6 Kasım 2024, Çarşamba - 22:34

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

O rozetin öyküsü

Tarih: 21 Aralık 2011

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 274

68 hareketinin efsanevi isimlerinden Ertuğrul Kürkçü, 10 karanfil rozetiyle parlamentoya girdi. Kürkçü, o rozetin öyküsünü Görünüm’e anlattı.

O rozetin öyküsü

Fotoğraf: Ümit Bektaş / Reuters

O rozeti gören arkadaşları birer tane de kendilerinde olmasını istediler. Oysa o, “Hayır, bu biricik kalsın” dedi. 12 Haziran 2012 seçimlerinde Mersin Milletvekili olarak parlamentoya giren 68’in efsane liderlerinden Ertuğrul Kürkçü’nün yemin törenine gelirken ceketinin yakasına taktığı on karanfil rozeti, meclisin o gününe damgasını vurdu. Kimisi bu rozetin anlamını merak etti, kimisi ise fikrin nasıl doğduğunu… Ertuğrul Kürkçü, o rozetin hikâyesini, yemin ettikten sonra sağ elini üzerine koyarken neler hissettiğini açıkladı.

Türkiye’de 1968 hareketinin en önemli liderlerinden Mahir Çayan ve 10 yoldaşı, 12 Mart 1971 askeri muhtırasının ardından yakalanan Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarını engellemek için 27 Mart 1972’de Ordu-Ünye’deki NATO üssünde görevli iki İngiliz ve bir Kanadalı teknisyeni kaçırdı. Kızıldere Köyü muhtarının evinde mevzilenen grup, Türk ve NATO askerlerinin ağır makineli tüfekleri ve helikopterleriyle kuşatıldı. Grubun bütün üyeleri bu kuşatmada öldürüldü. Sadece THKP-C Genel Yönetim Kurulu üyesi ve Dev-Genç’in son genel başkanı Ertuğrul Kürkçü kurtuldu. Sıkıyönetim mahkemelerince yargılandıktan sonra tam 14 yılını hapishanelerde geçiren Kürkçü, 12 Haziran 2011 seçimlerinde Mersin’den bağımsız milletvekili seçildi. Kürkçü’nün de aralarında bulunduğu Emek, Barış ve Demokrasi Bloğu milletvekilleri, bazı arkadaşlarının milletvekili seçilmelerine rağmen yattıkları cezaevlerinden salıverilmemeleri üzerine TBMM’yi boykot kararı aldı. Boykot krizi 1 Ekim tarihinde çözüldü. Ertuğrul Kürkçü o gün milletvekili yemini etmek için TBMM’ye geldiğinde yakasındaki 10 karanfilli rozetiyle dikkati çekti. Bir TBMM muhabiri yakasındaki rozetin ne anlama geldiğini sorunca, Kürkçü, sitemkâr bir biçimde “Bilmiyor musunuz?” diye sordu. O gün ve ertesi gün pek çok gazete rozet öyküsünü, “Kürkçü’den gazetecilere fırça” başlığıyla verdi. Kürkçü’nünki bir “fırça” değildi oysa bir “sitemdi” ama daha önemlisi haber rozetin öyküsünde saklıydı.

“Burada duruyor görün”

Bu rozet ile geçmişteki mücadeleye saygı duyduğunu ve meclise girmesinin onu tarihinden koparmadığını dile getiren Kürkçü, “On’lar arkamızda kalmadılar. O özgeçmiş bizle beraber devam ediyor” dedi. Rozete elini koyarak Kürkçü, arkadaşlarını hâlâ kalbinde taşıdığını belirtti.

“Fırça değil, sitemdi!”

Genç bir gazeteci ile aralarında geçen konuşmadan bahseden Kürkçü, gazetecinin “10 karanfil neyi temsil ediyor?” diye sorduğunu, kendisinin de “Bilmiyor musunuz?” şeklinde yanıtladığını belirtti. Kürkçü şöyle devam etti: “Ben şunu öğrenmek istedim, acaba okurları bilsin diye mi soruyor, yoksa kendisi mi bilmek istiyor. Kendisinin bilmediği ortaya çıkınca ben şaşırdım. Bunu bilmeyen gazeteci, insanlar üzerinde iyi bir izlenim bırakmaz. Sonra bu pek çok gazetede, ‘Genç bir gazeteciyi fırçaladı’ şeklinde yer aldı. Buna fırça denmez, bir nevi sitemdi diyebilirim.”

Rozetin tasarımcısı olan ODTÜ Endüstriyel Tasarım mezunu ve takı tasarımcısı Ela Cindoruk’u hiç görmediğini söyleyen Kürkçü, sadece telefonda konuştuklarını belirtti. Böyle bir rozet tasarlama fikrinin NTVMSNBC’de çalışan gazeteci Burak Cop tarafından, 10 tane karanfil alarak meclise çıkmak şeklinde önerildiğini ifade etti. Kürkçü bunun üzerine şu açıklamayı yaptı: “Ben sahici 10 karanfil ile bunu yapacak olursam, göze batacak kadar ortada olacak, dolayım bırakmayacak diye düşündüm. Böyle bir rozet yaptırma kararı verdim.”

“Medyadan olumlu tepki”

Kürkçü, konunun medyadan olumsuz bir tepki almadığını dile getirdi. Bu vesile ile arkadaşlarının bir kere daha hatırlanması ve tarihin parlak sayfasında yer aldıklarının altının çizilmesi ile birçok kişinin memnun olduğunu ifade etti. Gençlerin de bu olayı hatırlamalarının ve bilmelerinin pek mümkün olmadığını söyleyen Kürkçü, bilgilenmelerine ve dikkatlerini çekmede yardımcı olduğunu söyledi. Bunun yanında sağ cenahın genellikle görmezden ve duymazdan geldiğini belirten Kürkçü, olumlu ya da olumsuz bir tepki almadıklarını vurguladı.

“İlgi çekmesi sevindirici”

Olayın genel olarak ahlaki değerler ve siyasi kanaatler bakımından kötü bir örnek olmadığı hâlde, basının bunu önemsemiş olmasına sevindiklerini belirten Kürkçü, gazetecilik pratiğinin, “İnsanın, köpeği ısırması haberdir” görüşüne dayanmasına rağmen, bu olayın altının çizilmesinden hoşnut olduğunu vurguladı. Aynı zamanda Kürkçü o günü, “Cumhurbaşkanı’nın konuşması çok sıkıcı, kasvetliydi. Savaş habercisi gibi konuştu. Çok sıradan ve rutin bir gündü. Sanırım merkez kaçtaki eğilim, tek davranış bu olduğu için önemli hâle geldi” şeklinde değerlendirdi.

“Bir tane kalsın”

O rozetin ticari bir nesne olmadığını ve olmaması gerektiğini vurgulayan Kürkçü, rozete dair olan talep hakkındaki düşüncesini şöyle dile getirdi: “Bununla akçeli konular arasında bir bağ kurulmasın. O yüzden de bir tane kalsın. Hayatta bir şey de bir tane olsun yani, ne var ki…”

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/1083
Yol: Ana sayfa » Yazılar » O rozetin öyküsü

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde Ankara’daydı

Eskişehirli kadın çiftçiler, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nü Ankara’da çeşitli etkinliklerle kutladı. Anıtkabir’i ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Başkent Kalkınma Projesi’ni ziyaret eden çiftçiler, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapılan forumda kürsüden seslendi: “Çiftçi doğduk, çiftçi öleceğiz.”

Kapat