6 Kasım 2024, Çarşamba - 22:48

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

Gazetecileri artık okurları fonluyor

Tarih: 08 Ocak 2020

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 164

Dünya’da ve Türkiye’de gazeteciliğin finanse edilmesi için yeni yollar tartışılıyor. Okuyuculardan toplanan destek ve üyelik sistemleri kitle fonlu gazeteciliği gündeme getirdi. Raporlar, geleneksel medyanın güç kaybederek haberin çevrimiçi mecralardan takip edildiğini ortaya koyarken internette yayın yapan pek çok tanınmış gazeteci mesleği sürdürmek için kitle fonundan yararlanıyor.

Geleneksel medya güç kaybederken gazetecilik pratikleri de şekil değiştirdi. Reuters Enstitüsü tarafından 2019’da yayımlanan Dijital Medya Raporuna göre, Türkiye’de bu yıl haber en çok çevrimiçi kaynaklardan tüketildi. Rapora göre 2015 yılından bu yana Türkiye’de habere ulaşmak için en çok çevrimiçi internet siteleri tercih ediliyor. Durum böyleyken Dünya’da ve Türkiye’de gazeteciliğin finanse edilmesi için yeni yollar aranmaya başlandı. Haberin internet üzerinden takip edilmesi, satış ve reklam gelirlerinde yaşanan düşüş gazeteciliğin finanse edilmesi için “patronsuz” ve “editöre değil okuyucuya bağlı” şeklinde adlandırılan kitle fonlu gazeteciliği ön plana çıkarttı.

Türkiye’de kitle fonlu gazeteciliğin ilk örneği “Gezi Parkı” eylemleri sırasında 2013 yılında Amerika’da yaşayan Türkiye kökenli insanların para toplayarak The New York Times gazetesine “Türkiye’de neler oluyor” başlığıyla tam sayfa ilan vermesi üzerine gündeme geldi ve aynı eylemler sırasında T24 Video projesini ortaya çıkardı.

Güneydoğu Avrupa Medya Gözlemevi projesi kapsamında hazırlanan “Gazetecilik için parayı kim verecek” başlıklı rapora göre, dünyada yeni finansal modellerin tartışılması, ticari medya kuruluşlarındaki satış ve reklam gelirlerinin azalarak ve işsiz kalan gazetecilerin kendi platformlarını kurmaya çalışmasıyla gündeme geldi. Dünyadaki örneklere bakıldığında kamusal fon desteğinin devletler aracılığıyla gerçekleşmesinin yolları da tartışılıyor. Araştırmaya göre, kitlesel fonlama yöntemleri ve bunun için gerekli dayanışma kültürünün oluşması medya ve demokrasi için kazanım haline gelirken gazeteciliğin krizine de çözüm olacak.Geleneksel medyada haber üretmeyi bırakan Türkiye’nin tanınmış gazetecileri “Patreon” isimli uygulama üzerinden gazetecilik faaliyetlerini finanse etmeye başladı. Böylece gazeteciler okuyucuların ve platformların bağışları sayesinde haber odalarından uzakta gazetecilik yapma imkanı buldu. Bağışlar sayesinde internet mecrası üzerinden gazetecilik yapan Ünsal Ünlü ve Yavuz Oğhan’a kitle fonlu gazeteciliği sorduk.

“İnsanlar yayınları desteklemekten korkuyorlardı”

Patreon üzerinden aldığı fonla yayın yapan Ünsal Ünlü, 635 destekçiye sahip. Ünlü, anaakıma dönmemek üzere ayrılma kararı verdiğinde “gazetecilik yapmanın alternatif bir yolunu bulmak gerek” dediğini söylüyor. Gazete manşetlerini ve gündemi Periscope üzerinden “Patron kızar mı diye düşünmeden” başlığı altında konuşan Ünsal Ünlü, bu yayınlarını ardından YouTube’a yüklüyor.

Ünlü, internetten yayına başlamadan önce sekiz ay boyunca nasıl bir gelir modeli elde edebileceğini araştırdığını ve Patreon’a rastladığını belirtti. Profilinde patronlarının sayısını gösteren Ünlü, bunun nedenini şu sözlerle anlattı: “Ben özellikle patron sayısını göstermek istedim ve hedef olarak oraya 10 bin patron koydum. Bu uçuk bir rakam, 10 bin patron benim hayal edebileceğim bir sayı değil ve orada öyle bir şeyi de hedeflemiyorum. İnsanların özellikle oradaki sayıyı görmesini istedim çünkü ben bu işe başlarken insanların bir yayını desteklemenin nasıl olacağına dair korkuları vardı. Oradaki 635 rakamı insanlara güven veriyor şu anda.”

