,  “Hem ‘fısıltı’  hem de adam aynı anda konuşuyor,  bunu nasıl üst üste yazdın”  diye kavga ettiğini söyledi. Yazar olarak da ne yönetmeni ne de oyucuyu beğendiğini belirtti.

Son olarak da yönetmen olarak ikisini de beğenmediğini ve yine bir kavga ettiğini söyleyerek şunları ekledi:

“Bu kavgalar değerli,  çünkü bu kavgalar oyunun sağlıklı çıkması için gerekli durumlardır.”

“Oyuna gösterilen ilgi, harika”

Hem uzun yıllardır hem de birçok ülkede gösterime sunulan  “Adam Adam”a gösterilen ilgiyi nasıl bulduğunu ve oyunun bu kadar ilgi görmesinin nedenlerini sorduk. Nuri Gökaşan,  oyuna gösterilen ilginin harika olduğunu söyledi. Oyunda 1980 darbesinde yurt dışına kaçmak zorunda olan insanların hikâyesinin anlatıldığını ve bu yüzden de yurt dışında çok sevildiğini belirtti.

Oyunun Almanya,  Fransa,  Hollanda, İngiltere, İsviçre, Avusturya, Belçika ve İsveç’te yani sekiz ülkede oynandığını hatırlatan sanatçı,  “Bu sekiz ülkede,  herhalde tiyatro anlamında en fazla turne yapan bu oyundur.  Bu oyunun üzerinde bir rekor görmedim ki bizim sayımız altmış turne falan.  Bu da çok ciddi bir rakamdır” dedi.

“Adam Adam” dışında farklı projeleri de olduğunu söyledi

“Adam Adam” dışındaki hali hazırda ya da plan aşamasında olan farklı projelerini sorduğumuzda,  başrolünü Nevra Serezli ile paylaştığı  “Ağaçlar Ayakta Ölür”  adlı bir oyunu olduğunu ancak oynadığı dizi ile çakıştığı için oyundan çıkmak zorunda kaldığını söyledi.

Bunun yanı sıra kendisinin yazdığı oyunlar olduğunu ve bunlardan birinin “Yirmi Bir” olduğunu belirtti. “Yirmi Bir” oyununa müzikal yapılmasının düşünüldüğünü,  ayrıca oyunu dijital kanallara çekmek isteyenlerin olduğunu ekledi. Bu planların konuşulduğunu ve olabileceğini söyleyen Gökaşan, “Belden Aşağısı” oyununu da kendisinin yazdığını, vücut bulabileceğini ekledi.

“Bizim amacımız büyük kitlelere ulaşmak”

Söyleşiyi sonlandırırken Nuri Gökaşan,  küçük salonlarda seyirciyle yakın olmanın keyifli olduğunu ancak büyük salonlarda oynamayı daha çok sevdiğini söyledi ve şu sözleriyle devam etti:

“Küçük salonlarda oynamak da keyifli ama büyük salonların keyfi ayrı oluyor. Büyük salonlarda oynamayı tercih ediyoruz,  çünkü fazla sayıda seyirciye ulaşabiliyoruz.  Büyük salonları seviyoruz çünkü bizim amacımız daha çok kitleye ulaşmak.”

“Adam Adam” oyunu

Karakterin, bir akıl hastanesinde gece boyunca “Düşünen Adam” heykeline düşündüklerini,  anılarını anlatmasıyla oyun başlıyor. Heykele anlattıklarının yanı sıra kendi iç sesi olan “Fısıltı” ile de tartışan karakter, oyuna zaman zaman da duygusallık katıyor.

Toplumsal – gerçekçi olan bu oyunun içerisinde, trajikomik ögeler de bulunuyor. Oyun sonrasında seyircilerin çoğunluğu, genel olarak oyunun çokça toplumsal mesaj içerdiğini,  aynı zamanda sıra dışı ve güzel buldukları yorumunu yapıyor.

Oyuna gösterilen ilgiden oldukça minumum olduğunu söyleyen Gökaşan, yurtdışına da turneler gerçekleştireceğini söyledi. Toplumsal gerçekçi olan bu oyun mizah dili yoluyla seyirciye toplumsal mesajlar veriyor. Ayrıca oyun tek oyuncu ile oynanıyor.

 

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/32460
Yol: Ana sayfa » Yazılar » “Kendimizi toplumcu gerçekçi tiyatrolar ile var ettik”

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

“Türkiye’de Deprem Gerçeği Seminerleri” başlıyor

Seminerlerin davetli konuşmacısı, ABD Colorado Üniversitesi’ne bağlı Doğal Afetler Araştırma Merkezi’nde görev yapan ve halen Japonya Kyoto Üniversitesi’ne bağlı Afet Önleme Araştırma Enstitüsü’nde konuk araştırmacı olan Prof. Dr. James Goltz.

Kapat