14 Temmuz 2023, Cuma - 19:47

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

Kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyor

Tarih: 26 Ocak 2023

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 47

İstanbul Sözleşmesi feshedildi, kadın mücadelesi yeni bir döneme girdi. Sürecin ayrıntıları ve davanın avukatlarından Özlem Günel Tekşen’in değerlendirmeleri haberimizde.

Cumhurbaşkanı tarafından bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı verildi. Karar, 20 Mart 2021’de Resmî Gazete’de yayımlandı. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden kadınlar, Cumhurbaşkanı Kararıyla feshedilen İstanbul Sözleşmesi için sokakta sloganlarıyla, Danıştay’da adalet arayışlarıyla mücadele verdi.

Sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, barolar, sendikalar ve kadın örgütleri Cumhurbaşkanı Kararının iptali için çok sayıda dava açtı. Danıştay duruşmaları, 28 Nisan’da tarihi bir kalabalıkla başladı. Duruşmalara 78 ilin barosu, kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak kabul eden İstanbul Sözleşmesi’ni ortadan kaldırmaya yönelik bu girişime karşı mücadelenin sürecinde yer aldı.

Danıştay 10’uncu Dairesi 19 Temmuz 2021 tarihinde kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararının iptali istemini 3’e karşı 2 oyla reddetti.

İstanbul Sözleşmesi’nin feshi nedenleri arasında Sözleşme’de sıkça, “Kadının beyanı esastır” diye bir hukuki ilkeye sahip olması ve bunun eşitliğe aykırı bir tutum olduğu iddiası, toplumsal cinsiyet eşitliğinin “aileleri bölme” ve “Seküler nesiller yetiştirme amacı taşıması” ve sözleşmenin “Eşcinselliği meşrulaştırıyor” olması gösterildi.

Hukuksuz Cumhurbaşkanı Kararına onay

İstanbul Sözleşmesi, Anayasa’nın 90’uncu maddesinin birinci fıkrasına uygun olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayıyla yürürlüğe konuldu. Sözleşme’nin feshi kararıysa Cumhurbaşkanı Kararıyla gerçekleşti. Sözleşme’nin feshi kararının, onay kararı gibi Meclis tarafından verilmeyip Cumhurbaşkanı tarafından verilmesi nedeniyle fesih kararının iç hukukta karşılığı bulunmuyor.

İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” Avrupa Bakanlar Komitesinin 11 Mayıs 2011 tarihindeki 121. toplantısında İstanbul’da imzaya açıldı. Sözleşme, İstanbul’da imzalanmış olması nedeniyle kısaca İstanbul Sözleşmesi olarak adlandırıldı. Türkiye, sözleşmeyi ilk imzalayan, parlamentosunda onaylayan ilk ülke oldu. Sözleşme, 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi.

Sözleşmeyi, 2020 yılının Temmuz ayı itibariyle 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalandı. Ermenistan, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Moldova, Slovakya, Ukrayna ve Birleşik Krallık Sözleşmenin imzalayıcılarıydı ancak yürürlüğe sokmadılar. Azerbaycan ve Rusya, Avrupa Konseyi üyeleri olmalarına rağmen sözleşmeyi imzalamadı.

Polonya Sözleşme’den çekildi

Polonya, Sözleşme’yi 2012’de imzaladı, 2015 yılında onayladı, 2020 yılındaysa Sözleşme’den geri çekilmek için yasal süreç başlattı. Polonya Adalet Bakanı Ziobra, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme gerekçesi olarak Sözleşme’nin Polonyalı gençlere, cinsiyetin insanların istedikleri gibi seçebilecekleri bir şey olarak gösterdiğini ve buna dair gençleri eğitmelerini istediğini gösterdi. Ziobra, bu durumun kabul edilemeyecek birşey olduğunu öne sürdü.