“Patreon benim düşündüğüm anlamda patronsuz yayın yapmamı sağlıyor”

Ünlü, 635 patronunun kendisi için  önem taşıdığını söyleyerek, “Benim gerçekten düşündüğüm anlamda patronsuz yayın yapmamı sağlıyor. İlk kurduğum günün mantığıyla gidiyor ve bu da Patreon sayesinde gerçekleşiyor” dedi. Yayından aldığı destek haricinde bir de Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin Medya için Demokrasi/ Demokrasi için Medya projesine başvurduğunu kaydeden Ünlü, kendi yayınını proje olarak gösterdiğini ve bu sayede makine, teçhizat alımına destek bulduğunu belirtti. Düşünce kuruluşlarının fonlarını tercih etmediğini söyleyen Ünlü, “Bunu nereye kadar götürebileceğimi görmek istiyorum. Bundan sonrası için de başka bir fonlamayı çok tercih etmiyorum. Onun yerine yayınıma destek olmak isteyenlerin Patreon üzerinden desteklemelerini tercih ediyorum. Çünkü fatura kesebiliyorum” dedi.

 “Yurttaş gazetecilikte herkes kendini gazeteci sanıyor”

Türkiye’de de kitle fonlaması için şirketler açıldığını belirten Ünlü, dünyada vatandaş gazetecilik kavramının da geliştiğini belirti. Ünsal Ünlü, burada tehlikeli bir süreç işlediğini belirtti. “Herkes kendini gazeteci sanıyor ve gazetecinin evrensel ilkelerini uygulamadan bunu yapıyor” dedi. Ünlü, buradan elde edilen gelirin maddi açıdan mesleği sürdürebilmek için yeterli olup olmadığı hakkında ise şunları söyledi:

“Tek başına yeterli midir tartışılır. Yeterlinin ne anlama geldiğine bakmak lazım. Ben mesela yeterli görüyorum oradaki desteği. Bir yandan da bu zaten sabah 6 buçukta başlayan bir iş tek başıma yaptığım için. Benim buradan kazandığım parayla yapmak istediklerime yetiyor. Sıkça kitap alıyorum. Yayın için harcadığım paralar var. İnternet masrafı ve arayüz programları var yayın için kullandığım ama bana yetiyor. Bunun dışında başka işler yapmak zorundayım; reklam tanıtım seslendirme gibi başka yapabildiğim işlere devam etmem de gerekiyor.”

Gazete SMS ve e-posta yoluyla okuyucuya gönderiliyor

Gazeteci Yavuz Oğhan’ın imtiyaz sahibi olduğu Türkiye’nin ilk PDF gazetesi Gazete Pencere ise, 21 Ekim 2019’da yayın hayatına başladı. Gazete Pencere abonelik sistemi ile işliyor. Aylık, üç aylık, altı aylık ve yıllık abonelik seçenekleri olan gazete abonelerin e posta ve SMS mesaj kutularına düşüyor. Ödemeler kredi kartı üzerinden ya da “Patreon” yoluyla gerçekleştiriliyor.

Merkez medyada birtakım sıkıntılar yaşadığını ancak yine de siyasetin dışında kalarak habercilik yapmaya çalıştığını belirten Oğhan, alternatif medyaya geçiş sürecini şu şekilde aktarıyor:

“Ben merkez medyada iken de elbette birtakım sıkıntılarla karşılaştım ama mümkün olduğu kadar o meselelerin, siyasetin dışında habercilik odaklı çalışmaya özen gösterdim. Sonrasında buna imkanım kalmadı ve ardından da biraz daha alternatif medyaya yönelmek durumunda kaldım çünkü merkez medyada hem patron hem de yönetici anlamında bizim yapacağımız işleri seven pek yok. Ama ben şuna hep inanırım, eğer söyleyeceğiniz laf varsa mutlaka bir zemin bulunur. Ben de o zemini buldum, bulduğum zeminlerden de yürüdüm. Çok da memnunum ulaşabildiğim kitleye baktığım zaman, hem Youtube’da hem gazetede.”

