17 Temmuz 2023, Pazartesi - 04:55

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

“65+ suçlu, 20- sorumsuz” ilan edildi

Tarih: 19 Ağustos 2020

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 175

Pandemi nedeniyle 65 yaş ve üstü yurttaşlar ile kronik rahatsızlıkları olanlar 50 gün sokağa çıkamadı. Pandemi sürecinin başlangıcında gençler tarafından “vurdumduymaz” olmakla eleştirilen yaşlılar, uzmanlara göre bu süreçte “fedakârlık” yapan kesim oldu. Üniversite sınavına hazırlanan gençler, Covid-19 sürecinde en çok değişen sınav takviminden olumsuz etkilendi, çocuklar ise okulu özledi.

Pandeminin başlamasıyla sosyal mesafe kurallarına uymadan dışarıya çıkan ve günlük hayatına eskisi gibi devam eden yurttaşların sosyal medyada gündeme gelmesiyle ilk hedef en riskli grup olarak gösterilen yaşlılar oldu. 65 yaş ve üzeri yurttaşların dışarıya çıkmasını sosyal medya üzerinden sert bir dille eleştiren gençler, yaşlıları “vurdumduymaz” olmakla suçladı.

Öncesinde alınan tedbirlerin yeterli gelmemesi ve virüsün yayılma hızının artması üzerine 21 Mart’ta 65 ve üstü yaşlar, 3 Nisan’da da 20 yaş altındaki yurttaşlar için sokağa çıkma yasağı duyuruldu. Bu tedbirle risk oranı yüksek yaşlılar ile taşıyıcı olarak görülen gençler, zorunlu olarak evlerinde kaldılar.

50 gün sokağa çıkamadılar

Normalleşme sürecinin ilk adımı olarak sokağa çıkma yasağıyla evlerinde bunalan, dışarıya çıkmak isteyen 65 yaş üstü yaşlılar ve 20 yaş altı gençler için 10 Mayıs’ta atıldı. 50 gündür evinde kalan 65 yaş üstü vatandaşların için 10 Mayıs Pazar günü yürüme mesafesi olacak şekilde dört saat sokağa çıkmalarına izin verildi. 0-14 yaş grubu 13 Mayıs Çarşamba günü, 15-20 yaş grubu da 15 Mayıs Cuma günü ilk kez sokağa çıktı. Ancak sonra 28 Mayıs’ta yayınlanan İç İşleri Bakanlığı Genelgesine göre 31.12.2002 tarihinden önce doğan 18-20 yaş arası gençler için sokağa çıkma yasağı kaldırıldı. Bu kararın ardından ise 9 Haziran’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabine toplantısı sonrası yeni açıklamasında, 65 yaş üstü vatandaşların her gün 10.00’dan 22.00’e kadar dışarı çıkabilecekleri belirtildi. Yapılan açıklamada 18 yaş altına ise kısıtlamaların tümüyle kalktığı bildirildi. Covid-19 salgını süresince alınan bu kararlar toplumdaki yaş ayrımcılığını derinleştirdi. Sokağa çıkmaları kısıtlanan yaşlılar, gençler ve konunun uzmanları GÖRÜNÜM’ün sorularını yanıtladı.

“Bizi belirsizlik yordu”

Pandemi sürecinden en çok etkilenenlerin başında sınava giren öğrenciler geliyor. Bu yıl üniversiteye giriş sınavı olan Yükseköğretim Kurumları Sınavına (YKS) hazırlanan 18 yaşındaki Aybüke Yurttaş,sokağa çıkma yasağının psikolojik olarak kendilerini bunalıma sürüklediğini söyledi. Yurttaş, “En azından evden çıkabiliyorduk ya da yürüyüş yapabiliyorduk fakat o imkanlar da kısıtlanınca psikolojik olarak bu, bizi zor duruma soktu” şeklinde konuştu.

İkinci dönem okula gidemediklerini hatırlatan Yurttaş, önemli olan konulardan muaf olduklarını belirterek, “İlk dönemin başından beri limit, türev, integral gibi konulara önem veriyorduk. En fazla soru sayısı ve zorlayıcı olan konular bunlar olduğu için ilk dönemimiz bunlarla geçti. Geri kalan konuları ikinci döneme atmıştık ve bizim ilk dönem çalıştığımız konular kalktı. Kalan konuları uzaktan eğitimle çalıştık. O kadar emek harcadığımız şeylerin boşa gitmesi ve her şeyin üst üste gelmesi çok kötü oldu” dedi. Sınav tarihlerinde yapılan değişikliğin öğrenciler üzerindeki etkisine de değinen Yurttaş, şunları kaydetti: “İlk başta sınav ertelenmişti. Herkes biraz rahatladı ve ona göre program yaparak konularını yaydı. Bir gün birden sınavı bir ay erkene çektiler. Tarihlerin sürekli değişmesi veya konuların netleşmemesi durumu bizi Covid-19’dan daha çok etkiledi. Bizi zaten bu belirsizlik yordu, bence en büyük psikolojik savaş buydu.”