“Gireriz, girdiğimiz gibi de çıkarız”

Türkiye, 20 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı’nın gece aldığı kararla İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekildi. Sözleşme’nin sona erme tarihi olarak Resmi Gazete’de 1 Temmuz 2021 tarihi gösterildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM tarafından onaylanan ve kendi kararıyla Sözleşme’den geri çekilme kararı hakkında “Cumhurbaşkanlığı’nın attığı adım tamamıyla yasaldır ve bu attığı adımla yoluna devam edecektir. Biz kararımızı verdik. Bu karar bizimle alakalı değil, Meclis’le alakalıdır diye bir durum söz konusu değildir. Gireriz, girdiğimiz gibi de çıkarız” dedi.

Sözleşme’nin maddelerinde yer alan “Kadının beyanı esastır” ifadesinin bulunmasının eşitliğe aykırı olduğunu düşünen, Sözleşme’nin eşcinselliği meşrulaştırıyor olmasını ve Türk aile yapısını bozacağını iddia eden çeşitli siyasetçiler, toplumun küçük bir bölümü ve bazı tarikat-cemaat yapılanmaları Cumhurbaşkanı Kararının arkasında durduklarını söyledi.

Avrupa Birliği, Türkiye’yi sözleşmeye bağlılığını yeniden tesis etmeye çağırdı

Sözleşme’nin feshi üzerine Avrupa Konseyi üyesi olan, Avusturya, Belçika, Hırvatistan, Kıbrıs, Danimarka, Estonya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İzlanda, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Malta, Monako, Karadağ, Hollanda, Kuzey Makedonya, Norveç, Portekiz, Sırbistan, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, Birleşik Krallık ve Finlandiya Türkiye’yi kadına yönelik şiddet konusunda en kapsamlı araç olan Sözleşme’ye bağlılığını yeniden tesis etmeye çağırdı.

Geri çekilme kararı üzerine, sivil toplum kuruluşları, siyasi par[1]tiler, barolar, sendikalar, kadın örgütleri Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali için çok sayıda dava açtı.

Duruşmalar, 28 Nisan 2021’de Danıştay 10’uncu Dairesi’nde tarihi bir kalabalıkla başladı. Danıştay, 19 Temmuz’da Cumhurbaşkanlığı Kararı iptal istemini oy çokluğuyla reddetti.

Karar, Resmi Gazete’den önce Anadolu Ajansı tarafından servis edildi

Danıştay, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3’üncü maddesi olan “Ekonomik, ticari veya teknik münasebetleri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan antlaşmalardan; devlet maliyesi bakımından yüklenme gerektirmeyen, kişi hallerine ve Türk vatandaşlarının yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmayan antlaşmalar Cumhurbaşkanınca doğrudan onaylanır”ı iptal isteminin dayanağı olarak gösterdi. Karar, Resmi Gazete’den önce Anadolu Ajansı tarafından servis edildi.

Danıştay kararı üzerine, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İstanbul Temsilcisi Fidan Ataselim şunları söyledi:

“Direnmeye, mücadele etmeye devam etmek zorundayız. Kararın böyle çıkması olasıydı. Demek isterdik ki Danıştay hukuka uygun bir şekilde Anayasa’ya sahip çıktı ve Cumhurbaşkanına Anayasa’nın üstünde hareket edemeyeceğini söyledi. Tek kişiye, tek adama tek Cumhurbaşkanına istediği her şeyi yapamayacağını söylesin isterdik.”

İstanbul’da kadınlar, Danıştay kararının ardından 19 Temmuz akşamı İstanbul’da Kadıköy İskelesi’nde Cumhurbaşkanı Kararı iptal istemi reddini protesto etti. Kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’ni uygulatmaya devam edeceklerini belirtti.

Avukat Özlem Günel Tekşen

“Medeni Kanun’dan da mı bir gecede çıkacağız?”

Danıştay 10’uncu Daire’de görülen İstanbul Sözleşmesi davası avukatlarından Avukat Özlem Günel Tekşen, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ve Sözleşme’den geri çekilme kararına karşı açılan iptal istemi davasının sürecini Görünüm’e değerlendirdi.

Tekşen, fesih kararına karşı açılan davaların Danıştay tarafından iptal edilmediğini ancak reddedildiğini söyledi. Özlem Günel Tekşen, bu karar sonucunda davanın ret işlemini temyiz ettiklerini belirtti. Tekşen, İstanbul Sözleşmesi’ni uygulatmak için mücadele etmeye devam ettiklerini ve umutlu olduklarını vurguladı.

