13 Mayıs 2024, Pazartesi - 23:49

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

“Gazetecilik Denince: Adalet, Demokrasi, Laiklik” panelinde mesleğin sorunları tartışıldı

Tarih: 26 Ocak 2024

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 37

Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin düzenlediği panelde T24 yazarı Tolga Şardan, BirGün gazetesi muhabiri Mustafa Mert Bildircin ve İLEF‘ten Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Kaderoğlu Bulut, gazetecilik ile adalet, demokrasi ve laiklik arasında ilikiyi çeşitli açılardan ele aldı.

Haber: Ezgi Gözoğlu

Çağdaş Gazeteciler Derneği, 31. Adalet ve Demokrasi Haftası kapsamında “Gazetecilik Denince: Adalet, Demokrasi, Laiklik” panelini düzenledi. T24 yazarı Tolga Şardan, BirGün gazetesi muhabiri Mustafa Mert Bildircin ve Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Kaderoğlu Bulut’un konuştuğu panelin moderatörlüğünü ÇGD Genel Başkanı Kıvanç El yaptı. Geçtiğimiz aylarda yazdığı haber nedeniyle sansür yasası kapsamında tutuklanan  T24 yazarı Tolga Şardan, “Kaynaklarımı korumasaydım belki cezaevine girmeyecektim” dedi.

Dün akşam saat 18.00’de Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezinde yapılan panelde Genel Başkan El, gazeteciliğin bugünkü durumundan söz ederek Adalet ve Demokrasi haftasının bu seneki teması olarak belirlenen “Adalet, demokrasi ve laiklik” kavramlarının gazetecilik için öneminden bahsetti. Dezenformasyon yasasına ve panelin konuşmacıları arasında bulunan Tolga Şardan’ın tutuklanmasına değinen El, gazetecilik mücadelesine sadece gazetecilerin sahip çıktığını, basındaki sansürün tüm yurttaşların ortak sorunu olduğunu söyledi. ÇGD Genel Başkanı Kıvanç El, Uğur Mumcu ve Muammer Aksoy’u anarak sözü konuşmacılara bıraktı.

Şardan: “Kaynaklarımı korumasaydım belki cezaevine girmeyecektim”   

Dezenformasyon yasası gerekçe gösterilerek 31 Ekim günü yayımlanan “MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı yazısı gerekçe gösterilerek tutuklanan gazeteci Tolga Şardan “Adalet ile Adil Olmak Arasında Gazeteci” başlıklı bir sunum yaptı yaptı. Şardan basının durumuna ilişkin şunları aktardı:

“Ben mesleğe başladığımda, tek parti hükümetinin sonlarıydı. Mesleki kariyerimin en önemli süreçlerini koalisyon hükümetleri döneminde geçirdim. Meslek büyüklerimiz daha önce tek parti hükümetlerinde gazetecilik yaptılar ama koalisyonlarda ben gazetecilik yaptığım için biraz zorlandığımı düşünmüştüm. Çünkü koalisyonda siyasi partiler birbirlerine zarar vermemek için, bilgiye ulaşımı çok daha zordu. Özellikle benim çalıştığım alanda, ben güvenlik üzerine çalışıyorum. Polis adliye muhabirliği yaptım, hala da onu devam ettiriyorum. Bilgiye ulaşmak kolaydı, fakat bilgiyi kullanmak zordu. Ben çok iyi niyetli olarak düşündüm ki belki tek parti iktidarında gazetecilik daha rahat olur, bürokratlar daha sağlam yere sırtlarını dayadıklarında daha rahat olabilirler, bilgiye ulaşmamız ve bilgiyi kullanmamız işlememiz daha kolay olabilir diye düşünmüştüm. Ben çok pembe düşünmüşüm. Dolayısıyla hele ki son dönemki 2010 yılında itibaren, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişten itibaren bunun maalesef çok kötü örneklerini yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz.”

Mesleğe başladığı sıradaki siyasi koşulları ve mesleki deneyimini anlatan Şardan şunları söyledi:

“Özellikle son süreçte bilgiye erişmekte sıkıntımız yok. Kendi payıma söylüyorum. Bilgiye ulaşmada çok sıkıntımız yok ama bilgiyi işleyip haber haline getirmek ve üretime verdikten sonra okuyucuya iletim aşamasında çok büyük sıkıntılar var. Kimi mecralarda içerik anlamında sıkıntı oluyor, kimi mecralarda kaynak korumak çok önemli hale geliyor çünkü; şu anki sistemde bilgi doğru mu yanlış mı, ondan ziyade habere konu olan bilgilerin nereden çıktığı şeklinde geriye dönük yapılan araştırmalar ister istemez haber kaynaklarında da endişeye neden oluyor. Kaynakları korumakta en azından ben eskisine göre çok daha zorlandığımı görüyorum. Kaynaklarımı korudum, işte cezaevine girdim, korumasaydım belki girmeyecektim ama bu da bize meslekte öğretilen bir şey.”