“Habercilik kuralları çerçevesinde hareket ediyoruz”

Kitle fonlu gazetecilik yaparken herhangi bir engelle karşılaşmadığını belirten Oğhan, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi atmosferin gazetecilerde kaygı yarattığını belirtiyor. Mecra fark etmeksizin habercilik kuralları çerçevesinde çalışmayı sürdüreceğini söyleyen Oğhan, şu anki çalışmaları hakkında, “Herhangi bir şekilde bizim elimizi tutan, bize şunu yapma, bunu yapma diyen yok ama Türkiye’de siyasi atmosfer insanlarda biraz kaygı yaratmış durumda; acaba bunu yazarsam, bunu yaparsam başıma bir şey gelir mi? Bu korkulardan ve kaygılardan da uzak durmaya çalışıyoruz. Ondan uzak durmazsanız zaten Türkiye’de gazetecilik şansı yok şu anda.” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’de insanlar henüz habere para vermeye hazır değil”

Alternatif mecralarda kitle fonlu gazetecilik yapmanın avantajları ve dezavantajları hakkında konuşan Oğhan, ana akımda külfet olan unsurlara alternatif mecralarda gerek kalmadığını belirtirken, bu durumun kendilerine avantaj sağladığını şu sözlerle belirtiyor:“Bir kere gazeteyi basmıyoruz, dağıtımı, sayfası yok onun için sadece emek üzerinden hareket edebiliyoruz. Bir gazetede olan her şey var, köşe yazısı, haber ve fotoğraf var ama belirttiğim gibi diğer unsurlar yok. Diğer unsurlar aslında gazetelerin tüketiciye ulaşmasında da çok önemli, Türkiye’de siyasi tartışmaların da merkezinde çünkü onlar olmadığı zaman bir gazeteyi tüketiciye de ulaştıramıyorsun. Bu çerçevede bizi engelleyecek bir husus da yok, interneti olan herkese sms ve e-posta yoluyla gönderdiğimizde, linke bastığı zaman PDF olarak kendi gazetesini görebiliyor, böyle bir avantajı var.” Tüm gün sosyal medyadan haber alabildiğini düşünen insanların olduğunu belirten Oğhan, insanlarda habere para verme kavramının henüz yerleşmediğini ve bunun kendileri için bir dezavantaj olduğunu söyleyerek, “Türkiye’de insanlar henüz habere para vermeye tam olarak hazır değil ‘ben neden para vereyim ki habere’ diye düşünüyorlar halbuki haber dediğin şey aynı zamanda haberin bütününü görebilmeyi ve bunun için bir editörlük yapmayı gerektiriyor. Haberin seçimi bile derin bir tecrübeye ihtiyaç duyuyor, bu durum anlaşıldığı zaman sistem herhangi bir siyasi partiye ya da bir sermayeye dayanmadan, kendini herhangi bir yerle bağlantılı hissetmeden, özgür, müdahalesiz bir gazetecilik için ideal gibi görünüyor şimdilik” ifadelerini kullandı.

“Dijitaleşme ve teknolojinin önünde kimse duramaz”

Oğhan, kitle fonlu gazeteciliğinin temelinde yatan dijitalleşme ve teknolojinin önünde kimsenin duramayacağını ve toplumların teknolojik gelişmelere entegre olduğunu belirtirtti. Teknolojik gelişmeler sonucunda gazetecilerin yapması gerekenleri söyleyen Oğhan, “Kimse teknolojinin önünde duramaz. O büyük bir fırtına ve o fırtınayla birlikte hareket etmekten başka çare yok çünkü toplumlar ona entegre oluyorlar, bu işi yapanların da amacı, haber vermek, insanları haberdar etmekse o fırtınayla birlikte hareket edecekler” dedi.

 

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/26710
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Gazetecileri artık okurları fonluyor

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde Ankara’daydı

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nü Ankara’da çeşitli etkinliklerle kutladı. Anıtkabir’i ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Başkent Kalkınma Projesi’ni ziyaret eden çiftçiler, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapılan forumda kürsüden seslendi: “Çiftçi doğduk, çiftçi öleceğiz.”

Kapat