“Arkadaşlarımı özledim”

Salgın sebebiyle sokağa çıkması kısıtlanan 11 yaşındaki Adar Akgündüz, okula gidemediği için arkadaşlarını özlediğini ifade etti. Akgündüz, “Sinemaya, parka gidemiyorum. Evde kalmak biraz sıkıcı oldu. Evde kart oyunları oynuyoruz. Bazen dersin dışında,ben kendi başıma oyun oynuyorum. Babaannemle dedemi görmeye bir kere gittik. Önceden onlara sarılıyordum ama artık sarılmıyorum. Daha dikkatli davranıyorum. Onlar da bana çok sarılamıyor” dedi.

Pandemi sürecinden etkilenen 65 yaş üstü yurttaşlar ise psikolojik ve fiziksel olarak yaşadıklarını sorunları şöyle anlattı:

“En çok canımı sıkan şey, yalnız kalmaktı”

Fiziksel olarak da psikolojik olarak da yıpratıcı bir süreçten geçtiğini söyleyen 68 yaşındaki Gülnaz Koç ise karantina sürecinde psikolojik olarak çok etkilendiğini belirtti, şu ifadeleri kullandı: “Salgın süreci, bunaltıcı geçti. Zaman evin içinde geçmek bilmedi çünkü son üç ayda başka hastalıklar ve üzüntülerle uğraştık. Eve kimse gelemiyor, sen gidemiyorsun, çok zor. Böyle bir şeyi hayatımda bir daha yaşamak istemiyorum. Psikolojik olarak boğuluyorum, fiziksel olarak da yürüyemeyecek hale geldim.Bacaklarımda zaten sıkıntılar vardı ve şu an daha da ilerlemiş durumda. Sokağa çıkma yasağı boyunca en çok canımı sıkan şey yalnız kalmaktı; hem korkunç hem de sıkıcı. Sevdiklerinin yanında olamamak, onları görememek çok zor.

“Evde durdukça da başka hastalıklar çıkıyor”

Salgın nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması boyunca evde hareket etmeye çalıştığını söyleyen 66 yaşındaki Ekrem Ağlamış, psikolojik olarak zor bir süreçten geçtiğini ifade etti ve şöyle konuştu: “Salgın süreci boyunca evde sürekli geziyorum, yani salonda dolaşıp duruyorum.Yapacak bir şey yok. Dışarıya da çıkmıyoruz diye evin içinde oradan oraya geziyoruz. Ben zaten kalp hastasıyım; üç kalp kapakçığım değişti. Dışarıya da çıkamıyorum. Evde durdukça da başka hastalıklar çıkıyor. Evde hanımla tartışıyoruz sürekli. Yani Allah’tan iki tane televizyon var. İnsan sinir küpü oluyor. Yediğim yemekten bile tat alamıyorum. Uyku saatin belli değil, günler birbirine karışıyor, ne yaptığımızı bilemiyoruz. Gençler bizden daha kötü çünkü onların kanı kaynıyor. Yaşlılar biraz daha eve kapanıyorlar ama gençler bizden daha mağdurlar. Torunum mesela, çocuk şu anda benden daha sinir hastası oluyor.”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan görüşlerini GÖRÜNÜM’le paylaştı.

“Yaşlıların küsmesine neden olduk”

Prof. Dr. Tarhan, 65 yaş ve üzeri vatandaşların pandemi sürecinde toplumdan izole edilmesi nedeniyle psikolojik olarak yıpratıcı bir süreçten geçtiklerini ifade etti. Koronavirüsün etkilerinin ve sonuçlarının yeterince incelenmeden 65 yaş üstü yasağı alınmasının toplumun algısını şekillendirdiğini söyleyen Tarhan, “Onları virüsten korumak isterken, istemeden virüsü onların yaydığına dair bir kanaat oluşturulmasına da neden olduk. Bu durum onlarda karamsarlık, acizlik ve güçsüzlük gibi duyguları beraberinde getirdi ve depresyonu da tetikledi. Aynı zamanda ölüme yakın oldukları gibi bir duyguya da neden oldu” ifadelerini kullandı.