T24 yazarı Tolga Şardan

Bildircin: “Geçtiğimiz sene 479 laiklik ihlali olan haber yapıldı”

Şardan’ın ardından BirGün gazetesi muhabiri Mustafa Mert Bildircin “Laiklik’in haber değeri (var mı?)” başlıklı sunumunu yaptı. Bildircin, geçen yıl laiklik ihlaliyle 479 haber yapıldığına vurgu yapan Bildircin konuşmasına bir haber örneğiyle devam etti ve şunları söyledi:

“2017 yılında Ankara’da eğitimle ilgili faaliyet yürüten bir kamu kurumu bir ihale düzenledi ve haber müdürüm benden bu ihaleye bakmamı rica etti. İhale, personelin cuma namazına götürülmesi için 150 metre ötedeki camiye taşınma ihalesi ve üç milyon harcama gerçekleştirildi kamu kurumu. Dolayısıyla bunun haber değeri elbette var. Aradık kamu kurumunu neden böyle bir ihale düzenlediniz diye sorduk. İbadet özgürlüğü, peki anlaşılabilir ancak cami hemen bir sokak arkada bunun için servis kiralamaya gerek var mıydı? Tabi bize sert bir cevap verdiler, din düşmanı ilan ettiler. Ben bu haberi yazmaya hazırlanırken bir gün iktidara yakın yayın yapan başka bir gazetede çok matah bir şeymiş gibi haberleştirildi.”

 

BirGün gazetesi muhabiri Mustafa Mert Bildircin

Dr. Kaderoğlu Bulut: “Gazetecilerin direnç gösterebilmelerinin önünde nesnel engeller var”

Panelin son konuşmasını Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Dr. Çağrı Kaderoğlu Bulut “Demokrasinin Gizli Yaraları: Güvencesizlik, Mesleki Çözülme ve Gazeteciler” başlıklı sunumuyla yaptı. Dr. Kaderoğlu Bulut, “Gazetecilerin bireysel olarak deneyimlediği şeylerin çok da bireysel olmadığını aslında toplumumuzun yaşadığı bu kuraklığı besleyen karanlık eğilimler olduğunu üzülerek söylüyorum” dedi. Araştırmalarından verilerle birlikte gazetecilerin çalışma koşullarını aktaran Kaderoğlu Bulut ortaya çıkan tabloya dair; “Bu kadar düşük ücretlerde çalışan, bu kadar güvencesizleşmiş bir alanda çalışan gazetecilerin fikir özgürlüğü konusunda kırılgan olmamaları, iradelerini, yeri geldiğinde dirençlerini gösterebilmeleri konusunda bu zaten en nesnel engellerden biri olarak karşımıza çıkıyor” ifadelerini kullandı.

Gazetecilerin koşullarına ilişkin araştırmalar yürüten Dr. Kaderoğlu Bulut, gazetecilerin yaşadığı sorunları üç kategoride şu şekilde inceledi:

“İlki gazetecilerin çalışma koşulları. Çalışma koşullarıyla ilgili duruma baktığımızda; çok şaşırtıcı olmayacak bir şekilde oldukça düşük ücretlerde çalışıyorlar. Fakat asıl şaşırtıcı kısmı şu, ortalamanın altında ücretlerle çalışan gazetecilerin yüzde 70’inden fazlası asgari ücret düzeyinde ya da asgari ücretin çok az üzerinde ücretlerle çalışıyor. Bir diğeri bu kadar düşük ücretlere paralel olarak inanılmaz uzun saatlerde çalıştırılıyorlar. Şu anda yaklaşık 9-12 saat arasındaki çalışma süreleri gazetecilikte yerleşmiş durumda. Son olarak geldiğimiz noktada hem bu siyasal iktidarın merkez medyayı dağıtması hem de bu teknolojilerin yeni kanallar açmasıyla birlikte, gazeteciler bugün artık kurumlardan çok daha fazla şekilde yeni medya mecralarından haber yapıyorlar. Fakat bundan da daha ilerisi var gazeteciler kendi portallarını kurmaya başlıyorlar. Bir adım daha ilerisi var gazeteciler tek başlarına sosyal medyada habercilik yapmaya çalışıyorlar. Bu süreç hem mesleğin kodlarının, kurallarının, dayanıklılığının korunması için oldukça yıpratıcı, hem de bir gazetecilik kültürünün yeniden üretilmesi ve aktarılabilmesi için oldukça pürüzlü, üzerine çok düşünülmesi gereken bir alan.”

Dr. Çağrı Kaderoğlu Bulut

Dr. Çağrı Kaderoğlu Bulut’un konuşmasının ardından panel katılımcıların sorularıyla son buldu.

31. Adalet ve Demokrasi Haftası paneller ve etkinliklerle devam ediyor. 

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/37122
Yol: Ana sayfa » Yazılar » “Gazetecilik Denince: Adalet, Demokrasi, Laiklik” panelinde mesleğin sorunları tartışıldı

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

“Gazetecinin işi nedir?” sorusuna yeni bir yanıt: İnsan Hakları Işığında Gazetecinin İşi

Gazetecilik mesleğine insan hakları odağında yeni bir sorgulama getiren Elif N. Hamidi’nin ilk kitabı “İnsan Hakları Işığında Gazetecinin İşi” Türkiye Felsefe Kurumu Yayınlarından çıktı.

Kapat