26 Temmuz 2023, Çarşamba - 21:21

  • google plus
  • twitter
  • facebook
  • rss

İş kazası değil işveren cinayeti

Tarih: 11 Eylül 2012

|

Kategori:

|

Yazdır

|

Okunma: 393

Farklı iş kollarında yaşanan kazalar sonucunda her ay ortalama 60 ila 70 işçi hayatını kaybediyor. Son olarak Kahramanmaraş’ta meydana gelen kazanın ardından konuşan işçiler, çalışma yaşamına dair düzenlemelerin zorunluluğuna dikkat çektiler.

İş kazası değil işveren cinayeti

KAHRAMANMARAŞ – Geçtiğimiz Nisan ayında Şirikçiler Mensucat adlı tekstil fabrikasının kot boyama ünitesinde meydana gelen patlamada dört işçi hayatını kaybetti, dokuz işçi de yaralandı. Kazaya ilişkin soruşturmanın sürdüğünü belirten yetkililer, kazanın söz konusu ünitede bulunan buhar kazanının patlaması sonucu meydana geldiğini ve işçilerden ikisinin patlamanın yakınında bulunmaları, diğerlerinin ise patlamanın şiddetiyle yıkılan bina enkazından üzerlerine düşen beton bloklar nedeniyle hayatlarını kaybetmiş olabileceği bilgisini verdiler.

Görgü tanıkları, patlama öncesi binanın dışından bile duyulacak düzeyde bir uğultunun dakikalarca devam ettiğini söyledi. Tanıkların ifadeleri, olağandışı bu gelişmeye rağmen binanın neden boşaltılmadığı sorusunu akla getirdi. Mesai saati dışında gelişen olayda hayatını kaybeden ve yaralanan işçilerin, sorunu çözmek için içeriye gönderilmiş olabilecekleri yönündeki iddialar da soruşturmanın sonunda cevap bekleyen sorular arasında.

Patlamanın buhar borusundan kaynaklandığı söylenmesine rağmen olayın kesin nedenleri ve sorumluları henüz açıklanmadı. Söz konusu kaza vesilesiyle gündemlerine giren iş güvenliği ve çalışma koşullarını Kahramanmaraşlı işçilerle konuştuk.

“Sendikalı değildir” şeklinde belge isteniyor

İş güvenliğinin yalnızca kâğıt üstünde kurallardan ibaret olduğunu söyleyen işçiler, işyerlerinde büyük risk altında çalıştıklarını belirttiler. İsimlerini vermekten çekinen işçilerin çoğu, mevcut yasalarla tanınmış haklarından da mahrum bırakılmalarını “Patronların, yasaların da üstünde bir güç olduğu” görüşüyle açıklıyorlar. Hal böyle olunca iş güvenliği konusunda da yasaların yetersiz olacağı görüşündeki işçiler, sigortalı çalışmadan, sendikalı olmaya kadar birçok haklarının gasp edildiğini ifade ettiler.

Kahramanmaraş’ta daha işe giriş aşamasında kendilerinden “Sendikalı değildir” şeklinde yazılı bir belge getirmeleri istendiğini belirten işçiler, ücret, izin ve tazminat gibi konularda hak aramalarının önüne nasıl geçildiğine dikkat çektiler. İşçiler, sendikalı olmak gibi anayasal bir hakkın bile yok sayıldığı, hatta işten atılma sebebi olabildiği bir yerde iş güvenliği konusunda da işverenden yana umutlu olmadıklarını belirttiler.

Üç yıldır izin kullanamayan işçiler var

İş kazaları konusunda gözden kaçan başka bir boyuta dikkat çeken bir tekstil işçisi de çalıştıkları fabrikada üç yıldır haftalık ya da yıllık izinlerini kullanamayan işçilerin olduğunu ifade etti. Yedili sistemde üç vardiya çalışan işçiler için, izinleri de gasp edildiğinde, çalışmak ve uyumak dışında bir zaman kalmıyor. Birçoğu dünyaca ünlü markalara üretim yapan Kahramanmaraş tekstil fabrikalarında çalışan işçiler, bu ürünlerin yer aldığı mağazaların önünden bile geçemiyorlar. Zorunlu yerleşkeleri olan yoksul mahallelerinde kendi aralarında oluşturacakları bir sosyal yaşamdan bile, izin gaspları yüzünden yoksun bırakıldıklarını ifade eden tekstil işçisinin anlattıkları işçilerin zihinsel ve fiziksel olarak ne kadar yıprandıklarını ortaya koyar nitelikte. “Bu kadar yıpranmış bir insandan da daha dikkatli çalışması beklenemez” diyen tekstil işçisi ve arkadaşları kazalardan kendilerinin sorumlu tutulmalarına isyan ettiler.

Tazminatlarını bile alamıyorlar

İş kazası mağduru işçilerden Ahmet de kaza sonrası mağduriyetlerine dikkat çekti. Ahmet, şu anda da çalışmakta olduğu beton fabrikasında yaşadığı kazayı ve sonrasındaki uygulamayı şöyle anlattı: “Çalışırken kolumu kaptırdığım makinede dirseğimden aşağısı koptu. Yüzde 60 iş göremez raporu aldım. Ama halen aynı işyerinde çalışıyorum. Çünkü bağlanan maaşla geçinmem mümkün değil, ayrıca kaza sonrası herhangi bir tazminat da alamadım.” İş kazası sonucu engelli hale gelen bu işçinin kaza sonrası, engeline rağmen çalışmak zorunda kalması ise iş kazalarının ardından sorumluluğun da yeterince üstlenilmediğine çarpıcı bir örnek.

Yeni ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ ne getiriyor?

  • Daha önceki yasaya göre bir iş yerinin iş güvenliği uzmanı istihdam etmesi için en az 50 işçi çalıştırması gerekmekteydi. Yeni yasa ile birlikte bu sınır kaldırılarak bütün iş yerleri yasa kapsamına alınmaktadır.
  • Kanun yeni hali ile küçük işletmelere yük getireceğinden 10’dan az sayıda çalışanı olan işlemlere bakanlık destek sağlayacaktır.
  • 10 kişiden az çalışanın olduğu tehlikeli işyerleri, yasanın yayım tarihinden üç yıl sonra, 10 ve daha fazla çalışanı olan işyerleri, 1 yıl sonra iş güvenliği uzmanı çalıştırmaya veya dışarıdan bu hizmeti almaya başlayacaktır.

Haberi Duyur

Kısa Adres: http://gorunum.tk/1721
Yol: Ana sayfa » Yazılar » İş kazası değil işveren cinayeti

Yorumla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yangınla mücadele bütçesi azaltıldı, ihaleler iptal

Geçtiğimiz sene orman yangınlarıyla mücadele için 12 milyar 384 milyon TL harcanmasına karşın 2023 yılı bütçesi 10 milyar 224 milyon TL’de kaldı. Prof. Dr. Erdoğan Atmış, gazetemize verdiği demeçte "Yanlış adımlar Türkiye'yi ormansızlaştırıyor" dedi.

Kapat