“İstanbul Sözleşmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz”

“İstanbul Sözleşmesi, her gün bu ülkede katledilen kadınların yaşam teminatıydı. Sadece kadınlar için değil, çocuklar, LGBTİ bireyler ve dezavantajlı tüm gruplar için hayati öneme sahipti. Yetkide ve usulde paralellik ilkesi gereği meclisin girdiği bir karardan yine meclisin çıkması gerekir. İstanbul Sözleşmesi yürürlükteyken de aslında yargı organları tarafından çok fazla uygulanabilir bir sözleşme değildi. Devletin bu durum için önleyici mekanizmalar kurması gerekiyordu. Devlet birkaç tane önleyici mekanizma kurdu, onun dışındaki sözleşme maddelerini maalesef uygulatamadık. Şu anda da sözleşmeyi uygulatacak zemin yokmuş gibi gözüküyor ancak yargıdan umut kesilmiş değil. Danıştay tarafından davamız iptal edilmedi, reddedildi. Biz avukatlar bunu temyiz ettik. Temyizden umutlu olmak istiyoruz. O da olmazsa Anayasa Mahkemesi ayağı var. Henüz yargıdan İstanbul Sözleşmesi tamamen bitmiş gibi bakmayalım. Her zaman ki gibi biz talep etmeye mücadele etmeye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması bile Türkiye’de birçok şeyi değiştirdi. Bu durum karakollara direkt yansıdı. Karakollar, koruma kararını vermekten imtina etti.”

“Seçimleri muhalefetin kazanmasıyla İstanbul Sözleşmesi’nin geri geleceği taaddüttü de var”

“Seçimleri muhalefetin kazanması durumunda Sözleşme’nin geri geleceği taaddüttü var. Belki buna gerek kalmaksızın temyizde dosyalarımız farklı yönde de sonuçlanabilir. Hala umutluyuz. Danıştayın 10’uncu Dairesinde şerh koyan hakimlerin şerhi de gayet kuvvetli şerhlerdi. Bizim gibi düşünen hakimlerin şerhleri ve hukuki argümanları da kuvvetliydi. Danıştay savcısı da Sözleşme’den çıkılmama yönünde beyanda bulunmuştu. Biz kadın avukatlar olarak iyimserliğimizi koruyoruz.”

“İnsanların güvenlik ilkesi bir gecede zedelenemez”

“Bir gecede Medeni Kanun’dan da mı çıkacağız? Bizim hiçbir hukuki güvenliğimiz kalmadı mı? İnsanların güvenlik ilkesi bir gecede zedelenemez. Anayasada sözleşmelerden nasıl çıkılacağını söylenmemiş olması bu şekilde tek gecede çıkılabileceği anlamına gelmiyor. Anayasa, uluslararası sözleşmelerin nasıl yürürlüğe gireceğini net bir şekildi koymuş, lakin bu sözleşmelerden nasıl çıkılacağını net bir şekilde söylememiş. Biz böyle durumlarda hukukun genel ilkelerine bakıyoruz. Hukukun genel ilkeleri yargının tüm süjeleri ve yasama açısından da bağlayıcı. Yetkide ve usulde paralellik ilkesi gereği meclisin girdiği bir karardan yine meclisin çıkması gerekir. Bu durum hukuki güvenlik ilkesinin gereğidir. Hukuki güvenlik ilkesi bir ülkede yaşayan insanların bir arada yaşamasını sağlayan bir ilkedir ve bugün Anayasa Mahkemesinin birçok kararında hukuki güvenlik ilkesinin etkisi bulunmuştur.”

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/33684
Yol: Ana sayfa » Yazılar » Kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyor

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

“Türkiye’de Deprem Gerçeği Seminerleri” başlıyor

Seminerlerin davetli konuşmacısı, ABD Colorado Üniversitesi’ne bağlı Doğal Afetler Araştırma Merkezi’nde görev yapan ve halen Japonya Kyoto Üniversitesi’ne bağlı Afet Önleme Araştırma Enstitüsü’nde konuk araştırmacı olan Prof. Dr. James Goltz.

Kapat