Tarhan, 65 yaş üstünde suçluluk hissinin arttığını söyledi ve “Yaşlıların küsmesine neden olduk. Kırılgan yapıdaki yaşlılara bu uygulama üzerinden evlerde bile ‘ihbar ederiz seni’ gibi yapılan çirkin şakalar, onlar üzerinde psikolojik sonuçlara neden olacak. Virüsten koruyalım derken ruhsal travmaları tetikleyebilecek bir durum oluştu. Gençler de bu durumu hoyratça kullanıyor. Ayrıca çalışmak zorunda olan birçok kesim hala sokakta geziyor. Taşıyıcı olup bulundukları evlerdeki yaşlılara bulaştırma olasılıkları var. Sorun, yaşlıları toplumdan izole ederek çözülmez” diye konuştu.

“Yaşlılar dışarı çıkmayarak kendilerini feda etti”

Politik Psikoloji Derneği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Abdülkadir Çevik,pandemi sürecinin 65 yaş üstü için ciddi bir belirsizlik ve kaygı oluşturduğunu söyledi. Bu kaygıların yaşlılarda zihinsel ve fizyolojik anlamda olumsuz etkiler yarattığını belirten Prof. Dr. Çevik, “Bu süreçte hem bedensel rahatsızlıklar hem psikolojik rahatsızlıklar daha çok ortaya çıkabilir. Çalışan 65 yaş üstü yaşlılar vardı. Onlar ekonomik olarak da büyük bir sıkıntıya girdiklerinden ciddi bir gelecek kaygısı yaşadılar. Sosyal devletin bu konuda öncülük yapması gerekir. Almanya, İtalya, İspanya gibi ülkelerde bu gruplara devlet destekleri sağlandı. Bizde maalesef bu kadar belirgin bir biçimde yapılamadı” ifadelerini kullandı. Yaşlılara yasak koymak yerine 15 günlük toplu bir sokağa çıkma yasağının daha etkili olabileceğini söyleyen Çevik şöyle devam etti: “Süreçte yanlış yapılan, sanki bir tek yaşlılar sorunluymuş gibi en başında onlara yasak konuldu. Yaşlılara yüklenildi ama aslında en mağdur olan kesim 65 yaş üstü yaşlılar oldu. Yaşlılara karşı bir nefret yok, hatta tam tersi yaşlılar dışarı çıkmayarak kendilerini feda etti. Onlar hiç dışarıya çıkmadığı için mikrop ve virüs de alamadılar. Virüs almayınca bağışıklıkları da gelişemedi. En ufak bir şeyde onlar yine kurban edilecek.”

“Çocuklar uzaktan eğitimle çok fazla ekrana maruz kaldı”

Çocuk Gelişimi Uzmanı Emine Ergün, gençler ve çocukların yasağı başta bir özgürlük kısıtlaması olarak gördüklerini ancak zamanla sağlık için alınması gereken bir önlem olduğunu anladıklarını söyledi. Nisan ayına kadar çocukların şikayetlerinin çok olmadığını ifade eden Ergün, kısa bir süre çocukların park bahçe gibi oyun oynayabilecekleri alanlara gitmek istediklerini ve evde kalmaktan olumsuz etkilenmeye başladıklarını belirtti.
Uzaktan eğitimle birlikte çocukların daha önce hiç maruz kalmadıkları kadar ekrana maruz kaldıklarını söyleyen Ergün,“Son dönemlerde artık çocuklarda epey sıkılmaya başlamıştı ki haftada bir çocuklara dışarıya çıkma izni verildi. Çocukların aslında uyum becerileri yetişkinlere göre çok daha iyidir. Uyumlanmaya çalışıyorlar bir şekilde. Covid-19 salgını başlangıcında yaşlıları sert bir dille eleştirmelerinin sebebi, sanıyorum bir yanlış anlaşılmaydı. Bu yanlış anlaşılma biraz medyanın etkisiyle, biraz kulaktan kulağa bir şeylerin yanlış aktarılmasıyla oldu. Sokakta gezen yaşlıları gördükleri zaman sanki virüsün kaynağıymış gibi davrandılar onlara” ifadelerini kullandı.

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/28694
Yol: Ana sayfa » Yazılar » “65+ suçlu, 20- sorumsuz” ilan edildi

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yılın Basın Fotoğrafları 2023 ödülleri sahiplerini buldu

Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) Yılın Basın Fotoğrafları 2023 ödülleri, törenle sahiplerine verildi. İLEF mezunu Uğur Yıldırım bu yıl dört kategoride aldığı beş ödülle en çok sayıda ödüle layık görülen gazeteci oldu. Bu yılki "Yaşam Boyu Onur Ödülü" de deneyimli gazeteci Coşkun Aral’a verildi. Yıldırım ve Coşkun, düşüncelerini Görünüm'le paylaştı.

Kapat