Hükümet gazetecileri rehin aldı
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay, terör örgütüne üye olmak, KCK ve Oda TV gibi operasyonlardan tutuklanan gazeteciler hakkında Görünüm’e konuştu.
Ağırlıklı olarak KCK (Koma Komelen Kürdistan/Kürdistan Halklar Konfederasyonu) ve Oda TV suçlamalarından tutuklanan 100’e yakın gazetecinin yargılanma süreci devam ediyor. Yazdıkları yazılardan yargılanan gazetecilerin, Avrupa Birliği ülkelerinde olsalardı hiçbir suçlamaya maruz kalmayacağını açıklayan ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay, meslektaşlarının tutuksuz yargılanması gerektiğini dile getirdi. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün, Türkiye’yi 248’inci sırada saydığını belirten Abakay, “Demokratik olmayan ülkeler kategorisindeyiz. Bu Türkiye’nin çok büyük bir ayıbı” dedi.
Ahmet Şık’ın kitabını terörizm ile özdeşleştirerek bomba gibi kabul ettiklerini söyleyen Abakay, ÇGD olarak gelmiş geçmiş bütün ihtarlara karşı düşünce, ifade ve basın özgürlüğünü savunduklarının altını çizdi. Gazetecilerin terör örgütüne üye olmak gibi suçlamalarla karşı karşıya kalmasını düşünce ve ifade özgürlüğünü baskı altına alan uygulamalar olarak nitelendiren Abakay, “Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin adı değiştirildi. Tutuklu olan gazetecileri özel mahkemeler yargılıyor. Bu mahkemeler 12 Eylül darbesinden sonra kurulan mahkemeler, bağımsız değiller” dedi. Abakay sözlerine şöyle devam etti: “Hükümet kendisine muhalif gördüğü kişileri suçlu, ona karşı yapılan en ufak eleştiriyi de suç kabul edip ya benim olursun ya yok ederim anlayışıyla devam eden bir düşünceyle arkadaşlarımızı rehin tutuyor. Islah etmek istiyorlar. Hizaya gel demek istiyorlar.”
Gazete başkanlarının ve medya patronlarının çağırıldığı bir toplantıda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Öyle değil böyle gazetecilik yapılır” şeklinde açıklamalarda bulunduğunu belirten Abakay, “Üzücü olan gazete patronlarının hiçbirinin buna karşı çıkmaması. Medya özgürlüğüne böyle karışamazsınız demediler” dedi.
Türkiye’nin ayıbı: Tutuklu gazeteciler
Kötü bir malzemeyle ve yönetim anlayışıyla karşı karşıya olduğumuzu söyleyen Abakay, bu tür gelişmelerin uluslararası camiada Türkiye’yi ikinci sınıf bir ülke konumuna getirdiğini belirtti. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmeye çalıştığını ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kurallarını bile uygulamadığını dile getiren Abakay, “Türkiye, kendi hukuk kurallarını bile uygulamıyor, ikiyüzlü bir politika izliyor. Bir yandan ben ileri demokrasiyi getireceğim diyor, bir yandan da yargılıyor, yayınlanmamış kitapları toplatıyor. Bu Avrupa Birliği’ne karşı da ikiyüzlü bir tavırdır. Hatta bu iktidar 10 yıl evvel Avrupa Birliği’ni Hıristiyan birliği olarak kabul ediyordu ama şimdi Avrupa Birliği sürecini destek olarak kullandı. Biz bize yeteriz dedi. Biz bize yeteriz dediği ülkelerin hiçbirinde demokrasi yok. Kadın hakları, ifade, düşünce özgürlükleri yok. Bu dönemde Türkiye için bu iktidar kötü bir örnek. Türkiye’nin talihsizliği” dedi.
Mahkemede verilen tutuklama gerekçelerinin savcıların iddialarından ibaret olduğunun altını çizen Abakay, savcının en ağır cezayı isteyeceğini, hep suçladığını belirtti. Savcının iddianamesinin bir karar gibi sunulamayacağını bildiren Abakay, “Bazen yargının işi diyorlar ama yargı onların elinde. Yargı iktidara bağlı” dedi. Tutuklanan gazetecilerin pek çoğunun Terörle Mücadele Yasasıyla yargılandığını söyleyen Abakay, Bu yasanın da 12 Eylül’ün bir ürünü olduğunu belirtti. En iyimser yazıyı bile terör propagandasına sokabiliyorlar. Bu çağdaş olmayan bir şey. Bu konuda Avrupa Birliği de hükümete çok hoşgörülü davrandı” dedi.
“Tavşan kaç, tazı tut”
6 Mayıs tarihinde Brüksel’de katıldığı konferansta tutuklu gazetecilerin durumunu anlatan Abakay, “Türkiye’nin ikiyüzlü bir politika izlediğini vurguladım. Tavşana kaç, tazıya tut diyorlar. Bu anlayış çok egemen” dedi. Hükümetin artık Avrupa Birliği’ne ve liberal destekçilere ihtiyacı olmadığını belirten Abakay, “Gücün verdiği şımarıklıkla kendilerini çok egemen görüyorlar. Artık kendi çocuklarını yiyorlar” dedi.
“Mesleğinizi savunun”
Tutuklu gazetecilerin sayısının bir anda çoğalmasını iktidarın eteklerine yapışarak gazetecilik yapmak isteyenlerin artmasına bağlayan Abakay, yandaş medya diye bir kurumun oluştuğunu ve burada baltanın sapının kendilerinde olduğunu dile getirdi. Direnen gazetecilerin atıldığını direnmeyenler ise zaten gazetecilik yapmadıklarını belirten Abakay, “Mesleğinizi savunun. Hükümetin yanında kalacağım diye saray gazeteciliği yapanların sayısının arttı ve karşısında da bunlara çok fazla ses çıkaran güçlü bir medya grubunun yok. Sendikaların güçsüz olması da bu sayıyı çoğalmasında önemli bir faktör” dedi.
“Gazetecilik çerez, verilen para bahşiş oldu”
Yıllardır gazetecilik yapan ve basın kartı olan gazetecilerin işlerinden atıldığını, bazı kanalların da ıslah edildiğini söyleyen Abakay, “Keşke hükümetle iyi olsak ama onlar ifade, basın ve düşünce özgürlüğüne karşılar. Gazeteci arkadaşlarımızın üzerine terör estiriyorlar. Biz de Çarşı Grubu gibi her şeye karşı oluruz” dedi. Gazete patronlarının ekonomik alanlarının çok genişlediğini belirten Abakay, gazeteciliğin artık onlar için çerez gibi, gazetecilere verilen paranın da bahşiş gibi olduğunu söyledi. Birbirini ihbar eden gazeteciler döneminin başladığının altını çizen Abakay sözlerini şöyle bitirdi: “En büyük ayıbı medya yaptı. Mesleğine meslektaşlarına sahip çıkmayan gazeteci kuşağı yetişti. Bizim zamanımızda örnek alınabilecek gazeteciler vardı. Artık ne öğrencilerime ne de kendime örnek alabileceğim gazeteci yok.”
Haberi Duyur
Kısa Adres: http://gorunum.tk/522
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Hükümet gazetecileri rehin aldı
Bir cevap yazın